Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/264
KARAR NO : 2022/88
DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
DAVA TARİHİ : 08/04/2014
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketinin temellerinin şirket ortağı ve yetkilisinin babası tarafından yarım asırdan fazla bir süre önce atılmış olduğunu, 1969 senesinde “…” firması olarak babasından devraldığı firma ile faaliyetlerine devam etmiş olduğunu, o tarihten bu yana “…” markası ve ticaret unvanını kullanmakta olduğunu, daha sonra şirketleşme kararı alan müvekkil şirketin 2002 tarihinde kurulmuş olduğunu, müvekkilinin Kapalıçarşı’da ilk kurulan birkaç kuyumcudan biri olup kendi sektöründe geniş bir müşteri kitleleri ve saygın bir yeri olduğunu, müvekkili şirketinin … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı“…+şekil” markalarının sahibi olduğunu, 14. sınıf kuyumculuk emtiaları için tescilli olan müvekkili markasının kuyumculuk hizmetinde kullanıldığını, … 1.FSHHM’nin … (yeni …) E. sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve Mahkeme tarafından verilen 19.07.2012 tarih 2010/101 E. 2012/248 K. sayılı kararı ile müvekkili markasının sabit hale geldiğinin sabit olduğunu, davalı adına tescilli olan … numaralı “…” ve .. no.lu “…” markalarının müvekkiline ait “…” ibareli markaları ile ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğunu, davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markasının müvekkil markasının seri markası olarak algılanacağını, esas davada MarKHK 7/b ve 8/b uyarınca ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, ayrıca müvekkilin markalarının 14. sınıfta tescilli ise de müvekkilinin … sınıftaki emtiaların alım-satımı ile ilgilendiği düşünüldüğünde 14. sınıf ile 35.08 sınıf hizmetler açısından iltibasın oluşacağının aşikar olduğunu, müvekkilinin 35.08. sınıf açısından “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkilin ticaret unvanında yer aldığını, bu açıdan MarKHK 8/5 uyarınca davalı adına tescilli olan markaların hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olduğunu, karşı davada … tescil numaralı ve … tescil numaralı markalarının hükümsüzlüğü talebinin beş yıllık hak düşürücü süre içinde yapılmamış olduğunu, davalı-karşı davacının önceki kullanıma dayalı hak sahipliği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı-karşı davacının önceki marka başvurularının müvekkilin yaptığı itiraz üzerine reddedilmiş olduğunu ancak davalı-karşı davacının bu red kararlarına karşı gerçek hak sahipliği iddiasında bulunmamış olduğunu, davalı-karşı davacının … numaralı “…” ve … numaralı“…” markaları için gerçek hak sahipliği iddiasının esas dava açıldıktan sonra karşı dava yoluyla ileri sürülmüş olduğunu, esas davada …numaralı “…” markasının tüm sınıflar ve … no.lu “…” markasının kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini, müvekkili aleyhine açılmış olan haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 2002 yılından bu yana kuyumculuk sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, zira müvekkilin sadece bu tarihte esnaf ve zanaatkarlar siciline kaydolmuş olduğunu, daha önceleri ise işbu işletmenin babası … ile birlikte işletmekte olduğunu, işletmenin 1966 tarihinde dayanmakta ve o tarihten beridir kuyumculuk sektöründe faaliyette bulunduğunu, hal böyle olunca davacı yanın beyanlarında da anlaşıldığı üzere davacı şirketin 1970 tarihinden beri kuyumculuk sektöründe iken müvekkilin babası daha önce “…” ibaresini ticaret unvanında kullanmış ve o tarihten beridir müvekkilin babası ve babasının vefatı ile birlikte müvekkilin “…” ibaresini hem ticaret unvanlarında hem de ürünlerinde kullanmakta olduğunu, müvekkilinin kuyumculuk faaliyetinde kullandığı markalarının “…” ve “…+şekil” markaları olduğunu, müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanda kullandığı markasını maruf ve meşhur etmiş olduğunu, MarKHK 7/…maddesi gereğince de esas davanın reddedilmesi gerektiğini, zira MarKHK 7/son maddesine göre bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanımın sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa a, c ve d bentlerine göre tescilin reddedilemeyeceğini, ayrıca 60 yılı aşkın bir süredir bilfiil müvekkilce kullanılan ve artık “…” olarak tanına müvekkile karşı işbu davanın ikame edilmiş olmasının MK m. 2 ve 3 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve hakkın kötüye kullanılması kapsamında olduğunu, davacı şirketin 1969 yılından beri “…” ibaresini markasal olarak kullandığını iddia etmekteyse de, dosyaya sunulan davacı delillerinden bu tarihten itibaren davacının “…” ibaresini markasal kullanımını gösterir bir delilin dosyaya sunulmamış olduğunu, oysa “…” ibaresi üzerinde geçmişe dayalı kullanımdan doğan öncelik hakkı ve üstün hakkın müvekkile ait olduğunu, davacı-karşı davalının “…” ibaresini kullanmasının ve adına tescil ettirmiş olmasının müvekkili markaları ile iltibas yarattığını, bu nedenle karşı davanın ikame edilme zorunluluğunun hasıl olduğunu, haksız ve mesnetsiz esas davanın reddini, karşı davada, davacı-karşı davalı adına tescilli olan … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı“…, … tescil numaralı“…” ve … tescil numaralı“…+şekil” markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile “…” ibaresi nedeniyle davacı-karşı davalı şirketin ticaret unvanının terkinini talep ve dava etmiştir.
… 1.FSHHM’nin …E. … K. ve 30/12/2014 tarihli kararı ile:”…Asıl dava yönünden;
1-Asıl davanın reddine,
2-25,20 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Avukatlık ücret tarifesi gereğince 2.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Karşı dava yönünden;
1-Karşı davanın reddine,
2-25,20 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Avukatlık ücret tarifesi gereğince 2.200 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine,
4-Davacı karşı davalı tarafın yapmış olduğu 25,20 TL ilk yargılama gideri ve 155,00 TL tebligat, müzekkere gideri olmak üzere toplam 180,20 TL’nin davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Anılan karar, Yargıtay 11.HD’nin 2015/4127 E. – 11886 K. ve 11/11/2015 tarihli ilamı ile: “…(1) Dava konusu … nolu ”…” ibareli marka 03.05.2012 tarihinde, …nolu ”…” markası ise 03.03.2014 tarihinde sicile tescil edilmiştir. Davacı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 42/1-b hükümlerine dayalı olarak tescilde öncelik ve iltibas hukuki sebebine dayalı olarak davalı markalarının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Dairemizin uygulamada kararlılık kazanan içtihatları uyarınca markada öncelik ve teklik ilkesi geçerli olup, kural olarak mükerrer marka tescili mümkün değildir. Yine, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 42/ 1-b bendine dayalı olarak açılacak hükümsüzlük davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda açıklandığı şekilde hükümsüzlük davası 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı halde, mahkemece tarafların tescilden önceki dönemde tescilsiz olarak kullanımlarının devam ettiği uzun bir süre boyunca sessiz kalınmak suretiyle işbu davada hükümsüzlük isteme hakkının da kaybedildiği gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Oysa, hak düşürücü sürede hükümsüzlük davası açıldığına göre, süresinde açılan davanın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranıldığından bahisle reddi mümkün değildir. Bu nedenle, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davacı-karşı davalı vekilinin sair, davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası … 1.FSHHM’nin …E. …K. ve 26/06/2018 tarihli kararı ile: Asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Anılan karar, Yargıtay 11.HD’nin 2018/5293 E. 2019/6513 K. ve 21/10/2019 tarihli ilamı ile: “…1- Asıl dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde; dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Asıl davada, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı tarafça
hükümsüzlüğü istenen 2010/61022 numaralı ”…” ibareli markanın, davacı adına tescilli … numaralı ”…”, …numaralı ve… numaralı ”…” ibareli markalar ile arasında aynı veya ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer mal ve hizmetler yönünden görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğundan 556 sayılı KHK madde 8/1-b anlamında karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlik olduğu gözetilmeksizin bu marka yönünden de davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamış olup, asıl davada verilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3- Karşı dava yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; 556 sayılı KHK’nın 42. maddesinde kötüniyetli tescil nedeniyle markanın hükümsüzlüğü istemli davalarda dava açmak için belirli bir süre öngörülmemiş iken, diğer nisbi nedenlerle hükümsüzlük istemli davaların markanın tescili tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması öngörülmüştür. Bu tür davalardan hak düşürücü süre taraflarca ileri sürülmese bile, hukuki niteliği gereği mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; davalı-karşı davacı öncelik hakkına ve benzerlik hukuki sebebine dayalı olarak davacı-karşı davalıya ait … nolu ve ”…” ve … nolu ‘…” ibareli markaların hükümsüzlüğünü istemiş olup, hükümsüzlüğü istenen markaların her biri yönünden karşı dava tarihinde 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği tartışılıp neticesine göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamış olup, karşı davada verilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre, karşı dava yönünden temyiz isteminde bulunan davalı-karşı davacı vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
09/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı adına tescilli olan … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…+şekil” ve … tescil numaralı “…” markaları ile davalı adına tescilli olan… tescil numaralı “…” markası bir bütün olarak görsel, kavramsal ve fonetik yönden benzer olduğu, davalının, davacı markaları ile benzer bir ibareyi, davacı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer olan … sınıfta “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri için tescil ettirmiş olması karşısında, esas davada …tescil numaralı “…” markası yönünden MarKHK m. 8/1/b’ye dayalı kısmi hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, karşı davada hükümsüzlüğü talep edilen … tescil numaralı markanın tescil tarihinin 24.03.2003 ve … tescil numaralı markanın tescil tarihinin 21.07.2006 tarihi olduğu, Mahkeme huzurundaki davanın 08.04.2014 tarihinde ikame edilmiş olmakla … tescil numaralı“…” ve … tescil numaralı “… JEWELLERY+şekil” markalarının hükümsüzlüğü talebinde beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu kanaatine varıldığı bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava: Davacının “…” ibareli markalarıyla iltibas oluşturan, TPMK nezdinde davalı … adına tescilli … numaralı “…” ve … numaralı “…” markanın, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Karşı dava: TPMK nezdinde davalı … adına tescilli … numaralı “…”, …numaralı “…”, … numaralı ” …” ve … numaralı “…+şekil” markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup, 6769 sayılı SMK’nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de, davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
556 Sayılı KHK.’nın 42./1-b maddesinde, 8. maddede sayılan haller mevcut olduğunda da, yetkili mahkeme tarafından markanın hükümsüz sayılmasına karar verilebileceği belirtilmiş olup, 8/1-b maddesinde tescil için başvurusu yapılan marka tescil edilmiş veya daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın, kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa, bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin itirazı üzerine sonraki markanın tescil başvurusunun reddedilebileceği belirtilmektedir.
556 Sayılı KHK’nın 42. maddesinin 1/a ve b bendlerinde 7. maddede sayılan haller ve 8 maddede sayılan haller mevcut olduğunda, yetkili mahkeme tarafından markanın hükümsüz sayılmasına karar verilebileceği belirtilmiştir. KHK’nin 7/1 ile 8/1-a ve b bendlerinde mutlak ve nispi red nedenleri arasında karıştırılma ihtimali de tescile mani hal olarak sayılmış olup, KHK’nın 9. maddesi hükmü ve bu maddeye atıf yapan 61 maddesi ile 42 maddesi hükümleri marka hakkına tecavüz eylemi olarak belirlenmiş ve hükümsüzlük sebebi olarak da gösterilmiştir. 7 ve 8 maddelerde aynı, benzer, ayırt edilemeyecek kadar aynı ya da benzer olan emtialar ve yine aynı nitelikte olan hizmetlerle ilgili de tescile engel ve tescilli ise hükümsüzlüğe sebep olarak gösterildiği gibi, 8/4. maddesinde ise markanın tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmak ile birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabileceği, ancak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın toplumda ulaşmış tanınmışlık düzeyi ile haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği, veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karekterini zedeleyici sonuçlar doğurabaliceği durumda tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine farklı mal veya hizmetlerde kullanılabilecek olsa bile sonraki markanın tescil başvurusunun reddedilebileceği belirtilmektedir.
556 Sayılı KHK hükümleri, TPMK (TPE) kayıtları, Yargıtay bozma ilamları, mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: Davacı – karşı davalı … adına tescilli … numaralı “…”, … numaralı “… + şekil” ve …“…” markaları ile davalı – karşı davacı … adına tescilli … numaralı “…” markanın bir bütün olarak görsel, kavramsal ve fonetik yönden benzer olduğu, asıl davada; Davalının, davacı markaları ile benzer bir ibareyi, davacı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer olan … sınıfta “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri için tescil ettirmiş olması karşısında, … numaralı “…” marka yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b.maddesine dayalı kısmi hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, karşı davada; Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil numaralı markanın tescil tarihinin 24.03.2003 ve … tescil numaralı markanın tescil tarihinin 21.07.2006 tarihi olduğu, davanın 08.04.2014 tarihinde açıldığı, bu nedenle 2001/02613 tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarının hükümsüzlüğü talebinde beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-TPMK nezdinde … adına tescilli … numaralı “…” markasının 35.sınıfta “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
2-Kararın kesinleşmesini müteakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-… numaralı “…” ibareli marka hakkında verilen red kararı kesinleştiğinden, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 55,50 TL harcın davalı …’den tahsiline,
5-Davanın kısmen kabulü nedeniyle: Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddi nedeniyle: Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Davacı tarafın yaptığı 25,20 TL başvuru harcı, 25,20 peşin harç, 50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.100,40 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
KARŞI DAVANIN REDDİNE,
1-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 55,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
2-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı – karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı – karşı davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 30/06/2022
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır