Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/289 E. 2022/48 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/289
KARAR NO : 2022/48

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, ORTADAN KALDIRILMASI, İNTERNET SİTESİNE ERİŞİMİN ENGELLENMESİ
DAVA TARİHİ : 18/06/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Ortadan Kaldırılması, İnternet Sitesine Erişimin Engellenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 1972 yılından bu yana İç Mekan perde sistemlerindeki onlarca ürün çeşidi ve teknik tekstil stor perde kumaş üretimi yapan müvekkili şirketin ilk olarak “… A.Ş.” olarak kurulmuş olduğunu, sonra unvan değişikliğine gidilerek “… A.Ş.” olarak ticaret hayatına devam etmiş olduğunu, müvekkili şirketin internet sitesinin http://… olduğunu, müvekkili şirketin, 12.01.2004 tarihinde .. numaralı başvurusu ile 05.02.2004 tarihinde … numaralı başvurusu ile “…” ibaresini …sınıflarında tescil ettirdiğini, yine … başvuru numarası ile 02.05.2016 tarihinde “…” şeklinde markasını ve logosunu … sınıflarında tescil ettirmiş olduğunu, davalı şirketin ise “… LTD. ŞTİ.” ticari unvanını kullanmakta olduğunu, kullandığı internet sitesinin uzantısı …/ ve yine bu internet sitesinde kullandığı logonun müvekkili şirketin logosunun birebir aynısı olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirket ile aynı mal-hizmet sınıfında yer aldığını aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, taraflarınca yapılan harici araştırma ve müşteri çevresinden gelen şikayetler üzerine Google da “…, …” ismi aratıldığında davalı şirketin reklam vermek sureti ile müvekkili şirketin üstünde, ilk sırada yer aldığının tespit edilmiş olduğunu, bunun üzerine davalıya ihtar çekildiğini, ancak davalı şirketin kullanıma devam edeceğini belirttiğini, markanın ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük biçimindeki kullanımlarının önlenmesi ve durdurulması için İHTİYATİ TEDBİR KARARI verilerek …internet sitesine erişimin engellenmesi, kaldırılması, tescilli marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin ve haksız rekabetin tespiti ile bu fillerin önlenmesi ve sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasını, müvekkili şirket adına tescilli marka ve logosunun davalı şirket tarafından internet sitesi dahil olmak üzere tüm sosyal medya hesaplarında kullanılmasının engellenmesi ve kullanılan yerlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete usule uygun tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiş, dava vekil aracılığıyla takip edilmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
10/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı şirketin “…” ibaresini içeren ticaret unvanını 24.07.1995 tarihinde, davalının ise 13.04.2007 tarihinde tescil ettirmiş olduğu, davacı markalarının ana unsurunun “oba” kelimesi olup her iki tarafın da web site alan adlarında “…” ibaresini kullanmasının tüketicide yanılgıya sebebiyet verebileceği, davalıya ait web sitesinin incelenmiş olup davalının site içerisinde de “…, …, …, …, …, …, …” ibarelerine yer verildiği, davacının ticaret unvanını davalıdan daha önce edinmiş olduğu ve “…, …” ibarelerini markasal olarak davalıdan önce kullanmaya başladığı dikkate alındığında davalının “oba” ibaresini alan adı olarak ve web site içerisinde ürün açıklaması olarak kullanmasının internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde bir kullanım olarak değerlendirileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
04.11.2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davalı tarafın itiraz dilekçesinde ilk olarak ” Davacı şirketin hissedarları … Tic. Ldt. Şti. unvanlı davalı müvekkil şirketin eski hissedarlarıdır. Müvekkil firma yetkilileri, davacı şirket hissedarlarından pay satın almak suretiyle …Tic. Ltd. Şti. unvanlı davalı firmaya hissedar olmuşlardır ” beyanında bulunduğu, davalının beyanları doğrultusunda dava taraflarının ortaklık ve yönetim kurulu bilgilerine yer verildiği, buna göre şuan davacı …A.Ş.nin Yönetim Kurulu üyesi olan …’un davalının eski ortağı olduğu ayrıca davacı şirketin eski yönetim kurulu üyesi …’un da davalı şirketin eski ortağı olduğu, her ne kadar davalının eski ortağı şuan davacı şirkette yönetim kurulu üyesi ise de ortaklık yapıları dava konusu markasal kullanım değerlendirmesinde dikkate alınamayacağı, markasal kullanım hakkının marka tescillerine veya önceye dayalı hak sahipliği iddiaları ile belirlenecek olduğu, davalı tarafın kök rapora karşı ikinci olarak kök raporda yer verilen kullanımların unvansal kullanım olduğuna dair itirazda bulunmuş olup davalı tarafın web sitesi içerinde yer verdiği kullanımlarda yalnızca “…” ibaresine yer verilmiş olduğu, bu kullanımların zorunlu ticaret unvanı kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği, kök raporda belirtilmiş olduğu üzere …/ alan adını kullanmakta olan davalı tarafın web sitesi, davacı markası ve ürünleri internet ortamında arandığında tüketicilerin karşısına çıkacak olup internet ortamında arama yapan tüketicide yanılgıya sebebiyet verebileceği, davalı web sitesi içerisinde “…, …, …, …, …, …, …” ibarelerine yer verildiği görülmekte olup bu kullanımların unvansal kullanım olarak değerlendirilemeyeceği, zira bu kullanımlarda yer alan … ibaresinin tüketicide ürünü tanıtıcı çağrışım yapacağı, kök raporda belirtildiği üzere davacının ticaret unvanını davalıdan daha önce edinmiş olduğu ve “…, …” ibarelerinin sınıfsal olarak markasal kullanım hakkı davacıya ait olduğu dikkate alındığında davalının “…” ibaresini alan adı olarak ve web site içerisinde ürün açıklaması olarak kullanmasının internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde bir kullanım olarak değerlendirileceği sonuç ve kanaatini tekrar ettiklerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalı eylemlerinin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, önlenmesi, ortadan kaldırılması, davacı şirket adına tescilli “…” marka ve logosunun davalı tarafından internet sitesi ve tüm sosyal medya hesaplarında kullanılmasının engellenmesi, http://… internet sitesine erişimin engellenmesi istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, deliller toplanmış, taraflara ait mali kayıtlar celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.maddesi kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. maddesi kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddede düzenlenmiştir.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli
marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen
aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanununun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTKnın 54.maddesi ile, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu kök/ek raporu ve bütün dosya kapsamından: Davacı şirketin “…” ibaresini içeren ticaret unvanını 24.07.1995 tarihinde, davalı şirketin ise 13.04.2007 tarihinde tescil ettirmiş olduğu, davacı markalarının ana unsurunun “oba” kelimesi olup her iki tarafın da web sitesi alan adlarında “…” ibaresini kullanmasının tüketicide yanılgıya sebebiyet verebileceği, davalıya ait web sitesi içerisinde de “…, …, …, …, …, …, …” ibarelerine yer verildiği, davacının ticaret unvanını davalıdan daha önce edinmiş olduğu ve “…, …” ibarelerini markasal olarak davalıdan önce kullanmaya başladığı dikkate alındığında davalının “…” ibaresini alan adı olarak ve web sitesi içerisinde ürün açıklaması olarak kullanmasının internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde bir kullanım olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle davalı eylemlerinin; Davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, davacı şirket adına tescilli “…” marka ve logosunun davalı şirket tarafından tüm sosyal medya hesaplarında, internet sitelerinde kullanılmasının engellenmesine, kullanılan yerlerden kaldırılmasına, davalı şirkete ait http://…/ internet sitesine erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinde internet sitesine erişimin engellenmesi için kararın Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilmesine, mahkememizin 24/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalı eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine,
2-Davacı şirket adına tescilli “…” marka ve logosunun davalı şirket tarafından tüm sosyal medya hesaplarında, internet sitelerinde kullanılmasının engellenmesine, kullanılan yerlerden kaldırılmasına,
3-Davalı şirkete ait …/ internet sitesine erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinden kararın Erişim Sağlayıcıları Birliğine yazılmasına,
4-Mahkememizin 24/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
5-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yaptığı 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 peşin harç, 141,50TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.250,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır