Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/375 E. 2022/41 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/375
KARAR NO : 2022/41

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 16/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili Meslek Birliği tarafından … 33. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalı şirketçe yapılan hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edilmesi nedeniyle, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete TK 35. maddeye göre tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
… 33.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası istenmiştir.
Davacı … Birliğinin ticari defter ve kayıtları üzerinde; Davacının icra takibinde haklı olup olmadığı, takibe konu fatura bedelinin ödenip ödenmediği, kısmi ödeme varsa bu durumun tespiti ve faiz talebinin ne kadar olduğu yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
07/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının tutulması zorunlu ticari defterlerinin, TTK hükümlerine göre üsulüne uygun olarak tutulduğu, defter beratlarının GİB sistemine yüklemelerinin yasal süresinde yapıldığı, defterlerin sahipleri lehine takdiri delil niteliğine haiz olduğu, davacıya kesilmiş olan faturaların davacının defter kayıt ve beyannamelerinde mevcut olduğu, sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, davacı tarafından 2018 yılı Mali Hak Bedeli faturası düzenlenmediği ancak sözleşme fesih işlemi gerçekleşmediğinden 2018 yılı Mali Hak Bedelini davalıdan talep edebileceği, takibe konu olan 6.343,97-TL tutarındaki fatura ve sözleşme bedellerinin sözleşme şartlarına uygun olduğu, sözleşmeden kaynaklanan haklar kapsamında davacının icra takip tarihi itibariyle 6.343,97-TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacı … tarafından … 33.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalı şirketçe yapılan itirazın iptali ve davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Davacı … ile davalı şirket arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki olduğu, taraflar arasında 18/02/2016 tarihli Lisans Sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca usulüne uygun tutulan ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, bilirkişi incelemesine göre davacı …’nin ticari defter, kayıt ve dayanağı belgelerin birbirini teyit etmesi nedeni ile T.T.K. 85. maddesi gereğince delil niteliğine haiz olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmenin taraflar başlıklı 1.maddesinde tarafların: … – …, … – …, … – …, … – … ve …. olduğu görülmüştür.
Sözleşmenin “Süresi ve Feshi” başlıklı 5/1.maddesinde: ” Sözleşme 01/01/2015 – 31/12/2016 tarihleri arasındaki süreyi kapsar” hükmünün yer aldığı, 5/2. maddesinde “Taraflardan her biri süre sonunda sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir. Ancak fesih iradesi sözleşmenin hitamı tarihinden en geç bir (1) ay öncesine kadar ulaşacak biçimde yazılı olarak karşı taraf (lar) a bildirilmediği takdirde, sözleşme aynı şartlarla yıldan yıla yenilenerek devam eder” hükmünün yer aldığı görülmüştür.
Faiz, temel hukuki kavramlardan olup faize ilişkin genel ve özel kurallar pek çok yasada farklı, kapsamlı ve dağınık bir şekilde yer almaktadır. Değişik kanunlarda düzenlenen faiz hükümleri esas itibariyle faiz istenebilmesinin şartlarını ve oranını düzenleyen hükümler şeklindedir. Faiz kavramının hukuki olarak değerlendirilebilmesi, adi faiz ve ticari faiz kavramlarının belirlenebilmesi konusunun ancak faizi düzenleyen genel nitelikteki hükümlerle birlikte ele alınması halinde mümkün olabilecektir. Davaya konu olan faizi düzenleyen genel nitelikteki hükümler ise Türk Borçlar Kanununda yer almaktadır.
Belirli bir para alacağının, alacaklısına sağladığı medeni semere olarak tanımlanan faiz, Türk Borçlar Kanunu 88. maddesinde “Borçların İfası” bölümünde düzenlenmiştir. Anapara faizi ile ilgili olarak, uygulanacak yıllık faiz oranının sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenebileceği, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranının birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının %50 fazlasını aşamayacağı kabul edilmiştir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 41. maddesinde: “Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; Eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin FSEK 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar.
Eser, icra, fonogram, yapım ve yayınları kullanan ve/veya ileten umuma açık mahaller; Mahallin bulunduğu bölgenin özelliği, mahallin nitelik ve niceliği, fikrî mülkiyete konu eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların mahalde sunulan ürün veya hizmetin ayrılmaz bir parçası ve ürün veya hizmete katkısı olup olmadığı ve benzeri hususlar dikkate alınmak suretiyle sınıflandırılır veya sınıflandırma dışı bırakılır.
Faaliyet gösterdikleri sektörlerde, eser sahipleri ve/veya bağlantılı hak sahipleri meslek birlikleri, yapılan sınıflandırmaya bağlı olarak eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımından ve/veya iletiminden kaynaklanan ödemelere ilişkin tarifeleri tespit ederler. Meslek birlikleri ile umuma açık mahaller arasındaki sözleşmeler, bu tarife bedelleri veya taraflarca yapılabilecek müzakereler sonucu belirlenecek bedeller üzerinden yapılır.”
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 43. maddesinde: “Radyo-televizyon kuruluşları, uydu ve kablolu yayın kuruluşları ile mevcut veya ileride bulunacak teknik imkânlardan yararlanarak yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar, yayınlarında yararlanacakları opera, bale, tiyatro ve benzeri sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin almak zorundadırlar.
Bu kuruluşlar sahneye konmuş eserler dışında kalan eser, icra, fonogram ve yapımlar için ilgili alan meslek birlikleri ile FSEK 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak izin almak, söz konusu yayın ve/veya iletimlere ilişkin ödemeleri bu birliklere yapmak ve kullandıkları eser, icra, fonogram ve yapımlara ilişkin listeleri bu birliklere bildirmek zorundadırlar.3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun çerçevesinde faaliyet gösteren radyo-televizyon kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından, anılan kanun dışında kalan ve yayın ve/veya iletim yapan diğer kuruluşlar ise Bakanlık tarafından sınıflandırılır. ” şeklinde icra takibine konu olan sözleşme ile ilgili hükümler mevcuttur.
İcra inkâr tazminatı kavramı, İcra ve İflâs Kanunu’nda açıkça kullanılan bir kavram değildir. Ancak Kanunda üç yerde “İnkâr tazminatı” kavramı kullanılmıştır. İcra ve İflâs Kanununun 169/a maddesinin beşinci fıkrasında iki defa, 170. maddenin üçüncü fıkrasında bir defa inkâr tazminatı kavramı kullanılmıştır.
İcra inkâr tazminatı, yapılan icra takibini daha etkili kılmak için yani borçlunun haksız yere borcunu inkâr etmesine engel olmak için, getirilmiş olan bir yaptırım veya cezadır.
FSEK, B.K. hükümleri, taraflar arasındaki sözleşme, mevzuat, mahkememizce itibar edilen 07/12/2021 tarihli bilirkişi raporu ve dosyadaki bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde: Davacının tutulması zorunlu ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulduğu, defter beratlarının GİB sistemine yüklemelerinin yasal süresinde yapıldığı, defterlerin sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, davalıya kesilmiş olan faturaların davacının defter kayıt ve beyannamelerinde mevcut olduğu, 18/02/2016 tarihinde taraflar arasında imzalanan LİSANS SÖZLEŞMESİ ‘ne istinaden davacının icra takibinde haklı olduğu, davacının icra takibi başlattığı fatura ve faiz talebinin sözleşmeden kaynaklanan haklar kapsamında olduğu, davacı tarafından 2018 yılı Mali Hak Bedeli faturası düzenlenmediği ancak sözleşme fesih işlemi gerçekleşmediğinden 2018 yılı Mali Hak Bedelinin davalıdan talep edebileceği, takibe konu olan 6.343,97-TL tutarındaki fatura ve sözleşme bedellerinin sözleşme şartlarına uygun olduğu, sözleşmeden kaynaklanan haklar kapsamında davacının icra takip tarihi itibariyle 6.343,97-TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu alacak belli (likit) olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE,
1-… 33. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
2-Asıl alacak tutarının % 20 ‘si üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
3-86,67 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 31,51-TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 6.343,97-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 54,40 TL başvuru harcı, 55,16 TL peşin harç, 146,25-TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.255,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı şirketin yokluğunda MİKTAR İTİBARİ İLE KESİN OLMAK ÜZERE verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 21/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır