Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/60 E. 2023/41 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/60
KARAR NO : 2023/41

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 17/10/2002
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan asıl davada; Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini karşı davada; Markaya Tecavüz- Haksız Rekatebin Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi – Manevi Tazminat ve Yoksun Kılınan Kazanç davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … ibaresi üzerinde öncelik hakkı sahibi olduğunu, davalının buna rağmen … ibareli markaları tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davalıya ait …, …, …, …, …, … markalarının hükümsüzlüğünü ve …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaların da hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Asıl dava yönünden; … ibaresi üzerinde müvekkilinin önceye dayalı hak sahipliğinin olduğunu ve hükümsüzlüğe konu markalarının iltibasa sebebiyet vermediğini bu nedenlerle asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı dava yönünden; müvekkili şirket adına tescilli olan “…”, “ …”, “… “, “ … “, “ … ” ve “… ” markalarına vaki tecavüz sayılabilecek olayların öncelikle tespitine, müvekkili şirketin tescilli iki markasına vaki tecavüz fiillerinin durdurulmasına, tecavüzün giderilmesi ve fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000.000.000 TL maddi ve 1.000,000.000.TL manevi tazminat ile 1.000.000.000.TL yoksun kalınan zararının tazminine, marka hakkına tecavüz dolayısıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulmasına ve bu el konulan ürünler üzerinde müvekkili şirkete mülkiyet hakkının tanınmasına, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davanın 17/10/2002 tarihinde açıldığı, esas numarasının … olduğu, …ul 3. FSHHM’ nin açılması ile davanın esasının … olarak değiştiği, HSK’nın … tarih ve … sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına ve 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının … 1. FSHHM’ne devrine karar karar verildiğinden esasın … olarak değiştiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı ile … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarihi itibariyle faaliyete geçirilmesi nedeni ile … 1.FSHHM’ nin tek esaslı dosyalarının Mahkememize devir edilerek davanın esasının 2021/60 olduğu anlaşılmıştır.
09/04/2010 tarihli duruşmada: … 1. FSHHM’nin … E. sayılı davasının sonuçlanmasının beklenilmesine karar verilmiştir.
… 1. FSHHM’nin … E. sayılı davasında verilen kararın temyiz edildiği ve Yargıtay Genel Kurulu’nun 2011/11-59 E. 2011/271 K. ve 04/05/2011 tarihli bozma ilamı sonrası, yeni esas alarak … 1. FSHHM’ nin … E. numarasına kayıtlandığı anlaşılmıştır.
17/05/2012 tarihli duruşmada: İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/82 E. sayılı davasının sonuçlanmasının beklenilmesine karar verilmiştir.
…1. FSHHM’nin … E. … K. ve 29/03/2016 tarihli kararı incelendiğinde: Davacının … HİZMETLERİ A.Ş., davalının … A.Ş., olup, “…1-Asıl dava ve karşı davada kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Asıl davada, davalı adına tescilli … ve … nolu markaların hükümsüzlüğüne…” karar verildiği ve kararın 21/02/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
TPMK (TPE) kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
08/10/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalıya ait …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı markaların davacının kesinleşmiş mahkeme kararı ile de tespit edildiği üzere öncelik hakkına sahip olduğu … ibaresini kullanım alanının söz konusu olduğu … inci sınıfta tescil ettirmiş olup davacının … ibaresini eğitim ve öğretim faaliyetlerinde kullanması dikkate alındığında hükümsüzlüğe konu markalarının da aynı çerçevede … sınıfta tescili halinde söz konusu olup vaki durum ilgili alıcı gurubunda markaların ana unsurunun … ibaresi olması da dikkate alındığında davacı kurumları ile bağlantılı olma ihtimalini taşıyabileceği, iki işletme arasında iltbasa sebebiyet verebileceği vaki durumun takdirinin Mahkemeye ait olmak kaydıyla 556 sayılı KHK 8/3 ve 8/5 hükmü dikkate alınarak hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, TPMK internet sitesinin görselleri incelendiğinde de görüleceği üzere davaya konu markaların sahiplik bilgilerinin değiştiği ve markanın … ŞİRKETİ adına kayıtlı olduğu, ayrıca dosyada mübrez ticaret sicil kayıtlarına göre davalı … Tic.AŞ’nin tasfiyesiz infisah nedeniyle kaydının kapalı olduğunun görülmekte olduğu, bu çerçevede TPMK’dan davaya konu edilen marka tescil belgelerine ilişkin kayıtlarının güncel durumunun celbedilip HMK 125 konusunda değerlendirme yapılıp yapılmayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava: TPMK (TPE) nezdinde davalı şirket adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.
Karşı dava: Davalı şirketin, davacı şirketin; “…”, ” …”, “… “, ” … “, ” … “, “… ” ibareli marka tescillerinden doğan haklarına tecavüz-haksız rekabetinin tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat ile yoksun kalınan zararının tazmini istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de, davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nın 7/l (b) maddesinde; Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların kesinlikle tescil edilemeyeceği belirtilmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nın 8/1 maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri sayılmıştır:”Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir…”
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK’nın 9. maddesinde “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
556 sayılı KHK.nın 42. maddesinde hangi hallerde markanın hükümsüzlüğüne karar verilebileceği düzenlenmiştir:”Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:
a) 7 nci maddede sayılan haller. (Ancak 7 nci maddenin (ı) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın ” tescil tarihinden itibaren ” 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir.)
b) 8 inci maddede sayılan haller. (Ancak, 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde açılan davada önceki hak sahibi koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasını kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni sayılmaz.) ‘şeklinde belirtilmiştir.
Tescil, marka hakkı bakımından kurucu etkiye sahiptir. Tescil ilkesi uyarınca, herhangi bir markayı ilk defa tescil ettiren kişi marka hakkına sahip olur. Ancak, tescil ilkesi çok katı bir biçimde benimsenmemiş, gerçek hak sahipliğine de belirli bir koruma sağlanmıştır.
Tescil ile birlikte marka hakkı sahibi, marka üzerinde mutlak hakka sahip olur. Marka sahibi; Markasının başkaları tarafından kullanılmasının önlenmesini talep edebilir, işaretin ticaret alanında kullanılması yasaklanabilir, marka hakkına tecavüz edildiği takdirde zararının tazmini dâhil çeşitli taleplerde bulunabilir. Marka sahibinin hakları tescil ile birlikte doğsa da, haklar üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayımı tarihiyle hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller için, başvuru sahibi tazminat davası açabilir. Bu durumda mahkeme, tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
Marka sahibine tescille sağlanan koruma, çeşitli sebeplerle sona erebilir. Bu sebepler arasında markanın hükümsüzlüğüne veya iptaline karar verilmesi halleri de yer almaktadır. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede markanın geçersiz kılınması için yalnızca hükümsüzlük hâllerine yer verilmiş olup. Mahkeme tarafından verilen hükümsüzlük kararı kural olarak geçmişe etkilidir, kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış kabul edilir.
Hukukumuzda kötüniyetli marka tescilinin tanımı yapılmamıştır veya kötüniyetli marka tesciline örnek oluşturabilecek durumlar gösterilmemiştir. Bu durumda, kötü niyetli marka tescilinin neyi ifade ettiğini belirlemek öğreti ve yargı organlarına bırakılmıştır. Kötüniyet kavramı, dürüstlük kuralı ile yakın ilişki içerisindedir. Dürüstlük kuralı uyarınca bir kimseden davranışlarında dürüst, namuslu ve makul olması beklenir. Dürüstlük kuralı ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi gereğince “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” Dürüstlük kuralına aykırı davranış ise hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eder. Kötüniyetli marka tescili durumunda dürüst, namuslu olmayan bir davranış, bir işaretin marka olarak tescil ettirilmesi hakkının kötüye kullanımı mevcuttur. Marka sahibi, esasında kendisine tanınmış tescil imkânını ve sağlanan korumayı amaca aykırı kullanmış olmaktadır. Bir hakkın amaca aykırı kullanılması, hakkın kötüye kullanıldığını gösterir. Marka tescili ile kişilere tescilsiz markalardan daha avantajlı, tekelci haklar içeren koruma sağlanır. Sağlanan koruma ise tescille doğmaktadır. Ancak, yalnızca tescil şartına bağlı olarak koruma sağlamak doğru değildir. Temel bir hukuk ilkesi olan dürüst davranma, markanın tescil edilmesinde de genel bir sınır teşkil etmektedir. Bu doğrultuda da; hukuki düzenlemelerde kötüniyetli tescil başvurusu itiraz nedeni, kötüniyetli tescil ise hükümsüzlük nedeni olarak yer almaktadır.
556 Sayılı KHK hükümleri, TPMK (TPE) kayıtları, İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/82 E. 2016/47 K. ve 29/03/2016 tarihli kararı, bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: Davacının, davalı aleyhine İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2002/351 E. numarası ile “…” ibareli 195169 ve 193134 numaralı markaların hükümsüzlüğü davası açtığı, verilen kararların Yargıtay tarafından bozulması üzerine yargılamanın 2012/82 E. numarası üzerinden devam ettiği, 29/03/2016 tarihinde; davalı adına tescilli 195160 ve 193134 numaralı markaların hükümsüzlüğüne karar verildiği, kararın 21/02/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstanbul 1 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2012/82 E. 2016/47 K. ve 29/03/2016 tarihli kararı ile “…” ibareli tescilsiz marka üzerindeki öncelik hakkının, ticaret ünvanıyla birlikte davacı şirkete ait olduğu kesinleşmiştir.
Ticaret sicil kayıtları incelendiğinde: Davacı şirketin iştigal konusunun yatılı ve yatısız olarak ana, ilk, orta, lise seviyesinde klasik ve teknik mahiyette özel okullar ve özel öğretim kurumları tesis etmek, bunları işletmek, gerek orta ve gerekse yüksek tahsile hazırlayan nitelikte kurslar ve özel dersler açmak olduğu, “…” ibaresini bu iştigal konularında davalının davaya konu marka başvurularından önce kullandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere: Davalı şirket adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı markaların, kesinleşmiş mahkeme kararı ile de tespit edildiği üzere öncelik hakkının davacı şirkete ait olduğu, davacının; … ibaresini kullanım alanının söz konusu olduğu 41. sınıfta tescil ettirmiş olup, eğitim ve öğretim faaliyetlerinde kullanması dikkate alındığında hükümsüzlüğe konu markalarının da aynı çerçevede 41. sınıfta tescilinin söz konusu olup vaki durumun, ilgili alıcı gurubunda markaların ana unsurunun “…” ibaresi olması da dikkate alındığında: Davacı şirket ile bağlantılı olma ihtimalini taşıyabileceği, iki işletme arasında iltibasa sebebiyet verebileceği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8/3-5 maddesi hükmü dikkate alınarak markaların hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varıldığından, asıl davanın kabulüne; TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … numaralı markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine karar verilmiştir.
Karşı davanın: 17/06/2021 tarihli duruşmada HMK 150/1. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, işlemden kaldırıldığı tarihten sonra yenilenmediği ve aradan üç ayı aşkın bir zaman geçtiğinden, HMK.’nın 150/5 maddesi gereğince karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVADA
DAVANIN KABULÜNE,
1-TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … numaralı markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 174,94 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 5,00 TL başvuru harcı, 5,00 TL peşin harç, 500 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.510,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
KARŞI DAVADA
17/06/2021 tarihli duruşmada; KARŞI DAVANIN HMK 150/1. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, işlemden kaldırıldığı tarihten sonra yenilenmediği ve aradan üç ayı aşkın bir zaman geçtiğinden HMK.’nın 150/5 maddesi gereğince KARŞI DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 138,94 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır