Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/409 E. 2022/177 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/409
KARAR NO : 2022/177

DAVA :MARKAYA TECAVÜZ – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ MEN’İ, REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 25/02/2021
KARAR TARİHİ :15/12/2022

Mahkememizde görülen Markaya Tecavüz – Haksız Rekabetin Tespiti Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat
davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: TPMK nezdinde … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, …tescil numaralı “… + şekil”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ibareli markaların davalı tarafından taklit ediliyor olmasını, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri sattığının, dağıttığının, başka bir şekilde ticaret alanına çıkardığının, ticari amaçla elde bulundurduğunun tespit edilmesini, taraflarından yapılan … FSHHM’nin …D.İş dosyasında davalı iş yerinde bulunan 150 adet ürünlerde yapılan bilirkişi incelemesinde marka tecavüzü ve haksız rekabet eylemlerinin tespit edilmesi ve bu eylemlerin hem 6769 sayılı SMK kapsamında marka tecavüzü ve hem de 6102 sayılı TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ediyor olması nedeniyle şimdilik fazlaya ilişkin tüm maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının eylemlerinin; marka tecavüzü ve haksız rekabet olduğunun tespitine, men’ine, ref’ine, belirsiz alacak niteliğinde olmak ve sonradan arttırılmak üzere şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tecavüz eylemlerinin başladığı tarihten itibaren ticari faiziyle hesaplanarak müvekkiline ödenmesine, davanın sonunda verilecek hükmün masrafı davalıdan karşılanmak üzere ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
… FSHHM’ nin … D.İş sayılı dosyası ve TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… FSHHM aracılığıyla alınan 22/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle: 6769 sayılı Kanunda geçen “iktibas” ve “iltibas” kavramları Kanunda tanımlanmamış olmakla birlikte öğretide yer alan görüşler ve Yargıtay uygulamaları çerçevesinde; başkasına ait bir markanın aynısının (veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin) tescilli olduğu mal ve hizmetlerle aynı sınıfta kullanılması durumunda markanın taklidi (iktibas), diğer taraftan halk tarafından karıştırılmaya neden olacak kadar benzerinin kullanılması durumunda iltibas söz konusu olduğu, bir başka deyişle iktibasta, kullanılan işaret ve mal/hizmet yönünden ayniyet söz konusu iken, iltibasta benzer işaret – aynı mal/hizmet, aynı işaret – benzer mal/hizmet veya benzer işaret – benzer mal/hizmet durumlarından birisinin söz konusu olduğu, markasal kullanım yönünden yapılan değerlendirmede; karşılaştırılan iki markanın/işaretin “aynı olmasından kastedilenin, karşılaştırılan işaretlerin (markaların) farksız, tıpa tıp taklit, aynen bire bir kopya olmalarıdır. Aralarında küçük de olsa farklılık bulunan markalar, aynı sayılamazlar. Bu durumda, farklılık çok az ise, karşılaştırılan marka/ibare aynı olmamakla birlikte markaların “ortalama tüketici” kitlesinde bıraktıkları genel izlenim bakımından hemen hemen aynı ise ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten söz edilir. Karşılaştırılan marka/ibareler arasındaki farklılık, ayırt edilemeyecek derecede benzerliğe göre daha fazla ise, bir başka deyişle farklılık çok küçük değil ise “benzer marka” söz konusu olacaktır. Markaların benzerliği, markaların görsel, işitsel, kavramsal benzerliklerine bağlı olarak ortalama tüketicinin bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Sınıfsal değerlendirmede ise davaya konu edilen markanın tescilli olduğu sınıf/sınıflar ile ihlal olduğu iddia edilen işaretin kullanıldığı sınıf arasında ayniyet, benzerlik/özdeşlik bulunup bulunmadığına bakılır. Nitekim marka hakkının korunması, kural olarak mal ve hizmet sınıfı esasına dayanmaktadır. Ülkemizin de taraf olduğu Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşmasında (kısaca Nice Anlaşması), markaların tescil edileceği mal ve hizmetler çeşitli sınıflara ayrılmış, ancak anlaşmanın 2. maddesinde sınıflandırmanın bağlayıcı olmadığı da belirtilmiştir. Bu sebeple, Nice Sınıflandırmasının hakkın özüne etki etmeyeceği, zira sınıf sisteminin korumanın sınırlarını belirlemek için değil, tescil hizmetlerini kolaylaştırmak için öngörüldüğü ve Türk Marka ve Patent Kurumu tebliğinin bağlayıcı değil, yardımcı işlev taşıdığı, salt sınıflandırmaya ilişkin tebliğ hükümlerine bağlı kalınmayacağı ve esas olarak somut olayın özelliklerinin belirleyici olacağı Yargıtay içtihatlarıyla da kabul edilmiştir. Benzer şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.10.2007 tarih, 2006/4087 E., 2007/12269 K. sayılı kararında yukarıda belirtilen hususlar aynen vurgulandıktan sonra, mal ve hizmetlerin sınıf ve alt gruplarında benzeilik araştırmasında göz önüne alınması gereken kriterlerin piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal vaya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetin dağıtım kanallarının, kullanım yöntemlerinin, hedeflenen halk kitlesinin aynı olup olmadığı hususlarından ibaret olduğu belirtilmiştir. Markasal kullanım ve sınıfsal açıdan, yukarıda belirtilen şekilde yapılan değerlendirmeler sonucunda, markasal ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik / sınıfsal ayniyet söz konusu ise “iktibaslı” kullanımdan söz edilir. Buna karşılık markasal benzerlik / sınıfsal ayniyet ya da benzerlik söz konusu ise, bu benzerliğin ortalama seviyede tüketici (halk) nazarında, tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı hususu incelenerek, bu hususun da tespiti halinde “iltibaslı” kullanımın var olduğu sonucuna ulaşılır. Karıştırma ihtimali incelemesinde ise aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınarak değerlendirme yapılır. Toplu Değerlendirme: Marka işlevsel olarak göze, kulağa ve düşünceye hitap ettiğinden, karıştırılma ihtimali incelemesinde markalar, bütün özellikleri ile birlikte dikkate alınmalıdır. Toplu değerlendirme yapılması gerektiği, Yargıtay kararlarında yer aldığı gibi öğretide de, bir markanın tescil edilirken çeşitli unsurları ayrıştırarak değil, bir bütün halinde tescil edildiği, tüketicilerin de markayı, unsurlarını ayrıştırarak değil, bir bütün hakinde değerlendirme algıladıkları, öte yandan bir markanın içerisinde yer alan unsurlardan sadece birisine bakılarak diğer unsurlar ihmal edilerek karşılaştırma yapılamayacağı kabul edilmektedir. Halk ölçütü: Gerek 556 sayılı KHK’nın 9/1-b maddesi, gerekse Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1 maddesi hükmünde, “karıştırılma ihtimali” bakımından dikkate alınması gereken ölçütün “halk” olduğu belirtilmiştir. Yargıtay içtinatlarında bu ölçüt, ortalama seviyedeki tüketici gözüyle değerlendirme yapılması olarak açıklanmaktadır. Halk ya da ortalama seviyedeki tüketici, konunun uzmanı olmayan ancak iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapabilen, makul derecede dikkatli ve tecrübeli bir kimsedir. İlişkilendirme ihtimali: Gerek 556 sayılı KHK’nın 9/1-b maddesi, gerekse Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1 maddesi hükmünde, “…ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali…” ndeki söz edilmektedir. Karıştırma marka ve işaretler arasında benzerlik büyük olmasa da, bazen bu işaretlerin içerdiği unsur ya da unsurlar bakımından birbirini “çağrıştırması” nedeniyle de ilişkilendirme, dolayısıyla, karıştırma tehlikesi doğabilmektedir. Bu husus öğretide de, “farklı unsurları bünyesinde bulunduran marka, bir başka markayı çağrıştırıyor ise, bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile bir irtibatın mevcut olduğu intibası yaratıyor ise benzer veya diğer bir ifade ile ‘karıştırma ihtimali olan’ markadan söz edilir” denilmek suretiyle açıklanmıştır. Dolayısıyla, bir işaretin tescilli marka ile arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma tehlikesi varsa o işaretin markanın benzeri olduğu kabul edilir. Karıştırılma, iki marka/işaret arasındaki ŞEKİL, SES ve ANLAM benizerliğinden veya GENEL GÖRÜNÜMDEN veya seri içine girmekten veya çağrıştırmaktan doğabilir, markalar arasında şekil, ses ve anlamsal açıdan herhangi birindeki benzerlik karıştırılma tehlikesinin bulunduğunun kabul edilmesi için yeterlidir. “Karıştırılma ihtimali” bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses genel izlenim v.s. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için, önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırma tehlikesidir.” Karıştırma ihtimali hem bir tescil engeli hem de bir tecavüz eylemidir. Somut olayda markaların, iktibas sureti ile benzer olduğu, aynı Nice kodlarında yer alan nargile ve mangal kömürü malları davacı tarafın 04. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin, davalı tarafın ihtilafa konu olan .. ve … markasını aynı veya aynı türden mallar kapsamında taklit etmek suretiyle kullanması, ilgili markalar üzerinde davalı tarafa ait her hangi bir lisans vs. hakkı kaydı bulunmaması, tüketici nezdinde karışıklığa neden olabileceği, marka hakkına tecavüz eyleminin oluştuğu konusunda bir takım şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davalının işyerine gidilip bilirkişi incelemesi için yasal defterlerinin ibrazı talep edilmiş davalı tarafından yasal defterlerin incelemeye ibrazı için süre talep edilmiş olup, yasal defterler verilen süreler içerisinde incelemeye ibraz edilmediğinden davalının yasal defterleri üzerinde inceleme yapılamamıştır. Konuyla ilgili nihai takdir Mahkemeye ait olmak üzere, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; muhalefete konu olan markaların ve içerdiği sınıfların aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin oluştuğu, iktibas tehlikesinin söz konusu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, belirsiz alacak davası hükümlerine göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın tecavüz eylemlerinin başladığı tarihten itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsili ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Bu hüküm bağlamında haksız rekabetten söz edebilmek için, davaya konu uyuşmazlıkta; Davalının, davacının iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açacak davranışlarda bulunması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları, … FSHHM’ nin … D.İş sayılı dosyası, mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, …numaralı “…”, … numaralı “…” ibareli markaların, davacı şirket adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
… FSHHM’ nin …D.İş sayılı dosyasında keşif yapılmış, 28/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda: Keşif yapılan işyerinin hâlihazırda ticaretine devam ettiğini, yetkililerin sunduğu Vergi Levhasında Adı soyadın …, ana faaliyet kodu ve adının “… -BELİRLİ BİR MALA TAHSİS EDİLMİŞ MAĞAZALARDA (BÜFELER DAHİL) TÜTÜN VE TÜTÜN ÜRÜNLERİ PERAKENDE TİCARETİ (NARGİLE TÜTÜNÜ, PİPO TÜTÜNÜ, SİGARA, PURO VB.)” olarak yer aldığı, keşif yapılan işyerinde (…) “…” marka 150 adet ürün tespit edildiği, tespit edilen ürünlerin, tescilli … numaralı “…”, … numaralı “…”, …. numaralı “…”, … numaralı “… ” markası ile birebir aynı olduğu, tespit edilen ürünlerin tescilli … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, …numaralı “…” marka tescilinde yer alan …. Sınıf (Kömürler) ile aynı içerikte olduğu, keşif yerinden alınan örnek ile dosyaya sunulan orijinat ürün amnmbalaj görüntüsü arasında orta düzey tüketicinin ayırt edemeyeceği farklılıkların tespit edildiği, (yazım hataları, yazı karakter farklılıkları, yazı şekli farklılıkları), söz konusu ürün kutusunun orijinal olarak sunulan ürün kutusu ile birebir aynı olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… FSHHM aracılığıyla alınan 22/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda : Somut olayda markaların, iktibas sureti ile benzer olduğu, aynı Nice kodlarında yer alan nargile ve mangal kömürü malları davacı tarafın … sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin, davalı tarafın ihtilafa konu olan … ve … markasını aynı veya aynı türden mallar kapsamında taklit etmek suretiyle kullanması, ilgili markalar üzerinde davalı tarafa ait her hangi bir lisans vs. hakkı kaydı bulunmaması, tüketici nezdinde karışıklığa neden olabileceği, marka hakkına tecavüz eyleminin oluştuğu konusunda bir takım şartların oluştuğu, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; muhalefete konu olan markaların ve içerdiği sınıfların aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin oluştuğu, iktibas tehlikesinin söz konusu olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bütün dosya kapsamından: Davalının eyleminin; davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, ref’ine karar verilmiştir.
Davacı maddi tazminat talebini SMK 151/2-b maddesine yani “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca” göre talep etmiştir.
… FSHHM aracılığıyla alınan 22/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda: Davalının işyerine gidilip bilirkişi incelemesi için yasal defterlerinin ibrazının talep edildiği, davalı tarafından yasal defterlerin incelemeye ibrazı için süre talep edildiği, ancak yasal defterlerin verilen süreler içerisinde incelemeye ibraz edilmediğinden, davalının yasal defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından yapılan incelemede maddi tazminat miktarı tespit edilemediğinden, davalının eyleminin; davacının marka tescillinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturması nedeniyle B.K. 50 ve 51. maddesi hükümlerine göre takdiren 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Türk Borçlar hukukunda objektif görüş kabul edildiğinden, şahsiyet haklarından yararlandıkları ölçüde tüzel kişilerin de TBK’nın 49 ve 58. maddeleri koşulları gerçekleştiği ölçüde manevi tazminat isteyebilecekleri bilinmekle, somut olayın özelliği, kullanımın niteliği, haksız rekabetin şumulü, manevi tazminatın amaç ve içeriği, hak ve nesafet kuralları gereği manevi tazminat talebinin kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 25/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dava sonunda davacının haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaati bulunduğu gözetilerek, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, masrafın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE
1-Davalının eyleminin; davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, ref’ine
2-Maddi tazminat talebinin kabulüne; B.K. hükümlerine göre takdiren 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Manevi tazminat talebinin kabulüne; takdiren 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 25/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5-409,86 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 307,39 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i talepleri yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi Tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi Tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yaptığı 59,30 TL başvuru harcı 102,47 TL peşin harç 274,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.436,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı vekillinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır