Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/75 E. 2023/18 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/75
KARAR NO : 2023/18

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ- HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MENİ, REFİ, MADDİ, MANEVİ VE İTİBAR TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 14/01/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz- Haksız Rekabetin Tespiti, Meni, Refi, Maddi, Manevi – İtibar Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Türkiye’de Online çiçek ve hediye sektöründe lider e-ticaret sitesi olan, 2006 senesinde kuruları ve Türkiye genelinde birlikte çalıştığı 350’den fazla çiçekçi iş ortağı ile en kolay ve ekonomik yoldan çiçek göndermeyi sağlamak amacıyla faaliyetlerini sürdüren müvekkilinin, ilgili sicillere tescil ile hak sahibi konumuna geldiği “…” ve “…” ibarelerini Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde tescilli markalarında, ticaret unvanında ve … alan adlı web sitesinde kullandığını, tescilli markaları üzerinde 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) ve tüketicilere sunulan iş mahsulleri üzerinde Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile korunan hak ve menfaatleri bulunduğunu ve ayrıca haklı ve yoğun çabaları neticesinde yüksek tanınmışlık seviyesine ulaştırdığını, toplum nezdinde güvenilirlik kazandırdığı markalarımn, ticari unvanının ve itibarının haksız ve hukuka aykırı biçimde kullarılmasını önleme ve/veya durdurma yönünde üçüncü kişilere karşı yasal haklarını ileri sürebileceğinin muhakkak olduğunu, müvekkilinin ilgili birimleri tarafından yapılan kontrollerde, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli “…” markasının davalı tarafından, haklı veya meşru bir bağlantısı olmamasına rağmen, … alan adlı web sitesine ilişkin olarak ticari etki yaratacak biçimde Google Adwords Reklam Yöntemi için anahtar sözcük olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin marka tescillerinden ve ticaret unvanından kaynaklanan haklarının ihlal edildiği ve bu suretle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda müvekkilinin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığını, bununla birlikte web sitelerinin ülke ve dünya bazında internet üzerindeki trafikleri hakkında analizler yapan … alan adlı internet sitesinin tespit etmiş olduğu istatistik verilerde, müvekkilinin tescilli markası “…” ibaresinin arama motorlarında davalıya ait … internet sitesi için kullanıları anahtar sözcüklerin arasında ilk sırada yer aldığını, nitekim bu durumun huzurdaki dava açılmadan önce … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası kapsamında alınan Bilirkişi raporu ile de ortaya konulmuş olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan tespitler sanucunda Google Türkiye Ofisi’ne müzekkere yazılarak davalının sahibi olduğu … alan adlı internet sitesinin Google Adwords üzerinde sahip olduğu müşteri numarası ve şifresi, müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil eden sitenin Google Adwords üzerinden hangi kelimeler ile tanımlandığını, müvekkilinin tescilli markası olan “…” ibaresinin hangi şehir ve bölgelerde hangi gün ve saat aralıklarında yayınlandığı bilgisinin talep edilmesi gerektiğini, tanınmış … markasının, davalı tarafından hiçbir haklı veya meşru bağlantısı olmamasına rağmen ticari etki yaratacak şekilde Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak reklam verilmek suretiyle kullanılmasının davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu ve marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin aynızamanda TTK’nın 54. madde 2. fıkrası hükmü uyarınca haksız rekabete de sebebiyet verdiğini iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, tebligat ve duruşma yapılmaksızın, teminatsız olarak “…” ile müvekkilinin sözü edilen öteki tescilli markalarının davalı tarafından Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesine, müvekkilinin marka tescillerinden doğan haklarına vaki tecavüzün 62. madde hükmü uyarınca durdurulmasına, Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddeleri uyarınca, davalının eylemleriyle oluşan haksız rekabetin varlığının hükmen tespitine, saptanan haksız rekabetin önlenip yasaklanmasına, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 5.000.-TL (beşbinTürkLirası) manevi tazminatırı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, 15.000.-TL (onbeşbinTürkLirası) maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, davalının markanın itibarını zedelediği de dikkate alındığında 556 sayılı KHK’nin 68. maddesi uyarınca 1.000.-TL (binTürklirası) itibar tazminatının da dava tarihinden itibaren isleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile beraber davalıdan tahsilini, karar özetinin bir hafta süreyle davalıya ait internet sitesinin ana sayfası ile Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir defa ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin Google Arama Motoruna, davacının tescilli markalarını anahtar kelime olarak kullanarak Adwords Reklam vermediğini, böyle bir reklam vermemiş olmasına rağmen bilirkişinin dosya ekinde mevcut olan raporu nasıl düzenlediğini, müvekkilinin Google Adwords reklamı olarak yaklaşık 2.000 civarında kelime girmekte olup bu kelimeler içerisinde kesinlikle davacının tescilli markası “…” ve “…” ibareleri bulunmadığını, bu bağlamda … ve … gibi kavramların tek tek ve ayrı ayrı arama motoruna girilmesi durumunda da müvekkilinin kendisini ilk sırada çıkarabildiğinin bilirkişi tarafından teknik olarak açıklanması gerektiğini, Google’ın ticari bir kuruluş olarak daha fazla ücret veren firmayı her zaman ilk sıralarda çıkartabildiğini, müvekkilinin de, daha çok ücret ödediği için çiçek, buket, saksı, dernet, çikolata vs. gibi kendi ticari iştigal alanıyla ilgili hangi kelime yazılırsa yazılsın birinci sırada çıkartabildiğini, bilirkişinin özellikle Google Adwords reklamlarında sıkça kullanılan geniş eşleşme moduyla reklam verilebildiğini, geniş eşleşmede de girilen kelimenin çağrışım alanı genişletildiği için, anahtar kelime olarak girilen çiçekle ilgili herhangi bir ibare ile dahi kendisini arama motorunda ilk sırada çıkarabileceğini açıklaması gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin, kötü niyetli olarak gerçekten davacının markasına tecavüz ederek reklam verecek olsa kaynak kodlarında (Gömülü Kod) davacının tescilli markasını kullanabilir ve sadece davacının tescilli ibarelerini anahtar kelime olarak verebileceğini, böyle olmadığının bilirkişi tarafından da ayrıca tespit edildiğini, bu anlamda mahkemenin tedbir kararına dayanak yapmış olduğu 01.12.2015 tarihli bilirkişi raporunun, kısmen doğru olmakla birlikte, Google Adwords Reklam sisteminin nasıl çalıştığını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmaktan uzak, eksik ve yanlı bir rapor olduğunu, mevcut davanın, Google firmasımın Google Adwords reklam sisteminin kullanılması suretiyle davacı şirketin tescilli markasında geçen kelimelerin hukuksuz olarak kullanıldığı iddiasına dayandığını, müvekkili tarafından davacı firmanın tescil edilmiş ibarelerinin anahtar kelime olarak Google’a verilip verilmediğini tespit etmenin en sağlıklı yolu, üçüncü şahıs olan Google Türkiye Temsilciliği’nin kayıtlarına başvurmak olacağını, davanın akıbetini etkileyecek olması açısından, Google Türkiye Temsilciliğine, müvekkili tarafından davacıya ait tescilli ibarelerin anahtar kelime olarak verilip verilmediğinin sorulmasını ve ayrıca davadan etkilenecek olması bakımından yine bu şirketin dahili davalı yapılmasını talep ettiklerini, ayrıca davacı şirketin tescil ettirmiş olduğu, “…” ve “…” ibarelerinin iptali için, … 1. Fikri ve Sınai Mah. … E. ve … 2. Fikri Sınai Haklar Mah. …E. dosyalarından Hükümsüzlük davalarının devam ettiğini ve bu dava sonuçlarının beklenmesi gerektiğini, ayrıca dava dilekçesinde yer almadığı ve bilirkişi raporunda da geçmediği halde … adlı sitenin yanında … adlı sitesine de tedbir konulmasının davacı taleplerini aştığını ve bu tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, “…” ve “…”, çiçekçilik mesleğinin iki temel ürünü olup; çiçekçinin sattığı ürün (ana mal) “…” ve bu ürünü tanzim ederken kullandığı alt yapı malzemesi çeşitlerinden birisinin ara mal) “…” olduğunu ve “…”nin bu cins ürünün adı olduğunu, “…” kavramının, sektörün geneline hakim olup Türkiye’de ve tüm dünyada çiçek sektöründe yaygın olarak kullanıldığını, 556 sayılı KHK’nin 7/c maddesi ve 12. maddelerine göre tescil edilemeyeceğini ve markanın kullanımının marka sahibi tarafından engellenemeyeceğini, sektörde “haksız rekabet” ve “tekelcilik” yaratıp, adil rekabeti ortadan kaldıracağını, tüm bu delil ve açıklamalar ışığında, çiçekçilik sektörüne mal edilmiş “…” cins adının, bu işin esnaflığını yapan kimseler tarafından kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı gibi haksız rekabet ortamı da yaratmayacağını, dava dilekçesinde yer almamasına rağmen tedbir verilen … ile … adlı web siteleriyle ilgili davalının ticari aktivitesini olumsuz etkileyecek olan ve sembolik denebilecek bir teminat miktarına dayalı olarak verilmiş olan tedbirin kaldırılmasını, verilecek karardan etkilenecek olması bakımından Google Türkiye Temsilciliğinin davaya dahil edilmesini, hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. FSHHM’NİN 2017/25 E. SAYILI DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalıların müvekkilinin tescilli markalarının ve ticaret unvanının izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullanılması ve tüketicilerin aldatılması nedeni ile … alan adlı internet sitesine maddi ve manevi tazminat talepleri saklı kalmak nedeniyle Sınai Mülkiyet kanunu kapsamında TPE nezdinde tescilli markalarına ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu anlamında ticaret unvanına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine meni ve refine karar verilmesini … sitesindeki tespit edilen içeriklerin kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde erişimin engellenmesini, kararın ilanını 10.000 TL manevi tazminat talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … (Eski ünvan: … LTD. ŞTİ.) vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının aynı konu ve vakıaya dayanarak … 3 Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile dava açtığını davanın halen devam ettiğini HMK 114.madde hükmünde belirtilen dava şartına dayanarak derdestlik itirazında bulunduklarını dava şartının sağlanmadığını davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca … ibaresinin cins ve türü belirten ibare olduğundan çiçek sektöründe yaygın olarak kullanıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
TPMK (TPE) kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
23/02/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının TPE nezdinde tescilli “…”,“…” markalarının davalıya ait … site metatagları ve Google Adwords reklam uygulamasında kullanılmış olduğu, Adwords reklamlarında bazı anahtar kelimelerin sistem tarafından reklam verenin bilgisi dışında da eklenebileceği ancak sistem üzerinde hangi kelimelerin tıklandığının gösterildiği ve her tıklamada ücret aldığından dolayı bunun çok kısa bir zaman içerisinde reklam veren tarafından anlaşılabileceği, eğer tescilli bir marka reklam verenin bllgisi dışında eklenmiş ve bu farkedilmemiş ise de, marka haklarına tecavüz edildiği yönündeki ihtarı alarak bilgilenen reklam verenin negatif eşleme yaparak kolaylıkla bu ibareleri reklamlarından kaldırabileceği, davalının Adwords üzerindeki reklam etiketlerinden haberdar olduğu, bunları kaldırmasının teknik olarak mümkün ve kolay olmasına rağmen bu şekilde reklam vermeye devam ettiği, davacının tescilli “…” , “…” markalarının davalıya ait … site metatagları ve Google Adwards reklam uygulamasında kendisine ticari fayda sağlayacak şekilde kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilebileceği, dosyada tazminat hesabına dayanak olabilecek somut verilerin ve ticari defter kayıtlarının bulunmaması nedeniyle hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
12/06/2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davalının itirazlarının baz raporlarında yapmış oldukları teknik tespitler ile çeliştiği ve bu nedenle kabulünün mümkün olmadığı, davalının davacıya ait tescilli markadan doğan hakların ihlali hususunda almış olduğu herhangi bir önlem sunmadığı gibi yeni bir bilgi de ortaya kaymadığı, bu nedenle baz rapordaki değerlendirmelerini değiştirmelerini gerektirecek bir durumun oluşmadığı, davacının yoksun kaldığı kazancın 556 Sayılı KHK’nin 66/c maddesine göre hesaplanabilmesi için davalıya internet üzerinden gelen siparişlerin belirlenmesi, daha sonra buradan alınmış sipariş bedelinin %60’ının hesaplanmasının uygun olacağı, heyet de bir muhasip bilirkişi bulunmadığından, hesaplamanın belirtilen şekilde bir mali bilirkişi tarafından yapılması gerektiği bildirilmiştir.
Mali bilirkişi … tarafından düzenlenen 12/07/2018 tarihli raporda özetle: Davalı tarafa ait , davalı tarafın gerçek kişi olmasından bahisle, mali ve ticari verilerin olmayacağından , bu veriler üzerinden, İTO’nun da görüşü esas alınmak suretiyle, denetime elverişli bir Lisans Bedeli hesaplanmasınım bilimsel mümkün olamayacağı, davalıya ait internet sitesi üzerinden dava tarihinden geriye yönelik 3 yıla ait (2016- 2015-2014 yıllar itibariyle) olarak yıllık ne tutarda satış ciroları elde edildiği verisinin dava dosyasına sunulmadığı, bunu belirlenmesi için internet uzmanı bir bilirkişinin görüş vermesi gerektiği ve de davalı yana ait olduğu iddia edilen, dava dışı …Şti adlı şirket gerekse de dava dışı …şirketinin tüzel kişiliklerinin, dava tarihinden geriye yönelik 3 yıla ait (2016-2015-2014 yıllar itibariyle) olarak satış ciroları verilerini sunmaları ve Kurumlar Vergi Beyannamelerinin bağlı bulundukları Vergi dairesinden celp edilmesiyle bu tutarların mali bilirkişiye verilmesi halinde, mali yönden seçenekli olarak yıllık satışların %60’ı oranında veya İTO’nun görüşü doğrultusunda yıllık satış tutarının %15’i tutarında Lisans Bedeli hesaplamasının yapılmasının mümkün olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/02/2019 tarihli ek raporda özetle: Davalı tarafın Gelir Vergi Beyannamesinde yeralan mali verileri esas alınmak suretiyle, elde edilen dava tarihinden geriye son 3 yıla ait Net Satışları üzerinden ortalama bir veri elde edilmek suretiyle ve İTO’nun görüşüne uygun olarak, cirosunun (Net Satışların) %15’i oranı üzerinden toplam 46.362,98 TL/yıllık Lisans Bedeli hesaplanacağı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
ASIL DAVA: Davacı adına tescilli “…” ve “…” ibareli markaların davalı …’nın yetkilisi ve sorumlusu olduğu … alan adlı internet sitesinde google adwords aracılığı ile tecavüz ve haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanması iddiasına dayalı, davalının eyleminin; davacının marka tescillinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL maddi tazminat ve 1.000 TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faiziyle, 5.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 26/04/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 46.362,98 TL olarak ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
ir markanın TPMK (eski TPE) marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
TTK ‘da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. (TTK 18/2 madde) bu hükme göre bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde 3. kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaları aynısını veya benzerini, hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır.
556 sayılı KHK, TTK hükümleri, mevzuat, bilirkişi kök/ek raporları ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: TPE nezdinde … numaralı “…” ibareli markanın… sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın … sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, davacının 26/09/2012 tarih… sayılı başvurusu sonunda “…” markasının, tanınmış marka olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Davacının TPE nezdinde tescilli “…” ve “…” markalarının; davalıya ait … sitesi metatagları ve Google Adwords reklam uygulamasında kullanıldığı, Adwords reklamlarında bazı anahtar kelimelerin sistem tarafından reklam verenin bilgisi dışında da eklenebileceği ancak sistem üzerinde hangi kelimelerin tıklandığının gösterildiği ve her tıklamada ücret aldığından dolayı bunun çok kısa bir zaman içerisinde reklam veren tarafından anlaşılabileceği, tescilli bir markanın reklam verenin bilgisi dışında eklenmiş ve bu farkedilmemiş ise de, marka haklarına tecavüz edildiği yönündeki ihtarı alarak bilgilenen reklam verenin, negatif eşleme yaparak kolaylıkla bu ibareleri reklamlarından kaldırabileceği, davalının Adwords üzerindeki reklam etiketlerinden haberdar olduğu, bunları kaldırmasının teknik olarak mümkün ve kolay olmasına rağmen bu şekilde reklam vermeye devam ettiği, davacının tescilli “…” ve “…” markalarının davalıya ait … site metatagları ve Google Adwards reklam uygulamasında kendisine ticari fayda sağlayacak şekilde kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varıldığından; Davalının eyleminin; Davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, ref’ine karar verilmiştir.
Maddi-Manevi ve İtibar Tazminatı Taleplerinin İncelenmesi:
Davacı; marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL maddi tazminat, 1.000 TL itibar tazminatı ve 5.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davacı vekili 26/04/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 46.362,98-TL olarak ıslah etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince: Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinden birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
TTK’da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. (TTK 18/2 madde) bu hükme göre bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde 3. kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaları aynısını veya benzerini, hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır. Davalının eylemi, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalı tacir olmakla kusur şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Maddi tazminat miktarı bilirkişiler tarafından net olarak belirlenemediğinden; Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere uğranılan zararın miktarı tespit edilirken, hakim olayların olağan akışı ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Davanın açıldığı tarih ve somut olayın özelliğine göre maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; Borçlar kanunu 50 ve 51. maddesi hükümlerine göre takdiren 15.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 14/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
KHK 62/2-b ve TBK 58. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; Marka hakkı tecavüze uğrayan davacının manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğu, davalı eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz/haksız rekabet teşkil ettiği ve kusur şartının gerçekleştiği kanaatine varıldığından; manevi tazminat talebinin kabulüne; 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı itibar tazminatı talep etmiştir. 556 sayılı KHK’nın 68.maddesine göre: Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi bu nedenle ayrıca tazminat isteyebilir.
Markanın itibarı kavramı; marka ile inşa edilen imajı ifade eder. İtibar zararı, bu inşa edilen imajın zarar görmesidir. İtibar tazminatı; maddi-manevi tazminattan farklı olmakla birlikte aralarındaki sınır belirsizdir. İtibar tazminatı; ne yoksun kalınan kazançtır, ne de elem ve ısrabın giderilmesi için talep edilir. Kötü üretim ve uygun olmayan şartlarda piyasaya sürme itibar tazminatını doğuran maddi sebeplerdir. Bunun yanında kusurun varlığı da aranır.
Somut olayda: İnternet üzerinden sipariş sonucu satışın söz konusu olduğu, davacı tarafa ait marka/markaların itibarının zedelendiğine dair delil sunulmadığı ve markanın itibarının zedelendiğinin tespit edilemediği, bu nedenle itibar tazminatı için gerekli şartların oluşmadığı kanaatine varıldığından itibar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün ilanında davacının menfaati olduğu gözetilerek, masrafın davalıdan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davalıların eyleminin; davacının marka tescillinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, 10.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Bu hüküm bağlamında haksız rekabetten söz edebilmek için, davaya konu uyuşmazlıkta; Davalının, davacının iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açacak davranışlarda bulunması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları ve bütün dosya kapsamından: Davalıların eyleminin; Davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varıldığından, tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, ref’ine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi manevi tazminat talep edebilir. Davalıların, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan, davacının manevi tazminata hak kazanacağı bilinmekle; somut olayın özelliği, hak ve nesafet ilkesi gereği, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmün ilanında davacının menfaati olduğu gözetilerek, masrafın davalıdan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının eyleminin; Davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, ref’ine,
2-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; Borçlar kanunu 50 ve 51.madde hükümlerine göre takdiren 15.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 14/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin kabulüne; 5000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İtibar tazminatının şartları oluşmadığından reddine,
5-28/12/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
6- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
7-1.366,20 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 471,57 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i talepleri yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen Maddi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Reddedilen İtibar Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 358,63 TL peşin harç, 536,00 TL ıslah harcı, 530,60 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.453,83 TL yargılama giderinden; davanın kısmen kabul/ret oranına göre 2.226,92 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davalıların eyleminin; Davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, ref’ine,
2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 5000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-İstanbul BAM 16 HD. Nin 17/07/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5- 341,55 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 170,77 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i talepleri yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yapılan 202,18 harç ve 152,20 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 354,38 TL yargılama giderinden; davanın kısmen kabul/ret oranına göre 177,20 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı … tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinden; davanın kısmen kabul/ret oranına göre 25,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair, Asıl – birleşen davada davacı vekili ile asıl – birleşen davada davalı … vekilinin yüzüne karşı, birleşen davada davalı … Ltd. Şti. nin yokluğunda HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır