Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/379 E. 2022/133 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/379
KARAR NO : 2022/133

DAVA : TASARIM HAKKINA TECAVÜZ – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, DURDURULMASI
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tasarım Hakkına Tecavüz – Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin, uzun yıllardır bayan giyim tekstili alanında faaliyet gösterdiğini, tüm marka ve endüstriyel tasarımlarını mevzuatın öngördüğü şekilde TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, bir takım ürünlerinin ise SMK gereği tescilsiz olarak korunmaya sahip olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin tescilsiz dava konusu tasarım ürünü ile iltibas yaratacak derecede ve hatta ayniyet derecesinde birebir benzeyen ürünleri müvekkili tarafından herhangi bir hak tanınmaksızın veya arada herhangi bir lisans sözleşmesi olmaksızın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde üretildiği ve/veya satıldığını, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin tescilsiz tasarımından doğan sınai hakkına tecavüz etmekle kalmayıp aynı zamanda haksız rekabete de yol açtığını, davalının eylemlerinin tespiti için … 2. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında keşif yapıldığını, keşif esnasında davalının; “…” mağazasında davaya konu müvekkiline ait tescilsiz korumaya sahip tasarımın birebir benzer ve karıştırılmaya sebebiyet verebilecek 6 farklı tunik tasarımının satışa hazır olduğunun marifetiyle tespit edildiğini, davalının davaya konu müvekkilinin tescilsiz ürünlerinin benzerlerini ticari amaçla ürettiğini, perakende şekilde piyasaya sunduğunu, tüketiciye arz ettiğini, bu haksız kullanım sayesinde ticari kar elde ettiğini ve basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, bu taklit ürünlerin piyasada olmasının, satışının yapılmasının haksız rekabete sebep olduğunu ve müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenlerle dava konusu ürünün satışının, piyasaya arzının engellenmesi ve taklit tasarımların el konulmak suretiyle toplatılması için mevcut delil durumunun yeterliliği dikkate alınarak ihtiyati tedbir istemlerinin kabulünü, müvekkiline ait dava konusu tasarıma yönelik fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasını, özellikle masrafların tecavüz edene ait olmak üzere ele geçirilen ürünlerin imhasını, haklı bir sebebin veya menfaatin bulunduğu kabul edilerek, masrafları davalıya ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini ve ilgililere tebliğ edilmesini, gerek bu davada, gerekse … 2. FSHHM’nin … D.İş, sayılı dosyasındaki yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı taleplerinin zaman aşamına uğradığını, davanın zaman aşımı nedeniyle reddini, davacının hak iddiasında bulunduğu tescilsiz tasarımın, her hangi bir özellik arz etmeyen, yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmayan harcı alem bir tasarım olduğunu, tasarımın korunabilmesi için “yeni” ve “ayırt edici” olması gerektiğini, davaya konu tasarımların ayırt edicilik ve yeni olma niteliğine sahip olmadıklarından, gerek 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de gerekse 6769 sayılı Kanunda belirtilen tescil koşullarını taşımadığından korunmadan faydalanmasının mümkün olmadığını, bir tasarımın tescilli ve yahut tescilsiz olarak korunabilmesi için yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına sahip olması gerektiğini, kanundan “yenilik” unsurunun, tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinden önce sadece türkiye’ de değil dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise yeni kabul edileceğinin anlaşıldığı, “ayırt edicilik” unsurundan ise tescil talebinde bulunulan tasarım ile başvuru tarihinden önce veyahut rüçhan tarihinden önce kamuya arz edilmiş bir tasarım ile yapılacak karşılaştırma ile tescil talebinde bulunulan tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle farklı olması gerektiğini, dava konusu ürün ve benzerlerinin davacı tarafın kamuya arzından çok önce gerek sosyal medya üzerinde gerekse ülke çapındaki mağazalarda mevcut olduğunu, bilirkişilerin basit bir internet araştırmasıyla yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığının tespit edilebileceğini, ayrıca davacının hak iddiasında bulunduğu uzun yıllardır uygulananan, bilinen bir model olduğuna ilişkin görsellerin sunulacağını, müvekkiline ait ürün ile tespit isteyen firmanın tasarımı karşılaştırıldığında, müvekkiline ait ürünün genel görünüm itibariyle farklı olduğunu, müvekkilinin ürününde kullanılan işleme ve detaylar ile kullanılan malzemelerin kalitesinin, dikim özellikleri bir arada değerlendirildiğinde müvekkilinin ürünü ile davacı tasarımının arasında büyük farklılıkların bulunduğunu, her iki ürünün tüketici nezdinde benzer olarak algılanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın talep etmiş olduğu maddi tazminata ilişkin istemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, maddi tazminat istenebilmesi için ortada bir kusurun bulunması ve bu kusurun ispatlanması gerektiğini, müvekkiline ait tasarımların hiçbir surette taklit niteliği bulunmadığını, ayrıca davaya konu tasarımların harcı alem nitelikte olduğu da göz önünde bulundurularak, dayanağı olmayan iddialarla maddi tazminat isteminde bulunulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, maddi zarar kanıtlanmadan tazminat hesabı yapılmasının mümkün olmadığını, afaki, dayanaksız tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın talep etmiş olduğu manevi tazminata ilişkin istemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline ait tasarımların hiçbir surette taklit niteliği bulunmadığını, manevi zarardan bahsedebilmek için, bir tarafın haklarının ihlal edilmiş olması gerektiğini, buna göre, zarar gördüğünü iddia eden tarafın söz konusu ihlâl sonucunda kişiliğinde, manevi varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonucunda elem, ızdırap duyması gerektiğini, davaya konu tasarımlar ile müvekkiline ait tasarımla arasında hiçbir benzerlik bulunmaması nedeniyle davacı tarafın haklarının ihlal edilmesi gibi bir durum ve bunun sonucunda elem, ızdırap duyması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, haksız rekabetin de koşullarının oluşmadığını, ihtiyati tedbirin koşulları oluşmadığından, davacının haksız ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir
… 2. FSHHM’nin …D.İş sayılı dosyası fiziken istenmiş ve HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
08/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dosya içeriği … 2. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundan alınan görseller ile sınırlı olmak üzere; davacının tescilsiz korumaya sahip tunik tasarımı ile davalının tunik tasarımlarının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tasarımında genel tunik elbiselerin harcıalem unsurları dikkate alınmaksızın ayırt edicilik arz eden hususun yaka kısmındaki kravat şeklindeki fular parçası olup, dosyada bu unsurları içeren davacının tasarımından önce piyasaya sürülmüş tunik delillerine de rastlanmamış olup, davacının tunik elbisesinin ilgili alıcı grubunda iltibas yaratacak şekilde benzerinin satışa arz edilmesinin TTK 55/1-14 bendinin ihlali sayılabileceği ve TTK 56. maddesi gereğince men, ref ve tespit taleplerinin bu doğrultuda Mahkemece değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin; davacının tescilsiz tasarımına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, önlenmesi, durdurulması, mütecaviz ürünlerin imhası ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK’nın 55/4. maddesi; “… Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.”
6769 sayılı SMK’nın 56. maddesi; “(1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
(4) Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.
Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
(6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.”
6769 sayılı SMK’nın 58. maddesi; “(1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. (3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması hâlinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.
6769 sayılı SMK’nun 59.maddesi; “Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz” hükmü amirdir.
Bir tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna, o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır. Koruma kapsamının belirlenmesinde, kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açısından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.
6769 sayılı SMK’nın 81.maddesi; “a) Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b) Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c) Tasarım hakkını gasp etmek. (2) Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3) Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4) Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir” hükmü amirdir. Ancak “özel amaçla sınırlı kalan ve ticari amaç taşımayan fiiller; deneme amaçlı fiiller; ticari uygulamadaki dürüstlük kuralları ile bağdaşır olmak, tasarımın normal kullanımını gereksiz şekilde tehlikeye sokmamak ve kaynak göstermek şartları ile eğitim veya referans amaçlı çoğaltmalar” ile belirli koşullarda onarım amaçlı fiiller tasarım hakkının kapsamı dışında kalır. (6769 sayılı SMK madde 59/3- a, b, c)
6769 sayılı SMK’nın 149.maddesi; “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep edilemez.”
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, … 2. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: SMK’nın 56. maddesi hükmü gereğince; tasarımın korunabilmesi için yeni olması ve ayırt edici niteliği haiz olması gerekir. SMK çerçevesinde korunan tasarımlar hem tescilli tasarımlar hem de tescilsiz tasarımlardır. Ancak her tescilsiz tasarım değil, ilk defa Türkiye’de kamuya sunulan tescilsiz tasarımlar sadece 3 yıl süre ile SMK’nın tescilli tasarımlar için öngördüğü hukuki himaye vasıtalarının tamamı ile sadece kopyalanma ile sınırlı olarak korunmaktadır. Tescilsiz tasarımlar Mülga 554 sayılı KHK döneminde, KHK hükümleri ile korunmamakta, genel hüküm olan TTK 54 ve devamı maddelerinde öngörülen haksız rekabet rejimine göre korunmaktaydı. SMK’da ise bazı tescilsiz tasarımlar için kısıtlı bir süre ile dar koruma öngörülmüş olmasının, bu tasarımların artık TTK’nın haksız rekabet hükümleri ile korunmayacağı anlamını taşımaz.
İlk defa Türkiye’de kamuya sunulan tescilsiz tasarımlar yeni ise ve ayırt edici nitelikleri de varsa, bunların tescilli tasarım hakkı sahibine verilen SMK 59/1.madede belirtilen fiilleri engelleme hakkı sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanması halinde ve sadece kamuya sunulma tarihinden itibaren 3 yıl süre ile verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu, makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez. (SMK 59/2). SMK’da öngörülen fiiller dışında bir ihlal varsa örneğin tescilsiz tasarımın kötülenmesi halinde kümülatif uygulama ilkesi gereğince TTK 55/1-a-1 maddesi gereğince koruma talep edilebilir. Hak sahibi SMK hükümleri yerine TTK’nın haksız rekabet hükümlerine göre korunma da talep edebilir. İlk defa Türkiye’de kamuya sunulan tescilsiz tasarımlar yeni ve ayırt edici ise ve SMK hükümlerine göre korunma süresi olan 3 yıl bittikten sonra bunlar kamunun malı sayılmazlar. Bunların sahipleri TTK 54 ve devamı hükümlerinde öngörülen koruma şartları varsa haksız rekabet hükümleri çerçevesinde himaye talep edebilirler.
İlk defa Türkiye’de kamuya sunulmayan tescilsiz tasarımlar yeni ve ayırt edici olsa bile SMK hükümlerine göre korunmaz. Bunlar TTK 54 ve devamı maddelerinde öngörülen haksız rekabet hükümlerine göre korunurlar.
Sunulan bilgi ve belgelerden: Davacının tasarımının 3 yıldan daha uzun bir süre ile kamuya sunulduğu, bu çerçevede TTK 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabet hükümleri çerçevesinde ihlal iddiasının değerlendirilmesi gerekir; bilindiği üzere haksız rekabet TTK 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder. Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni tarafından tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına ve tarafların rakip olmasına da gerek yoktur.
TTK 55/1-a-4 bendine göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” haksız rekabet sayılır. Bu bent en çok uygulama alanı olan haksız rekabet halidir. Bu bent kapsamında haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için; sahipleri farklı iki mal, iş ürünü, faaliyet, iş vb. olmalı, iki farklı mal, iş ürünü, faaliyet, iş vb.den birisinin daha önce meydana getirilmeli(öncelik unsuru), sonradan meydana getirilen mal, iş ürünü, faaliyeti veya işlerin başkası tarafından önceden meydana getirilenler ile dış görünüş veya duyuruş yönünden aynı veya benzer olarak yaratılmalı, eylemin başkasının mal, iş ürünü faaliyeti veya işleri ile karıştırılma yaratma niteliği bulunmalıdır.
Karıştırılma (iltibas), aynen veya benzerini kullanma şeklinde gerçekleşebilir. Serbest yararlanma ve benzetmenin, taklit ve halkı aldatıcı düzeydeki benzerlik boyutuna ulaşması ve bir işletmenin yıllar süren yatırımı ve özenli çalışması sonucunda oluşturduğu imajı simgeleştiren bir ürünün taklidi halinde haksız rekabet vardır. Dürüstlük kurallarına aykırı olmamak koşulu ile herkes başkasının emeğinin sonuçlarından yararlanarak daha iyisini gerçekleştirmek ve rekabete katılmak hakkını haizdir, ancak dürüstlük kurallarının ihlal edildiği noktada koruma başlar. Haksız rekabet hukukunun konusu, dürüstlük ilkesine aykırı ticaret yönetim ve uygulamalarına karşı işletmesel çabayı, birikimi ve yatırımı kapsayan emeğin korunmasıdır. Karıştırılmanın (iltibasın) varlığının tespiti, bilirkişi aracılığıyla yapılır. Tespitte ölçüt; söz konusu ürünün orta yetenekteki olağan müşteri ya da malın hitap ettiği alıcıların yanılma olasılıkları, bunların herhangi bir ürünün yerine diğerini satın almalarının söz konusu olup olmadığıdır.
Davacı tasarımında; genel tunik elbiselerin harcıalem unsurları dikkate alınmaksızın ayırt edicilik arz eden hususun yaka kısmındaki kravat şeklindeki fular parçası olup, davalı tarafça bu unsurları içeren davacının tasarımından önce piyasaya sürülmüş ürünlere ilişkin delil sunulmadığından; Davacının tescilsiz korumaya sahip tunik tasarımı ile davalının tunik tasarımlarının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları kanaatine varıldığından davanın kabulüne, davalının eyleminin; davacının tescilsiz tasarımına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, karar kesinleştiğinde mütecaviz ürünlere el konularak masrafı davalıdan alınmak sureti ile imhasına karar verilmiştir.
Davalının eyleminin; davacının tescilsiz tasarımına tecavüz teşkil ettiği, dava sonucunda davacının haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaat bulunduğu gözetilerek karar kesinleştiğinde hüküm özetinin, Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalının eyleminin, davacının tescilsiz tasarımına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına,
2-Karar kesinleştiğinde mütecaviz ürünlere el konularak masrafı davalıdan alınmak sureti ile imhasına,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
4-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yaptığı 54,40 TL başvuru harcı 54,40 TL peşin harç 154,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.263,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 13/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır