Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/73 E. 2023/26 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/73
KARAR NO : 2023/26

DAVA : FSEK – TECAVÜZÜN REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 11/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tecavüzün Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı ile müvekkilinin, müvekkiline ait 131 adet tablonun 50 adedini 10/05/2013 tarihli sözleşme ile diğer 81 adetinin ise sözleşme kapsamı dışında davalıya teslim edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranarak tabloların bir kısmını üçüncü kişilere satıp, hediye ettiğini öğrendiğini ve kendisine haber verilmemesi, telif bedelinin kendisine ödenmemesi, tablolar için sergi düzenlememesi, sözleşmenin TBK’nın 28.maddesi çerçevesinde aşırı yararlanma içermesi nedeniyle … 2. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi haklı nedenle tek taraflı olarak feshettiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, bu nedenlerle tecavüzün ref’ini men’ini, müvekkilinin tablolarının tümünün davalıdan geri alınmasını, tabloların değerinin bilirkişi marifetiyle tespiti ile gerçek tablo değerinin maddi tazminat tutarı olarak davalıya ödettirilmesine, manevi zarar için 50.000 TL manevi tazminatın, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminata, FSEK 68. maddesi uyarınca üç kat uygulanarak ve FSEK 70. maddesi uyarınca ayrı ayrı hesaplama yapılmak suretiyle tazminat miktarlarının tespit edilmesiyle bunlardan en yüksek olan tazminat tutarına karar verilmesini, maddi ve manevi tazminat tutarlarının müvekkilinin haklarına tecavüz tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi uygulanarak davalıdan tahsiline, FSEK 78. maddesi uyarınca gideri davalıdan alınmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye çapında tıraji en yüksek 3 gazete ile büyük punto çerçeveli olarak ilanına, 3. kişilere hediye verilen, satılan eserlerin ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle diğer teslim edilmiş eserlerin toplanması ve müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili tarafından sözleşmeye aykırı davranılmadığını, davacının ise sözleşmeye aykırı davranarak istenilen özelliklerde tablolları teslim etmediğini, müvekkilinin sergi düzenleme yükümlülüğünün bulunmadığını, sözleşmeyle tablolara ilişkin tüm hakların müvekkiline teslim edilmesi nedeniyle tabloların iadesinin talep edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
08/12/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı tarafından 2 numaralı delil olarak sunulan 131 adet eseri içerdiği belirtilen … envanteri üzerinde yapılan incelemede: Bir esere ait görselin iki kez kullanıldığının anlaşılmasıyla, (131-1=130) bahis konusu eser sayısının 130’a indiği, 35 adet olduğu belirtilen, orta ve büyük boy yağlıboya resimlerin, envanterdeki görsellerinin sayımında 1 adedinin eksik basıldığının saptandığı, toplamda 34 adet görsel olduğunun anlaşıldığı, (130-1=129) bahis konusu eser sayısının 129’a indiği, yine davalı iş yerinde incelemeye sunulan eserlerin arasında davacı envanterinde olmayan 14 adet eser olduğunun saptandığı, bu eserlerinde envantere ilavesiyle (129+14=143) 143 adet eser esas alınarak incelemeye devam edildiği, inceleme sonunda davalı iş yerinde mevcut olduğu saptanan 109 adet eser, konsinye olarak başka adreslerde bulunan ve getirilip incelemeye sunulan 2 adet eserin, davalı iş yerinde olup envanterde olmayan 14 adet eseri ile birlikte (109+2+14=125) 125 adet eserin mevcut olduğunun saptandığı, yine inceleme sonunda 18 adet eserin mevcut olmadığının saptandığı, bunlardan 12 adet eserle ilgili herhangi bir bilgi beyan edilmediği, 6 adet eserin 3 tanesinin satıldığı, 2 tanesinin bağışlandığı, 1 tane eserin de konsinye olarak başka bir adreste olduğunun beyan edildiği bildirilmiştir.
01/11/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı … ve Davalı … A.Ş. arasında imzalanan sözleşmeye göre, uyuşmazlığın başladığı tarihe kadar, sözleşme gereği davalıya teslim edilen eserlerin boyutları ve tekniği açısından sözleşme şartlarına uygun olup olmadığı hakkında taraflarca aksi herhangi bir fikir beyanının dosyada yer almadığı, ayrıca davalı tarafından bu durumun “iyi niyet ve nezaket” olarak değerlendirildiği ve davacıya sözleşme gereği düzenli ödemelerde bulunduğunun görüldüğü ancak sözleşmede açık olarak belirtilen bir satış oranı (davalı payı %60, davacı payı %40) söz konusuyken, davalının, kendisine haber vermeden ve herhangi bir pay ödemeden davacının teslim ettiği eserlerin satışını ve bağışını yapması davacıya haksızlık yapıldığı kanaatini ortaya çıkardığı, bu durumda genel değerlendirmenin; Uyuşmazlığın ortadan kalkması için, davalı tarafından satışı veya bağışı yapılan ve kaybolan 16 eserin (Bunlardan 3’ü konsinye edilmiş, 2’si bağışlanmış ve 11’inin akıbeti bilinmemektedir. Önceki sayımda yok yazılan bir eser ise bu sayımda depoda bulunmuştur). Heyetlerince kıymetlendirdiği tutarları üzerinden sözleşmede mutabık kalınan %40 oranımdaki tutarlarının davacıya ödenmesi; her ne kadar sözleşme şartları dahilinde belirlenen boyutlara uygun olmasa da yakın sayılabilecek boyutlardaki sözleşme şartları dahilinde teslim edilmesi gereken 150×195 cm boyutlarındaki 60 adet eser yerine, depoda mevcut olan veya konsinyede bulunan 34 büyük, 48 küçük tuval olmak üzere toplam 82 eserin davalı tarafından alıkonularak taraflarınca belirlenen kıymetleri üzerinden satışları, bağışlanmaları, kaybolmaları ve zayi olmaları halinde davalıya %40 oranında pay ödenmesi hususunun taraflarca yeniden sözleşme altına alınması, davalı tarafın rızası esas olsa da, mevcut sözleşme süresince davacıyı tanıtan herhangi bir sergi etkinliğinin gerçekleştirilmemiş olması da dikkate alınarak, davacının kendini sanat dünyasına tanıtma ve eserlerini satışa çıkarma hakkı kısıtlandığından ve davalı tarafında davacının eserlerini satmasına ve bağışlamasına rağmen kendisini bilgilendirmeyerek ve pay ödemeyerek mağduriyete yol açtığından davalının talep ettiği 50.000 TL tutarındaki manevi tazminatın 35.000 TL olarak ödenmesi konularında takdirin Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
05/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davaya konu edilen tabloların FSEK 4/1 maddesi anlamında güzel sanat eseri oldukları, davaya konu edilen tabloların eser sahibinin FSEK 11 maddesindeki karine çerçevesinde davacı olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haklı bir fesih olduğu, davacının maddi tazminat ve iade talebi söz konusu olduğundan; iki seçenekten birini tercih edebileceği, birinci seçeneğin; henüz davalı yerinde olup satılmayan 131 adet tablonun davacıya iadesi şartıyla, davalı tarafından davacıya sözleşmenin 4.1. maddesi bağlamında ödenen miktar 101.993TL olup davacının 18 adet tablo için talep edebileceği 29.718,00 TL telif bedeli düşüldüğünde davacı tarafça davalıya 72.275,00 TL nin iadesi gerekeceği, ikinci seçeneği; davacının 131 adet satılmayan ve davalı yerinde bulunan tabloları iade almaktan vazgeçip davalıya teslim ettiği 149 adet tablonun %40 üzerinden telifini talep etmesi halinde bakiye telif bedelinin 18.325,00 TL olabileceği, sözleşmeye aykırı davranışın manevi tazminatı gerektirdiği, bir kişilik hakkının ihlalinin söz konusu olup olmadığının takdirinin Mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği bildirilmiştir.
22/02/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davaya konu edilen tabloların FSEK 4/1 maddesi anlamında güzel sanat eseri oldukları, davaya konu edilen tabloların eser sahibinin FSEK 11maddedeki karine çerçevesinde davacı olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haklı bir fesih olduğu, davacının maddi tazminat ve iade talebi söz konusu olduğundan; iki seçenekten birini tercih edebileceği, birinci seçeneğin; henüz davalı yerinde olup satılmayan 131 adet tablonun davacıya iadesi şartıyla; davalı tarafından davacıya sözleşmenin 4.1. maddesi bağlamında ödenen miktar 101.993TL olup davacının yukarıda 18 adet tabto için talep edebileceği 29.718,00 TL telif bedeli düşüldüğünde davacı tarafça davalıya 72.275,00-TL nin iadesi gerekeceği, ikinci seçeneğin; davacının 131 adet satılmayan ve davalı yerinde bulunan tabloları iade almaktan vazgeçip davalıya teslim ettiği 149 adet tablonun %40 üzerinden telifini talep etmesi halinde bakiye telif bedelinin 129.225,00 TL olabileceği, sözleşmeye aykırı davranışın manevi tazminatı gerektiği, bir kişilik hakkının ihlalinin söz konusu olup olmadığının takdirinin Mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği bildirilmiştir.
Mahkememizce 14/07/2020 tarihinde:”…1-Davacı vekilinin talebinin kabulüne; Davalı yedindeki tabloların … adresinde 16/07/2020 tarihinde davacıya teslimine,
2-Teslim esnasında teslim – tesellüm tutanağının düzenlenerek taraf vekilleri/taraflar ve bilirkişi tarafından imzalanıp dosyaya eklenmesine,
3-Teslim esnasında tabloların hasarlı veya eksik olup olmadığı, hasarlı veya eksiklik var ise miktarının belirlenmesine, bilirkişi olarak resen …’ın seçilmesine, bilirkişiden dosyada mevcut önceki raporları dikkate almasının istenmesine,
Tablo sayısının fazla olması nedeniyle bilirkişinin emek ve mesaisine karşılık 1.500,00-TL ücret takdirine, ücretin davacı vekili tarafından Mahkemeler veznesine depo edilmesine,
4-Bilirkişiye tabloların bulunduğu mahalde inceleme yapmak üzere yetki verilmesine,
5-Teslim esnasında taraf vekillerinin hazır bulunmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
16/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda: Davalı … A.Ş’nin davacı …’e ait eserlerinin muhafaza edildiği depo 16/07/2020 tarihinde bilirkişi … ve davanın taraf vekilleri tarafından ziyaret edilerek depoda bulunan eserlerin incelendiği ve sayılı yapıldığı, dosyada bulunan önceki raporlar da dikkate alınarak yapılan inceleme sonucunda eserlerde satılan, konsinye edilen, bağışlananlar ve mükerrer olarak listeye eklenmiş olanlar dışında herhangi bir eksikli olmadığı, 2,7,8,24 ve 30 numaralı eserlerde saklama koşullarından kaynaklanan, eserin değerini düşürmeyecek düzeyde ve telafisi mümkün hasarların oluştuğu, ayrıca pek çok eserde, tuval bezinin arka yüzeyinde eserin değerini olumsuz etkilemeyecek düzeyde, büyük olasılıkla tuval imalatından kaynaklı küf veya boya sızması benzeri noktacıklar olduğunun tespit edildiği, rapor ekinde yer alan tabloda ayrıntıları sunulan 149 eserden davalı deposunda bulunan resimlerin tamamı, yani 124 adedinin davacı tarafından teslim alındığı, resimlerin sayısı ve hasar durumunu gösteren tutanağın bilirkişi ve taraflarca imza altına alındığı bildirilmiştir.
10/08/2021 tarihli bilirkişi kurulu 2. ek raporunda özetle: Takdiri mahkameye ait olmak üzere, kök ve ek rapordaki kanaatlerinin aynen geçerli olduğu, davaya konu edilen tablolar FSEK 4/1 maddesi anlamında güzel sanat eseri oldukları, davaya konu edilen tabloların eser sahibinin FSEK 11 maddedeki karine çerçevesinde davacı olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haklı bir fesih olduğu, davacının maddi tazminat ve iade talebi söz konusu okduğundan; iki seçenekten birini tercih edebileceği, birinci seçeneğin; henüz davalı yedinde olup satılmayan 131 adet tablonun davacıya iadesi şartıyla; davalı tarafından davacıya sözleşmenin 4.1. maddesi bağlamında ödenen miktar 101.993 TL olup davacının 18 adet tablo için talep edebileceği 29.718,00 TL telif bedeli düşüldüğünde davarcı tarafça davalıya 72.275,00-TL nin iadesi gerekeceği, ikinci seçeneğin; davacının 131 adet satılmayan ve davalı yedinde bulunan tabloları iade almaktan vazgeçip davalıya teslim ettiği 149 adet tablonun %40 üzerinden telifini talep etmesi halinde bakiya telif bedelinin 129.225.00 TL olabileceği, sözleşmeye aykırı davranışın manevi tazminatı gerektirdiği, bir kişilik hakkınım ihlalinin söz konusu olup olmadığının takdirinin Mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği, heyetlerince kök gerekse ek dosya kapsamında değerlendirmelerini yapmış olup davacı tarafın küf, zarar hususuna ilişkin iddialarının tespiti için davacı tarafın da bellirttiği üzere teknik uzmanlığı bulunan restorasyorn uzmanının görevlendirmesinin gerekli bahse konu iddialar için heyetlerince teknik uzmanlığının bulunmadığı etimizce daha önce kök ve ek raporlar kapsamında kendi uzmanlıkları ile ilgili olarak değerlendirmelerin yapıldığı, yerinde inceleme yapılacaksa bu incelemenin teknik bir inceleme olacağı ve bunu da restorasyon ve konservasyon uzmanı ve varsa bir zarar bunu da değerleme uzmanı bir bilirkişinin yapmasının gerekeceği kanaatine varılacağı bildirilmiştir.
14/04/2022 tarihli duruşmada: “…3-10/08/2021 TARİHLİ EK RAPOR DİKKATE ALINARAK DOSYANIN DAHA ÖNCE RAPOR-EK RAPOR DÜZENLEYEN HEYETTE YER ALAN FSEK UZMANI ENGİN ERDİL, RESEN SEÇİLECEK RESTORASYON VE KONSERVASYON UZMANI İLE DEĞERLEME UZMANINDAN OLUŞAN 3 KİŞİLİK BİLİRKİŞİ HEYETİNE TEVDİ EDİLEREK; Dosyada mevcut tüm rapor/ek raporlarda incelenerek davacıya teslim edilen eserlerdeki küf, saklama koşulları vb kaynaklı zarar olup olmadığı varsa zararın net miktarı, davacıya teslim edilmesi gerekirken edilmeyen ve bedeli de ödenmeyen eser sayısı, bu eserler nedeni ile davacının varsa maddi zararının miktarı kısacası bütün dosya kapsamından davacıya eserlerin teslim edildiği dikkat alınarak; Davacının, davalıdan maddi tazminat talep edip edemeyeceği, edecek ise net zarar miktarını gösteren denetime açık ve karar vermeye elverişli rapor düzenlenmesinin istenmesine
Bilirkişilere rapor tanzimi için DOSYA TESLİMİNDEN itibaren 2 aylık süre verilmesine, rapor sunulduğunda raporun taraf vekillerine tebliğine, raporun tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde rapora karşı tarafların itirazları varsa bildirmelerine, ayrıca taraf vekillerine mahkemece tespiti istenen olgular haricinde bilirkişi yada bilirkişilerce belirlenmesinin gerekli olduğunu düşündükleri konular varsa iddia ve savunmanın değiştirilmesi kapsamı dışına çıkmayacak şekilde dosya bilirkişilere tevdi edilmeden önce mahkemeye bildirmeleri hususunda bugünki oturumdan itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine, bilirkişilere eserler üzerinde ve yerinde inceleme yetkisi verilmesine, taraf vekillerinin talebi halinde yerinde inceleme esnasında hazır bulunabileceklerine,
FSEK uzmanı dışındaki bilirkişilerin sarf edeceği emek ve mesai karşılığında ayrı ayrı 1500’er -TL ve bilirkişi tebligat ücreti 155,00-TL toplam 3.155- TL ‘nin davacı vekilince 2 haftalık kesin sürede mahkeme veznesine depo edilmesine, belirlenen kesin süre içinde masraf verilmediği takdirde mevcut deliller doğrultusunda yargılama yapılıp karar verileceğinin ihtarına, (kesin sürenin hukuki sonuçları ihtar edildi) …”şeklinde karar verilmiştir.
Davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacıya ait 131 adet tablonun 50 adedinin 10/05/2013 tarihli sözleşme ile 81 adedinin ise sözleşme kapsamı dışında davalı şirkete teslim edildiği, davalının sözleşmeye aykırı davranarak tabloların bir kısmını üçüncü kişilere sattığı, hediye ettiği ve bu durumun davacıya bildirilmediği, telif bedelinin ödenmediği, tablolar için sergi düzenlenmediği iddiasına dayalı, davalının; davacının FSEK den kaynaklanan mali ve manevi haklarına tecavüzde bulunulması nedeniyle 50.000 TL manevi tazminat, fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminata FSEK 68. maddesi uyarınca üç kat uygulanarak ve FSEK 70. maddesi uyarınca ayrı ayrı hesaplama yapılmak suretiyle en yüksek olan tazmina tutarlarının davacının haklarına tecavüz tarihinden itibaren en yüksek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline, 3. kişilere hediye edilen, satılan eserlerin ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle teslim edilmiş eserlerin toplanarak davacıya iadesi ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 14/04/2022 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 43.000 TL olarak ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması” ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK 4/1.maddesi hükmüne göre yağlı ve sulu boya tablolar, her türlü resimler güzel sanat eseridir. Bir ürünün güzel sanat eseri olarak nitelendirilebilmesi için, öncelikle her eserde bulunması zorunlu ve yukarıda belirtilen “objektif” ve “subjektif” koşulu haiz olmasının yanında bu koşullara ilave olarak “estetik değeri haiz olması” da gereklidir. Bir ürün eğer bunları yaratanın hususiyetini taşıyorsa ve estetik bir değere de sahipse güzel sanat eseridirler. Ancak bu estetik değer kıstasından maksat güzel sanat ürününün güzel olup olmaması değil, estetik iddia taşımasıdır. Bu çerçevede davaya konusu tabloların FSEK 4/1 maddesi anlamında güzel sanat eseri oldukları ve FSEK 11. maddesindeki karine çerçevesinde davacının eser sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; aralarındaki sözleşme çerçevesinde davacının sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı, haklı ise davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat miktarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesine göre sözleşmenin konusu: “Sanatçının … için meydana getireceği eserlere ilişkin Tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi, meydana getirilecek eserlere ilişkin doğacak mali hakların taksimi ve Sözleşme’nin uygulanması veya yorumlanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözüm yollarının belirlenmesidir”.
Sözleşmenin “Sanatçının Yükümlülükleri” başlıklı 3. maddesi: “Sanatçı, işbu Sözleşme süresince, her 2 (iki) aylık dönem içerisinde, başta tema olmak üzere özelliklerine … ile birlikte karar verilecek 4 (dört) adet tabloyu meydana getirmeyi ve …’ye teslim etmeyi kabul ve taahhüt eder. İlk iki aylık dönem, işbu Sözleşme’nin yürürlük tarihi olan imza tarihinde başlayacaktır,
Sözleşmenin 3.1 maddesinde: Eserlerin boyutları belirlenmiş, sözleşmenin 4.maddesinde; “… Yükümlülükleri”, sözleşmenin 5.maddesinde ise “Sözleşmenin Süresi ve Fesih” düzenlenmiştir.
Davalı taraf: Davacının, sözleşmede belirtilen ebatlarda tablo teslim etmemesi nedeniyle sözleşmeye aykırı davrandığını iddia etmiş ise de, sunulan mail yazışmaları ile davacıya yapılan ödemeler dikkate alındığında davalının kendisine teslim edilen tüm tabloları kabul edip icazet verdiği, bu nedenle bu iddianın yerinde olmadığı, yine davacı, her ne kadar davalının sergi açma yükümlülüğünün olduğunu ve bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia etmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir yükümlülük öngörülmediğinden, davacının bu iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı: Taraflar arasındaki sözleşmeyi teslim ettiği tabloların satışı ile ilgili kendisine ödeme yapılmaması nedeniyle haklı sebeple feshettiğini iddia etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.5. maddesi hükmüne göre; “…’nin ödemeyi üstlendiği bedelleri 1 ay boyunca ödememesi halinde, Sanatçı işbu Sözleşme’yi ilgili süre sonunda feshedebilir. Bu durumda …’nin borçlu olduğu Meblağa kanuni faiz uygulanacaktır. Sözleşmenin bu maddesi dikkate alındığında: Davacının ödeme yapılmaması halinde sözleşmeyi feshetme hakkı var ise de bu hakkın ancak 10.05.2013 tarihli sözleşme süresinin sonu olan 30 ay sonrası yani 2016 yılı ocak ayı içinde kullanılması hususu düzenlenmiştir. Bu şekildeki bir düzenlemenin; eser sahibi davacının, eserinden telif bedeli almasını sözleşme sonuna kadar fiilen engelleyeceğinden bu durum aşırı yararlanma olarak nitelendirilmiştir. Bununla birlikte sözleşmede açıkça düzenlenmezse de; davalının, satışını yapacağı ve telifi eser sahibine ödeyeceği belirtmiş ise davalının davacıya hem satışı bildirmesi hem de telif bedelini ödemesi gereklidir. Dosyada mübrez mail yazışmaları ve beyanlardan: Davalının, davacıya 5 adet satışla ilgili haber vermediği gibi, hediye ve bağış olarak verdiği tasarruflarla ilgili olarak da davacıya haber vermediği, bu hususun davacı ile davalı arasında sözleşmeden kaynaklı güven ilişkisini zedeleyeceğinden, davacının sözleşmeyi feshinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin 3.2.maddesine göre: sözleşmenin feshi halinde satışı yapılmayıp henüz davalı yedinde bulunan tablolar ile ilgili mali hakların davacıya avdet edeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı; FSEK 68. maddesi çerçevesinde maddi tazminat talebinde bulunmuştur. FSEK 68/1. maddesi hükmüne göre: “eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. FSEK 68. maddesi hükmü sözleşme dışı hak ihlalinde uygulanacak bir hükümdür. Taraflar arasında sözleşme yapılmış ancak sözleşme hükümleri çerçevesinde edimlerin yerine getirilmemesi söz konusu ise FSEK 68. maddesi hükmü çerçevesinde 3 kat tutarında tazminat talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yapılan yargılamada: Davacıya teslim edilen eserlerdeki küf, saklama koşulları v.b kaynaklı zararın miktarı, davacıya teslim edilmesi gerekirken edilmeyen ve bedeli ödenmeyen eser sayısı, bu eserler nedeni ile davacının maddi zararının miktarı net olarak tespit edilememiştir.
Davacının talebi üzerine; davacıya ait ve davalı nezdinde bulunan tablolar davacıya teslim edilmiştir.
16/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: Davacı …’e ait eserlerinin muhafaza edildiği depoya 16/07/2020 tarihinde bilirkişi … ve taraf vekilleri tarafından gidilerek, depoda bulunan eserlerin incelendiği ve sayımının yapıldığı, yapılan incelemede; eserlerde satılan, konsinye edilen, bağışlananlar ve mükerrer olarak listeye eklenmiş olanlar dışında herhangi bir eksikli olmadığı, 2,7,8,24 ve 30 numaralı eserlerde saklama koşullarından kaynaklanan, eserin değerini düşürmeyecek düzeyde ve telafisi mümkün hasarların oluştuğu, ayrıca pek çok eserde, tuval bezinin arka yüzeyinde eserin değerini olumsuz etkilemeyecek düzeyde, büyük olasılıkla tuval imalatından kaynaklı küf veya boya sızması benzeri noktacıklar olduğunun tespit edildiği, alınan bilirkişi raporlarında maddi tazminat miktarı tam olarak tespit edilemediğinden, davaya konu tablolarda saklama koşulları nedeniyle meydana gelen küf/zarar durumu ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak, B.K. 50 – 51. maddesi hükümlerine göre takdiren 25.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Davacının, FSEK 14-17.maddesinde belirtilen manevi haklarının ihlal edildiği kanıtlanmamıştır. Genel olarak manevi tazminat sorumluluğu yönünden Borçlar Kanununun 114/2 maddesi hükmüne göre; Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır. Bu atıf nedeniyle B.K. 58 maddesine göre sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumlulukta kıyasen uygulama alanı bulabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2001 tarih, 2001/15 – 498 E. 2001/508 K. tarihli ilamına göre; Sözleşmeye aykırılık nedeniyle Borçlar Kanununun 98/2. fıkrasında yer alan bu yollama ile aynı Kanunun 49. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulabileceği olgusu, kanuna ve Yargıtay’ın uygulana gelmekte olan yerleşmiş içtihadına ve öğretideki bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır. Ancak salt sözleşmeye aykırı davranışın varlığı, manevi tazminat isteminin kabulü için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar nedeniyle aynı zamanda davacının kişilik haklarının Medeni Kanunun 24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de Borçlar Kanununun 41. maddesi hükmü uyarınca haksız bir eylem olarak nitelendirilebilmesi gereklidir.
Davalının; davacının eserlerini satmasına ve bağışlamasına rağmen davacıyı bilgilendirmeyerek ve pay ödemeyerek mağduriyete yol açtığı, 16/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: 2,7,8,24 ve 30 numaralı eserlerde saklama koşullarından kaynaklanan, eserin değerini düşürmeyecek düzeyde ve telafisi mümkün hasarların oluştuğu, ayrıca pek çok eserde, tuval bezinin arka yüzeyinde eserin değerini olumsuz etkilemeyecek düzeyde, büyük olasılıkla tuval imalatından kaynaklı küf veya boya sızması benzeri noktacıklar olduğunun tespit edildiği görülmekle; somut olayın özelliği, manevi tazminatın amaç ve içeriği, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 25.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği dikkate alınarak, hükmün ilanı ve diğer taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; davaya konu tablolarda saklama koşulları nedeniyle meydana gelen küf/zarar durumu ve olayın özellikleri dikkate alınarak, B.K. hükümlerine göre takdiren 25.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 25.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 11/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacı tarafından tevdi mahalline yatırılan 72.275,00 TL’nin davalıya ödenmesine,
4-Hükmün ilanı ve diğer taleplerin reddine,
5-3.415,50 TL ilam harcından ıslah harcının mahsubu ile eksik 2.681,17 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Maddi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen Maddi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacının yaptığı 27,70 TL başvuru harcı, 734,33 TL ıslah harcı, 318,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 5.173,30 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.254,03 TL yargılama giderinden; davanın kabul/ret oranına göre 3.127,15 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır