Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/330 E. 2023/142 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/330
KARAR NO : 2023/142

DAVA : FSEK – MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 14/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: …’ta … diye tanınan muris …’ın, … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı kesinleşen ilamında hükmedildiği üzere “…” adlı eserin hak sahibi olduğunu, müvekkillerinin ise eser üzerinde hak sahipliği olan muris …’ın yasal mirasçıları olduğunu, davalı şirketin yapımcısı olduğu “…” albümünde, ” …” adlı eser izinsiz olarak ve değiştirilerek kullanıldığını, bahsi geçen eserin …, …, … gibi müzik platformlarında yayınlanarak çok geniş kitlelere ulaştığını, nitekim eserin davalı şirketin … kanalında da halen yayınlanmaya devam ettiğini, söz konusu izinsiz kullanımların dava tarihi itibariyle tespit edilen bir kısım internet uzantılarının dilekçelerinde yer aldığını, izinsiz kullanımların müvekkillerinin hem mali hem de manevi haklarını ihlal ettiğinin şüphesiz olduğunu, dava konusu eserin müvekkillerinden izin alınmaksızın değiştirilmesi ve kullanılmasının muris …’ın oğlu …, kızı …, kızı … ve kızı … için maddi tazminatın yanında manevi tazminatın da ödenmesini, zira eserin davalı şirketin yapımcılığını üstlendiği albümde, sanatçı tarafından izinsiz şekilde yorumlandığını ve değiştirilerek icra edildiğini, davalı şirketin müvekkillerinin hak sahibi olduğu eseri kendi yapımcısı olduğu albümde izinsiz şekilde kullanarak ve değiştirerek müvekkillerinin maddi ve manevi haklarını ihlal ettiğini, eserin izinsiz kullanımının öğrenilmesi üzerine 02/03/2020 tarihinde ticari dava şartı olan arabuluculuk sürecine başlandığını, davalı şirketten haksız kullanımlarının durdurulmasının da talep edildiği ancak arabuluculuk sürecinin 11/03/2020 tarihinde tarafların anlaşamaması ile son bulduğunu, davalı şirketle haksız kullanımlara ilişkin olarak arabuluculuk sürecinden de bir sonuç alınamaması üzerine bu davanın açıldığını, açıkladıkları nedenlerle yazılı izin almaksızın eserin kullanılması sebebiyle FSEK 68. maddesinden doğan üç kat tutarında tazminat için arabuluculuk sürecine başvuru tarihi olan 02/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte şimdilik 9.000 TL tazminata hükmedilmesini, Muris …’ın oğlu …, kızı …, kızı … ve kızı …’in her biri için 2.000 TL olmak üzere manevi hakların ihlali nedeniyle toplam 8.000 TL manevi tazminata arabuluculuk sürecine başvuru tarihi olan 02/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte hükmedilmesini, hüküm özetinin ülke çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, ilan masrafının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Eser sahipliğinin ispatı bakımından dayanılan kararın bu dava bakımından bağlayıcı olmadığını, davacıların; dava konusu ” …” isimli eser üzerinde murislerinin hak sahibi olduğunun … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… E…. K. sayılı kararı ile tespit edildiğini, söz konusu kararın bu dava kapsamındaki eser sahipliğinin tespiti noktasında da esas alınması gerektiğini iddia ettiğini, mahkemece de takdir edileceği üzere kararın işbu dava bakımından kesin hüküm niteliği bulunmasının mümkün olmadığını, zira bir kararın başka bir uyuşmazlık hakkında kesin hüküm etkisini haiz olabilmesi için her şeyden evvel her iki davanın taraflarının da aynı olması gerektiğini, nitekim bir davada verilen kesin hükmün, bu davanın taraflarından biri tarafından üçüncü kişiye karşı açılan ve konusu ile sebebi aynı olan ikinci davada kesin delil teşkil etmeyeceğinin öğretide de açıkça vurgulandığını, bu kapsamda, bu davanın tarafları ile önceki davanın taraflarının birbiriyle aynı olmaması dolayısıyla önceki davada verilen kararın işbu dosyada kesin hüküm sayılması talebinin hukuki dayanağı olmadığını, diğer taraftan söz konusu kararın kesinleştiği belirtilmişse de davanın taraflarının yargılama aşamasında hangi iddialarda ve savunmalarda bulundukları, kararın istinaf/temyiz incelemesinden geçip geçmediğinin belirsiz olduğunu, yine dava dilekçesi ekinde sunulu gerekçeli karar incelendiğinde, ilk derece mahkemesinin kararını verirken takdir yetkisini kullanmak suretiyle dava konusu eserin sahipliğine ilişkin olarak tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan kişilerin ve … tarafından dosyaya sunulan belgelerden hareketle davacıların murislerinin eserin sahibi olduğu yönünde değerlendirmede bulunduğunun görüldüğünü, bununla birlikte gerekçeli karardan anlaşıldığı kadarıyla gerek ilgili dava dosyasında mevcut eser işletme belgesinde, gerekse de dilekçelerinin ekinde sunulu Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde düzenlenen 06/02/2017 tarihli kayıt tescil belgesinde belirtildiği üzere dava konusu eserin hem bestesi hem de güftesi bakımından anonimlik söz konusu olduğunu, dilekçe ekinde sunulu kayıt tescil belgesi haricinde, meslek birliği kayıtlarında, Kültür Bakanlığı veya … belgelerinde de dava konusu eserin davacılar ya da murislerine ait olduğunu gösterir hiçbir kayda rastlanmadığını, ilgili kararda atıf yapılan “kayıt sistemi yerine meydana getirme sisteminin esas alınması” gerektiğine dair gerekçenin, eserin 1970’li yıllardan itibaren kullanıldığına yönelik beyanlar da dikkate alındığında somut olaya uygulanabilir olmadığını, davacının talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava konusu eserin, müzik meslek birliklerinin kayıtlarında halen anonim olarak görünen bir eser olduğunu, davacı tarafça kesin hüküm niteliği bulunduğu iddia edilen … 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. …K. sayılı davasının 11/06/2014 tarihinde ikame edildiği dikkate alındığında; her ne kadar eserin kullanımının çok daha eskiye dayalı olduğu sabit ise de, en geç bu tarih itibariyle eserin murisleri …’a ait olduğu iddiasında bulunduklarının kabul edilmesi gerektiğini, bu kapsamda davacıların ilgili eserin beste ve güfte sahibi olarak murislerinin kaydedilmesini talep etmediklerini ve bunun yerine anonim olduğu bilinen eserin her kullanımında dava yoluna başvurduklarını, yine davacı tarafça dosyaya sunulan … 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …E…. K. ve … 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı kararların da “eserin izinsiz kullanımı” gerekçesine dayalı olarak 18/10/2017 tarihinde ikame edildiğini, davacı taraf en geç 11/06/2014 tarihinde eser üzerinde hak sahibi olduğunu bildiği halde eserin meslek kuruluşları, Kültür Bakanlığı veya … gibi kurumlarda tescilini gerçekleştirmediğini, kayıtların anonim olmasından faydalanarak eserin üçüncü kişiler tarafından kullanılmasını beklemekte ve kullanım gerçekleştiğinde aynı işbu davada olduğu gibi … 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı gerekçe gösterilerek maddi ve manevi tazminat talep ettiğini, müvekkili şirketin eserin bulunduğu albüme air kayıt tescil belgesinin 06/02/2017 tarihli olduğu da dikkate alındığında; davacı tarafça ilgili eserin haksız bir gelir elde etme yöntemi olarak görüldüğü açık olduğunu, herhangi bir meslek birliğine başvurarak dava konusu esere ilişkin lisans işlemleri ile mali-manevi hakların kullanımını takip edebilecek ve hem müvekkilinin hem de diğer dosyanın davalıları ile görüşerek eserin mali-manevi haklarının kullanımına ilişkin uyuşmazlıkları dava yoluna gitmeden çözebilecekken, ikame edilen çok sayıda davaya rağmen bu yola başvurmaması kötü niyetli olup davanın bu yönden reddi gerektiğini, talep edilen maddi tazminat tutarı fahiş olduğunu, davacıların 68. maddesi kapsamında üç kata kadar tazminat tutarına esas olarak 9.000,00 TL ve manevi tazminat tutarı olarak 8.000,00TL olmak üzere şimdilik toplam 17.000,00 TL’nin müvekkili şirketten tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, davacılar tarafından sunulan … 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, “…” isimli eserin “…” isimli filmde izinsiz olarak kullanılması dolayısıyla hükmedilen tazminat tutarının 10.000,00 TL’lik rayiç üzerinden 30.000,00 TL olarak belirlendiğinin görüldüğünü, … isimli sinema filminin, sinema filmlerinin izlenme sayıları ve hasılatlarına ilişkin güvenilir rakamları barındıran “…” rakamlarına göre 40 hafta boyunca gösterimde kaldığı ve bu süre içerisinde toplam 6.980.070 kişi tarafından izlenerek Türkiye’nin en çok izlenen üçüncü filmi olduğunu, bununla birlikte müvekkilinin yapımcısı olduğu “…” isimli albümde yer alan “…” isimli eserin ise eldeki davanın ikame edildiği tarih itibariyle davacının beyan ettiği üzere Youtube isimli çevrimiçi video izleme programında 24.283 kez görüntülendiğini, söz konusu eserin işbu dilekçe tarihi itibariyle güncel görüntülenme sayısının ise 25.026 olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen diğer müzik platformları olan …, …, … ve … üzerinden dava konusu eserin ne kadar dinlendiğinin tespit edilmekle birlikte söz konusu rakamların platformların yaygınlığı açısından değerlendirildiğinde …’da yer alan rakamlardan daha düşük veya yakın rakamlar olduğunun tespit edileceğini, davacılar tarafından bu davaya konu kullanım bakımından … 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin “…” isimli filmdeki kullanıma ilişkin olarak belirlenen rayiç değerin esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, kesinleşen davaya konu kullanımın neredeyse Türkiye’nin tamamına ulaştığı ve hatta söz konusu eserin ilgili kullanımla ülke çapında bilinir hale geldiği göz önünde bulundurulduğunda bu dava bakımından FSEK 68.maddesi kapsamındaki tazminata bir rayiç hesaplanacak olsa dahi bu rakamın son derece düşük bir rakam belirlenmesinin gerekeceğini, bu çerçevede FSEK 68. maddesi uyarınca takdir edilecek tazminat miktarının hesaplanmasında dava konusu eserin yer aldığı “…” isimli albüme ilişkin olarak dilekçede sunulan görüntüleme ve dinleme rakamlarının değerlendirilmesini ve rayiç araştırması yapılmasını talep ettiklerini, talep edilen manevi tazminat tutarının yersiz ve fahiş olduğunu, dilekçenin 2. bendinde açıklandığı üzere davacı tarafın eseri bilinçli olarak murislerii adına tescil ettirmediğini, üçüncü kişilerin her kullanımı sonrasında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğunu, eserin izinsiz kullanılmasının engellenmesi için davacı tarafça alınabilecek önlemlerin mevcut olduğu halde bu önlemlerin alınmaması, buna rağmen manevi olarak zararın oluşmaya devam ettiği iddiasının iyi niyetli olmadığı gibi hukuken kabul edilebilir olmadığını, bu kapsamda davacının hakkını kullanırken dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve kötüye kullandığını, müvekkili şirketin dava konusu eserin yer aldığı albümün yapımcısı konumunda olduğunu, müvekkilinin yapımcısı konumunda olduğu albümde yer alan diğer eserler gibi davaya konu eserin de … Ltd. Şti.’nin muvafakat belgesiyle kaydedildiğini ve albüme konu tüm eserler üzerinde müvekkiline kullanım izni tanımış durumda olduğunu, bu davada müvekkili aleyhine hüküm verilmesi durumunda, dava dışı … Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında rücu ilişkisi doğacağından davanın “…” adresinde bulunan şirkete ihbarını, açıkladıkları sebeplerle; öncelikle davanın …Şti.’ye ihbarına, akabinde davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 1. SHM’nin… E. … K. ve 08/06/2016 tarihli kararı incelendiğinde: Davacının …, davalının HASIMSIZ, davanın Mirasçılık Belgesi İstemine ilişkin olup, muris …’ın vefatıyla geriye mirasçı olarak; kızları …, …, …, oğlu …, gelini …, torunları …, … ve …’ın kaldığı anlaşılmıştır.
… (kapatılan) 3. FSHHM’nin … E. … K. ve 02/02/2017 tarihli kararı incelendiğinde: Davacıların …, …, …, … , …, … ve …, davalının … A.Ş, davanın FSEK – Tazminat olup davanın KISMEN KABULÜNE karar verildiği, kararın 09/06/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
… 1. FSHHM’nin … E. …K. ve 05/02/2020 tarihli kararı incelendiğinde: Davacıların …, …, …, …, …, …, … ve … davalının … ŞTİ. davanın FSEK – Tazminat olup davanın KABULÜNE karar verildiği, kararın 14/07/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
24/01/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: ” …” isimli bestenin FSEK 3.madde çerçevesinde musiki eseri olduğu, davacıların murisi …’ın eser sahibi olduğu, eser sahibinden eser sahibi ölmüş ise mirasçılarından izin alınmaksızın bir müzik eserinin albümde kullanılması eser sahibinin mali haklarından olan FSEK 24.maddede düzenlenen temsil hakkının ihlali sayılabileceği, aynı şekilde “…” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılabileceği, davacının izinsiz kullanım nedeniyle davalıdan talep edebileceği telif bedelinin 6.000-TL olabileceği davacının bu bedelin 3 katını talep hakkının olabileceği, …” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılabileceğinden davacılardan FSEK 19.maddesi kapsamına giren mirasçılarının (eşi ve çocuklarının) manevi tazminat talebinin yerinde olduğu manevi tazminatın türü ve miktarının takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
04/01/2023 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: ” …” isimli bestenin FSEK 3.madde çerçevesinde musiki eseri olduğu, davacılarım murisi …’ın eser sahibi olduğu, eser sahibinden eser sahibi ölmüş ise mirasçılarından izin alınmaksızın bir müzik eserinin albümde kullanılması eser sahibinin mali haklarından olan FSEK 24.maddede düzenlenen temsil hakkının ihlali sayılabileceği, aynı şekilde “…” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılabileceği, davacının izinsiz kullanım nedeniyle davalıdan talep edebileceği telif bedelinin 6.000-TL olabileceği davacının bu bedelin 3 katını talep hakkının olabileceği, “…” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılabileceği, ancak sadece muris …’ın eşi ve çocukları FSEK 15/1 maddesi çerçevesinde men, ref talep hakkını sahip olabilecekse de bu kişilerin FSEK 15/1 maddesi kapsamında manevi tazminat davası açmanın olmadığı, Yargıtay tarafından kabul edildiği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacıların murisine ait ” …” isimli eserin, izin alınmaksızın kullanılması iddiasına dayalı FSEK 68. maddesi gereği 3 kat tutarında şimdilik 9.000 TL maddi tazminat ile murisin oğlu …, kızı …, kızı … ve kızı … için ayrı ayrı 2.000 TL olmak üzere toplam 8.000 TL manevi tazminatın, arabuluculuk sürecine başvuru tarihi olan 02/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davacılar vekili 11/07/2023 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 18.000 TL olarak ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması. ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan İlkine “sübjektif unsur” veya “esasa İlişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart’ denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Musiki eserleri FSEK’in 3. maddesinde; “her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir. Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit, eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir. Himaye konusu, sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımlarıdır.
Bir musiki ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için, bu üründeki seslendirmenin yani seslerin birbirini izleyişinin, birbirine bağlanışının ve ritmin hususiyet taşıması gerekir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: … isimli bestenin ve sözlerinin şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede … isimli parçanın, FSEK 3 anlamında musiki eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
ESER SAHİPLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda; “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir. FSEK 11.maddesinde; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu ” …” isimli müzik eseri ile ilgili olarak … 3. Fikri ve Sınai Haklar hukuk Mahkemesinin … E., … K. sayılı kesinleşmiş kararı ile müzik eserinin, eser sahibi olarak davacıların murisi … olduğu anlaşılmış, yine … ve …’ın cevabi yazıları dikkate alındığında; FSEK 11.maddesindeki karine çerçevesinde … … müzik eserinin, eser sahibinin davacıların murisi … olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosyada mübrez … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E. – … K. sayılı mirasçılık belgesine göre; davacıların, eser sahibi muris …’ın mirasçıları oldukları, FSEK 63. maddesi çerçevesinde davayı açma yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
HAK İHLALİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Davalının çıkarttığı “…” isimli fonogram işletme belgesine göre; albümde davaya konu müzik eserinin kullanıldığı ve eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisi yerine “anonim” ibaresine yer verildiği görülmüştür. Eser sahibinden, eser sahibi ölmüş ise mirasçılarından izin alınmaksızın bir müzik eserinin albümde kullanılması eser sahibinin mali haklarından olan FSEK 24.maddede düzenlenen temsil hakkının ihlali sayılacağı, aynı şekilde “İşte Benim Dünyam” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi, eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddesinde de düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılacağı kanaatine varılmıştır.
MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”
FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz kullananla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Davacıların izinsiz kullanım nedeniyle davalıdan talep edebileceği telif bedelinin 6.000 TL olduğu ve bu bedelin 3 katı talep edilebileceğinden, maddi tazminat talebinin kabulüne; FSEK 68. maddeye göre belirlenen 6.000 TL’nin 3 katı olan 18.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 14/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZİMAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 70/1.maddesine göre; “Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir”. Manevi hakların ihlali sebebiyle manevi tazminat davası açabilmek için, eser sahibinin kişilik haklarının da tecavüze uğramış olması şart değildir. Manevi haklarda eser sahibinin kişiliğini ilgilendiren yönler şüphesiz ki mevcuttur, ancak FSEK 70/1.maddesi manevi tazminat talebini kişilik haklarının ihlalinden bağımsız olarak hükme bağlamıştır. İki hükmün müeyyide bağladığı menfaatler birbirinden farklıdır’. Manevi haklara tecavüz aynı zamanda eser sahibinin kişilik haklarını da ihlal ediyorsa, manevi tazminat talebinde bu hususun açıkça belirtilip kanıtlanması veya BK 56.maddeye dayanan ayrı bir dava açılması gerekir. Diğer taraftan, manevi haklara tecavüz fiili, fikri hukuk çerçevesinde değerlendirilebilmekle beraber, kusurun niteliği, derecesi ve ağırlığı BK hükümlerine göre takdir olunmalıdır.
“…” isimli albümde eserin güfteci ve bestecisi olarak davacıların murisinin ismine yer verilmemesi, eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15.maddede düzenlenen “eser sahibi olarak belirtilme hakkı”nın ihlali sayılabileceğinden davacılardan FSEK 19. maddesi kapsamına giren mirasçıların (murisin eşi ve çocuklarının) manevi tazminat talep edebileceği kanaatine varıldığından, manevi tazminat talebinin kabulüne; davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 2.0000 TL olmak üzere toplam 8.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 14/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
FSEK 78. maddesinde; haklı olan tarafın, muhik bir sebep veya menfaati varsa, masrafı diğer tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş olan kararın gazete veya buna benzer vasıtalarla ilan edilmesini talep edebileceği hükmü yer aldığından, karar kesinleştiğinde; hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN KABULÜNE,
2-FSEK 68. maddeye göre belirlenen 6.000 TL’nin 3 katı olan 18.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 14/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-FSEK 15.maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 2.0000 TL olmak üzere toplam 8.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 14/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5-Alınması gereken 1.771,06 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 1.330,74 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Maddi Tazminat talebi yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 18.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Manevi Tazminat talebi yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan başvuru harcı, peşin harç ve ıslah harcı olmak üzere 499,72 TL, tebligat ve müzekkere masrafı 237,50 TL, bilirkişi ücreti olan 2.000 TL olmak üzere toplam 2.737,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır