Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/406 E. 2023/88 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/406
KARAR NO : 2023/88

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …’in, kozmetik sektöründe çalışmaları ile bilinen oldukça başarılı ve ünlü bir iş insanı olduğunu, müvekkili ve davalı yapım şirketi arasında müvekkilinin, davalı tarafından yapımı gerçekleştirilen “…” isimli televizyon programında jüri üyesi olarak görev yapmasına ilişkin bir sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmede taraflarca kararlaştırıldığı üzere müvekkili …’in 13.03.2020 – 13.03.2021 tarihleri arasında hafta içi hergün …de yayınlanacak olan “…” isimli TV programında, işbu sözleşmenin 3. maddesi bendinde kararlaştırıldığı üzere yarışmacıların yetenek ve becerilerini her boyutu ile yorumlamak, değerlendirmek, puanlamak suretiyle derecelendirme görevlerini ifa etmesi ve yapımcının da müvekkiline her ay 30.000 TL olarak KDV + Stopaj vergilerini ödeyeceği hususunda mutabık kalındığını, ancak müvekkilinin 05.06.2020 ile 06.06.2020 tarihlerinde basında yer alan haberlerden kendisinin yerine bir başka jüri üyesi ile programın devam edeceğini öğrendiğinde adeta şoke olduğunu, zira, davalı yapım şirketi tarafından müvekkili ile akdetmiş oldukları sözleşmenin feshedileceğine ilişkin müvekkiline herhangi bir bildirim de bulunulmadığını, kaldı ki davalının, müvekkili ile 13.03.2020 – 13.03.2021 tarihleri arasında ve 1 yıl süresince her gün çekilecek bir programda jüri üyeliği yapması hususunda sözleşme akdettiğini, müvekkilinin de işbu sözleşmenin gereği olarak senelik iş programını sözleşmeye konu programın çekimlerinin aksamaması üzerine kurduğunu ve davalı şirketin sözleşmesel ilişkilerin sürdürülmesinde uygulanması gereken en temel ilke olan ahde vefa ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayan işbu tutumu nedeniyle bir yıl boyunca gelir elde edebileceği birçok fırsatı reddetmek durumunda kaldığını, davalı yapımcının, müvekkili ile sözleşmesel ilişkisini hiçe sayarak programın jüri üyelerinin değiştiği haberlerinin basında yer aldıktan sonra müvekkiline ulaşarak jüri üyelerinin değiştiğini ve bu nedenle artık kendisi ile çalışmayacağını ve sözleşmesinin feshedilmesi için gönderecekleri metni müvekkilinin imzalaması gerektiğini telefon ve mesaj ile bildirdiğini, müvekkilinin de davalının bu tutumunun sözleşmeye aykırı olduğunu ifade etmek suretiyle bahse konu protokolü ancak taraflarca akdedilen sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırıldığı üzere işbu haksız fesihten kaynaklanan zararının ve yine sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırıldığı üzere cezai şart bedelinin ödenmesi koşulu ile imzalayacağını ifade ettiğini, ancak davalı yapımcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili … ile davalı yapımcı arasında akdedilen jürilik sözleşmesinin davalı yapımcı tarafından müvekkili zararına haksız ve sebepsiz şekilde feshedilmesine kadar sözleşmenin ifa edildiği süre boyunca, müvekkilinin “…” isimli yarışmada jüri üyesi olarak görev aldığı bölümlerin çekilerek yayınlandığı hususunun 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun “…Adın belirtilmesi salahiyeti: Madde 15 Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir. Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyelerle bir işlenmenin aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopye veya işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi şarttır. Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut her hangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tesbitini mahkemeden istiyebilir…” hükmü ve ilgili diğer hükümleri uyarınca Mahkemece görevlendirilecek uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilmek suretiyle müvekkilinin, davalı ile akdetmiş olduğu ve huzurdaki davada taleplerine dayanak sözleşme gereği jürilik görevini ifa ettiğinin tespit edilmesini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; “…MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir…” hükmü gereğince İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, neticeten davanın kabulüne; Davalı yanın sözleşmeyi tek taraflı haksız ve müvekkili zararına, sebepsiz feshi sebebiyle müvekkilinin sözleşme kapsamında elde edeceği ve işbu haksız fesih sebebiyle yoksun kaldığı kazancı olan 10 aylık ücreti olan 300.000 TL ile KDV+Stopaj bedelinin ıslah hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50.000 TL nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı yanın sözleşmeyi tek taraflı haksız ve müvekkili zararına sebepsiz feshinden kaynaklanan ve taraflar arasında akdedilen sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart bedelinin müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ileride diğer tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 13.03.2020 tarihinde “…” isimli sözleşmelerin akdedildiğini, İşbu sözleşme kapsamında yapımcılığını müvekkilinin yüklendiği “…” isimli TV programında davacının jürilik görevini yürüteceğini ve müvekkilinin de bunun karşılığında ödeme yapacağını, ancak süreç içerisinde reyting sistemi nedeni ile müvekkilinin, jüride değişikliğe gitmek zorunda kaldığını, davacı tarafın her ne kadar “05.06.2020 ile 06.06.2020 tarihlerinde basında yer alan haberlerden davacı yerine bir başka jüri üyesi ile programın devam edeceğinin öğrenildiğini, davalı yapım şirketi tarafından davacı tarafa, akdedilen sözleşmenin feshedileceğine ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığını” iddia etmekte ise de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin, bahse konu sözleşmenin feshi hususunda davacı tarafı bilgilendirdiğini, üstelik sözleşmenin “Fesih ve Cezai Şart” başlıklı 7/A bendinde:”…”YAPIMCI, JÜRİ İLE AKDEDİLEN İŞBU SÖZLEŞMEYİ HER ZAMAN, BİLDİRİMSİZ FESHETME HAKKINA SAHİPTİR. Ayrıca Sözleşme’ye aykırı, kusurlu, kasıtlı ve/veya Yapımcı’nın ve/veya Kanal’ın ve/veya Yönetmen’in talimatlarına aykırı olarak hareket etmesi, çekim saatinde çekim mahallinde hazır bulunmaması Sözleşmenin kati olarak bildirimsiz fesih sebebidir. Taraflar bunu kabul ve taahhüt ederler…” hükmünü ihtiva ettiğini, bu maddeden açıkça anlaşıldığı üzere müvekkilinin, mezkur sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak bildirimsiz feshetme hakkının mevcut olduğunu ve bu hakkın, davacının da kabulünde olduğunu. bu sebeple sözleşmeyi hür iradesi ile imzalamış olan davacının gelinen noktada işbu davayı ikame etmesinin mesnetsiz olduğu gibi haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, dolayısıyla davacının kötü niyetli taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, yine davacı tarafın, “Davalı yapımcı müvekkilimizle sözleşmesel ilişkisini hiçe sayarak programın jüri üyelerinin değiştiği haberleri basında yer aldıktan sonra müvekkilimize ulaşarak jüri üyelerinin değiştiğini ve bu nedenle artık kendisi ile çalışmayacağını ve sözleşmesinin feshedilmesi için gönderecekleri metni müvekkilimizin imzalaması gerektiğini telefon ve mesaj ile bildirmiştir. Müvekkilimiz de davalının bu tutumunun sözleşmeye aykırı olduğunu ifade etmek suretiyle bahse konu protokolü ancak taraflarca akdedilen sözleşmenin 7. Maddesi bendinde kararlaştırıldığı üzere işbu haksız fesihten kaynaklanan zararının ve yine sözleşmenin 7. Maddesi hükmünde kararlaştırıldığı üzere cezai şart bedelinin ödenmesi koşulu ile imzalayacağını ifade etmiştir. Ancak davalı yapımcı sözleşmeden doğan işbu yükümlülüklerini yerine getirmemiştir.” iddiasını ileri sürdüğünü, ancak bu iddianın da kabulünün mümkün olmadığını, zira müvekkili şirketin, reyting durumu nedeni ile yapılmak zorunda kalınan jüri değişikliğini davacıya derhal bildirdiğini, üstelik yapılan değişikliğin, yalnızca davacıyı kapsamadığını, davacı ile beraber diğer 2 jüri üyesi ile de aynı şartlar ile sözleşmenin sona erdirildiğini, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığını, nitekim bahsedildiği gibi sözleşmesi sona erdirilen diğer 2 jürinin de haklı nedenlerin bilincinde olduğundan sözleşmenin feshine ilişkin protokolü imzaladıklarını, ancak davacının gelinen noktada kötü niyetli olarak hareket ederek müvekkili şirketten talepte bulunduğunu, aynı zamanda davacıya, sözleşmenin feshi iradesinin sözlü olarak ulaştırılmasının yanı sıra 04.06.2020 tarihli Sözleşmenin Feshi İle İbra Protokolünün de davacıya tarafa ulaştırıldığını, davacının bu protokolü kabul ettiğini ancak imzalamadığını, akabinde işbu davanın ikame edildiğini, bu kapsamda davacının dosyaya ibraz ettiği … 28. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini ve muhteviyatını da hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davacının, sözleşme kapsamında senelik iş programını düzenlediğini, bu sebeple birçok iş fırsatını kaçırdığını iddia ettiğini, ancak bu iddianın oldukça soyut olduğunu, nitekim, davacının mezkur sözleşme kapsamında geri çevirdiği herhangi bir teklif var ise bunu yazılı şekilde ispatla mükellef olduğunu, hiçbir şekilde davacı tarafın taleplerini kabul anlamına gelmemekle beraber davacının uğradığını iddia ettiği zararını ispat etmesi gerektiğini, aksi durumda davacının soyut iddiaları ile karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu yine hiçbir surette kabul anlamına gelmemekle beraber davacının talepleri fahiş olduğunu, müvekkilinin, bahse konu sözleşmeyi, sözleşmenin 7/A maddesi kapsamında feshettiğini ve bu nedenle davacıya herhangi bir yükümlülük altına girmediğini, keza ilgili maddere müvekkilin her zaman, sebep bildirmeksizin sözleşmeyi feshedebileceğini düzenlediğini, neticeten haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
… A.Ş. ve RTÜK’ den; Taraflar arasında akdedilen “…” isimli yarışmaya ilişkin sözleşme istenmiş, HMK’nın 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
06/10/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporu sunulmuştur.
06/10/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının davaya konu TV formatında eser sahipliğinin söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırılan “Fesih ve Cezai Şart”tan kaynaklandığı, 7. maddenin 1.fıkrasının a bendinin maddenin “Lafzi yorum metodu” ile tahlil edilmesi halinde, yapımcının sözleşmeyi her zaman bildirimsiz olarak feshedebileceği, burun yanında/ yanı sıra/ ayrıca/ bu sebepler haricinde/ bu sebeplere ek olarak/ bu sebeplere ilaveten, talimatlara aykırı hareket etmenin, çekim saatlerine uymamanın da birer fesih sebebi olduğu kabul edileceği, 7. maddenin 1. fıkrasının a bendinin “amaçsal (gai) yorumlama metodu” ile tahlil edilmesi halinde, tarafların ilk cümlede bildirimsiz fesih hakkının varlığına işaret ettiği, “ayrıca” ile başlayan ikinci cümlede ise talimatlara aykırı hareket etmek ve çekim saatlerine uymamanın birer kati fesih sebebi olarak somutlaştırıldığı sonucuna varılacağı, söz konusu maddenin yorumunda, aynı maddenin c bendinin de birlikte değerlendirmeye alınmasında yarar olduğu ve yapılan değerlendirmede, yukarıda (a bendinde) zikredilen yorumlama metodlarından hangisi kabul edilirse edilsin, haklı bir sebebe dayanmayan (haksız) fesih durumlarında cezai şart ödenmesi gerektiği, haklı sebeplerin varlığı halindeyse cezai şart ödenmesine yer olmadığı, hangi yorumlama metodunun uygulanacağı münhasıran sayın mahkemenin takdirinde olduğu, bununla birlikte yapımcının bildirimsiz fesih hakkının bulunmasının cezai şart ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı, yapılan fesih ihbarı ve sözleşmenin feshinin geçerli olduğu, ancak cezai şart ödenmemesi için haklı bir sebebin varlığına ihtiyaç gibi duyulduğu, dosyada yer alan “reytingin düşük olması, çalışma şartlarına uyulmaması” iddiaların dellillendirilmemesi/ispata yarar belgelerin dosyaya sunulmaması sebebiyle feshin haklı bir sebebe dayanmadığı, feshin haksız olduğuna kanaat getirilmesi halinde, davacı jüriye cezai şart ödenmesi gerekeceği, buna göre jürinin zararı, çalışmadığı ay sayısı X 30.000 TL+KDV+Stopaj ve ifaya eklenen 50.000 TL cezai şart olarak hesaplanmasının mümkün olduğu, dosya içerisinde ödeme yapılan aylara ilişkin dekontlar/ödeme bilgileri bulunmadığı için ay sayısının belirtilemediği, her ne kadar dosya içerisinde reytinglerin düşük olduğunu ispata yarar herhangi bir belgeye rastlanılmamış olsa da, mahkemenin reytinglerin düşük olduğuna kanaat getirmesi ve bunun ispat edildiğini kabul etmesi halinde, feshin haklı bir sebebe dayandığı ve cezai şart ödenmesine gerek kalmadığı şeklinde de yorum yapılabileceği, bu hususta takdirin münhasıran mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
04/03/2023 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Teknik değerlendirmeler ışığında, reytinglerde önemli bir değişikliğin meydana gelmediğinin gözlemlendiği, buna göre kök raporda da belirtildiği üzere reytinglerin düşük olması olgusunun ispat edilememiş olması sebebiyle, feshin haklı bir sebebe dayanmadığı yönündeki kanaatlerinde bir değişiklik olmadığı, her türlü hukuki değerlendirme ve takdirin münhasıran mahkemeye ait olacağı bildirilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava: Davalı şirketin yapımını üstlendiği “…” isimli programda davacının jüri üyeliği yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından sebepsiz fesh edildiği iddiasına dayalı; davacının yoksun kaldığı 10 aylık ücreti karşılığı 300.000.00 TL + KDV + stopaj bedelinden şimdilik 50.000,00 TL’ nin ve taraflar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Görev hususu HMK 114 1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olduğundan, mahkemece davanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulmalıdır.
Yargıtay 11.H.D’ nin 2008/8496 E. 2009/12965 K. ve 15/12/2009 tarihli ilamı ve Yargıtay H.G.K’ nın 2009/459 E. 2009/541 K. ve 18/11/2009 tarihli ilamında belirtildiği üzere, Dava; davalının yapımını üstlendiği TV programında, davacının yapmış olduğu jüri üyeliği hizmeti nedeniyle ücret ve cezai şart bedeli istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde: Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından sebepsiz fesh edildiği iddiasına dayalı; davacının yoksun kaldığı 10 aylık ücreti ve cezai şart istenilmiş olup, davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesini gerektirecek 5846 sayılı FSEK ile 6769 sayılı SMK’dan kaynaklanan bir isteme yer verilmemiştir. Kısacası bu davada 6769 sayılı SMK ve 5846 sayılı FSEK’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından, mahkememizin görevli olduğundan söz edilemeyecektir.
5846 sayılı Yasa’nın 76. maddesinde bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden kaynaklı uyuşmazlıklara ihtisas mahkemesi niteliğindeki Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince bakılacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki davada; 5846 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir hakkın varlığı, yokluğu veya tecavüze ilişkin bir uyuşmazlık olmayıp, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından sebepsiz fesh edildiği iddiasına dayalı; davacının yoksun kaldığı 10 aylık ücreti ve cezai şart talebinde bulunulduğu, davalının tacir sıfatının bulunduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması kanaatine varıldığından, görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-7521 sayılı yasa ile değişik HMK 20. madde uyarınca, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, belirtilen süre içinde talep de bulunulmadığı takdirde HMK 20. madde hükmü gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce res’en karar verileceğine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 13/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır