Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/66 E. 2023/46 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/66
KARAR NO : 2023/46

DAVA : FSEK – TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 18/12/2012
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı … firmasına yaklaşık 19 yıldır hizmet verdiğini, davalı … firmasının ise 2005 yılında kurulduğunu, bu tarihten itibaren çizgi altı ve çizgi üstü reklamcılık hizmetleri dahil, gerek reklam, gerek ürün, gerekse kurumsal kimlik, ambalaj-etiket, marka adı, logo, stand tasarımı gibi alanlarda telif ürünü eserler, tasarımlar ve yaratıcı çalışmalar konusunda hizmet verdiğini, davalıların bu ilişkiyi haksız olarak sona erdirdiklerini, müvekkili şirket tarafından davalılara gönderilen ihtarname ile taraflar arasındaki iş ilişkisi döneminde müvekkili şirket tarafından yaratılan çalışmaların davalılarca fesih sonrası dönemde kullanılmaması için ihtarname gönderdiklerini, ancak buna rağmen … 1.SHM’nin…D.İş dosyasından yaptırılan delil tespitinde davalıların fesih sonrası dönemde de müvekkili şirketin yaratıcı tasarım ve eserlerini kullanmaya devam ettiklerini, fesih sonrası döneme ilişkin başkaca delillerini de ibraz ile taraflar arasındaki reklam-ajans ilişkisinin feshedildiği 27.08.2012 tarihinden sonra kullanılmaya izinsiz olarak devam edilen müvekkilinin yaratıcı çalışmalarıyla ilgili olarak dava dilekçesinin 27. ve 30. maddesinde tablo 1 ve tablo 2 de ayrıntılı olarak belirtilen yaratıcı çalışmalar, mali hak rayiç bedellerinin tespit edilerek bu bedelin FSEK 68. maddesi uyarınca 3 katı tazminatına, … ve … isimli reklam filmlerinin yurt içi ve yurt dışı kitle iletişim mecralarında gösterilmesi ile ilgili mali hak rayiç devir bedellerinin taraflar arasındaki yazılı sözleşmede belirtilen %10’luk telif bedeli üzerinden tespit edilerek ödenen kısım dışında kalan telif hak alacağının tespiti ve bu bedelin FSEK 68.madde uyarınca 3 katı tazminata, son 5 yıllık yaratıcı çalışmaların çeşitli reklam mecralarında kullanımı ile ilgili olarak reklam tanıtım bütçelerinin tespiti ile bunun üzerinden % 8’lik plasmanı-telif bedelinin 3 katı tazminata, müvekkiline ait yaratıcı çalışmalarının son 3 yıl için bilboardlarda izinsiz kullanılması nedeniyle bilboardlardaki yayın bütçelerinin tespiti ile bu bedel üzerinden % 8’lik reklam plasmanı-telif bedelinin 3 katı tazminata, … 1. SHM’nin …D.İş dosyası ile taraflar arasındaki sözleşmesinin fesih tarihi olan 27.8.2012 tarihinden sonra dijital iletim suretiyle davalıklara ait 3 ayrı internet sitesinde yayınlandığı tespit edilen eserlerle ilgili olarak Türkçe, Fransızca, İngilizce ve Rumence dillerinde de işlenme suretiyle aynı hakkın izinsiz kullanıldığı da dikkate alınarak dijital iletim suretiyle yayın mali hakkının rayiç bedelinin tespiti ile FSEK 68.maddesi uyarınca bu bedelin 3 katı tazminata, neticede müvekkiline ait ihlal edilen telif haklarının ve rayiç-mali hak bedellerinin tespiti ve FSEK 68.maddesi uyarınca tespit edilecek bedelin 3 katı tazminatına asgari toplam bedel olarak 50.000-TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasında her yıl karşılıklı görüşmeler neticesinde kararlaştırılan işler karşılığında davacının her ay fatura kestiğini ve müvekkili tarafından bu faturalara dayanılarak davacının tanıtım ve pazarlama için gerçekleştirilmiş bulunan reklam ürünlerine ait mülkiyet ve diğer hakların müvekkiline ait olduğunu bunların büyük bir kısmının tescil edildiğini ve müvekkili tarafından oldukça uzun bir zamandan beri malik sıfatıyla kullanılmış bulunduğunu, davacının bazı ürünler için sadece danışmanlık hizmeti verdiğini, oysa davacının neredeyse müvekkilinin tüm marka ve ürünleri üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunduğunu, davacının geçmişe yönelik hak talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sadece ürünleri ile ilişkili çeşitli tasarımları yaparken veya yaptırırken davacıdan ücretli mukabilinde danışmanlık hizmeti aldığını ve bu hizmetin bedelini ödediğini, davacının müvekkiline vermiş olduğu danışmanlık hizmetinin davacıya müvekkiline ait ve on yıldan fazla bir zamandan beri kullanılan kurumsal ve ürün logoları ve markaları üzerinde herhangi bir telif hakkı sağlamadığını, bu güne hiçbir müdahale ve itirazda bulunmadığını, taraflar arasında yazılı herhangi bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte sistematik hale gelmiş bir çalışma şekli oluşmuş olduğunu, dolayısıyla taraflar arasında yazılı bir sözleşme gereğinin doğmadığını davacının bu iradesi ile müvekkilinin ticari faaliyetini sürdürürken uzun süre sessiz kalarak muvafakat verilmesi karşısında eylemlerinin de son ana kadar hukuka uygun bulunduğu sonucunu doğuracağını, fikri hak sahipliği iddia edilen ürünlerin bir çoğunun eser niteliğinde olmadığını, hak iddia edilen ürünlerden bir kısmı için markanın ürünler üzerine yerleşimi hususunda bazı ajanslardan danışmanlık hizmeti alındığını ve danışmanlık ücretlerinin tamamen ödenmiş bulunduğunu, ancak hak iddia edilen ürünler incelendiğinde bunların çoğunun sadece ürünün genel formu ve üzerinde yer alan markadan teşekkül ettiğini, yeni ambalaj üzerinde sadece markanın yer aldığının görüleceğini, hak iddia edilen ürünlerin formu yada üzerinde yer alan ibarenin zaten müvekkili adına fikri haklar kapsamında sınai mülkiyet haklarından olan endüstriyel tasarın ve/veya marka olarak tescilli olduğunu, bu haklar itibariyle bunların mülkiyet hakkının müvekkillerinden … ait olduğunu, davacı ve müvekkili arasındaki sadece reklam ile ilgili olarak davacıya ayrı bir telif hakkı kararlaştırılmış olduğunu, davacının bu film ile ilgili ücretine ilişkin faturasını müvekkiline gönderdiğini ve davacının bu alacağı davacıya ödediğini, …’a ait olduğu iddia edilen yazıların davacıya hak yaratan yazılar olmayıp …’ın imzasını taşımadığını davacının hiçbir itirazı kayıtta bulunmaksızın bu film ile ilgili ücretini faturasında belirttiğini ve bu faturanın müvekkili tarafından ödenmiş olduğunu, bu nedenle davacının bu film ile ilgili ücretinin daha fazla olduğu veya tamamının ödenmediği konusundaki iddialarının hiçbir gerçek ve hukuki dayanağının bulunmadığını, dava dilekçesindeki taleplerin haksız olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. FSHHM’NİN 2013/40 E. SAYILI DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin davalı … firmasına verdiği Ajans hizmetine karşın davalıların bu ilişkiyi haksız olarak sona erdirdiklerini, müvekkili şirket tarafından davalılara gönderilen ihtarname ile taraflar arasındaki iş ilişkisi döneminde müvekkili şirket tarafından yaratılan çalışmaların davalılarca fesih sonrası dönemde kullanılmaması için ihtarname gönderdiklerini, ayrıca davalılara süresi tamamlanmış Ağustos ayına ilişkin aylık hizmet bedeline ve son teslim edilen çalışmalara ilişkin gönderilen 7 adet faturanın iade edildiğini, bu nedenlerle asgari tutarı 2.500 TL olarak beyan ettikleri dava konusu yaratıcı çalışmaların FSEK 68.maddesi uyarınca rayiç-mali hak devir bedellerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, asgari tutarın 14.868 TL olarak beyan edilen Ağustos ayına ait aylık ajans danışmanlık hizmet bedellerinin tespiti ile fatura tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline, asgari tutarı 2.500 TL olarak beyan ettikleri 19 yıldır devam eden reklam-ajans hizmet sözleşmesinin kötü niyetli haksız feshi nedeniyle bir ihbar öneli verilmeden aylık hizmet bedelinden mahrum edilerek müvekkili şirketin zor durumda bırakıldığı ve zarara uğratıldığı için hakkaniyetli feshi ihbar süresinin mahkemece tespiti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı şirketin müvekkili … A.Ş. ile olan ilişkisinin müvekkili … A.Ş. ile yürüttüğü sözleşmenin icrasından ibaret olduğunu, her iki müvekkilinin ayrı tüzel kişiliğe sahip bulunduğunu, dolayısıyla davanın tefriki gerektiğini, esasa ilişkin ise taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının dava konusu ürünler üzerinde hak sahibi olmadığını, davacı tarafından müvekkillerine verilmiş bulunan hizmetlerin bedellerinin davacıya ödendiğini bu nedenle haksız davanın reddini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
28/08/2015 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı tarafın dava dilekçesine konu ettiği yaratıcı çalışma olarak nitelendirdiği ürünler ve tasarımların FSEK anlamında eser vasfına haiz olup olmadığının tespiti için heyete tasarımcı bir bilirkişinin de dahil edilmesinin gerektiği, davacı tarafın davaya konu ettiği 24.03.2011 tarihli sözleşme kapsamında … ve …İsimli reklam filmlerinin FSEK anlamında eser vasfını haiz olup almadığının tespiti için heyete sinema sektöründen bir bilirkişinin de eklenmesinin gerektiği, taraflar arasındaki reklam ajansı ilişkisinin tayinine ve davacının taleplerinin değerlendirilmesine yardımcı olmak üzere taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının dosyaya ibrazı gerekeceği, bu eksiklikler giderildikten sonra davaya konu çalışmaların eser vasfını haiz olup olmadığı, eser sahipliği ve hak sahipliğinin kime ait olduğu, sözleşmenin haksız feshine karar verilmesi ihtimalinde davacının talep edeceği herhangi bir bedelin olup olmadığı hususlarında rapor tanzim edilebileceği bildirilmiştir.
20/04/2016 tarihli bilirkişi kurulu ÇOĞUNLUK raporunda özetle: Asıl davada; yazılı sözleşmeye dayalı olamayan ticari ilişki ile ilgili taleplerin yerinde olmadığı, ancak asıl davadaki yazılı sözleşmeye dayalı olan taleplerinin 71.751,48 TL’sinin haklı olduğu, birleşen davada; iade edilen faturalar kapsamındaki 87.607,00 TL alacak talebinin haklı olduğu, buna mukabil davacının “kötüniyetli haksız feshi nedeniyle bir ihbar öneli verilmeden aylık hizmet bedelinden mahrum edilerek müvekkili şirketin zor durumda bırakıldığı ve zarara uğratıldığı için hakkaniyetli feshi ihbar süresinin tespiti ve kötüniyet tazminatı” talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi …’ın AYRIK raporunda özetle: Çoğunluk görüşündeki raporun 5. sayfasının 2. paragrafında dava konusu iki adet reklam filminin unsurları irdelenerek bunların FSEK’e göre sinema eseri sayılması gerektiği görüşüne varıldığı, oysa bu sinema eserlerinin de müşteri olan davalının istek ve talepleri göz önüne alınarak yaratılmış ve ticari nitelikte olduğu, aynı maça ve koşullarda üretilen sinema filmleri eser sayılırken grafik tasarımların eser sayılmadığını, bu hususun mahkemenini takdirine arz edildiği bildirmiştir.
15/05/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Reklam filmlerinin FSEK 1/B ve 5.maddeleri hükümleri çerçevesinde sinema eseri olduğu, heyetteki sektör bilirkişilerinden …’ ya göre; sözkonusu eser niteliğini haiz reklam filmlerinin ajans ilişkisi sona erdikten sonra reklam amaçlı olarak kullanımı durumunda, söz konusu reklam bedellerine ilişki ek telif bedeli ödenmesinin gerekeceği, bununla birlikte sektörde reklam verenlerin reklam ajanslarının kendilerine sundukları çalışmaları kendi web sitesinde kullanmasının bilgi verme amaçlı olarak değerlendirilebileceği, şirketlere ait web sitelerinde, sosyal medyada biz, haberlerde biz gibi kullanımlara yer verildiği, bu tür kullanımların ticari kullanım olarak değerlendirilmemesi gerektiği, sektör bilirkişilerine göre; yapılan grafik tasarımlarının, ürünlerin tanıtımı konusunda önemli bir etkiye sahip olduğu kabul edilebilirse de, grafik tasarımcı bilirkişisine göre, FSEK 1/B ve 4 maddesi anlamında eser niteliğini taşıyan çalışmalar olarak değerlendirilemeyeceği, söz konusu grafik tasarımların FSEK 4.maddesi kapsamında korunabilmesi için gerekli olan estetik nitelikte de olmadığı, sözkonusu çalışmaların bedellerinin uzun yıllara yayılan ajans ilişkisi boyunca ödendiği, aylık sabit ücretle yapılmış bu çalışmaların ajans ilişkisinden sonra da davacı tarafından kullanılmasında sektörel teamüllere aykırılık da olmadığı, geçmişte ödenmiş sabit ücretler neticesinde, sözkonusu grafik çalışmaların, ajans ilişkisi sona erdikten sonra da kullanılmasının mümkün olduğu, bu konuda davacı ajansın ek bir ücret talebinde bulunamayacağı kanaatinde olduğu, heyetteki sektör bilirkişisine göre; reklam filmlerine ilişkin olarak ajans ilişkisi devam ederken bir ödeme yapıldıysa, ajans ilişkisi sona erdikten sonra kullanımın varlığı ispat edilmedikçe, tekrar bir telif bedeli hesaplaması yapılmasına gerek olmayacağı ne varki Mahkemece bu doğrultuda değil de tamamen sektörel rayiç bedele göre hareket edilecek olursa bu durumda, dosyada mübrez Moramedia tarafından bildirilen tahmini medya yatırım ve diğer ücretler sektörel rayice uygun olup, bu rakamların % 8′ inin telif bedeli olarak da dikkate alınması sektörel uygulamaya uygun olup, bu çerçevede yapılacak hesaplamada ortaya çıkan davacıya 94.771 TL’ nin ödendiğinin kabulü dikkate alınarak ödenmemiş bedelin 71.751.48 TL olduğu sonucuna varılabileceği, ayrıca önceki bilirkişi raporunda da, davacı tarafından düzenlenmiş ve davacıya iade edilmiş 7 fatura konusu hizmetin bedellerinin heyetteki sektör bilirkişilerine göre rayiç bedellere uygun olduğu, Mahkemece bu hizmetlerin verildiğinin ispat edildiğinin kabulü halinde davacının 87.607,00 TL talebinin haklı olduğu sonucuna varılabileceği, heyetteki sektör bilirkişilerine göre, reklam sektöründe, ajans ilişkisini sonlandırmak için belli bir süre öncesinden fesih beyanında bulunulması gerekliliğinin sözleşmede özel bir düzenlemeyle belirleneceği, taraflar arasında bu tür bir sözleşme hükmünün olmaması durumunda, belli bir süre şartına uyulması zorunluluğu şeklinde bir sektörel işleyiş olmadığı, reklam verenlerin sektörde, ihtiyaca göre, birçok reklam şirketiyle eş zamanlı olarak çalışabileceği, farklı işlerde farklı reklam ajanslarıyla çalışabileceği, bir önceki işte birlikte çalıştığı reklam ajansıyla sonraki işte ve işin devamında çalışmayabileceği, ajans ilişkisinin davalılar tarafından haksız sona erdirildiği iddiasının nihai takdiri mahkemede olmak üzere, sabit olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
26/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu ÇOĞUNLUK raporunda özetle: Asıl dava yönünden: davacı yana ait reklam filmlerinin FSEK 5.madde kapsamında sinema eseri niteliğinde olduğu, bu filmlerin kullanımı sebebiyle davacının 71.751,48 TL tutarındaki alacak talebinin yerinde olduğu, bununla birlikte diğer grafik reklam ürünleri ile ilgili olarak davacının alacak talebinin yerinde olmadığı, birleşen dava yönünden; davacının davalı ..A.Ş.den fatura alacağı tutarı olan (KDV hariç 97.107,00 TL KDV Dahil 115.766,26 TL alacak talebinin haklı olduğu, … A.Ş.’den 2.000-TL KDV Dahil 2.360 TL alacak talebinin haklı olduğu, davacının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi …’nın 25/02/2019 tarihli AYRIK raporunda özetle: Birleşen davada; davacı yanca düzenlenen faturalara dayalı alacağın talep edildiği, davalı yanın bu faturaları TTK 21/2 madde hükmünde öngörülen sekiz günlük süre içerisinde geri gönderdiğini ve bu bakımdan faturalara itiraz ettiği, bu itibarla faturaya dayalı hizmetin sunulduğunu ispat yükünün davacı yan üzerinde olduğu, birleşen davadaki talebe dayalı faturalardan sadece bir tanesinin, dosyada yer alan e-posta yazışmalarında belirtilen hizmete ilişkin olduğu, bu bakımdan davacının her hâlükârda bahse konu 29.08.2012 tarih ve C 098646 seri sıra numaralı faturada yer alan KDV dâhil bedel 30.841,66 TL’yi, bu faturanın adına düzenlendiği kişi olan davalı … AŞ’den talep edebileceği, diğer davalıya karşı bu faturaya (veya diğer faturalara) dayalı olarak talepte bulunamayacağı, birleşen davaya dayanak diğer faturalar bakımından ise, bu faturalara konu hizmetin sunulup sunulmadığının uzmanlık alanına dâhil olmadığı, ancak dosyada yer alan harici bellekte yer alan görsellerden kaynaklı, bu faturalara konu hizmetlerin de sunulduğu noktasındaki kanaatin son derece güçlü olduğu, bu husustaki takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin uzun yıllardır sürdüğü, sipariş üzerine üretilen ürünler bakımından bu sözleşmelerin ani edimli bir sözleşme olması nedeniyle davacının sözleşmenin haksız feshi dolayısıyla tazminat talebinde bulunamayacağı, ancak taraflar arasındaki ilişkinin ayrıca danışmanlık hizmeti sunulması karşılığında aylık ödeme yapılmasını da içerdiği, davalı yanlarca aylık bedelin her yıl tespiti üzerine müzakereler gerçekleştirildiğinin beyan edildiği, bu bakımdan sözleşmenin sona erdirildiği Ağustos 2012 hariç olmak üzere Eylül-Ekim-Kasım-Aralık ayları için davacının bu aylık bedele tazminat olarak hak kazandığı, bu bağlamda davacı yanın güveninin haklı olduğu ve korunması gerektiği, asıl davaya konu fikri ürünlerin FSEK anlamında eser niteliğini haiz olup olmamasının somut davada ileri sürülen talepler bakımından bir önemi haiz olmadığı, nitekim FSEK 68.madde hükmünde öngörülen üç kat bedelin, ancak taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi olmaması hâlinde gündeme geleceği, oysaki taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığının tartışmasız olduğu, davacı yanca davalı için/davalı siparişi üzerine üretilen ürünlerin FSEK anlamında eser olması durumunda mali hakların davalıya devredildiği, bu bakımdan davalı yanın kullanımının davacı yan hakkını ihlal etmesinin söz konusu olmayacağı, FSEK 52.madde hükmünde öngörülen şekil şartının da MK 2.maddesi gereğince ileri sürülemeyeceği, davacı yana ait fikri ürünlerin FSEK anlamında eser niteliğini haiz olmaması hâlinde ise taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davaya konu fikri ürünler üzerindeki mali hakların davalı yana ait olduğu, kaldı ki davalı yanın kullanımının da, kendisine ait internet sitesinde, kendisi hakkında bilgi verilen sekmede bu reklam/tanıtım faaliyetlerine yer verilmesi şeklinde olduğu ve bu bakımdan asıl davaya konu fikri ürünler bakımından davacı yanın talep ileri sürmesinin söz konusu olmayacağı kanaatine varıldığı bildirmiştir.
29/08/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının gerçekleştirmiş olduğu grafik tasarım çalışmalarının tamamının eser olduğu ve grafik eser olarak korunma düzeyine sahip olduğu, davacının gerçekleştirmiş olduğu … ve … isimli reklam filmlerinin eser olduğu ve sinema eseri olarak korunma düzeyine sahip olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin istisna (eser) sözleşmesi kapsamında olduğu, davacı tarafından ortaya konulan eserlerin davalı tarafından sipariş üzerine olduğu ve bu kullanımlarının sözleşmelerin niteliğine, kapsamına ve sektörel uygulamalara uygun kullanımlar olduğu, telif hakkı ihlali olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin uzun süredir devam ediyor oluşu ve sektörel adetler gereği FSEK 52.maddede şekil şartının ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı, FSEK 68. maddesi kapsamında tazminat hesaplanmasına yer olmadığı,… ve … isimli reklam filmleri için davalı tarafından davacıya ödenen 94.771,00 TL tutarındaki telif bedeli dışında reklamların hangi mecralarda ne kadar süre zarfında ne kadar bir bedel ödenerek yayınlandıklarına dair dosya münderecatında bir belge görülemediği, ilgili filmler için yayın saati, yayın süresi, yayın mecrası, şekil şartları ve içerik birlikte değerlendirildiğinde ticari defter üzerinden bu tespitin yapılmasının mümkün olmayacağı, davacı tarafından sektör bazında bu tür ölçümler yapan medya kuruluşlarından destek alınmak suretiyle iddia ettiği haksız kullanım bedelinin tespit edilebileceği, davacının birleşen dava kapsamında faturalar kapsamındaki toplam 103.376,26 TL alacak talebinin haklı olduğu, bu faturalara ilişkin hesaplanan kanuni faiz tutarı 80.675,97 TL ile birlikte toplam bedelin 184.052,23TL olarak hesaplandığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
18/08/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Kök raporda belirtildiği üzere davaya konu çalışmaların eser niteliği, davalı kullanımlarının taraflar arasındaki sözleşmelerin niteliğine, kapsamına ve sektörel uygulamalara uygun kullanımlar olduğu noktasında kanaatte bir değişiklik olmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması ve rapora gelen itirazlara rağmen bu itirazları destekler nitelikte bir sözleşmenin (veya benzeri nitelikteki bir belgenin) sunulmamış olması sebebiyle kök rapordaki kanaatlerde bir değişiklik meydana gelmediği, … ve …isimli reklam filmleri için davalı tarafından davacıya ödenen 94.771,00 TL tutarındaki telif bedeli dışında reklamların hangi mecralarda ne kadar süre zarfında ne kadar bir bedel ödenerek yayınlandıklarına dair dosya münderecatına ek bir belge sunulmadığından, telif bedeli ile ilgili kanaatte bir değişiklik oluşmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce; 20/04/2016 tarihli bilirkişi kurulu ÇOĞUNLUK raporu ve 15/05/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava: “…”, “…” isimli reklam filmleri ile davacı şirketin 19 yıldır verdiği hizmet ve yarattığı eserlerle ilgili şifai sözleşmeye dayalı yapılan işlemlerin karşılığının ödenmediği iddiasına dayalı, telif bedeline ilişkin belirsiz alacak davası hükümlerine göre FSEK 68. maddesi nazara alınarak rayiç bedelin tespit edilip, 3 katının tahsili istemine ilişkindir.
Birleşen dava: Dava konusu yaratıcı çalışmaların FSEK 68. maddesi uyarınca rayiç-mali hak devir bedellerinin ve Ağustos ayına ait aylık ajans, danışmanlık hizmet bedellerinin tespiti ile fatura tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle tahsili, 19 yıldır devam eden reklam – ajans hizmet sözleşmesinin davalılar tarafından kötüniyetli haksız feshi nedeniyle ihbar öneli verilmeden aylık hizmet bedelinden mahrum edilerek davacı şirketin zor durumda bırakıldığı ve zarara uğratıldığı iddiasına dayalı hakkaniyetli feshi ihbar süresinin tespiti ile kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili 09/07/2019 tarihli talep artırım dilekçesinde: Asıl dava için 75.000,00 TL ve birleşen dava için 113.906,26 TL talebinde bulunmuştur.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması” dır. Doktrinde bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinama eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK 5.maddesi hükmüne göre; Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir. Bunlardan birinci unsur; birbiriyle ilişkili olmak kaydıyla hareketli bir görüntü dizisi, ikinci unsur; bu görüntü dizisinin az veya çok kalıcı bir ortama tespit edilmiş olması, üçüncü unsur ise; tespit edilen görüntü dizisinin mekanik, elektronik veya benzeri bir araçla gösterilebilir olması, eserin sinematografik tekniğine uygun olarak getirilmiş olması ve meydana getirilenlerin hususiyetini taşıması gerekir. Sinema eserlerindeki hususiyet, FSEK 8/3 maddesinde zikredilen sahiplerinin hususiyetlerinin bileşkesini yansıtması gerekir. Bu bilgiler çerçevesinde davaya konu 2 adet reklam filminin, sinema eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
Grafik tasarım ürünleri; müşterilerden gelen talepler doğrultusunda ortaya çıkan ve müşterilerin istekleri doğrultusunda da şekillenen ürünlerdir. Bu süreçte grafik tasarımı gerçekleştiren tasarımcı bir veya birden fazla seçenek hazırlar ve sonrasında müşterinin seçtiği bir tasarım üzerinde yoğunlaşarak süreç tamamlanır. Fakat bu süreçte müşteri ile sürekli irtibat içerisinde olunarak tasarımın müşteri istek ve taleplerini en iyi şekilde karşılayacak niteliğe ulaşması sağlanır. Bu süreç karşılığında müşteriden yapılan tüm çalışmaların bedelleri alınmaktadır. Bu bağlamda gerçekleştirilen tüm grafik tasarım çalışmaları bir ürün ya da hizmeti tanıtmak için hazırlanmış olan ve karşılığında hizmet giderleri alınmış ticari ürünlerdir.
Davacı şirketin; bu çalışmaları davalı tarafın istek ve talepleri doğrultusunda ürettiği ve üretim sürecinde davalı taraf ile sürekli irtibat kurarak çalışmaları şekillendirmiş olduğu, bunun karşılığı olarak “Çalışma Bedeli”, “Grup Çalışma Bedeli” ve “Tasarım Uygulama Bedeli” açıklamalarla faturalandırdığı görülmüştür. Davacının, davalı için “kutu üzerinde grafik tasarım, ambalaj – etiket üzeri grafik tasarımı, ambalajın farklı dile uyarlanması, logo tasarımı, kurumsal kimlik tasarımı, marka adı çalışmaları” gerçekleştirilmesi için ticari hizmet verdiği ve bu hizmetleri faturalandırdığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketin; davalı için üretmiş olduğu “kutu üzerinde grafik tasarım, ambalaj etiket üzeri grafik tasarımı, ambalajın farklı dile uyarlanması, logo tasarımı, kurumsal kimlik tasarımı, marka adı çalışmaları” 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 4/ 6 maddesinde düzenlenen “Grafik Eseri” olduğunu iddia etmiş ise de, yapılan çalışmaların üretim süreci göz önünde tutulduğunda ve söz konusu ürünlerin basit reklamcılık afişleri, ürün tanıtım föyleri tarzında, alelade özellikler göstermeleri oluşturulmalarında bilgisayar programlarından katkısının fazla olması, güzel sanat eseri vasfında olmadıkları kanaatine varılmıştır. Ayrıca grafik eserler FSEK 4. maddesi anlamında güzel sanat eseri kategorisinde belirtildiklerinden, güzel sanat eserlerinde ürünün ayrıca bedi vasfının başka bir deyişle estetik özelliğinin de bulunması gerekir. Bu özellik davaya konu grafik tasarımlar üzerinde yukarıda açıklanan özellikleri sebebiyle bulunmamaktadır. FSEK 4. maddesi hükmü dikkate alındığında; bir ürünün güzel sanat eseri olarak nitelendirilebilmesi için, öncelikle her eserde bulunması zorunlu “objektif” ve “subjektif” koşulu haiz olmasının yanında bu koşullarla ilave olarak “estetik değeri haiz olması” da gereklidir. Bir ürün eğer bunları yaratanın hususiyetini taşıyorsa ve estetik bir değere de sahipse güzel sanat eseridir. Dava konusu; kutu üzerinde grafik tasarım, ambalaj – etiket üzeri grafik tasarımı, ambalajın farklı dile uyarlanması, logo tasarımı, kurumsal kimlik tasarımı, marka adı çalışmaların, estetik niteliği haiz olmadığından güzel sanat eseri olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından yapılan incelemede: Davalı … A.Ş. ile … A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarının; zamanında açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, bu nedenle ticari defter ve kayıtların davalı şirketler lehine delil vasfına haiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf beyanları, taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri, tanık anlatımları ve bütün dosya kapsamından: Taraflar arasındaki geçmiş iş ilişkisinde, davacının; çizgi altı ve çizgi üstü reklamcılık hizmetleri dahil, gerek reklam, gerek ürün, gerekse kurumsal kimlik, ambalaj-etiket, marka adı, logo, stand tasarımı gibi alanlarda telif ürünü eserler, tasarımlar ve yaratıcı çalışmalar konusunda davalılara hizmet verdiği ve bu hizmetlerin karşılığı olarak da aylık belli bir hizmet tutarını fatura ettiği, davalıların da bu bedeli davacıya ödedikleri, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, iş ilişkisinin feshine kadar karşılıklı uzlaşmalarla işlerin yürütüldüğü anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uzun süreli yazılı sözleşmeye dayalı olmayan iş ilişkisinde: Davacının, davalıdan reklam ajansı hizmetleri kapsamında hizmet aldığı ve karşılığında ödeme yaptığı, davacı tarafından üretilen ürünlerin davalı tarafından reklam ve tanıtım faaliyetlerinde kullanıldığı, bu ürünlerin bir kısmı için davalı tarafça kendi adına TPMK nezdinde tescil işlemlerinin de yapıldığı, taraflar arasındaki yaklaşık 19 yıla dayalı ilişki sırasında davacı tarafça üretilen ürünlerin hak sahipliğine ilişkin bir talepte bulunulmadığı, bu hususta taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın da gerçekleşmediği, reklamcılık sektörel uygulamasında yazılı sözleşme söz konusu ise, sözleşmede belirtilen esaslar çerçevesinde üretilen iş ürünlerinin hak sahipliğinin kime ait olduğunun tespit edilebileceği, buna mukabil yazılı sözleşme olmaksızın yürütülen iş ilişkisinde yaratılan iş ürünlerin hak sahipliğinin kime ait olduğunun taraflar arasındaki ilişkinin somut durumuna bağlı olduğu dikkate alındığında; davacının yazılı sözleşme kapsamında olmayan ve davalı taraf için ücret karşılığında üretliği iş ürünlerinin hak sahibinin davalı olduğu, bu nedenle iş ilişkisinin sona erdirilmesinden sonra davalının vaki kullanımlarının hukuka uygun olduğu, davacının bu taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, İcrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”
FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi,,ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Taraflar arasında 2 adet reklam filmi için imzalanan 24.03.2011 tarihli sözleşmeye göre; bu filmler karşılığında % 8 telif bedeli kararlaştırılmıştır. Davacı taraf her ne kadar bu oranın davalı şirketlerin sahibi Kemal Karaağaç tarafından el yazısı ile % 10’a çıkarıldığını beyan etmiş ise de, sunulan belgede herhangi bir imzanın olmaması ve bu belgenin davalı tarafça da kabul edilmemesi nedeniyle, reklam filmleri için davacının sözleşmedeki % 8 telif bedelini talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Reklam Yayımcıları Derneği’nin 11.07.2014 tarihli yazısında: Reklam yapım bütçesinin/plasman-yatırım bedellerinin 300.000 TL – 400.000 TL arasında bir değer olduğu kanaatine ulaşıldığı, mesleki teamül gereği reklam ajanslarının reklam yapım bütçesinden ve reklam yayın bütçesinden en az % 10 aldıkları iddiasının doğru olduğu belirtildiğinden, ortalama bedelin (300.000 + 400.000 / 2) 350.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
… A.Ş.’nin 21.07.2014 tarihli yazısı ekinde: … Tahmini Medya yatırımları Televizyon 1.119.069,99 TL OutDoor 356.650,00 TL, Dergi 128.850,00 TL, Sinema 126.963,00 TL olmak üzere toplam 1.731.531,00 TL olarak belirtildiği görülmüştür.
Bu tutarlar baz alınarak: (350.000 + 1.731.531,00) 2.081.531,00 TL’nin % 8’i esas alındığında tutarın 166.522,48 TL olacağı, telif bedeli karşılığı davacının 03.09.2012 tarihinde 7.000 + KDV 1.260=8.260,00 TL’lik fatura düzenlediği anlaşılmış ise de, davacı taraf kendisine yapılan ödemenin 94.771 TL olduğunu beyan ettiğinden, bu tutarın tenzili ile kalan bedelin 71.751,48 TL olacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf; FSEK 68. madde çerçevesinde 3 katı tazminat talebinde bulunmuş ise de; Yargıtay içtihatlarına göre davacının hak sahibi olduğu ürünleri, davalıya kendisinin teslim etmiş olması sebebiyle vaki kullanımın “sözleşme dışı” kullanım sayılamayacağı kabul edildiğinden davacının 3 kat tazminat talebinin uygun olmadığı kanaatine varıldığından asıl davanın kısmen kabulüne; 71.751,48 TL nin dava tarihi olan 18/12/2012 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın yıllık değişen oranlarda kısa vadeli avans işlemleri için uyguladığı reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ve diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf, birleşen davada: Ağustos ayına ilişkin aylık hizmet bedeline ve son teslim edilen çalışmalara ilişkin gönderilen 7 adet faturanın iade edildiğini, bu nedenle asgari tutarı 2.500 TL olarak beyan ettikleri dava konusu yaratıcı çalışmaların FSEK 68.maddesi uyarınca rayiç-mali hak devir bedellerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, asgari tutar 14.868 TL olarak beyan edilen ağustos ayına ait aylık ajans danışmanlık hizmet bedellerinin tespiti ile fatura tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile tahsiline, asgari tufarı 2.500 TL olarak beyan ettikleri 19 yıldır devam eden reklam-ajans hizmet sözleşmesinin kötüniyetli haksız feshi nedeniyle bir ihbar öneli verilmeden aylık hizmet bedelinden mahrum edilerek şirketin zor durumda bırakıldığı ve zarara uğratıldığı için hakkaniyetli feshi ihbar süresinin mahkemece tespiti ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mali bilirkişi tarafından yapılan incelemede: Dava konusu 7 adet faturanın, davalılara ait ticari defterlerde kaydının bulunmadığı, ancak davacıya ait ticari defterlere kaydedildiği belirlenmiştir.
Bu faturalar; davalı tarafça kabul edilmeyip ticari defter ve kayıtlara da alınmadığından davacı tarafın faturalara konu işleri yaptığını ispat etmesi gerekir. Davacının birleşen davaya sunduğu belgelerden, flash disk ve Cd içerisindeki kayıtlardan, maillerden faturalara konu hizmetleri yaptığı anlaşılmıştır. Ayrıca faturada belirtilen miktarların sektörel çerçevede ve taraflar arasında daha önceki reklam ilişkisinde belirlenen miktarlara uygun olması nedeniyle davacının, birleşen davada 7 adet faturalar kapsamındaki 87.607,00 TL alacak talebinin haklı olduğu kanaatine varıldığından birleşen davanın kısmen kabulüne; 87.607,00 TL nin dava tarihi olan 01/03/2013 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın yıllık değişen oranlarda kısa vadeli avans işlemleri için uyguladığı reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ve diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1- 71.751,48 TL nin dava tarihi olan 18/12/2012 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın yıllık değişen oranlarda kısa vadeli avans işlemleri için uyguladığı reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Diğer taleplerin reddine,
3- 4.901,50 TL ilam harcından 742,50 TL peşin harç ve 426,93 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik 3.732,07 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.248,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafın yaptığı 24,30 TL başvuru harcı, 339,30 TL peşin harç, 1.605,95 TL tamamlama harcı, 470 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.789,55 TL yargılama giderinden; davanın kabul/red oranına göre 4.894,77 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafın yaptığı 370 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.370,00 TL yargılama giderinden; davanın kabul/red oranına göre 2.185,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1- 87.607,00 TL nin dava tarihi olan 01/03/2013 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın yıllık değişen oranlarda kısa vadeli avans işlemleri için uyguladığı reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Diğer taleplerin reddine,
3- 5.984,50 TL ilam harcından 742,50 TL peşin harç ve 426,93 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik 4.039,25 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafın yaptığı 24,30 TL başvuru harcı, 339,30 TL peşin harç, 1.605,95 TL tamamlama harcı, 50 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.019,55 TL yargılama giderinden; davanın kabul/red oranına göre 1.009,77 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır