Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/442 E. 2023/165 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/442
KARAR NO : 2023/165

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle: TPMK nezdinde … numarası ile 35. sınıfta adına tescil edilen “…” markasını, davalı …Limited Şirketinin reklamlarında bedelini ödemeden kullandığını, davalı tarafından izinsiz kullanımın men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını dava değerinin tespit edilerek tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119. maddesinde dava dilekçesi içeriğinde bulunması gereken unsurların eksikliği sebebiyle davanın açılmamış sayılmasını, arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine, davalılar ve davacı markaları arasında bağlantı bulunmadığından, davanın usul ekonomisi ve HMK 169 maddesi uyarınca ayrılması, her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmasını, her halükarda davacının tüm taleplerinin esastan reddini talep etmiştir.
Davacı tarafından, davalılar … A.Ş. (eski ünvan: … A.Ş), …A.Ş. VE …TİC. A.Ş aleyhine açılan davalar; bu davadan tefrik edilerek Mahkememizin farklı esaslarına kayıt edilmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
10/04/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının … başvuru numaralı markasının başvuru tarihinin 08.10.2020 olduğu ve bu tarih sonrası için SMK kapsamında marka koruması elde ettiği, gerçek hak sahipliğinin de söz konusu olmadığı, davalının tecavüz iddiasına konu kullanımının 23.11.2018 olduğu davacının bu tarihteki bir kullanım için marka korumasından faydalanamayacağı, davalının kullanımı ile davacının markasının benzer olmadığı, dosya kapsamında marka hakkına tecavüz söz konusu olmadığı kanaatlerine ulaşıldığı, her türlü hukuki değerlendirme ve takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, men’i ve ref’i ne ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nın 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK hükümleri, TPMK kayıtları, bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “…” markasının …sınıfta davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Davalı vekili, müvekkilinin youtube kanalında yayınlanan “…” adlı videonun yayın tarihinin, tescil başvurusundan çok önce bir tarih olan 23.11.2018 olduğunu beyan edilmiştir. Davacının marka tecavüzüne konu olarak gösterdiği deliller incelendiğinde, bunların yayın tarihlerinin 23.11.2018 olduğu görülmüştür. Davacının … numaralı marka tescilinin başvuru tarihi 08.10.2020 olup, davalının kullanımları bu tarihten sonradır.
“Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı SMK’nın 7/1.maddesinde: “Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir” hükmünün yer aldığı ve “Koruma süresi ve yenileme” başlıklı SMK 23. maddesinde: “Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır” denilmek suretiyle tescilli markanın korunma süresinin başvuru tarihinden itibaren başladığı belirtilmektedir. Bu bakımdan tecavüz iddiasına konu kullanım, davacının markasının tescil korumasına sahip olmadığı bir tarihte gerçekleşmiştir. Öte yandan davacı gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmuştur.
SMK 6/3. maddesinde: “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre ya söz konusu işaret tescilsiz olmakla birlikte marka işlevini (SMK 4.madde Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlama) yerine getirmeli veya ticaret sırasında kullanılmakla mal/hizmetin kaynağını işaret edebilir olmalıdır. Diğer bir deyişle bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için üçüncü kişinin tescil başvurusundan önce işaretin kullanılması ve bir ölçüde ayırt edicilik kazanılmış olması gerekir.
Davacı; marka kullanımının 2011 yılına dayandığını beyan etmiş ise de, bu kullanımın piyasayı etkileyen bir yerde olmadığı, mal/hizmetin kaynağını işaret edebilir şekilde markasal bir kullanım olmadığı, tescilden önce kazanılmış bir ayırt ediciliği olmadığı ve gerçek hak sahipliğinin söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır. Yine davalı kullanımının; “…” şeklinde olduğu, davacının “…” markası ile benzerlik bulunmadığı, yalnızca “…” ibaresinin ortak olduğu, bu ibarenin de yaygın bir kullanıma sahip zayıf ayırt ediciliğe sahip olduğu ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı, bu nedenle marka hakkına tecavüz durumunun söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 210,55 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26//10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır