Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/361 E. 2023/146 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/361 Esas
KARAR NO : 2023/146

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Ticaret Unvanından Terkini
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Ticaret Unvanından Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: HMK’nın 390. madde hükmü uyarınca davanın esasına girilmeden ve dilekçelerinin davalılara tebliğ edilmeden evvel; davalıların … markasını davacıya ait … markası ile karıştırılmaya yol açacak kadar benzer kullandıklarını ve bu itibarla müvekkiline ait marka haklarına tecavüz oluşturan ve haksız rekabet oluşturan eylemler gerçekleştirdiklerine dair, davalılara ait web sitelerinde ve sosyal medya hesaplarındaki linklerde yer alan görsellerin en az bir teknik bilirkişi ve bir marka hukuku konusunda uzman bilirkişi marifetiyle tespitini, ilgili dökümlerin alınarak mahkeme dosyasına sunulmasını, davalıların “…” markasının ve kullanıldığı mal ve hizmetlerin, davacının dünya çapında tanınmış “…” markasına ve tescile konu mal ve hizmetleri ile aynı olması ve çok büyük ölçüde benzemesi ve bu suretle açık biçimde karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali doğurması sebebiyle davalıların, davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, davalıların ürünlerinin her türlü kullanım, üretim, satışının, dağıtım ve tanıtımının durdurulması ve engellenmesini, davalıların, davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden ve “…” markası/logosunu içeren ürün, tabela, araç üzeri reklam, reklam, ambalaj, broşür, fatura, katalog, poster, kartvizit vb. her türlü evrak ile bütün iş materyallerine, belgelerine ve bu ürünlerin üretimine yarayan makine, araç, kalıplara, el konulması ve imhası edilmesini, “…” ibareli ürünlerin davalılar tarafından satışının e-ticaret siteleri üzerinden pazarlanmasının durdurulması ve önlenmesine teminen e-ticaret sitelerine kararın ihbaren bildirilmesine, “…” ibareli ürünlerin davalılar tarafından ithalat ve ihracatının durdurulması ve önlenmesine teminen, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na ithalat ve ihracatının durdurulması ve önlenmesi yönünde müzekkere yazılmasını, sosyal medya hesapları ile bunlarla sınırlı olmamak üzere “…” ibaresini içerir tüm sosyal medya hesaplarına (facebook, instagram, twitter, LinkedIn) Türkiye’den erişimin yasaklanması dahil olmak üzere engellemesine ve bu karar uygulatma üzere Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne müzekkere yazılmasını, müvekkiline ait tescilli marka haklarına tecavüz teşkil etmesi ve haksız rekabet oluşturması sebebiyle, “…” ibaresinin davalılardan …’a ait ticaret unvanından terkinine ve bu amaçla ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, mahkeme karar özetinin tüm Türkiye’de yayınlanan ve en yüksek tiraja sahip ilk 3 gazeteden birinde bir kez ilanına, ilan ücretinin peşin olarak davalıdan alınmasına ve Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkillerinin uzun yıllardan beri davaya konu markalarını tescil ettirerek çeşitli ürünlerde kullandıklarını, müvekkillerinin davaya konu markalarının tanınmış olduğunu, tarafların ticari faaliyet alanlarının farklı olduğunu, dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, işbu davanın ikame edilmesinin hakkanivete avkırı olduğunu, müvekkillerinin markalarının tescilli olduğunu bu nedenle davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, davalı … İthalat’a ait ticaret unvanından … ibaresinin terkini ile hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
Davacıya ait markanın TPMK tescil kayıtları celp ve tetkik edilmiştir.
Davalılara ait markanın TPMK tescil kayıtları celp ve tetkik edilmiştir.
01/01/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunun sonuç kısmında özetle; davacı tarafından belirtilen bahsi geçen “…” alan adının güncel olarak aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 26.04.2018 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin “…” olarak yazılı olduğu, bahsi geçen “…” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, ilgili internet sitesi ve belirtilen siteye bağlı linkler incelendiğinde tespite konu “…” ibareleri ürünlerin tanıtım ve satışlarının yapıldığı, bahsi geçen “…” sosyal medya hesaplarına ait sayfaların kullanımda ve aktif olduğu, genel profil sayfası ve paylaşımlar kontrol edildiğinde tespit konusu “…” ibarelerinin kullanıldığı, dosyaya sunulan bahsi geçen “…” sosyal medya hesabın ve bu hesaba ait linklerin güncel olarak kullanımda ve aktif olmadığı, davacının markaları ile davalılarca internet sitesinde ve sosyal paylaşım sitelerinde kullanılan … esas unsurlu ibareler arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalılarca markasal olarak kullanılan … ibaresinin davacı yanın … esas unsurlu markaların seri markası ve/veya türev markası olduğu izlenimi vereceği, bunların kaynağının aynı işletme olduğu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğu kanısı yaratacağı ve bu durumun iltibas ihtimali yaratacağı ifade edilmiştir.
03/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunun sonuç kısmında özetle; Davacının markaları ile davalılarca internet sitesinde ve sosyal paylaşım sitelerinde kullanılan … esas unsurlu ibareler arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalılarca markasal olarak kullanılan … ibaresinin davacı yanın … esas unsurlu markaların seri markası ve/veya türev markası olduğu izlenimi vereceği, bunların kaynağının aynı işletme olduğu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğu kanısı yaratacağı ve bu durumun iltibas ihtimali yaratacağı, ihtimalinin mevcut olduğu, sonuç olarak davalıların kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz koşullarını haiz olduğu, davalılar tarafından dava dosyasına sunulan … ibareli işaretin uzun yıllardan itibaren kullanıldığı iddiasına ilişkin sunulan evraklar incelendiğinde, her zaman düzenebilecek mahiyetteki resmi niteliği haiz olmayan, tarih içermeyen bu nedenle ne zamana ait olduğu anlaşılmayan görsellerin, broşür, katalog, el ilanı vb tanıtım evrakının davalıların … ibareli işareti kullandığını ispata elverişli olmadığı, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlenmiş 2008 yılına ait 10 adet fatura, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2009 yılına ait 6 adet, … vergi nolu Dava dışı …tarafından düzenlemiş 2010 yılına ait 1 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş, 2011 yılına ait 0 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2012 yılına ait 0 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2013 yılına ait 0 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2014 yılına ait 0 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2015 yılına ait 0 adet, … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlemiş 2016 yılına ait 0 adet, davalılardan … tarafından 2017 yılına ait 3 adedi enerji tasarruf ampulü, 1 adet yapıştırıcı ne ilişkin fatura (diğer davalı Knitex Ithalat … adına düzenlenmiştir.). davalılardan Akgül İthalat İhr. Ve Dahili Pazarlama Rudvan Aka tarafından 2018 yılına ait 3 adedi enerji tasarruf ampulü, 1 adet yapıştırıcı ürününe ilişkin fatura (diğer davalı knitex ithalat … adına düzenlenmiştir.). davalılardan knitex ithalat … tarafından 2018 yılına ait 3 adet fatura davalılardan knitex ithalat … tarafından 2019 yılına ait 0 adet fatura, faturalarda ürünün cinsi kısmında … markasının yazılı olduğu yukarıda belirtilen 2009-2016 yıllarına ait faturaların dava dışı … vergi nolu Dava dışı … tarafından düzenlendiği,, işbu faturaların davalıların dava konusu işareti kullandıklarını ispata elverişli olmadığı, davalı tarafından sunulan tanıtım filmi ve 2021 yılına ait reklam videosu faturası dava tarihinden sonraki tarihli olup, dava konusu işaretin davalılarca uzun yıllardan beri kullanmak suretiyle tanınmışlık iddiasını ispata elverişli olmadığı, arz edilenler muvacehesinde, davalılarca sunulan mezkur delillerin davalılarca … ibareli markanın … sınıflara dahil emtialarda yoğun bir şekilde kullanıldığını ispata elverişli olmadığı, bilirkişi raporumuzun 2.1. nolu bölümünde belirtildiği üzere davacı yanın Türk Patent Ve Marka Kurumu nezdinde tescilli … nolu markası … sınıflara dahil emtialarda tescilli olduğu, bu kapsamda davalıların basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğü uyarınca dava konusu işareti kullandıkları emtialarda/hizmetlerde sonraki tarihli marka kullanıcısı olarak aynı sektördeki faaliyet gösteren diğer firmaların markalarını yeterli bir araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, dava dosyasında davacının davalıların mezkür markasal kullanımlarını bildiği, sonraki tarihli kullanıcı olan davalıların işbu faaliyetlerine sessiz kalarak güven oluşturduğuna, zımnen de olsa rıza, icazet gösterdiğine ilişkin somut bir delil bulunmadığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, huzurdaki davanın dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olmayacak şekilde davacı tarafından ikame edildiği, davacının markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğu, davalılardan … ibareli ticaret unvanının kılavuz unsurunun … ibaresi olduğu, davalılardan … ibareli ticaret unvanının davacının markalarının esas unsurunu içermekte olduğu, ticaret unvanındaki ithalat ibaresi davalılardan …’ın davacının markasından uzaklaştırmaya yetmeyeceği, fonetik, görsel ve kavramsal açıdan davacının tescilli markaları ile benzer olduğu, davalılardan …’ın “…meşgalesi hırdavat malzemeleri ve el aletler alatı ihracatı toptan ticaretini yapmak,” şeklindeki iştigal alanının davacının … yer alan emtialar için benzer olduğu, söz konusu hizmetlerin orta düzeyde tüketiciye hitap ettiği, orta düzeydeki tüketici kitlesinin dikkat düzeyi göz önüne alındığında, davalının kullanımlarının orta düzeydeki tüketici kitlesinin nezdinde davalı tarafından sunulan hizmetin aynı kökenden geldiğini varsaymalarının yanında, her iki işletmenin farklı olduğunun bilincinde olmaları ancak iki işletmeyi idari/ekonomik açıdan bağlantılı görmeleri ihtimalini de kapsayarak iltibasa düşme ihtimalinin mevcut olduğu, 6769 Sayılı SMK” nın 7. maddesinin 3. fıkrasının e bendi ve 29. maddesi uyarınca davalılardan… ” tarafından ticaret unvanında … ibaresinin “…meşgalesi hırdavat malzemeleri ve el aletlerinin ithalatı ihracatı toptan ticaretini yapmak,” şeklindeki iştigal alanında kullanılmasının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davalıların davacının markalarının benzeri olan esas unsurları … olan işaretleri davacının markalarının tescilli olduğu emtialarda markasal olarak kullanıldığı, davalıların işbu ftilinin “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklindeki TTK’nın 55./1-a-4. maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil edeceği kanaatine varıldığı görülmüştür.
Mahkememiz ara kararı gereğince 2. bilirkişi heyeti oluşturulmuş olup 19/09/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunun sonuç kısmında özetle: davalının ticari defter belge, mağaza görselleri, reyon ürün görselleri, fatura görselleri, stok listeleri vb. argumanlar incelenmiş olup, “…” markalı ürünlerin adet ve ürün çeşidi bakımından yoğun ve ciddi kullanım içerdiğinin görüldüğü, “…” markasının davacı adına …tarihinden beri … tescil numarası ile tescilli olduğu, davalı tarafça kullanılan “…” markasının aradaki mal ve hizmet benzerliği ile kullanılan ibarenin yüksek oranda benzerlik taşıması nedeniyle son tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın davacı markasına zarar vereceği bu durumun SMK 29/1 maddesi gereğince marka hakkına tecavüz oluşturduğu, marka hakkına tecavüz oluşturan bu durumun ayrıca tüketici gözünde davacı ile davalılar arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın TTK 55/1-A-4 maddesi anlamında haksız rekabet oluşturacağı, bu tespitler karşısında SMK 149/1 maddesinde belirtilen taleplerin ileri sürülebileceği kanaatine varıldığı, işbu heyet tarafından hazırlanan ek raporda da anılı tespitlerin devam ettiği görülmüştür.
Huzurdaki dava; marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması taleplerine ilişkin olup dava tarihi itibari ile uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesine bakıldığında; ”(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir.
(2)Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması” hükümlerinin yer aldığı görülmektedir.
SMK’nın 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup bunlar marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleri olarak belirtilmiştir.
Anılı Kanunun 149. maddesi ise; “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlenmeler ışığında somut olaya bakıldığında öncelikle tespiti gereken hususun, davalıların sonraki tarihli tescilli ‘…’ markasına ilişkin kullanımlarının davacının önceki tarihli tescilli ‘…’ markasından doğan haklarını ihlal eder mahiyette olup olmadığı, bu nedenle davacı yanın marka tescilinden doğan haklarının ihlal edilip edilmediğinin saptanması noktasında toplandığı anlaşılmıştır. İşbu iddiaların tetkikinde ise markaları oluşturan ibarelerin esas unsurları arasındaki benzerliğin, ilgili tüketici kitlesi algısında iltibasa sebebiyet verebilecek yahut taraf markaları arasında en azından iktisadi veya idari bir bağ kurulmasına yeterli neden olacak düzeyde olup olmadığının irdelenmesi gerekmiştir. Somut uyuşmazlığa bakıldığında, davaya konu markaların yer aldığı ürünlerin ayniyet ve yüksek oranda benzerlik gösterdiği ve davalıların üretim/ satışını yaptıkları markaya konu ürünlerin davacıya tescilli markanın kapsadığı mallarla aynı ve benzer olduğu, markalar arasında kelime unsurunun ön plana çıktığı, telaffuz ve görsel benzerliğinin yoğun olduğu, yalnızca 1 harf farklılığından oluşan kullanım kapsamında markalar arasında yüksek oranda benzerliğin bulunduğu, yüksek oranda benzerlik nedeni ile tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin de yüksek olduğu, bu nedenle tüketici nezdinde her iki taraf arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu algısını yaratmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Bu hâli ile SMK’nın 29. ve 7/2-b maddesinde belirtildiği üzere tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması nedeni ile davacının marka hakkına tecavüzün mevcut olduğu sonucuna varılması gerekmiştir. Her ne kadar davalıların kullanımı tescilli markaya dayanmakta ise de SMK’nın 155. maddesi gereğince, marka hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceğinden dolayı davacının önceki tarihli tescilli hak sahipliğine üstünlük tanınması gerekmiştir.
Belirtilen gerekçeler ışığında; davalıların davacı adına tescilli “…” markasından bir harfi değiştirmek sureti ‘…’ ibaresi ile aynı ve benzer emtia gruplarında ürün imal edip, satışa arz etme ve ticaret ünvanı/işletme adı olarak kullanılmasına dayalı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla; SMK’nın 149. maddesi gereğince davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, SMK’nın 7/3-e maddesi gereğince “…” ibaresinin davalılardan … Ithalat’a ait ticaret unvanından terkini, alan adları ile sosyal medya hesaplarına Türkiye’de erişimin engellenmesi, SMK’nın 149/1-g maddesi gereğince karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de en yüksek tiraja sahip ilk 5 gazeteden birinde bir kez ilanı istemleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı taraf SMK’nın birinci kitabında düzenlenen marka hakkına ilişkin hükümlerin yanı sıra ayrıca TTK’nın haksız rekabet hükümleri gereğince de istemde bulunmuş olup anılı düzenlemelerin kümülatif olarak somut olayda tatbikinin gerekip gerekmediği meselesinin aydınlatılması gerekmiştir. Bu noktada emsal alınan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/5189 esas, 2022/1852 karar sayılı ilamı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/439 esas, 2023/201 karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; 6762 sayılı mülga TTK’nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmiyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, marka hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK’nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de anılı hüküm nedeniyle mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta iken mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5.maddesindeki hüküm, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren mer’i 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanunun gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 sayılı Marka KHK, 554 sayılı End. Tasarım KHK ve 555 sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK’nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK’nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır. Bu hâli ile markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, dairenin eski içtihatlarını sürdürme imkanının kalmadığı belirtilmiştir.
Nitekim Türk Borçlar Kanunu’nun sebeplerin yarışması başlıklı 60. maddesi gereğince de bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkimin, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar vereceği ifade edilmiştir. Bu gerekçeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı yana en iyi giderim imkanı sağlayan SMK hükümleri kapsamında hukuki koruma sağlanmış olup aynı zamanda haksız rekabete ilişkin hükümlerin kümülatif olarak uygulanmasına yer olmadığı sonucuna varılması gerekmiştir. Bu açıklamalar doğrultusunda haksız rekabet hükümlerine yönelik davacı istemlerinin reddine dâir aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-SMK’nın 29. ve 7. maddeleri kapsamında davalıların davacı adına tescilli “…” markasından bir harfi değiştirmek sureti ‘…’ ibaresi ile aynı ve benzer emtia gruplarında ürün imal edip, satışa arz etme şeklindeki eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine,
2-SMK’nın 7/3-e maddesi gereğince “…” ibaresinin davalılardan … Knitex Ithalat’a ait ticaret unvanından terkinine, karar kesinleştiğinde bağlı olduğu ticaret sicil müdürlüğüne kararın bildirilmesine,
3-“…” olmak üzere ”…” ibaresini içerir anılı alan adları ile sosyal medya hesaplarına Türkiye’de erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinde bu hususta Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına,
4-SMK’nın 149/1-g maddesi gereğince karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de en yüksek tiraja sahip ilk 5 gazeteden birinde bir kez ilanına, masrafın davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline,
5-SMK’nın marka hakkına yönelik hükümleri ile TTK’da düzenlenen haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin kümülatif olarak tatbiki TBK’nın 60. maddesi ışığında yerinde görülmediğinden davacı yanın haksız rekabete yönelik istemlerinin reddine,
6-Alınması gereken 269,85 TL ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile eksik 215,45 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yaptığı 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 peşin harç, 540 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 6.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.148,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır