Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/220 E. 2023/19 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/220
KARAR NO : 2023/19

DAVA : PATENT HAKKININ TESPİTİ
DAVA TARİHİ : 12/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

HSK’nın 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3.ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/289 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/220 E. sırasına kaydı yapılmakla, taraflar arasında görülmekte olan Patent Hakkının Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin küçük ev aletleri, beyaz eşya otomotiv ve medikal alanında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davalı …’nın diğer davalı firmanın sahibi olduğu ve müvekkil firma ile 2014 yılından itibaren çeşitli zamanlarda temasta bulunduğu, bu sıralarda müvekkilinin … numaralı faydalı model başvurusu yaptığını, davalı tarafla tesis edilen iş ilişkisinin devam eden süreçlerinde müvekkili adına … numaralı patent başvurusunun da gerçekleştiğini ve davalı …’nın buluş sahibi olarak gösterildiğini, bu projenin devamında kahve makinesi pişirme sensörü sisteminin geliştirilmesi için davalı … ile 08.02.2018 – 31.12.2018 tarihleri arasında işçi-işveren ilişkisi tezahür ettiğini, gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesi imzalandığını, buna karşılık davalı …’nın hukuka aykırı şekilde iş akdi sırasında kendi nam ve hesabına …, …, …, …, … ve … numaralı patent başvurularında bulunduğunu, başvuruların tamamının müvekkili firma ile olan işçi-İşveren akdi çerçevesinde sorumlu bulunduğu … Projeleri ile ilgili olup, bir AR-GE personelinin çalıştığı kurumdan habersiz kendi namına patent başvurusu yapmasının hukuka aykırı olduğunu, gizlilik yükümlüğünü de ihlal eder mahiyette olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 113 ve devamı maddelerine göre İşçi – işveren ilişkisi dahilinde ortaya çıkan hizmet buluşlarında patent isteme hakkının işverene ait olduğu, işçinin bildirim yükümlülüğü bulunduğunu, bu manada müvekkilinin patent başvuru haklarının gasp edildiğini bu nedenle dava konusu patent başvuruları ile ilgili patent verilmesi işlemlerinin durdurulmasını, müvekkilinin gerçek patent hak sahibi olduğunun tespitine ve haklarının tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkili … ile davacı firma arasında gerçek anlamda bir işçi-işveren ilişkisi kurulmadığını, …’nın davalı … firmasının 2013 yılından bu yana sahibi olduğunu, davacı ile müvekkili …’nın bulduğu ve geliştirdiği kahve makinesine ilişkin iş ortaklığı yapılması hususunda anlaşma yapıldığını, devletten teşvik alabilmek maksadıyla …’nın davacı şirkette sigortalı gösterildiğini, sunulan iş sözleşmesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin buluşunun 2016-2017 yılında yaptığı çalışmalara dayandığından hareketle iş sözleşmesi sırasında bir hizmet buluşu yapılmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin başvuruları ile davacı başvurularının koruma kapsamlarının birbirinden farklı olduğunu, arada benzerlik bulunmadığını, söz konusu buluşlara ilişkin müvekkillerinin yapmış olduğu ArGe harcamalarının müvekkilinin sınai haklarından önceki dönemlere ait olduğunu, davacının müvekkillerinin buluşunu izinsiz kullanarak müvekkillerini mağdur ettiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş ve HMK’nın 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
07/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dava konusu …, …, …, …, … ve … sayılı patent başvurularında, hak sahibinin davalı … olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde …, …, …, …, …, … sayılı patent başvurularına ilişkin patent haklarının, davacıya ait olduğunun tespiti ve SMK’nın 110/3. maddesi kapsamındaki yetkileri haiz olmasından dolayı davacı haklarının TPMK nezdinde tesis edilmesi istemine ilişkindir.
6769 Sayılı SMK’nın 89.maddesine göre: (1) Patent başvurusu veya patentin sağladığı korumanın kapsamı istemlerle belirlenir. Bununla birlikte istemlerin yorumlanmasında tarifname ve resimler kullanılır. (2) İstemler, kullanılan kelimelerin verdiği anlamla sınırlı olarak yorumlanamaz. Ancak istemler, koruma kapsamının tespitinde, buluşu yapan tarafından düşünülen fakat istemlerde talep edilmeyen, buna karşılık ilgili teknik alanda uzman bir kişi tarafından tarifname ve resimlerin yorumlanması ile ortaya çıkacak özellikleri kapsayacak şekilde genişletilemez. (3) İstemler, başvuru veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak ve üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde yorumlanır. (4) Patent başvurusunun sağladığı korumanın kapsamı, patentin verilmesine kadar geçen süre için başvurunun yayımlanmış olan istemleri ile belirlenir. Ancak patentin verildiği hâli veya itiraz veya hükümsüzlük işlemleri sonucunda değiştirilmiş hâli, koruma alanının genişletilmemiş olması şartıyla başvurunun sağladığı korumayı geçmişe dönük olarak belirler. (5) Patent başvurusunun veya patentin sağladığı koruma kapsamının belirlenmesinde, tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte istemlerde belirtilmiş unsurlara eşdeğer nitelikte olan unsurlar da dikkate alınır. Bir unsur, esas itibarıyla istemlerde talep edilen unsur ile aynı işlevi görüyor, bu işlevi aynı şekilde gerçekleştiriyor ve aynı sonucu ortaya çıkarıyorsa, genel olarak istemlerde talep edilen unsurun eşdeğeri olarak kabul edilir (6) İstemlerin kapsamını belirlemek için patentin verilmesi ile ilgili işlemler sırasında veya patentin geçerliliği süresince, koruma kapsamının belirlenmesinde patent başvurusu veya patent sahibinin beyanları dikkate alınır. (7) Patent, buluşla ilgili örnekler içeriyorsa istemler bu örneklerle sınırlı olarak yorumlanamaz. Özellikle ürün veya usulün sahip olduğu ilave özelliklerin patentte açıklanan örneklerde bulunmaması, bu örneklerde bulunan özellikleri kapsamaması veya bu örneklerde belirtilen her amaç veya özelliği gerçekleştirememesi hâllerinde, ürün veya usul istemlerle sağlanan koruma kapsamının dışında tutulmaz.
SMK hükümleri, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davaya konu buluş sahibinin davalı … olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmadığı ve 5 patent başvurusunun da davalı …’nın, davacı şirketin çalışanı olduğu dönemde yapıldığı, SGK kayıtları, sözleşmeler, bordrolar, istifa dilekçesi dikkate alındığında; 08.02.2018 ve 31.12.2018 tarihleri arasında taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının buluş sahibi olarak yer aldığı dava konusu patent başvurularına konu buluşların, küçük ev aletleri kategorisinde yer alan kahve makineleri ile ilgili olduğu anlaşıldığından, davalının yükümlü olduğu faaliyetlerle ilgili olduğu kanaatine varılmıştır. Dava konusu patent başvurularının başvuru tarihleri, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin mevcut olduğu 08.02.2018 ila 31.12.2018 tarihleri arasındadır.
6769 SMK hükümleri uyarınca; çalışan buluşunun, hizmet buluşu olması için iş ilişkisi sırasında yapılmış olması gerektiğinden, çalışanın iş ilişkisinden önce gerçekleştirmiş olduğu ya da iş ilişkisi sonrasında gerçekleştirebileceği potansiyel buluşlar, hizmet buluşu kapsamında değildir. Dolayısıyla bu buluşların işverene bildirilmesi yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Davacı taraf; 2016 yılının son aylarından 2018 yılının bitimine kadar taraflar arasında daima bir hizmet ilişkisi, çalışan-işveren ilişkisi mevcut olduğunu iddia etmiştir. Davacı bu iddiasını; bu tarihlerde taraflar arasında kişisel bağımlılık ilişkisi bulundu ve tarafların ortak amaç ve niyetinin buluşların hak sahipliğinin davacıya verilmesi yönünde olduğu iddialarına dayandırmıştır.
Taraflar arasında; dava konusu patent başvurularına konu buluşu yapanın, davalı … olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalının, davacı şirket ile arasında işçi-işveren ilişkisinin işçi işveren sözleşmesi ile yazılı hale getirildiği 08.02.2018 tarihinden önceki dönemde, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır.2018 tarihinden önceki dönem bakımından, taraflar arasındaki yazışmalar değerlendirildiğinde; aralarındaki ilişkinin, bir proje kapsamındaki işbirliği ilişkisinden ibaret olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı …’nın, diğer davalı … ŞİRKETİ’nin yetkilisi olarak proje kapsamındaki … makinesinin tasarımı için, hizmet ilişkisinin mevcut olduğu 2018 yılı öncesi döneme denk gelen 16.04.2017 tarihinde dava dışı … A.Ş. ile tasarım sözleşmesi imzalamış olması ve … makinesi geliştirme sürecinde davalı şirketin kaynaklarının da kullanıldığı, taraflar arasında kişisel bağımlılık ilişkisinden ziyade, işbirliği ilişkisi olduğu kanaatine varılmıştır. Yine davacı şirket tarafından; hizmet ilişkisi mevcut olduğunun iddia edildiği 2018 yılı öncesi dönemdeki buluş için diğer bir anlatımla; davacının, kendi çalışanının buluşçusu olduğunu iddia ettiği bir buluş için, hizmet buluşu olduğundan yola çıkarak tam veya kısmi hak talep etmek yerine, imzalanamayan patent lisans devir sözleşmesi görüşmelerinde bulunması birlikte değerlendirildiğinde: Davacının, taraflar arasındaki ilişkiyi işçi işveren/hizmet ilişkisinden ziyade, işbirliği ilişkisi olarak gördüğü, tarafların iradesinin ve anlayışının bu yönde olduğunu göstermektedir. Nitekim bu anlayış, davacı şirketin buluş üzerindeki patent hakkını talep etmek yerine, buluşun kullanım hakkını talep etmesi ile hem taraflar arasındaki e-posta yazışması içeriğine, hem de imzalanamayan patent lisans ve kullanım sözleşmesi şartlarına da yansımıştır. İmzalanamayan lisans sözleşmesinde: Buluş ile ilgili tüm üretim haklarının davacıya devredilmesinden bahsedilmesi ve “satış fiyatı üzerinden oluşacak brüt kar üzerinden müşteri bazında Technocast ve buluş sahibi arasında paylaştırılacaktır” ibareleri; taraflar arasında buluşla ilgili patent hakkı devri yerine, kullanım hakkı ve kar paylaşımı niyetini ortaya koymuştur. e-postadaki yazışmalar ve sözleşme taslağı, tarafların gerçek iradesinin belirlenmesi açısından dikkate alındığında taraflar arasında işbirliği anlayışı olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının, kahve makinesi geliştirme AR-GE çalışmalarının en başında Technocast çalışanı olmayan davalı …’ya işbirliği teklif ettiği, elde edilebilecek gelirin bir kısmından kendisine ödeme yapılabileceği niyetinde olduğu beyanı da, taraflar arasındaki ilişkinin işbirliği kapsamında olduğu kanaatini oluşturmuştur. Bu ilişki sırasında yapılan raporlama faaliyetlerinin talimat altında çalışma veya hesap vermeden ziyade, ikili ilişkinin yapıldığı konularda bilgilendirme mahiyetinde olduğu, sonuç itibariyle; 08.02.2018 tarihinden önce taraflar arasındaki ilişkinin çalışan ilişkisi kapsamında kalmadığı kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi heyetince yapılan incelemede: … adresindeki yüklemelerde yer alan devre şemaları ve algoritmaların incelenmesinde, anılan şema ve algoritmaların davacı ve davalı …’nın kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri sistemde kullanılabilecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı …’nın, dava konusu patent başvurularına konu buluşları, davacı şirketle çalışan ilişkisi başlamadan önce gerçekleştirdiği, bu nedenle anılan buluşların hizmet buluşu kapsamında kalmadığı, öte yandan bu dönem için çalışan ilişkisi olduğu iddialarının bir an için kabul edilse dahi, işverenin buluş üzerinde tam veya kısmi hak sahipliği talebine ilişkin 6769 sayılı SMK’da öngörülen sürelerde bir talebinin olduğuna dair emareye rastlanmadığı, zira taraflar arasında yapılan yazışmalardan da; davacının buluş üzerinde hak sahipliğinden ziyade buluşu kullanma niyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı, ortaya çıkacak buluşlarda patent hakkının sahipliğinin davalıya ait olacağına dair hiçbir kabul ve taahhütte bulunmadığını beyan etmiştir. 6769 SMK 109. maddesine göre; patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup bu hakkın başkalarına devri mümkündür. Somut olayda: davalı …’nın buluş sahibi olduğu hususunda itilaf olmadığı dikkate alındığında, patent isteme hakkının kural olarak davalıya ait olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Davacı şirketin patent hakkı sahipliğinin, davalıya ait olacağına dair kabul ve taahhütte bulunmamış olmasından ziyade, buluş üzerinde patent isteme hakkının davalıdan talep edip etmediğinin ya da hizmet buluşu olduğu iddiasıyla işveren olarak buluş üzerinde hak sahipliği talep edip etmediğinin dikkate alınması gerekmektedir. Bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde: 2018 tarihinden önce gerçekleştiği tespit edilen buluşlar için davacının böyle bir talebinin ya da iradesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Neticeten; TPMK nezdinde …, …, …, … ve … sayılı patent başvurularında, patent başvurusunda bulunma hakkının davalı …’ya ait olduğu kanaatine varılmıştır.
… sayılı patent başvurusu; taraflar arasındaki çalışan ilişkisinden sonraki bir döneme ait olduğu gibi, anılan başvuru … (…), … (…), … (…) sayılı başvuruların rüçhan olarak gösterildiği bir başvurudur. SMK’nın 93/1.maddesi uyarınca önceki başvurunun rüçhan hakkından, başvuru sahibi veya onun halefi yararlanabilmektedir. Somut olayda; rüçhan hakkı gösterilen başvurularda, hak sahibi davalı … olduğu için … sayılı patent başvurusunu yapma hakkı sahibi de … olacaktır. Açıklanan nedenlerle: …, …, …, …, … ve … sayılı patent başvurularında hak sahibinin davalı … olduğu kanaatine varıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 135,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davalıların yaptığı 186 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır