Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/426 E. 2022/39 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/426
KARAR NO : 2022/39

DAVA : FSEK – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ
DAVA TARİHİ : 21/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i davasının yapılan yargılaması sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …’nın diğer müvekkili … A.Ş. (Smarte)’nin ortağı olup yapay zeka, enerji yönetimi, elektrik ve elektronik üretim endüstrisinde üst düzey deneyimleri ve güneş rüzgar enerjisi, enerji santralleri, enerji verimliliği konularında faaliyet gösteren bir girişimci olduğunu, …faaliyet gösteren Smarte’nin, sağlık ve enerji teknolojilerinin yanına inavosyonu entegre ederek daha verimli alanlar yaratmaya odaklanan ve minumam insan müdahalesi gereksinimi ile sağlıklı, verimli ve sürdürebilir ortamlar oluşturmayı hedefleyen bir teknoloji şirketi olduğunu, bu kapsamda özellikle insan sağlığına yönelik ve bunlarla sınırlı olmamak üzere hava kalitesi sensor teknolojileri, termal kamera ve karbondioksit ‘(co2) sensoru teknolojileri alalında faaliyetlerine ağırlık verdiğini, müvekkili …’nin insan ve toplum sağlığını doğrudan tehdit eden covid 19 virüsünün ortaya çıkmasıyla birlikte pandemi sürecindeki gelişmelere duyarsız kalmayarak, hava kalitesi teknolojileri alanında Ar-Ge çalışmalarını genişleterek binalarda doğrudan bu virüsün tespiti ve yok edilmesi yönünde çalışmalara başladığını, bu çalışmalar sonucunda ise dünyada ilk olan … isimini verdikleri kapsama alanında özel bir elektromanyetik alan oluşturan ve virüsleri çeperlerini titreştirerek etkisiz hale getiren teknolojiyi geliştirdiklerini, bu teknolojinin en güçlü yanının insan sağlığına zarar vermeden virüsleri inaktif hale getirmesi ve kimyasallardan farklı olarak canlı doku ya da gıda ile temasından canlı dokuya ya da gıdaya herhangi bir zarar vermemesi olduğunu, bu teknoloji ile sadece uygulanan yüzeyde değil, nesnenin derinliklerine inme ve kısa bir süre içerisinde ilgili hacimde virüsü inaktif hale getirme özelliği geliştirdiğini, müvekkilinin geliştirdiği bu teknolojinin Sağlık Bakanlığı’nından … akreditasyona sahip ve virüs deneyleri için akredite edilmiş laboratuvar tarafından da raporlanmış bulunduğunu, söz konusu teknolojiye konu buluşun hem Türk Patent ve Marka Kurumu hem de Avrupa Patent Ofisi (EPO) ve Dünya Fikri Haklar Teşkilatı (WIPO) nezdinde uluslararası patent başvurularına konu edildiğini, bu patent başvurularının tamamının davanın açılış tarihi itibariyle gizlilik sürecinde olduğunu, müvekkili tarafından geliştirilen bu teknolojinin 09.07.2020 tarihinde gerçekleştirilen online basın toplantısı ile Samarte’nin kurucu ortağı … ve … Kurulu Üyesi …tarafından kamuoyuna duyurulduğunu, ardından gerek iş dünyasındaki kişilerin diğer kişilerle iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlayan profesyonel sosyal paylaşım platformu Linkedin üzerinden, gerekse çeşitli haber sitelerinde müvekkillerinin bu buluşu hakkında çeşitli paylaşımların yer aldığını, müvekkillerinin geliştirdiği Vironance isimli teknolojinin duyurulmasının ardından davalı şirket ve ortağı … başta Linkedin üzerinden olmak üzere çeşitli mecralarda, müvekkillerinin projesini kötüleyen yanıltıcı ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, davalılardan…’ın Linkedin üzerinden müvekkilinin Vironance ürününün tanıtıldığı videonun altına 11.07.2020 günü sabah saatlerinde kendilerinin ilgili teknolojiyi ilk geliştiren kamuya sunan ve patent başvuruları yapan firma oldukları yönünde açıklamaları içeren yorumlarda bulunduğunu, müvekkili …’nın ise bu paylaşımlar üzerine konuya açıklık getirmek kamuoyunda yanlış algı yaratan bu yorumların daha fazla kişi ve kurumlara ulaşmasını önlemek adına, davalılardan …’a aynı gün mesaj ilettiğini, davalıların müvekkillerini ve faaliyetlerini, haksız, yanlış, yanıltıcı, gerçeğe aykırı açıklamalar ile kötüleyerek hatta daha ileriye gidip birçok haber sitesinin resmi Linkedln hesaplarını bu paylaşımlarına etiketleyerek ve müvekkillerinin ticari sır niteliğindeki ilgilerini kamuya ifşa ederek, davalıların bu fillerini kamuoyunda özellikle müvekkillerinin rakipleri ve müşterileri karşısında yanlış ve haksız bir algı oluşturmakla, müvekkillerinin itibarını zedelediğini ve müvekkilleri nezdinde telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına neden olduklarını, müvekkillerinin yaptığı Ar-Ge çalışmaları ve elde ettiği sayısız patentlenebilir buluşları ile ülkemiz ekonomisine ve itibarına katkı sağlayan sayılı girişimcilerden biriyken ve dünyada pandemi olarak ilan edilmiş salgına karşı bir ürün geliştirdiğini ve bunu yatırımcılarıyla üretim aşamasına geçirecekken davalıların davaya konu haksız eylemleri ile karşı karşıya kalmaları sonucu ticari faaliyetlerini engelleyemeye çalıştıklarını, ticari imajlarına zarar verildiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davaya konu haksı rekabet fiillerinin gerçekleştirilmesinin ya da tekrarlanmasının yasaklanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, haksız rekabetin men’ini, kaldırılmasını, haksız rekabet oluşturan yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesini, davanın kabulü halinde TTK 59. madde hükmü uyarınca kararın ülke çapında dağıtımı yapılan yüksek tirajlı iki gazetede ilanını, ilan masraflarının, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacıların patent tescil başvurusunda bulundukları bir ürün için müvekkilinin sosyal medyada yayınladığı bazı yazılar ile söz konusu ürünün kendisine ait olduğunu iddia ettiğini, söz konusu yayınların yanıltıcı beyanlar olduğunu iddia ederek huzurdaki haksız rekabet davasını ikame ettiklerini, mahkemece söz konusu açıklamaların haksız rekabet yaratabileceği hususu değerlendiriyorsa bu konuda evvela hak sahipliği husunun ortaya konulması gerektiğini, zira dava konusu ürünün müvekkiline ait ürün olduğu ortaya konursa kendisine ait bir ürünün davacılarca kullanılmasını önlemeye yönelik beyanların haksız rekabet yaratmayacağının da ortaya konulacağını, bir patentin hak sahipliği husunun incelemenin Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemelerinin görev alanında olduğunu, davacının hiçbir haklı ve hukuki gerekçeye dayanmadığı dikkate alınarak davanın esastan reddini, hak sahipliği diğerlendirmesi yapılacakta esasa girilmeksizin davanın görevsiz mahkemede açıldığı gözetilerek usulden reddini ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, davacı … bakımından aktif husumet, müvekkili Ayhan Olcay bakımından ise pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, ihtiyati tedbir talebinin haksız ve yersiz olduğu dikkate alınarak reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 21/03/2022 tarihli dilekçesinde özetle: Dava konusu ihtilaf bakımından tarafların sulh protokolü imzaladığını, her iki tarafın yaptığı mahkeme masrafları ve avukatlık ücretlerinin kendileri üzerinde kalacağını, bu konuda karşı taraftan herhangi bir talepte bulunmayacaklarını beyan ve taahhüt ettiklerini, ilgili yasal düzenleme uyarınca davada karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili 21/03/2022 tarihli dilekçesinde özetle: Dava dışında tarafların görüşerek davanın sulh ile sonuçlandırılması ve bu haliyle kesinleşmesi hususunda anlaştıklarını, dilekçe ekinde sunulan sulh protokolü çerçevesinde dosyanın sonuçlandırılmasını, tarafların birbirinden dava yargılama ücreti ya da karşı vekalet ücreti talepleri bulunmadığını, bu nedenle yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve karşı vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. .
HMK’nun 313. maddesi gereği taraflar sulh olduklarından, sulh nedeni ile konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-SULH NEDENİ İLE DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Taraflar vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30-TL harcın davacılardan tahsiline,
4-Tarafların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/04/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır