Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/514 E. 2023/149 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/514
KARAR NO : 2023/149

DAVA : FSEK – TECAVÜZÜN MEN’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 23/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/10/2023

HSK’nın 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2021/307 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/514 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tecavüzün Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, mali ve manevi zararının tazmini amacıyla öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, davalı ile anlaşma yoluna gitmeye çalışıldığını ancak bu teşebbüsü sonuçsuz kaldığını, Arabuluculuk aşamasında talepleri karşılanmaması sebebiyle işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, davaya konu eserin müvekkiline ait olduğu hususunda bir şüphe bulunmadığını, müvekkilinin, 1960 yılından beri resim sanatıyla profesyonel olarak ilgilenen, sanat ve resim camiasında adı iyi bilinen yaşayan önemli ressamlardan biri olduğunu, müvekkilinin, … 1985 yılından beri, … 1990 yılından beri, … (…) ise 2004 yılından beri üye olduğunu, müvekkilinin ayrıca … üyesi olduğunu, bir dönem kulüpte divan kurulu üyesi olarak da görev yaptığını, müvekkilinin, 1984 ile 2000 yılları arasında daha önce kulübün başkanlığını yapmış olan ve kulübün onursal başkanlarından biri olan … ile kişisel dostluğu da bulunduğunu, müvekkilinin, …’nın aralarındaki dostluğun bir nişanesi olarak …’nın davaya konu yağlıboya portresini yılların verdiği birikimle büyük bir emek ve özverinin ürünü olarak 1988 yılında resmetmiş ve …’ya hediye ettiğini, davaya konu söz konusu tablonun orijinali halen …’nın …’taki evinde bulunduğunu, müvekkiline ait dava konusu eser daha önce … tarafından yayımlanan “…” isimli kitabın kapak sayfasında yer almıştır. Söz konusu kitabın kapak sayfasından sonra gelen ve kitabın künye bilgilerinin yer aldığı sayfada ise eserin müvekkiline ait olduğu açıkça belirtildiğini, müvekkilinin söz konusu eserin sahibi olup resimlerinde kullanmış olduğu imzası orijinal portrenin üzerinde de yer aldığını, bununla birlikte değişik platformlarda yağlı boya portresini sergilediği; dergilere, gazetelere mülakatlar verdiğini, … ve değişik birçok televizyon kanalında davaya konu söz konusu resme ilişkin röportajlara katıldığını, tüm bu hususlar müvekkilin eser sahibi olduğunu şüpheye yer bırakmaksızın, açıkça gösterdiğini, eserin müvekkiline ait olduğunun bilinmediği katiyen söylenemeyeceğini, kaldı ki bilinmediği iddia edildiği ihtimalinde dahi söz konusu bilgi yapılacak olan küçük bir araştırma neticesinde dahi ortaya çıkabilecek bir bilgi olduğunu, arama motoruna müvekkilinin adı yazıldığında davalının tahrip ettiği tablo, ”… portresi” yazıldığında ise müvekkilinin adı en üst sayfada çıktığını, müvekkiline ait alenileşmemiş ve 1988 yılında 45×60 boyutunda yapmış olduğu ve … ile dostluğunun nişanesi olarak görülen portre; davalı tarafından 12.08.2020 tarihinde izinsiz yayınlandığını, ihlali gerçekleştirerek hem FSEK tarafından sanatçıya verilen hakların başında gelen ”umuma arz yetkisi” aşınmış hem de bu paylaşımların çeşitli kullanıcılar tarafından kullanılmasına önayak olması sebebiyle bu yetkinin aşılması durumunun kapsamı genişlediğini, söz konusu paylaşımın Facebook gibi kullanıcı kitlesi geniş bir sanal platformda ( 2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla dünyada aktif Facebook kullanıcı sayısı 2,85 milyar olarak dünya çapındaki en büyük sosyal ağ olarak kayıtlara geçmiştir ) paylaşılarak ciddi sayıda izleyiciyle buluşturulması umuma arz yetkisinin hiçe sayılması olduğunu, bu yetkinin ancak ve ancak eser yaratıcısına ait olduğu ise kanunun açık hükmü gereği izahtan vareste olduğunu, bahsedilen hususlar dikkate alındığında müvekkilinin umuma arz hakkının ihlal edildiği açıkça görüldüğünü, FSEK eser sahibinin mali ve manevi haklarının nelerden ibaret olduğunu sınırlı bir biçimde gösterdiğini, kanunun 14, 15, 16 ve 17/2. maddelerinde eser sahibinin manevi hakları belirtilmiş ve 70. maddesinde yalnız sözü edilen maddelerdeki manevi hakların haleldar edilmesi halinde diğer koşullar da gerçekleştiğinde manevi zarar adı ile bir paranın verilmesini dava edebileceği hükme bağlandığını, bahsi geçen davalı tarafından, sanatsal eser statüsünde bulunan tablonun orijinal rengi değiştirilip siyah beyaz hale getirildiğini, tablonun üzerine yazı ve kendi amblemleri eklendiğini, ancak eserin değiştirilmesi durumu FSEK 16.maddesi neticesinde aykırılık teşkil ettiğini, kanunun açık hükmü gereği eser sahibinin izni olmadıkça eserde değiştirmeler yapılamadığını, davalı tarafça eserde değişiklik yapılmıştır ve eserde söz konusu değişikliğin yapılmasında yine müvekkilinin bilgisi ve izni bulunmadığını, asıl eserin tahrifi, değiştirilmesi veya üzerinde herhangi bir değişiklik yapma hakkı ancak eserin yaratıcısına ait olduğunu, yine eserde değişiklik yapılarak asıl eserden tam anlamıyla bağımsız bir eser meydana getiren ve bunu asıl eserin yaratıcısından izin alarak yapılan yeni eser “işleme eser” statüsünde değerlendirildiğini, burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur hususi izin olduğunu, fakat davalı tarafa ne bu konuda hususi bir izin ne de genel bir kullanım izni verilmediğini, bu hususlara ek olarak bahse konu paylaşımda davalı belediye eserin orjinalini bozduğunu, paylaşım yapılan sayfa, 23.09.2021 tarihi itibari ile 33.284 kişi tarafından takip edilmekte olup 18.101 kişi tarafından beğenildiğini, paylaşımın ulaştığı kişi sayısı verilen sayının çokluğundan rahatça anlaşılacağı üzere müvekkilinin arz alanından çok daha fazla olduğunu, davalı şüphesiz ki Türkiye’de güvenilen ve bulundukları faaliyetler gereği oldukça geniş kitleler tarafından sevilip takip edilen bir belediye olduğunu, bu arz neticesinde ise bilinçli yahut bilinçsiz bir şekilde bulunmuş olduğu ihlal sonucu eserin; kullanıcılar tarafından eser sahibinin bilinmemesine, sahipsiz bir esermişçesine paylaşılması suretiyle manevi yönden eser yaratıcısına ciddi zarar verildiğini, eser sahibi olarak tanıtılma hakkı FSEK’te manevi haklar altında düzenlendiğini, eser sahibinin maddi hakları ile bir bütün içerisinde olan manevi haklar doktrinde eser sahibine, eseri dolayısıyla, doğrudan kişiliğine bağlı tanınan bir takım haklar olarak ifade edildiğini, söz konusu manevi haklardan biri de eser sahibi olarak tanıtılma (adın belirlenmesi) hakkı olduğunu, eser sahibinin adının belirtilmesi eser sahibinin en doğal haklarından olduğu ve yapılan bir paylaşımda eser sahibinin adının belirtilmesi için onun böyle bir talepte bulunması gerekliliği olmadığı da doktrinde kabul edildiğini, açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, müvekkilinin hak sahibi olduğu eserin davalı tarafça izinsiz olarak yayınlanmıştır ve eser sahibinin 5846 Sayılı FSEK’nin 14. maddesi uyarınca eserini yayınlama zamanını tayin hakkı mevcut olduğunu, eserin daha önceden kamuya arz edilmiş olmasının bu hakkın tüketildiği sonucunu doğurmayacağına göre eserin her izinsiz kullanılışında manevi tazminat hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin, eserinin kendisinden izin alınmaksızın ticari ve ticari olmayan amaçlarla kullanılması, eserinin izinsiz basılması, umuma arz edilmesi, yayılması, çoğaltılması, bu suretle ticari kazanç elde edilmesi, müvekkilininin imzasının eser üzerinden kaldırılmasını, eserin aslında olmayan başka şekil ve yazıların esere ilave edilmesi suretiyle eserin tahrif edilmesi nedeniyle mali ve manevi büyük zarara uğradığından huzurdaki davanın ikame edilmesi zorunluluğu hasıl olduğunu, davalı belediyenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın neticei talebimiz doğrultusunda karar verilmesini, davaya konu olan eser; sanat çevreleri ve otoriteler tarafından kabul edilmiş sanat eseri olma özelliği de sosyal bakımdan tam manası ile oturmuş bir eser olduğunu, yine eser yaratıcı müvekkili …’ da sanatçı kişiliği ön planda, kataloglaşmış, müzayedelerde tabloları alınıp satılan bir ressam olduğunu, bu nedenlerden dolayı davalı şahsın eser sahibine tanınmış hakların hiçbirine riayet etmeden dönüştürdüğü bu eser pekala sanat eseri olma statüsüne menfi etkilerde bulunduğunu, müvekkilinin fikri mülkiyet haklarına yönelen söz konusu ihlal, yasal yollara başvurmaları ile birlikte delilleri ortadan kaldırabilmek adına kötü niyetli olarak kaldırıldığını, kötü niyetli olarak gerçekleştirilen bu durumun yargılama sürecini zora sokması kuvvetle muhtemel olmakla birlikte mahkemenin yargılama salahiyetini olumsuz yönde etkileyebilecek durumda olduğunu, bu sebeple dosyaya eklenen ihlale ilişkin ekran görüntülerinin değerlendirmeye alınması dosyanın akıbeti açısından büyük önem taşıdığını, tüm bu nedenlerle; FSEK 66.maddesi uyarınca muhtemel tecavüzün men’ini, davalı şirket, söz konusu tabloyu müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın kullanması sebebiyle 5846 sayılı FSEK 68/1 maddesi uyarınca, müvekkilinin sözleşme yapılması halinde isteyebileceği bedelin 3 katının bilirkişi raporu neticesinde tam ve kesin miktar belirlendiğinde artırılmak üzere şimdilik 100 TL’sinin söz konusu ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, müvekkilinin manevi haklarının haleldar olması sebebiyle 5846 sayılı FSEK 70.maddesi uyarınca ihlale konu her bir ayrı olay bakımından ihlal edilen manevi hakların ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle toplamda 1.000 TL manevi tazminatın ihlal tarihlerinden itibaren işleyecek olan kanuni faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Öncelikle dava konusu olan görselin ana ögesi olan ve ülkemizin güzide spor kulüplerinden …’ nün efsane ismi …’ yı bu vesile ile bir daha saygı ile andıklarını, kendisi tüm takım taraftarlarının nazarında memleketlerine mâl olmuş saygı değer bir şahsiyet olduğunu, dava dilekçesinde toplam 8 madde ile öne sürülen hususların hiçbirinin müvekkilinin idaresinde kabul edilmesi mümkün olmadığını, … Belediyesi 5393 sayılı Belediye Kanunu nezdinde iş ve işlem tesis eden ve kamu tüzel kişiliğini haiz olan bir kamu kurumu olduğunu, tesis ettiği tüm iş ve işlemlerde doğrudan kamu yararı gözeterek tasarrufta bulunduğunu, dava konusuna bakıldığında …’nün onursal başkanı …’ nın ölümünün yıl dönümü sebebiyle Keşan Belediyesi sosyal medya hesabından anma mesajı paylaşıldığını ve bunun da …’ ya ait olan bir görsel eşliğinde gerçekleştirildiğini, ölüm yıl dönümünün yaslı bir anlam ifade etmesi sebebiyle de siyah beyaz bir fotoğraf tercih edildiği anlaşıldığını, bu paylaşım 13/08/2020 tarihinde …’nın ölüm yıl dönümünde yapıldığını, davacı asilin adı ile bir arama yapıldığında da mevcut durumda idarelerince başka bu dava dışı kişi veya kurumlara karşı açmış olduğu davalar sebebi ile davacı asilin adı haber içeriklerinde bir hayli fazla yer aldığından mevcut davalara ilişkin olarak “…’ nın kasketli tablosu davalık oldu” şeklinde haber sonuçları çıktığını, oysa ki davacı tarafın iddiası dava konusu görselin doğrudan arama motoruna … yazıldığında çıkan sonucun kendi ismi olduğuna yönelik anlam taşıdığını, bu durum somut gerçekle bağdaşmadığını, dilekçedeki görsele bakıldığında, … Belediyesi Basın Yayın Ofisi tarafından internet arama motoruna sadece … yazılarak ulaşılan bir fotoğraf, yapılacak olan anma paylaşımına eklenmek üzere alınarak yine … Belediyesi logosuna …’ nün simgesi olan kartal hayvanının kanatları eklendiğini, ayrıca …’nün üzerine kanatlarını açmış kartal bulunan amblemi ile … Belediye Başkanı …’ nun mesajı ile birlikte sadece dijital bir görsel hazırlanarak anma yapıldığı anlaşıldığını, davacı vekilinin dilekçesinde belirtmiş olduğu ve … Belediyesi sosyal medya hesabına yönelik erişim bilgilerine yönelik ileri sürdüğü bilgileri bu paylaşım özelinde kabul etmek mümkün olmadığını, bu dava açılmadan önce arabuluculuk aşamasında taraflarına ulaşıldığında, söz konusu paylaşımda kullanılan görselin aslen davacı asile ait olduğunu ve paylaşımın kaldırılması talep edildiğinden zaten söz konusu paylaşım sayfadan kaldırılarak sayfayı takip edenlerin gönderiye erişmeleri ihtimali ortadan kaldırıldığını, … Belediyesi sosyal medya hesabı küçük bir ilçe olan …’ da yapılan belediye faaliyetlerinin paylaşıldığı bir sayfa olduğunu, bu bağlamda binlerce kişinin söz konusu gönderiye doğrudan, açık ve net bir biçimde ulaştığı da söylenemeyeceğini, söz konusu görsel sadece dijital olarak paylaşıldığını, herhangi basılı bir yayına veya broşüre basılmamış veya fiziken dağıtılmadığını, Facebook sosyal medya sitesinin çalışma sistemine bakıldığında zaten söz konusu görseli tüm sayfa beğenenleri tarafından görülmüş olabilmesi ihtimali de son derece düşük olduğunu, davacı vekilinin dilekçesinin en başında birinci madde olarak belirttiği “arabuluculuk aşaması başarısızlık ile sonuçlanmıştır” şeklindeki beyana da itirazları olduğunu, Arabuluculuk sürecinin taraflarının anlaşamamaları yönünde sonuçlanması hukuki anlamda başarısız bir nitelendirmeye tabi tutulamayacağını, bu durumu sanki tarafımıza bir kusur yükleyecek bir hal olarak ileri sürülmesi kabul edilemeyeceğini, davacı vekili tarafından belirtilen ve görselin sosyal medya hesabından kaldırılmış olduğu yönündeki beyan dahi, taraflarına kusurlu olduğuna karine teşkil eden bir durummuş havası oluşturmaya yönelik olduğunu, üzerinde hukuki ihtilaf olduğu ileri sürülen ve davacı tarafça, taraflarından maddi talepte bulunulması sebebiyle söz konusu görsel kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer hukuka aykırı bir durum oluşmuş ise bu aykırılığı ortadan kaldırmak amacıyla kaldırıldığını, ancak bunun delil karartma olarak nitelenmesini kabul etmediklerini, davacı tarafa göre eğer paylaşımın sayfadan kaldırılmış olması, delil olarak ileri sürülebilecek olguyu ortadan kaldıracak kudrette ise, o halde davacının davasında ileri sürebileceği hukuk bir delil bulunmayacağını, delil yoksa ispat, ispat yoksa dava konusunun kanıtlanması mümkün olamayacağını, davacı taraf işbu dava konusu yaptığı mevcut durumu basından takip edebildikleri kadarıyla … aleyhine açtıkları diğer davalar ile benzeterek taraflarından da hukuki husumet yönelttiklerini, ortada idarelerince elde edilen somut veya soyut bir menfaat, bir kazanım, idarenin maddi durumunda bu görsel paylaşım sebebiyle ayrı veya mevcuda ek bir artış söz konusu olmadığını, 5393 sayılı Belediye Kanunu nezdinde hukuki varlığını sürdüren idarelerince basit bir taziye veya anma paylaşımından elde edebileceği bir maddi menfaat söz konusu olmadığını, son olarak ise basit bir şekilde internet araması yapıldığında dava konusuna benzer şekilde aynı görsel içerikle onlarca paylaşımın, çeşitli spor kulübü ve haber sitelerinde yer aldığını, aşağıda bunlardan bazıları belirtildiğini, fotoğrafın kullanıldığı diğer internet sitelerinden bazıları: – Fenerbahçe Spor Kulübü resmi Twitter sosyal medya hesabından … Sitesi tarafından haber sitesinde …, … olduğunu, izah ettikleri nedenlerle öncelikle usul yönünden davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasına itiraz ettiklerini, davacının haksız davası ve tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
10/08/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen “…” intemet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 03.10.2003 tarihinin kayıt olunduğu ve internet sitesinin içerikleri detaylıca incelendiğinde davaya konu “Tablonun” internet sitesinin gerek Anasayfa’sında, gerek sitenin başka sayfalarında yayınlandığı ve tanıtıldığı, ilgili tablonun/görselin sağ alt köşesinde “…” şeklinde ressamın imzasının yer aldığı, davacı tarafından belirtilen davaya konu davalı tarafın ilgili “…” Facebook sosyal medya hesabının “…” profil sayfasının ve paylaşımların güncel olarak yayında olduğu, paylaşımların içerikleri incelendiğinde genel olarak … Belediyesi ile ilgili içeriklerden oluştuğu, ancak davaya konu tablo paylaşımının güncel olarak yayında olmadığı, dosyaya sunulan ekran görüntülerinden davaya konu paylaşımın bu hesaptan “13.08.2020” tarihinde yapıldığının davalı tarafının beyanında da anlaşıldığını, dava konusu … konulu resmin, sanatçının diğer resimleriyle çelişki oluşturmayacak üslup, biçimlendirme ve teknik özellikleriyle …. adlı ressamın elinden çıkma olduğu ve kanaati oluştuğu, davacının mali haklarından çoğaltma, yayma ve umuma iletim haklarının, davacının manevi haklarından umuma arz, adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını men etme haklarının ihlal edildiği, FSEK 68.maddesi uyarınca, tazminat tutarının 500 TL mahkemenin takdiri doğrultusunda 3 kat tazminat tutarının 1.500 TL olabileceği, manevi hakların ihlalinden kaynaklanan tazminat tutarının Mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
10/04/2023 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Raporda ayrıntılı olarak izah ettikleri üzere , kök rapordaki görüşleri değiştirecek bir husus olmadığından kök rapordaki görüşleri aynen tekrar ederek, ancak yüksek enflasyonist ortam nedeni ile piyasadaki şartların geçen zamanda anormal değişmesi nedeni ile rayiç bedelin 10.000 TL olabileceği takdirinin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacının telif haklarının ihlal edildiği iddiasına dayalı FSEK 66. maddesi uyarınca muhtemel tecavüzün men’i, davalı şirketin davaya konu tabloyu internet sitesinde paylaşımı nedeniyle FSEK 68/1. maddesi uyarınca davacının sözleşme yapılması halinde isteyebileceği bedelin 3 katı tutarından şimdilik 1.000 TL nin ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek olan avans faizi ile, davacının manevi haklarının ihlal edilmesi nedeniyle FSEK 70. maddesi uyarınca 1.000 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile davalıdan tahsiline ilişkindir.
Davacı vekili 22/06/2023 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 21.000 TL maddi tazminat talep etmiş, gerekli harcı yatırmıştır.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması. ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan İlkine “sübjektif unsur” veya “esasa İlişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart’ denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
5846 sayılı yasanın “…” başlıklı 4. maddesi: “Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
1. Yağlı ve sulu boya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,
2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
3. Mimarlık eserleri,
4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
5. Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
6. Grafik eserler,
7. Karikatür eserleri,
8. Her türlü tiplemelerdir.
Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak sıfatlarını etkilemez.” şeklindedir.
Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan; “Yağlı ve sulu boya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi…” gibi çalışmalar kapsamına giren davacı ressam …’nun, “… portresinin”: Tabloda kullanılan yağlı boya tekniği, renkleri ve ton kontrastları bir bütün olarak incelendiğinde, FSEK 4/1. maddesi kapsamında güzel sanat eseri kategorisine girdiği kanaatine varılmıştır.
TELİF HAKLARI İHLALİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Eser sahibinin hakları mali haklar ve manevi haklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. FSEK 13/1. fıkrası; “Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatleri bu kanun dairesinde himaye görür.” hükmüne haizdir. 14 ve devamı maddelerinde manevi haklar, 21 ve devamı maddelerinde ise hak sahiplerinin mali hakları hükme bağlanmıştır. 5846 sayılı kanunda eser sahibinin MANEVİ HAKLARI: umuma arz (madde 14), adın belirtilmesi (madde 15), eserde değişiklik yapılmasını men (madde 16), eser sahibinin zilyet ve malike karşı haklarıdır. (madde 17) MALİ HAKLARI: işleme hakkı (madde 21), çoğaltma hakkı (madde 22), yayma hakkı (madde 23), temsil hakkı (madde 24), umuma iletim hakkı (madde 25) ile pay ve takip hakkı (madde 45) olarak düzenlenmiştir.
MALİ HAKLAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLME
FSEK 22/1 maddesi uyarınca: “Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.” Somut olayda: davacının eserinden izinsiz işleme suretiyle meydana getirilen resimlendirme dijital ortamda kullanılmıştır. Eser sahibinden izin alınmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının çoğaltma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
FSEK 23.maddesi uyarınca: “Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir”. FSEK 25.maddede; işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı düzenlemiştir. FSEK 25/2.maddesi uyarınca eser sahipleri; “Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.” Somut olayda; davacı ressam …’nun, “… portresi” internette kullanılmıştır. Dolayısıyla FSEK 25.maddesinde düzenlenen umuma iletim hakkının ihlal edildiği, neticeten; davacının mali haklarından; işleme, çoğaltma, yayma ve umuma iletim haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
MANEVİ HAKLAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
FSEK 14.maddede düzenlenen umuma arz hakkı; eser sahibine eserinin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını belirleme hakkı vermektedir. Umuma arz hakkı eserin ilk defa alenileşmesiyle sona eren bir hak olarak kabul edilmediğinden, “izinsiz çoğaltma, yayma gibi her türlü mali haklara tecavüz oluşturan eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde eser sahibine ihlal edilen mali hakların yanında manevi hak tazminatı talep etme yetkisi vermektedir”. Somut olayda; davacıdan izin alınmadan davacının eseri resim olarak internet mecrasında kullanılmıştır. Dolayısıyla eser sahibinin umuma arz hakkı ihlal edilmiştir.
FSEK 15.madde de düzenlenen adın belirtilmesi yetkisi, eser sahibine sadece onu meydana getiren kişinin ismini koyma yetkisiyle sınırlı değildir. “Eser sahibine tanınan bu hak/yetki, üçüncü kişilerden kendisini eser sahibi olarak kabul etmeleri ve topluma bu şekilde sunmalarını isteme yetkisi ile eseri bir başka kişi tarafından meydana getirilmiş gibi göstermelerini engelleme yetkisini de kapsamaktadır. Dolayısıyla, eser sahibine eserinden intihal yapılmasını engelleme yetkisi vermektedir.” Somut olayda; davacıdan izin alınmamış ve davacının ismine de yer verilmemiştir. Dolayısıyla davacının; adın belirtilmesi hakkı/yetkisi ihlal edilmiştir.
FSEK 16.madde de düzenlenen eserin bütünlüğünün korunması yetkisi uyarınca; “Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.” Somut olayda; arka plan eklenmesi, renk, yazı eklenmesi gibi değişiklikler yapılarak eserin bütünlüğünün korunması hakkı ihlal edilmiştir. Sonuç olarak; davacının manevi haklarından umuma arz, adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını men etme haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”
FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz kullananla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
10/08/2022 tarihli bilirkişi kurulu kök raporunda: FSEK 68. maddesi uyarınca, tazminat tutarının 500 TL, mahkemenin takdiri doğrultusunda 3 kat tazminat tutarının 1.500 TL olabileceği, 1004/2023 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda ise: Yüksek enflasyonist ortam nedeni ile piyasadaki şartların geçen zamanda anormal değişmesi nedeni ile rayiç bedelin 10.000 TL olabileceği bildirilmiş, 22/06/2023 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; FSEK 68. maddesi uyarınca 7.000 TL tazminatın 3 katı oranında 21.000 TL maddi tazminat talep edildiği görülmekle: Bilirkişi kök/ek raporundaki rayiç bedeller, dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; FSEK 68. maddeye göre rayiç bedelin 7.000 TL olduğu kanaatine varılmış ve 7.000 TL’nin 3 katı olan 21.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 23/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZİMAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 70/1.maddesine göre; “Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir”. Manevi hakların ihlali sebebiyle manevi tazminat davası açabilmek için, eser sahibinin kişilik haklarının da tecavüze uğramış olması şart değildir. Manevi haklarda eser sahibinin kişiliğini ilgilendiren yönler şüphesiz ki mevcuttur, ancak FSEK 70/1.maddesi manevi tazminat talebini kişilik haklarının ihlalinden bağımsız olarak hükme bağlamıştır. İki hükmün müeyyide bağladığı menfaatler birbirinden farklıdır’. Manevi haklara tecavüz aynı zamanda eser sahibinin kişilik haklarını da ihlal ediyorsa, manevi tazminat talebinde bu hususun açıkça belirtilip kanıtlanması veya BK 56.maddeye dayanan ayrı bir dava açılması gerekir. Diğer taraftan, manevi haklara tecavüz fiili, fikri hukuk çerçevesinde değerlendirilebilmekle beraber, kusurun niteliği, derecesi ve ağırlığı BK hükümlerine göre takdir olunmalıdır.
Manevi tazminat şartları oluştuğundan; manevi tazminat talebinin kabulüne; 1.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 23/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında açıklandığı ve öğretide de benimsendiği üzere; hak sahibinin FSEK’in 68. maddesi uyarınca telif tazminatı talebinde bulunduğu ve mahkemece de telif tazminatına hükmedildiğinde, taraflar arasında farazi sözleşme yapılmış gibi bir hukuki durum meydana geleceğinden ve bu durumda, davalının eyleminin de farazi sözleşme kapsamında yasal kullanım haline dönüşeceğinden, davacı hak sahibi farazi sözleşmenin kapsadığı kullanımın menini isteyemeyeceğinden, tecavüzün men’i talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Maddi tazminat talebinin kabulüne; 21.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 23/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebinin kabulüne, 1.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 23/09/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan birlikte alınarak davacıya verilmesine,
3-Muhtemel Tecavüzün Men’i talebinin reddine,
4-Alınması gereken 1.502,82 TL ilam harcından; peşin ve tamamlama harcının mahsubu ile eksik 1.325,69 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Maddi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 21.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi Tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yatırdığı; başvuru harcı, peşin harç ve tamamlama harcı olmak üzere toplam 236,43 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yaptığı 339,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.839,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır