Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/50 E. 2023/55 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/50
KARAR NO : 2023/55

DAVA : MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 07/04/2016
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/385 E. 2016/812 K. ve 28/12/2016 tarihli görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetli: Müvekkilinin “…” adlı marka başvurusu yaptığını (başvuru no:…), davalı ile ilgili markanın internette teknik alt yapısına ilişkin (web sitesi kurulumu, domain satın alma, sosyal web siteler vs.) sözlü anlaştıklarını, ancak davalının iş gereği davacının tüm sırlarını ele geçirdiğini, davalının kötüniyetini ortaya koyacak şekilde ödemeyi almasına rağmen domain, web sitelerini kendi nam ve hesabına kurması, sosyal medyada ilgili web sitelerde projeyi ve markayı taklit yoluyla kendi nam ve hesabına kullanıma açtığını, müvekkilinin tüm emeğini, fikrini, markası hiçe saydığını ve markanın orjinalliğini kaybettiğini, bu nedenle haksız rekabet edildiğini, “…”, “…”, “…” ve “…” domainin kullanımının durdurularak ilgili domainlerin müvekkiline iadesini, mümkün olmaz ise tebdiren dava sonuna kadar domainlerin kullanımının durdurulmasını ve 30.000,00 TL manevi tazminatın, davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesinı talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddialarının doğru olmadığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmadığı gibi davacının, müvekkiline hizmet karşılığı bir ödemede bulunmadığı, müvekkilinin bütün maddi ve manevi imkanlarını kullanarak projeye katkıda bulunduğunu, proje ile ilgili bütün şifrelerin mail yolu ile gönderildiğini, aktif hale getirildiğini, davacının vermiş olduğu 1.000,00 USD paranın faturaları karşılamadığından Android App başvurusunun davacının kredi kartında yapıldığını, söz konusu projeye kurulum, yazılım, tasarım vs. yönden davacının hiçbir ödeme yapmadığını, davacınını iddia ettiği … adlı sitenin aktif olmadığını ve müvekkilinin hiçbir alakası olmadığını, davacının sözünü ettiği … işlemlerin internet üzerinde standartlaşmış olduğunu, binlerce kişi tarafından ürün takas edilerek yapıldığını, herhangi bir orjinalliği olmadığı gibi hukuken fikir çalınmasının söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 2 FSHCM’nin … E. … K. ve 23/03/2021 tarihli kararı incelendiğinde: Davacının K.H, katılanın …, sanığın …, suçun Başkasına Ait Marka Hakkına İktibas veya İltibas Sureti ile Satışa Arz Etmek veya Satmak, suç tarihinin 11/10/2017 olduğu, 23/03/2021 tarihinde sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından CMK 223/2-e gereğince beraatine karar verildiği, kararın 30/09/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266.maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
05/03/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Uyuşmazlık konusu alan adlarının tümünün … sayı ile davacı adına tescilli “…” markasının koruma kapsamında oldukları, …, …, … ve … uyuşmazlık konusu sitelerin tümünün halihazırda kapalı oldukları, … ve … alan adları ile davalı arasında bir ilişkinin tespit edilemediği, … ve … alan adlarının arşiv kayıtlarındaki sahibinin “…” olarak kayıtlı olduğu, burada tespit edilen isim ile davalı isminin örtüştüğü, ayrıca kayıtlarda adres ve iletişim bilgilerinin de bulunduğu, adres bilgilerinin davacı vekilince dava dilekçesinde kullanılan adres olduğu, delillerin değerlendirilmesinin münhasıran mahkemenin takdirinde olduğu, bu sebeple mahkeme tarafından alan adlarının davalıya ait olduğu doğrultusunda kanaate varılması halinde alan adlarının davalıdan davacıya devri doğrultusunda karar oluşturulabileceği, her türlü geçici tedbir uygulanmasına hükmedilebileceği, manevi tazminat noktasında takdirin mahkemede olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
08/10/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar göz önüne alındığında esas rapordaki görüşlerin muhafaza edildiği, maddi tazminat bakımından her ne kadar markaya tecavüzün varlığı tespit edilmişse de, tazminatın miktarı ve ne şekilde hesaplanacağı hususunda davacı beyanlarının raporu takiben dosyaya sunulmuş olmaları sebebiyle mahkemenin talimatını beklediklerini, manevi tazminatın belirlenmesi ve delillerin değerlendirilmesinde nihai takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacının “…” ibareli … numaralı marka başvurusu yaptığı, davalı ile web sitesi kurulumu, domain satın alınması, vb. konularda sözlü anlaşma yapılmasına ve davalının ödemeyi almasına rağmen web sitesini kendi adına kurduğu iddiasına dayalı, davalının “…”, “…”, “…” “…” adlı domain kullanımının durdurularak, gerçek sahibi olan davacıya iadesi, … adlı web sitesinin ve sosyal medya hesaplarının tedbiren kullanımının durdurulması ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 30.000 TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
Bir markanın TPMK (TPE) marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 9. maddesinde “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 61. maddesinde “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 62. maddesinde “Marka Sahibinin Talepleri” Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi
d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.)
e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi,
f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
556 sayılı KHK 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, 1. fıkranın (a) bendine göre, 9. maddenin ihlali ve (b) bendine göre de, marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markaya tecavüz fiilini oluşturacaktır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet başlıklı bölümünün, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesinde haksız rekabet oluşturan haller açıkça sayılmış olup, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişcesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak fiilleri haksız rekabet olarak belirtilmiştir.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
TPMK (TPE) nezdinde: … numaralı “…+şekil” markasının, Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 35. Sınıfında davacı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
… 2. FSHCM’nin … E. sayılı davasında alınan 07/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Davacının, davalıdan hizmet satın aldığı, bu hususta görüşmelerin ve ödemelerin var olduğunun tespit edildiği, davacı ile davalı arasında davacıya ait bir web sitesinin tasarlanması, logo tescili ve site adı olarak “…” isminin tercih edilmesi, tasarlanan ekran çalışmaları, işin nasıl yapılacağı, web tasarımının, renklerinin nasıl olacağı, yapılması gereken harcamalar, ödenmesi gereken paralar ve benzeri hususlarda 2015 yılının Mart ayının ortasından itibaren yazışmaların/görüşmelerin yapıldığı tespit edilmiştir.
Davalı …’ün, davacı ile giriştiği ticari faaliyet çerçevesinde 18/03/2015 tarihinde www…. uzantılı alan adını kendi adına kayıt ettirdiği anlaşılmıştır.
Bilişim uzmanı bilirkişi tarafından; sektörde müşterilerin web sitesi alınması için bilişim firmalarına başvurması halinde, alan adının bilişim uzmanı ya da şirketi adına satın alınmasının mutad bir uygulama olduğunu, ilgili satım işleminden sonra alan adının bilgilerinin ve şifrelerinin müşteriye teslimi ile ticari faaliyet süreçlerinin işletildiğini, davacının, davalı ile “davacıya ait bir web sitesinin tasarlanması, logo tescili ve site adı olarak … isminin tercih edilmesi, tasarlanan ekran çalışmaları, işin nasıl yapılacağı, web tasarımının, renklerinin nasıl olacağı, yapılması gereken harcamalar, ödenmesi gereken paralar vb.” hususlarında görüşmelerinin akabinde 18/03/2015 tarihinde www…. uzantılı alan adının davalı adına kayıt edilmesinin sektörde yer alan yerleşik uygulama nedeni ile uygun olduğu, ancak sektördeki uygulama gereği alan adını ilgili alan adı firmasından kendi adına satın almış olan kişi ya da firmanın müşterisine ait alan adını kullanması ya da alan adı ile iltibas yaratacak kullanımlar gerçekleştirmesi, alan adına ait bilgileri müşterisi ile paylaşmamasının hukuken korunamayacağı, www…. alan adının davalı adına tescil edilmesinin akabinde, davanın 05/04/2015 tarihinde … tescil numaralı “…” ibaresini ihtiva eden marka tescil başvurusunu gerçekleştiği, başvurunun gerçekleştirildiğim tarihten sonra davalı …’ün, davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markayı ihlal eder herhangi bir kullanımının tespit edilemediği anlaşılmıştır.
Davalı …’ün, davacı adına tescilli … numaralı “…” ibareli markanın, tescil müracaatına konu edildiği tarih olan 05/04/2015 tarihinden sonra ilgili markayı ihlal eder herhangi bir kullanımının tespit edilemediği, 09/07/2015 tarihinde kayıt edildiği tespit edilen “…” uzantılı alan adının ise davalı ile herhangi bir bağlantısının tespit edilemediği, ilgili alan adının, dava dışı “…” isimli şahıs adına tescil edilmiş olmak ile birlikte, ilgili şahsın davalı ile bağlantısının olup olmadığının tespit edilemediği görülmüştür.
… 2 FSHCM’nin … E. sayılı davasında alınan 07/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporu, … 2 FSHCM’nin … E. … K. ve 23/03/2021 tarihli kararı ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davalı …’ün, davacı adına tescilli … numaralı “…” ibareli markayı, ihlal eder herhangi bir kullanımının tespit edilmemesi ve Türk hukukunda; alan adlarının haksız olarak tescili halinde gerçek hak sahibine devrine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı bilinmekle, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 144,00 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 80,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır