Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/372
KARAR NO : 2023/56
DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan asıl dava: Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini, karşı dava: Markanın Hükümsüzlüğü ve Kullanmama Nedeni İle İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin toptan altın ticareti ile iştigal etmekte olup, …’de ticaret siciline kayıtlı olmasına rağmen, esas ticari faaliyetinin … olduğunu, uzun yıllardır … adresinde toptan ve perakende altın satışı yaptığı dükkanının mevcut olduğunu, toptan altın satış yapması nedeniyle “markalaşma” yoluna giderken “…” ve “…” ifadelerinden yola çıkarak zaman içerisinde … numaralı “…”, … numaralı ” …”, … numaralı ” …” ve … numaralı “…” markalarını kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin bu markaları hem faaliyet merkezinin bulunduğu Hakkari ilinde, hem de … adresindeki işyerinde de kullandığını, davalı …’ın, müvekkili şirketin yetkilisi …’ın kardeşi olup, kısa bir süre önce ağabeyinin firması ile aynı sektörde (toptan altın ticaretinde) ancak ondan bağımsız ve ayrı olarak yine Kapalıçarşı içindeki … adresinde faaliyete geçmeye karar vererek işyeri açtığını, akabinde müvekkilinin markası ile iltibas yaratabilecek ve ortalama altın tüketicisini igfal edebilecek “…” ile “…” markasını TPMK nezdinde 10/09/2020 tarihinde tescil ettirdiğini, “…” ve “…” markaları için seçilen emtia nice kodlarının ise yine “…”, ” …”, ” …”, “…” markalarında olduğu gibi … ve … sınıfta tescil ettirdiğini, davalının “… ” markasını mütecaviz bir şekilde müvekkiline ait “…” markasını, dükkanın tabelasında da kullandığını, ortalama altın tüketicisini aldatmakta ve müvekkilinin müşteri portföyünü onun rızası olmaksızın kendisine yönlendirmekte ve de haksız rekabet ortamı oluşturarak ona zarar vermesi nedeni ile davalı adına tescilli …numaralı “…” ile … numaralı “…” nun, müvekkili adına tescilli “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markaları ile … ve … emtia sınıfları bakımından benzer olduğunun tespitine, hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Asıl dava yönünden; markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığından öncelikle davacının tedbir talebinin reddine, müvekkilinin “…” markası ile davacının markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, ” …” kelimesinin, bir meslek grubunun iş yaptığı yeri tanımlamasından dolayı davacının markaları ile aynı sınıfta hizmet veren herkesçe kullanılarak tüketildiğini, esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu dolayısıyla davacı markaları ile karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını bunun yanı sıra davacı şirket yetkilisinin müvekkilinin markalarına sessiz kalması hatta ve hatta bu süreçte kataloglarda müvekkiline yer vermesi, dükkan açılışlarına katılması gibi dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerden müvekkilinin “…” markası açısından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin “…” markası ile davacının markaları arasındaki herhangi bir benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesinin, bir meslek grubunun iş yaptığı yeri tanımlamasından dolayı davacının markaları ile aynı sınıfta hizmet veren herkesçe kullanılarak tüketildiğini, “…” kelimesinin cins adını tanımladığını, kaba bir çeviri ile “…”un anlamının Altın Piyasası olduğunu dolayısıyla hiç bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, müvekkilin markasının esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu, dolayısıyla davacı markaları ile karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını bunun yanı sıra davacı şirket yetkilisinin müvekkilinin markalarına sessiz kalması ve hatta bu süreçte kataloglarda müvekkiline yer vermesi, dükkan açılışlarına katılması gibi dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları nedenlerden dolayı, müvekkilinin “…” markası açısından davanın reddi gerektiğini, karşı dava yönünden; davacının markalarının 6769 sayılı SMK’nın 4, 5. maddesinin (a), (b), (c) ve (d) bentleri uyarınca tescil edilemeyecek işaretlerden oluştuğundan kanunun 25. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, davacının “…”, “” …”, ” …” ve “…” markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin taleplerinin yerinde görülmemesi halinde ise davacının ” …”, ” …” ve “…” markalarının tescil tarihlerinden itibaren hiç bir şekilde kullanmadığı dikkate alınarak 6769 sayılı SMK’nın 9/1. maddesi uyarınca markalarının iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’ nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
18/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Asıl dava yönünden; Davacının markalarındaki … veya … ibaresi ile davalı markasındaki … ibaresinin aynı olmasının tek başına markalar arasında iltibasa sebebiyet veremeyeceği, davalı markasındaki … ibaresinin davacı markalarında bulunan tasviri işaretlerden farklı olarak markayı ilgili alıcı grubu nazarında ses, kelime, görünüm anlamında farklılaştırmış olduğundan takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla … numaralı “…” isimli markanın hükümsüzlük koşullarının SMK 6/3 çerçevesinde oluşmadığı, karşı dava yönünden; Davacının “…”, ” …”, ” …” markalarının tasviri bir işaretlerden oluşmakta olup hizmet ismi, coğrafi isim ile ürün isminin birleşiminde oluşmakta olup tescil edildiği kuyumculuk sektörü dikkate alındığında tescil edildiği mal ve hizmet sınıfları yönünden SMK 5/c ve d bentleri gereğince tasviri işaret olmakla tescil edilmemelerinin gerektiği, bu çerçevede bu markanın hükümsüzlüğünün söz konusu olabilmesi için bu markaların SMK 5/2 hükmü gereğince tescil tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmamış olmaları gerekeceği, eğer ayırt edici nitelik kazanmışlarsa SMK 5/ (b), (c) ve (d) bentleri doğrultusunda hükümsüzlüklerinin de söz konusu olamayacağı, dosyada davacının “…”, ” …”, ” …” ibareli markalarının kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının “…” ibaresi ise doğrudan tescil olduğu mal ve hizmet sınıfına yönelik bir tasvir ve atıf içermediğinden, bu markanın SMK 5. maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının “…” ibareli markasının kullanmama nedeniyle iptali koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
02/09/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Asıl dava yönünden; Davacının markalarındaki …. veya … ibaresi ile davalı markasındaki … ibaresinin aynı olmasının tek başına markalar arasında iltibasa sebebiyet veremeyeceği, davalı markasındaki … ibaresinin davacı markalarında bulunan tasviri işaretlerden farklı olarak markayı ilgili alıcı grubu nazarında ses, kelime, görünüm anlamında farklılaştırmış olduğundan takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla 2019/62441 numaralı “…” ve… numaralı “… …” isimli markanın hükümsüzlük koşullarının SMK 6/3.maddesi çerçevesinde oluşmadığı, karşı dava yönünden; Davacının “…”, ” …”, ” …” markalarının tasviri işaretlerden oluşmakta olup hizmet ismi, coğrafi isim ile ürün isminin birleşiminden oluşmakta olup tescil edildiği kuyumculuk sektörü dikkate alındığında tescil edildiği mal ve hizmet sınıfları yönünden SMK 5/c ve d bentleri gereğince tasviri işaret olmakla tescil edilmemelerinin gerektiği, bu çerçevede bu markanın hükümsüzlüğünün söz konusu olabilmesi için bu markaların SMK 5/2. maddesi gereğince, tescil tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmamış olmaları gerekeceği, eğer ayırt edici nitelik kazanmışlarsa SMK 5/ (b), (c) ve (d) bentleri doğrultusunda hükümsüzlükleri de söz konusu olamayacağı, dosyada davacının “…”, ” …”, ” …”, ibareli markalarının kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının “…” ibaresinin ise doğrudan tescil olduğu mal ve hizmet sınıfına yönelik bir tasvir ve atıf içermediğinden bu markanın SMK 5. maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının “…” ibareli markasının kullanmama nedeniyle iptali koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava: Davalı … adına tescilli … numaralı “… …” ve … numaralı “…” markalarının, davacı şirket adına tescilli “…”, ” …”, ” …”, “..” markalar ile … ve …sınıf emtialar bakımından benzer olduklarının tespiti, davalı adına tescilli “… ” ve “…” markalarının …, ….sınıf emtiaları bakımından hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile hükmün ilanına ilişkindir.
Karşı dava: Davalı … markalarının 6769 sayılı SMK’ nın 4. ve 5.maddeleri uyarınca tescil edilemeyecek işaretlerden oluştuğu iddiasına dayalı ” …”, ” …”, “…” markalarının hükümsüzlüğü, hükümsüzlük talepleri kabul edilmediği takdirde; ” …”, ” …”, “…” markalarının kullanmama nedeni ile iptali istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK’nın 5. maddesinde marka tescilinde mutlak red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
6769 sayılı SMK’nın 6. maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. maddesinde “Marka Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir…
6769 Sayılı SMK’nın “Markanın kullanılması” başlıklı 9. maddesinde: “- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9.maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve markanın marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.
6769 sayılı SMK’nın 26.maddesi uyarınca kullanmama nedeniyle markanın iptali yetkisi Türk Patent Kurumuna aittir. Ancak bu hüküm SMK’nın 192/1.maddesi uyarınca kanunun yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26/1-a bendi gereğince 9/1. maddenin birinci fıkrasındaki belirtilen hallerin mevcut olması halinde kurum tarafından markanın iptaline karar verilir.
Ancak SMK ‘nın 192/1-a maddesi gereğince bu uygulama, yani idari kararla iptal uygulaması, SMK’nın yürürlük tarihinden itibaren 7 yıl sonra, yani 10 Ocak 2024 tarihinde başlayacak, SMK’nun geçici 4/1 maddesine göre de bu tarihe kadar markanın kullanmama nedeniyle iptali istemleri mahkemelerce incelenerek, iptal davası yargılaması sonucunda karara bağlanacaktır.
6769 Sayılı SMK’nın Geçici 4. maddesinde: (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır.
(2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır.
(3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.” hükmü yer almaktadır.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK’nın markanın kullanım külfetine ilişkin 9. maddesi hükmü hem geçmişte tescil edilen markalar için, hem de gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma yüklentisi getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait marka da kullanma külfeti veya yüklentisi altıntadır.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar beş yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır. Bu nedenle markanın tescil edildiği tarihten itibaren bu süre hesaplanacağı için dava süresindedir.
Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi yasa gereği olan davalının, kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Davalı kullanıma ilişkin kanıtları açık ve anlaşılabilir biçimde mahkemeye sunacaktır. Yoksa mahkeme veya davacı, markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir hizmet sınıf için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir.
Kullanılmayan markaların iptal edilerek Marka Sicilinden silinmesi ve ticaret hayatına tekrar dahil edilmesinde, markayı tescil ettirmek isteyen kişi yada şirketlerin yararı olduğu gibi kamu yararı da bulunmaktadır.
Markanın kullanıldığını ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça markanın tescil edildiği, sınıf/alt sınıflar için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak, anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ve ciddi biçimde kullanıldığının ispatı gerekir.
Markanın kullanılması, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin aynı ve benzer mallarından ve hizmetlerinden ayırt edilebilmesi için ticaret alanına konulması, uygulamaya sunulması demektir. Tescil edilen markanın kullanılma zorunluluğunun getirilmesinin amacı, çekici gücü yüksek bir markanın yaratılmasının giderek güçleştiği günümüzde, sahibi tarafından kullanılmayan bir markanın hala bu kişinin tekeli altında bırakılmasının haksızlıklara yol açacağı düşüncesidir. Bu yolla bir anlamda markalar sicilini gereksiz yere işgal eden koruyucu markalarla savaş amaçlanmıştır. Markanın kullanılması, fiili bir durum olup marka sahibinin tescilli markasını kural olarak yurt içinde veya ihracatta, kendisi veya izni ile üçüncü şahıs tarafından sicilde kayıtlı mallar ve hizmetler için işlevlerine uygun, ciddi, ekonomik şekilde kullanmasını ifade eder.
İptal sebebi olan ciddi anlamda kullanmanın olup olmadığının, bu madde incelenmesinde her olayın özelliklerine göre davadaki tüm veriler dikkate alınmalı ve kullanımın, ilgili markanın tescilli olduğu mal ya da hizmet sektöründe Pazar payı yaratmaya ya da mevcut pazar payını sürdürmeye yeterli bir kullanım olup olmadığı değerlendirilmeli ve mal ya da hizmetin niteliğine göre, yeterli kullanım miktarının değişebileceği, bazı mallar yönünden az sayıda üretim yeterli olabilecekken bazı mallar yönünden çok daha fazla kullanımın aranabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Markanın ciddi kullanımı; söz konusu markanın, tescil edildiği mal ve hizmetler için Pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak söz konusu mal veya hizmetlerin menşe kimliği garanti edecek şekilde kullanılması halinde söz konusu olur. Bunu tespit için piyasanın karakteristik özellikleri, marka ile korunan mal ve hizmetin niteliği, kullanımın gerçekleştiği coğrafi bölge, kullanımın sıklığı ve düzenli olup olmaması ile kullanım ölçeği de gözetilmelidir.
Markanın kullanımı süreklilik arz etmelidir. Ancak bu süreklilik hiç ara vermeksizin kullanılma anlamında değildir, marka sahibinin yürüttüğü ticari faaliyetin niteliği, ekonomik koşulların değişmesi gibi sebeplerle kullanmaya ara verilebilir, ancak ara verme hiçbir şekilde 5 yılı aşamaz.
SMK 9. maddesi anlamında bir kullanımın söz konusu olabilmesi için kullanımın Türkiye’de gerçekleşmesi gereklidir. Yurt dışında gerçekleşen kullanım, bu madde anlamında kullanım kabul edilmez.
Kullanım; markanın tescilli olduğu mal ve /veya hizmetlerde, fiziki olarak mal üzerinde kullanımı şeklinde olabileceği gibi markanın faturalarda, internette, kataloglarda, gazete ilan ve reklamlarında kullanılması da “kullanma” sayılır. Marka hangi sınıf veya sınıflarda tescil edilmişse o sınıf veya sınıflardaki mallar ve hizmetler için kullanılmalıdır. Hakkı devam ettirici kullanma ancak marka sahibi markayı sicilde kayıtlı mal veya hizmetler için fiilen kullandığında var olacaktır. Markanın tescil edildiği mallardan veya hizmetlerden sadece bir bölümü için kullanılması, diğerlerinin de kullanımı anlamına gelmez.
Markanın bir mal veya hizmet bakımından kullanılması, sadece kullanmanın gerçekleştiği mal ve/veya hizmet için markayı ayakta tutmaktadır. Benzer de olsa, kullanılmayan mal ve/veya hizmet yönünden hükümsüzlük koşulları oluşmaktadır.
Kullanımın “markasal” olması yani kaynak gösterme fonksiyonuna uygun olması gerekir. Markanın, markasal olmayan bir şekilde “işletme adı” olarak kullanılması, markasal bir kullanım değildir.
SMK hükümleri, mevzuat, mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu kök/ek raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “…”, … numaralı “….”, … numaralı ” …”, … numaralı “…” markaların … adına,… numaralı “…” ve … numaralı “….” markaların … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır
Asıl davada: Davacı …’nin markalarındaki “…” veya “…” ibaresi ile davalı …’a ait markalardaki “…” ibaresinin aynı olmasının tek başına markalar arasında iltibasa sebebiyet vermeyeceği, davalı markasındaki “…” ibaresinin davacı markalarında bulunan tasviri işaretlerden farklı olarak markayı ilgili alıcı grubu nazarında ses, kelime, görünüm anlamında farklılaştırmış olduğundan … numaralı “…” ve… numaralı “… ” markalarının hükümsüzlük koşullarının SMK 6/3.maddesi çerçevesinde oluşmadığı kanaatine varıldığından, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı davada: …’nin, “…”, ” …”, ” …” markalarının tasviri işaretlerden oluştuğu, hizmet ismi, coğrafi isim ile ürün isminin birleşiminden oluştuğu, tescil edildiği kuyumculuk sektörü dikkate alındığında; tescil edildiği mal ve hizmet sınıfları yönünden SMK 5/c ve d bentleri gereğince tasviri işaret olmakla tescil edilmemelerinin gerektiği, bu çerçevede bu markaların hükümsüzlüğünün söz konusu olabilmesi için markaların SMK 5/2.maddesi gereğince, tescil tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmamış olmalarının gerektiği, eğer ayırt edici nitelik kazanmışlarsa SMK 5/b, c ve d. bentleri doğrultusunda hükümsüzlüklerinin de söz konusu olamayacağı, “…”, ” …”, ” …” ibareli markalarının kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, “…” ibaresinin ise doğrudan tescil olduğu mal ve hizmet sınıfına yönelik bir tasvir ve atıf içermediğinden bu markanın SMK 5.maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, “…” ibareli markasının kullanmama nedeniyle iptali koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVANIN REDDİNE,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 125,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
KARŞI DAVANIN REDDİNE,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 120,60 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır