Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/238 E. 2023/114 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/238
KARAR NO:2023/114

DAVA:FSEK – TECAVÜZÜN REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:08/11/2019
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tecavüzün Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin “…” isimli müzik eserinin söz yazarı ve bestecisi olarak eser sahibi olduğunu, bu eserin 2003 yılında …’nın “…” isimli albümünde, …’nin 2005 yılında çıkarmış olduğu “…” isimli albümünde, …’in 2015 yılı yapımı … isimli albümünde ve 2018 yılında…’in “…” isimli albümünde hukuka uygun bir şekilde eser sahibinin izni dahilinde yer aldığını, hal böyleyken, müvekkili tarafından bestelenen eserin; … tarafından “…” isimli sinema filminde kendi adlarını besteci olarak belirtip eserin adını da “…” olarak değiştirerek izinsiz kullandıklarını ve çeşitli mecralarda umuma iletildiğini, söz konusu kullanımın öğrenilmesinden sonra müvekkilinin … başvurarak davaya konu iki eserin karşılaştırılıp incelenmesini talep ettiğini, 16.03.2018 tarihli … kararında, eserin incelenerek ‘…’ isimli eserin nakarat bölümünün işleme farkı olmakla beraber ‘…’ isimli eserin müziğinde aynen yer aldığının tespit edildiğini, 02.02.2018 tarihli kararda ‘…’ isimli eserin müziğinin aksi varit olana dek …’a ait olduğuna karar verildiğini, 12.03.2018 tarihli kararda daha önce verilen kararın değiştirmeye yetecek somut bir delil olmaması sebebiyle verilen kararın aynen geçerli olduğuna karar verdiğini, sonuç olarak ‘…’ isimli eserin bestesinin müvekkiline ait olan “…” isimli eser ile aynı olduğunu, dahası söz konusu bestenin izinsiz olarak davalılarca kullanıldığının … Teknik Bilim Kurulu tarafından tespit edildiğini, neticeten; davalılar …’ın müvekkiline ait müzik eserinin bestesini izinsiz olarak kullandıklarını, eserin sözlerini ve adını izin almadan değiştirerek müvekkilinin FSEK’ten doğan eser sahibinin adının belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasını men, manevi haklarına ve işleme, çoğaltma, yayma temsil ve umuma iletme haklarına davalılardan … … San. ve Tic. Ltd. Şti ve … Organizasyon … Reklamcılık Film Pazarlama Tic. Ltd. Şti “…” isimli müzik eserini aynı isimli sinema eseri içerisinde kullanmak ve ticari dolaşıma koymak suretiyle müvekkilinin çoğaltma ve yayma haklarına davalılardan … … A.Ş ve … Hizmetleri A.Ş. ise müvekkiline ait müzik eserinin özgün müzik eseri olarak kullanıldığı “…” isimli sinema filmini kendi platformlarında (…) yayınlayarak umuma iletim haklarına tecavüz ettiğini, müvekkilinin müzik eseri üzerindeki eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklarına vaki tecavüzün giderilmesi anlamında FSEK 66. maddesi uyarınca tecavüzün refine, bu kapsamda manevi tecavüzün ortadan kaldırılması anlamında masrafı davalılara ait olacak şekilde davaya konu eserin kullanıldığı-yayınlandığı-umuma iletildiği tüm mecralarda müvekkilinin adının özgün müzik bestecisi sıfatıyla belirtilmesi-değiştirilmesi, masrafı davalılara ait olmak üzere hükmün Türkiye çapında yayınlanan tirajı en yüksek 3 gazetede ilanına, FSEK l4. ve 16. maddelerine aykırılık nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkilinin eserden doğan haklarını ihlal eden davalı … ile …’dan alınıp müvekkiline verilmesini, müvekkilinin FSEK uyarınca korunan haklarına vaki el atmanın giderilmesi için FSEK 68.maddesi uyarınca varsayımsal sözleşme bedeli olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi gereğince belirlenecek miktarın medeni ceza niteliğindeki üç katının dava tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine, sinema eserinin eser işletme belgesi ve künyesindeki eserin ismi ve eser sahibi isminde düzeltmenin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ile …’e usule uygun tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
Davalı … 07/09/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında: Davacının … yapmış olduğu başvuru sonucunda, … Teknik Bilim Kurulunun ilgili yasa ve mevzuatı yok sayarak, veri tabanında değişikliğe gittiğini ve bahse konu proje içerisindeki kendilerine ait olan eserin; davacıya ait olduğuna dair bir belge çıkartılarak davacıya verildiğini, kesin mahkeme kararı olmadan, veri tabanında yapılan bu değişiliğin davacıyı hak sahibiymiş gibi gösterdiğini, bu nedenle davacının davayı açmakta haklı gösterildiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Söz konusu filmin yapımcısının … … San. ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, bu şirket ile müvekkili şirketin birbirinden bağımsız iki ayrı tüzel kişilik olduğunu, müvekkilinin olayda husumetinin bulunmadığını, husumet yokluğundan müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının, talebine dayanak olarak … Teknik Bilim Kurulu tarafından verilen raporu gösterdiğini, aynı alanda faaliyet gösteren diğer meslek birliği … Teknik Bilim Kurulu’na da başvurulmuş olduğunu, ancak … Teknik Bilim Kurulu’nun söz konusu eserin farklı eser olduğuna karar verildiğini, müvekkili şirketin sinema filmi ve televizyon dizisi alanlarında yapımcılık faaliyetlerinde bulunduğunu, bugüne kadar yapımcısı olduğu sinema filmi ve dizilerde onlarca müzisyen ile çalıştığını, davalı müzisyenlerle de daha önce çeşitli çalışmalar yaptığını, bu çalışmaların da hiçbir zaman dava konusu olmadığını, sinema filmi veya dizi filmler için hazırlanan müzik eserlerinin bir başka eser ile benzerliğinin olup olmadığı hususunda müvekkili şirketin hüküm verebilecek durumda olmadığını, bunun müvekkilinin işi olmadığını, dava konusu filmde de senaryonun geldiğini, beğenildiğini, çekimlerinin tamamlandığını ve müzikleri için … ve … ile anlaşıldığını, sinema filminin müziklerini hazırlayan ikilinin başka bestecilerden kullanacakları şarkılar varsa onları belirtip gerekli izinlerin alınması hususunda yardımcı olduklarını, zaten Kültür Bakanlığı tescil belgesinde de görüleceği üzere filmde kullanılan tüm müziklerin bu iki müzisyene ait olmadığının görüleceği, iki müzisyenin beyanlarına göre davaya konu eserin iki müzisyene ait olduğunu, … Teknik Kurulu tarafından aldıkları raporun da bu durumu doğrulattığını, böyle bir durumda müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının, taleplerinin zaman aşımına uğradığından ve eser üzerindeki hak sahipliğini dava dilekçesi ve sunmuş olduğu deliller ile kanıtlayamadığından davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının “…” isimli eserinin müvekkili tarafından kullanılmadığını, müvekkilinin lisans bedelini ödeyerek, mevcut hukuki düzenlemeler çerçevesinde geçerli bir lisans sözleşmesine dayanarak gerekli hakları devralmak suretiyle yayınlarını gerçekleştirmiş olmasına rağmen, kendisine keşide edilen 06.08.2019 tarihinde tebellüğ olunan ihtarı tebliğ alınır alınmaz herhangi bir hak ihlaline, mağduriyete sebebiyet vermeme adına lisans ücretini ödemesine rağmen yayını durdurduğunu, müvekkilinin lisansının 2016 yılı Ekim ayında başlamasına rağmen, … tarafından verilen kararın Mart 2019 tarihli olduğunu, davacının bu kayıtları düzeltmeden/başvuru yapmamışken müzik meslek birlikleri nezdinde filmde kullanılan “…” isimli eserin sahibinin … ve … görünüyorken müvekkilinin bu hususa vakıf olmasını beklemenin haksızlık olacağını, müvekkili şirketin söz konusu filmin yapımcısı olmadığını, yapımcı firma … Reklam ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapımcı … Reklam tarafından müvekkili şirkete tamamlanmış halde lisans hakkı çerçevesinde yayınlanmak üzere teslim edildiğini, buna ilişkin olarak akdedilen sözleşmede de düzenlendiği üzere filmin telif haklarına ilişkin tüm izinleri almak, filmi vizyon tarihine kadar yayına hazır hale getirmek ve filmin televizyonda yayınlanabilir nitelikte kasetlerini müvekkili şirkete teslim etmek konusunda sorumluluğun münhasıran diğer davalı … Reklam’a ait olduğunu, bu açıdan müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen ve dava konusu edilebilecek bir hak ihlalinin söz konusu olmadığını, davanın öncelikle esasa girilmeden usulden reddini, ilgili mevzuat uyarınca hukuki dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davanın ve davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … (Eski Ünvan: … HİZMETLERİ A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle: Belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmamasından dolayı davanın usulden reddi gerektiğini, yetkisizlik ve zaman aşımı itirazlarıyla birlikte davacının öncelikle hak sahipliği ve yayın iddiasını ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesinde her ne kadar bazı ekran görüntüleri mevcut ise de delil niteliğinde olmadığını, filmlerin çeşitli mecralarda yayınlanırken bazı bölümlerin çıkartılması söz konusu olduğundan yayınlanan versiyon içerisinde davacıya ait olduğu iddia edilen müzik eserinin yer alıp almadığının belirsiz olduğunu bu hususun ayrıca ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin davacının iddialarına konu olan sinema filmini yayınlamak için ilgili kişilerle geçerli sözleşmeler imzaladığını, talep edilen varsayımsal rayiç sözleşme bedelinin fahiş olduğunu, FSEK 68. maddesi uyarınca rayiç bedelin 3 katı tutarında tazminata hükmedilmesinin zorunluluk olmayıp miktarın somut durumun koşullarına göre hakimin takdirinde olduğunu, faiz talebinin dayanaksız ve fahiş olduğunu, davanın öncelikle usulden aksi halde esas yönünden reddini, aksi halde müvekkili şirket için 3 kat tazminat talebinin reddini talep etmiştir.
İstanbul 1.FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası, dosya arasına alınmış ve HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
23/12/2020 tarihli bilirkişi kurul raporunda özetle: FSEK hükümleri gereğince umuma arz hakkı, adın belirtilmesi salahiyeti, eserde değişiklik yapılmasını menetmek manevi haklarının ihlal edildiği manevi tazminat miktarının Mahkemenin takdirinde olduğu, FSEK hükümleri gereğince çoğaltma, yayma, temsil, işaret, umuma iletim maddi haklarının ihlali nedeniyle FSEK 68. maddesi kapsamında tazminat talep edilebileceği, bunun 3 kat bedelinin takdirinin Mahkemeye ait olarak bu tutarın belirlenmesi için müzekkere cevaplarının henüz gelmediğinden bir hesaplama yapılamadığı bildirilmiştir.
20/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Eser sahipliğinin dinlenen müzik eseri nedeni ile karine olduğu, … ve/veya diğer kanallarda yayın olup olmadığına ilişkin dosyada belge bulunmadığı, davanın kabulü halinde FSEK 68. maddesi hükümleri gereğince tazminata esas rayiç bedelin 2.000 TL olabileceği, 3 kat bedel takdirinin Mahkemede olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
13/09/2022 tarihli bilirkişi kurul raporunda özetle: “…” isimli yaratımın FSEK 3.maddesi anlamında musiki eseri olduğu, davacının … isimli eserin söz ve bestecisi sıfatıyla eser sahibi olduğu, dava konusu olayda vaki kullanımın mali haklardan FSEK 21. ve 25.maddesinde düzenlenen işleme ve iletim haklarının, manevi haklardan FSEK 14.ve 15.maddesinde düzenlenen umuma arz hakkı ile eser sahibi olarak belirtilme hakkının ihlal olabileceği, tüm emsal bedel yazıları ile heyetteki sektör bilirkişilerinin sektörel değerlendirmeleri birlikte dikkate alındığında; ihlal edilen mali hakkın türü, kullanımın yaygınlığı, ihlal süresi eserin beğeni ölçüsü gibi kriterler de birlikte değerlendirildiğinde maddi tazminatın indirmek ve arttırmak hususundaki takdirin Mahkemeye ait olmak üzere davacının talep edebileceği bedelin ihlalin gerçekleştiği 2016 yılı için 3.000 TL olabileceği, FSEK 68.maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katına kadar hükmedilebilip hükmedilmeyeceği hususundaki takdirin mahkemeye ait olacağı, davacının eserinin izinsiz olarak işlenmiş halinin filmde yayımının manevi haklardan FSEK 14.maddesinde düzenlenen umuma arz yetkisinin, davacının eser sahibi olarak belirtilmemesinin de FSEK 15.maddesinde düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkının ihlali sayılacağı, bu çerçevede manevi tazminata ilişkin takdirin Mahkemeye ait olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 13/09/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacının “…” isimli müzik eserinin, söz yazarı ve bestecisi olduğu iddiasına dayalı; 5846 sayılı FSEK hükümlerine göre eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklara vaki tecavüzün giderilmesi, refi, manevi haklara tecavüzün ortadan kaldırılması anlamında masrafı davalılardan tahsil edilmek üzere davaya konu eserin kullanıldığı/yayınlandığı/umama iletildiği bütün mecralarda davacının adının özgün müzik bestecisi sıfatı ile belirtilmesi/değiştirilmesi, hükmün ilanı, FSEK 14 ve 16.maddesine aykırılık nedeni ile 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan … ve …’den tahsili, FSEK 68.maddesi uyarınca şimdilik 5.000 TLnin 3 katının dava tarihinden itibaren işleyecek Merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, sinema eserinin eser işletme belgesi ve künyesindeki eserin isim ve eser isminde düzeltme yapılmasına ilişkindir.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması. ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan İlkine “sübjektif unsur” veya “esasa İlişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart’ denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Musiki eserleri FSEK’in 3. maddesinde; “her nevi sözlü ve sözsüz besteler” olarak tanımlanmıştır. Musiki eserleri, bir muhtevayı seslerle ifade eden, kulak vasıtasıyla istifade edilebilecek sanat eserleridir. Musiki eserlerinde ifade aracı sestir. Seslerin bir müzik aletinden, elektronik araçlardan veya insan gırtlağından çıkması, seslerin güzel ya da çirkin olması, eserin musiki eser olmasını engellemez. Diğer taraftan seslerin eser niteliğinde olması için notalarla yahut manyetik bant veya plakla tespit edilmesine de gerek yoktur. Ancak tespit; eser olabilme ve korunma açısından şart olmamakla beraber, eserin kalıcılığının sağlanması ve tekrar edilebilirlik açısından önemlidir. Himaye konusu, sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımlarıdır.
Bir musiki ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için, bu üründeki şekillendirmenin yani seslerin birbirini izleyişinin, birbirine bağlanışının ve ritmin hususiyet taşıması gerekir. Yargıtay’ın bir içtihadında da belirtildiği üzere; “..FSEK’in 3. maddesine göre, müzik eserleri her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Musiki eserlerinde koruma konusu, işitilen sesler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen musiki eserlerinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise, o eserin sıradan bir dinleyici nezdinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde her uyuşmazlığın özelliğine göre ve yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınmak suretiyle bilimsel bir yöntem izlenmelidir…” Bilindiği üzere; musiki eserleri, beste ve güfte olarak bütün olarak korunabileceği gibi bestenin musiki eseri olarak güftenin ise eser vasfını haiz olması halinde FSEK 2/1 anlamında “dil ve yazı ile fade olunan ilim ve edebiyat eseri” olarak da korunması mümkündür.
Açıklanan nedenlerle: “…” isimli şarkının, gerek güfte gerekse beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı, bu çerçevede FSEK 3. maddesi anlamında “musiki eseri” olduğu kanaatine varılmıştır.
ESER SAHİPLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda; “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir. FSEK 11.maddesinde; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın” hükmü yer almaktadır.
FSEK 12.maddesinde ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yukarıdaki karinelerin öngörülmesi uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir.
Dosyada mevcut müzik eseri işleme belgeleri, albümler ile … yazı içerikleri birliktte değerlendirildiğinde; davacının, “…” isimli müzik eserinin FSEK 11.maddesindeki karine çerçevesinde söz ve müziğinin eser sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
“…” ile “…” İSİMLİ ESERLERİN KARŞILAŞTIRILMASI:
Mahkememizce itibar edilen 13/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere: Uyuşmazlık konusu her iki eserin melodik yapısının (Ana Müziğinin) işleme farkı ile ayniyet gösterdiği, benzerlik taşıdığı, “…” isimli şarkının, sinema filminde “1:40:18 -1:42:08” süre aralığında kullanılmış olduğu, “…” isimli eserin melodik yapısının, işleme farkı ile aranje (düzenleme) yapılarak “…” isimli sinema filminde ve filmin soundtrack CD (Compact Disc)’inde yer aldığı ve kullanılmış olduğu, eserin yaratıcısına özgünlük ve özgürlük sağlayan sınırsız nota dizilimi ve melodi seçeneğinin mevcut olduğu, eser sahipleri tarafından oluşturulan eserlerin, eser olarak korunması gerektiğinin muhakkak olduğu ve dava konusu eserlerin işleme (aranje) farkı ile benzerlik taşıdığı, bu çerçevede hak ihlalinin ileri sürülebileceği kanaatine varılmıştır.
HAK İHLALİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Davacının eser sahibi olduğu müzik eserinin izinsiz işlenmesinin FSEK 21.maddede düzenlenen işleme hakkının, işlenmiş halin filmde yayınlanmasının ise FSEK 25.maddede düzenlenen iletim hakkının ihlali sayılacağı, ayrıca izinsiz olarak işlenmiş halin filmde yayımının manevi haklardan FSEK 14.maddede düzenlenen umuma arz yetkisinin, davacının eser sahibi olarak belirtilmemesinin de FSEK 15.maddede düzenlenen eser sahibi olarak belirtilme hakkının ihlali sayılacağı kanaatine varıldığından davalılar …, … , … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve … aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, … ve … HİZMETLERİ A.Ş. (Yeni ünvan: …)’ne de husumet yöneltmiş ise de, bu davalılar, sinema filmini kendi kanallarında yayınlamışlardır. Yargıtay 11. HD’nin 2011/8816 E. 2013/11666 K. ve 04/06/2013 tarihli ilamında belirtildiği üzere: FSEK 25/1.maddede yer alan “yayın ve yeniden yayın” faaliyetinin ancak bir yayın kuruluşu tarafından gerçekleştirilebilir. TV yayın kuruluşları tarafından gerçekleştirilen yayınların uydu platformu aracılığıyla abone olan TV izleyicilerine yeniden iletilmesi eylemi, FSEK 25/2.maddede yer alan “eser sahibinin eserin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının diğer biçimlerde umuma iletimine” dair mali hak kapsamındadır. 5846 sayılı FSEK’in 25/1. fıkrası anlamında bir yayıncı kuruluş olmayan ve sadece yayıncı kuruluşlara altyapı hizmeti sunan uydu platform işletmecileri, iletimine aracılık ettiği yayın kuruluşlarının gerçekleştirdiği TV yayınlarının içeriğinin oluşturulmasına katkısının olmaması, söz konusu yayınların içeriğini değiştirme olanağının bulunmaması ve özellikle yayında eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini önceden bilebilecek durumda olmaması nedeniyle, kendisine bir ihtar yapılmadığı sürece aynı kanunun 68. maddesine dayalı olarak talep edilen telif tazminatından doğrudan sorumlu tutulamaz.
Davalılar … ve … HİZMETLERİ A.Ş. (Yeni ünvan: …) “…” adlı sinema filmini; kendi kanallarında yayınlamışlardır. Yayın kuruluşlarının gerçekleştirdiği TV yayınlarının içeriğinin oluşturulmasına katkısının olmaması, söz konusu yayınların içeriğini değiştirme olanağının bulunmaması ve özellikle yayında eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini önceden bilebilecek durumda olmaması nedeniyle, bu davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”

FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz kullananla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Mahkememizce itibar edilen 13/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere: İhlal edilen mali hakkın türü, kullanımın yaygınlığı, ihlal süresi eserin beğeni ölçüsü gibi kriterler de birlikte değerlendirildiğinde davacının talep edebileceği bedelin ihlalin gerçekleştiği 2016 yılı için 3.000 TL olabileceği ve FSEK 68.maddesi çerçevesinde bu bedelin 3 katına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varıldığından; FSEK 68.maddesi gereğince belirlenen 3.000,00 TL rayiç bedelin 3 katı olan 9.000,00 TL nin dava tarihi olan 08/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalılar …, …, … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve …’nden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
FSEK 70/1.maddesine göre; “Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir”. Manevi hakların ihlali sebebiyle manevi tazminat davası açabilmek için, eser sahibinin kişilik haklarının da tecavüze uğramış olması şart değildir. Manevi haklarda eser sahibinin kişiliğini ilgilendiren yönler şüphesiz ki mevcuttur, ancak FSEK 70/1.maddesi manevi tazminat talebini kişilik haklarının ihlalinden bağımsız olarak hükme bağlamıştır. İki hükmün müeyyide bağladığı menfaatler birbirinden farklıdır’. Manevi haklara tecavüz aynı zamanda eser sahibinin kişilik haklarını da ihlal ediyorsa, manevi tazminat talebinde bu hususun açıkça belirtilip kanıtlanması veya BK 56.maddeye dayanan ayrı bir dava açılması gerekir. Diğer taraftan, manevi haklara tecavüz fiili, fikri hukuk çerçevesinde değerlendirilebilmekle beraber, kusurun niteliği, derecesi ve ağırlığı BK hükümlerine göre takdir olunmalıdır.
Davacının besteci ve söz yazarı olduğu “…” isimli eserin; davalılar … ve … tarafından “…” adlı sinema filminde kendi adlarını besteci olarak belirtmeleri ve eserin adını da “…” olarak değiştirmeleri nedeniyle, manevi tazminat talebinin kabulüne; 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 08/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, “…” isimli eserin; kullanıldığı/yayınlandığı ve umuma iletildiği tüm mecralarda özgün müzik bestecisi sıfatı ile davacının isminin belirtilmesine/değiştirilmesine, masrafın davalılar … ve …’den tahsiline karar verilmiştir.
FSEK 78. maddesinde; haklı olan tarafın, muhik bir sebep veya menfaati varsa, masrafı diğer tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş olan kararın gazete veya buna benzer vasıtalarla ilan edilmesini talep edebileceği hükmü yer aldığından, karar kesinleştiğinde; hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılar …, …, … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve …’nden tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalılar … ve … (Eski unvan : … Hizm. A.Ş) aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
2-Davalılar …, … , … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve … aleyhine açılan DAVANIN KABULÜNE,
FSEK 68.maddesi gereğince belirlenen 3.000,00 TL rayiç bedelin 3 katı olan 9.000,00 TL nin dava tarihi olan 08/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalılar …, …, … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve …’nden alınarak davacıya verilmesine,
10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 08/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-“…” isimli eserin; kullanıldığı/yayınlandığı ve umuma iletildiği tüm mecralarda özgün müzik bestecisi sıfatı ile davacının isminin belirtilmesine/değiştirilmesine, masrafın davalılar … ve …’den tahsiline,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılar …, …, … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve …’nden tahsiline,
5-1.297,89 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 1.041,72 TL harcın davalılar …, …, … ve …’nden tahsiline,
6-Maddi Tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … ve …’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi Tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılar … ve … (Eski ünvan : … Hizm. A.Ş)’ye verilmesine,
9-Davacı tarafın yaptığı 44,40 TL başvuru harcı ve 256,17 TL peşin harç olmak üzere toplam 300,57 TL harcın davalılar …, …, … ve … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nden alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yaptığı 2.055,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7,500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.555,50 TL yargılama giderinin; davalılar …, …, … ve … … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nden alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekili ve davalı … (Eski unvan: … Hizm. A.Ş) vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların/vekillerinin yokluğunda HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır