Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/259 E. 2022/76 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/259
KARAR NO : 2022/76

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, DURDURULMASI VE TİCARET UNVANINA TECAVÜZÜN ÖNLENMESİ, ORTADAN KALDIRILMASI
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Taraflar arasında Mahkememizde görülmekte olan Markaya Tecavüz – Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması ve Ticaret Unvanına Tecavüzün Önlenmesi, Ortadan Kaldırılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili adına … adına Türkiye dahil dünyanın 159 ülkesinde tescilli ve tanınmış “…” markasının işitsel ve görsel açıdan aynısının, davalı tarafından “…”, “…”, “…” şeklinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 5, 6, 7, 29 ve 150. maddelerine aykırı olarak “GECİKTİRİCİ KREMLERDE” kullanılması suretiyle gerçekleştirilen markadan doğan haklara vaki tecavüzün aynı yasanın 149.maddesi uyarınca tespitine, önlenmesine, durdurulmasına ve kaldırılmasına, tecavüz konusu … markalı geciktirici kremlerin dava süresince de fiziksel ve/veya dijital olarak satışının yapıldığının tespiti halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 149.maddesi uyarınca anılan ürünlere el konulmasına ve imhasına, davalı şirketin Paris Sözleşmesinin 8.maddesi ile TTK’nın 52.maddesi anlamında müvekkilinin ticaret unvanına vaki tecavüzün önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına, davalının eylemleri yönünden haksız rekabetin ve tehlikesinin tespitine ve önlenmesine, dava esnasında saptanabilecek haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, gideri davalıdan alınmak üzere, kararın kesinleşmesinden sonra gerekçe özeti ile hüküm fıkrasının …ve … Gazetelerinin bütün Türkiye baskılarında birer hafta ara ile ikişer defa TTK’nın 59. ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 149.maddeleri uyarınca ilanına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinini kullandığı “…” markasının halihazırda … sınıflarda müvekkili adına tescilli olduğunu, SMK 155. maddede ifade edilen hususun aynı sınıfta aynı anda tescilli markalar için olduğu, tarafların fiili kullanımı ve marka tescillerinin farklı sınıflarda ve tarafların, marka tescil kapsamları arasında iltibas bulunmadığını, davacının, tanınmışlık iddiasının ispatlamak durumunda olduğunu ve ispat yükümlülüğünün davacıda
olduğunu, bir an için davacının tanınmış marka iddiasının doğruluğu kabul edilse dahi tanınmış markanın, tüm mal ve hizmetler açısından katı bir koruma sağlamasının hukuken mümkün olmadığını, kötü niyetin bariz ve kesin olarak ispatlanması gerektiğini, davacının tanınmış marka olduğunu ispatlamanın ötesinde aynı zamanda kullanmama defi savunma kapsamında da davasına dayanak yaptığı markaları kullandığını ispatlamakla yükümlü olduğunu, TPMK ve
Wıpo nezdinde içinde “…” geçen birçok markanın farklı sınıflarda farklı şirketler adına tescilli olduğunu, AB Adalet Divanı kararları ve yargıtay içtihatları uyarınca “tanınmış markadan haksız yarar sağlama koşulunun ispatı gerektiği, müvekkili şirket ve yetkilisi…adına tescilli … markalarının 2014 yılına dayandığını, dolayısıyla SMK’nın yürürlüğe girdiği 2017 yılından daha önceye ait kazanılmış hakları bulunduğunu, her ne kadar davacının SMK 155.maddesi kapsamında kaldıklarını iddia etmiş olsa da müvekkili şirket ve yetkilisinin “…” markası üzerindeki ilk kazanım tarihinin SMK öncesi 2014 yılına dayanması dikkate alındığında SMK 155.maddesinin uygulama yerinin olmadığını, davacıya kullanmama defi savunma kapsamında kullanım ispatı için süre verilmesini, kullanımı ispatlanamayan tescil kapsamının bilirkişi incelemesi ve kararda dikkate alınmamasını, davalı kullanımlarının tescilli markalarına dayanması, ürünler arasında iltibas bulunmaması, ürünlerin hitap ettikleri tüketici kitlesinin farklı olması, ürünlerin tüketicilere arz edildikleri pazarların farklı olması vb. nedenlerle davacı taleplerinin reddini, marka hükümsüzlük davasının … 2. FSHHM … E. sayılı dosyasında, tazminat davasının … 1. FSHHM… E. sayılı dosyasında derdest olduğunı, gerek tespit sırasında mahkemeden alınan bilirkişi raporu gerekse marka hükümsüzlük davasında alınan bilirkişi raporu; Markaların benzer olmasına rağmen farklı sınıflarda tescilli olmasının, marka tescil kapsamlarının iltibas oluşturmamasının, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı hususlarında tespitlerde bulunduklarını, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
… 2. FSHHM’nin …D.İş dosyası ve TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266.maddesi kapsamında bilirkişi raporu alınmıştır.
14/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: “…” ibaresinin tanınmış marka olduğu, davalı tarafından cinsel içerikli ürünler üzerinde aynen kullanıldığı bu aynen kullanımların davacının tanınmış markasının itibarına zarar verebilecek
kullanımlardan olduğu, davalının tescilli markalarından farklı şekilde markasını davacının markasına yaklaştırarak aynen kullanmasının davacı ile karıştırılmaya yol açacak dürüstlük kuralarına aykırı bir davranış olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacı adına tescilli ve tanınmış “…” markasının işitsel ve görsel açıdan aynısının, davalı tarafından “…”, “…”, “…” şeklinde 6769 sayılı SMK’nın 5,6,7,29 ve 150. maddelerine aykırı olarak geciktirici kremlerde kullanılması sureti ile gerçekleştirilen markadan doğan haklara tecavüzün tespiti, önlenilmesi, durdurulması, kaldırılması, ürünlere el konulması, imhası, davacının ticaret unvanına tecavüzün önlenilmesi, ortadan kaldırılması, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, önlenilmesi, dava esnasında saptanabileecek haksız rekabet neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddede düzenlenmiştir.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanununun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTKnın 54.maddesi ile, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde …, …, …ve … numaralı markaların davacı adına tescilli olduğu, ayrıca davacının WIPO nezdinde …, … ve … numaralı uluslararası tescilli markaları olduğu görülmüştür.
…, … ve … numaralı markaların davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME: SMK 29. maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz yönünden kabul edilen haller arasında, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir.
SMK 7/2-c maddesinde; Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması haline yer vermiştir.
Bu bende göre incelenecek hususlar :
a. Davalının işareti kullanmak için haklı bir sebebi olmaması
b. Davacının tescilli markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık
c. Bu tanınmış marka ile kullanılan işaretin aynı veya benzer olması
d. Bu tanınmışlık nedeniyle davalının markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek kullanımıdır.
Davalının işareti kullanmak için haklı bir sebebi olmaması noktasında davalının tescilli markaları olduğu, ancak tespit edilen davaya konu kullanımların bu tescillerden farklı olduğu görülmektedir. Bir diğer husus da, Sınai Mülkiyet Kanunu 155.md. hükmüne göre; Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez. Bu nedenle davalı, “…” ibareli markaları davacının daha önceki tarihli ilgili markaları bakımından savunma gerekçesi olarak ileri süremeyecektir. Bu bakımdan davalının haklı bir sebebi bulunmamaktadır.
WIPO Tavsiye Kararı 2/1-b maddesinde sıralanan ve sınırlı sayıda olmayan WIPO Kriterleri gerek yerli gerek yabancı doktrinde ve Yargıtay’ın da yerleşik içtihatlarında tanınmışlık tespitinde başvurulan esaslı ölçütler olarak genel kabul görmüş durumdadır. Buna göre bir markanın tanınmışlığının tespitinde; Toplumun ilgili sektöründeki bilinirlik veya tanınırlık derecesi, kullanıldığı süre, kapsam ve coğrafi alan, promosyonlarının süresi, kapsamı ve coğrafi alanı, tescillerin ve/veya başvurularının süresi ve coğrafi alanı, tanınmışlığına ilişkin yetkili makam kabulleri ve markanın ekonomik değeri kriter olarak dikkate alınacaktır. Bu kriterlerden bir veya birkaçı tanınmış marka tespitinde yeterlidir.
Tanınmış markalara ilişkin bir diğer tartışmalı konu ise, herkesçe bilinme ile ilgili sektördeki bilinirlik konusudur. Tanınmış marka olarak nitelendirilebilmek için ilgili söktörde bilinme yeterlidir. TRIPs düzenlemesiyle tanınmış markanın herkesçe bilinirlik ölçütünü tüm toplum olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili çevre tanımı ise o malın halihazır veya potansiyel tüketicileri, pazarlamasını yapan kimseler ve yine o mala ilişkin faaliyetlerde bulunan ekonomik çevrelerdir.
Davacı tarafından sunulan tanınmışlığa ilişkin bilirkişi raporu, Türkiye ve WIPO veri tabanında tescilli seri markalar, TPMK – YİDK kararları, … markasının sosyal medya hesapları, sektörel yoğunluktaki haberler, fortune çalışmak için en iyi 100 şirket sıralamasında oluşu, ürün tasarım ödülleri, duyurular ve sponsor olduğu etkinlikler ile kapsadığı coğrafi alan ve ulaştığı tüketiciler, Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da mağazaları ve Türkiye’deki 2006-2018 arası ciroları ve faturaları kapsamında markanın ekonomik değeri görüldüğünden bu ibarenin Türkiye’de tanınmış marka olduğu anlaşılmıştır.
AB Adalet Divanı işaret karşılaştırmasında aynılık durumuna ilişkin olarak C-291/00 sayılı “…” kararında: “Bir işaret ancak herhangi bir değişiklik veya ilave olmadan markayı meydana getiren tüm unsurları kopyalaması ya da bir bütün olarak bakıldığında ortalama bir tüketici tarafından fark edilmeyecek kadar belirsiz farklılıklar içermesi halinde bir marka ile aynıdır” demektedir. Herhangi bir değişiklik veya ekleme olmadan, sonraki markanın münhasıran önceki işareti oluşturan unsurlardan oluşması veya bütün olarak bakıldığında işaretler arasında ortalama tüketiciler tarafından fark edilmeyecek derecede önemsiz farkların olması halinde işaretler aynı olarak kabul edilir. Aralarında küçük de olsa tüketiciler tarafından fark edilebilecek derecede değişiklikler bulunan markalar ise aynı olarak kabul edilemez. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya kelime markalarının yazı karakterinin, renginin farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez. Davacının …, …, …, …tescilli markaları ile davalının kullanımları, birebir aynı veya tüketiciler tarafından fark edilmesine imkan olmayacak boyut ve renk farklılıkları taşıdığından aynı oldukları anlaşılmıştır.
“…” ibaresi orijinal ve yaygın kullanıma sahip olmayan bir ibaredir. Türkiye’de tanınmış bir markadır ve davalı tarafından aynen kullanılmaktadır. SMK 7/2-c maddesi açısından aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olması hususu incelenmemekle birlikte aranan bir diğer husus, bu tanınmışlık nedeniyle davalının bu markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek kullanımı mevcut mudur sorusudur. Bilirkişi heyetince yapılan incelemede görüldüğü üzere: Davalının kullanımları, davacının markasını kullandığı sektörden farklı, cinsel içerikli ürünlere yöneliktir. Bu aynen kullanımlar davacının tanınmış markasının itibarına zarar verebilecek kullanımlardandır.
HAKSIZ REKABET YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME: Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Bu hüküm bağlamında haksız rekabetten söz edebilmek için, davaya konu uyuşmazlıkta; Davalının, davacının iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açacak davranışlarda bulunması gerekir. Davalının, tescilli markalarından farklı şekilde markasını davacının markasına yaklaştırarak aynen kullanması, davacı ile karıştırılmaya yol açacak dürüstlük kuralarına aykırı bir davranış olduğu, böylece davalının kullanımının TTK kapsamında haksız rekabet, ayrıca davacının ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına,
2-Davacının ticaret unvanına vaki tecavüzün önlenmesine ve ortadan kaldırılmasına,
3-… 2.FSHHM nin … D.İş dosyasında 15/01/2020 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının devamına,
4- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderleri olan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 peşin harç, 259,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.367,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır