Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/22 E. 2023/65 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/267
KARAR NO : 2022/153

DAVA : CAYMAYA İTİRAZ (CAYMA İHBARININ GEÇERSİZLİĞİ)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Caymaya İtiraz (Cayma İhbarının Geçersizliği) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında 17.04.2015 tarihinde bir adet edisyon sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ekinde yer alan eserlerin müvekkili şirket tarafından süresiz olarak devralındığı ve davalıya 20.000 TL mali hak bedeli ödendiğini, ayrıca eserlerin lisanslanmasından dolayı ödenecek bedellerin hangi oranlarla paylaştırılacağının sözleşmenin 7/2-3-4 maddelerinde düzenlendiğini, yani hem süresiz devir nedeniyle bir kereye mahsus bir ödeme yapıldığını, hem de yapılacak lisanslamalardan lisanslama mevrasına göre değişen oranlarda pay verileceğinin kararlaştırıldığını, davalı …’nın … 17.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin süresiz olması ve belirli şartların yerine getirilmemesi nedeniyle cayma hakkının kullanılma gereksiniminin doğduğunu belirttiğini, cayma gerekçesi olarak kendisine ait eserlerin izinsiz kullanımına ilişkin davaların açılmasını müvekkilinden talep ettiğini fakat müvekkilinin söz konusu davaları açmamış olmasını cayma hakkının argüman olarak kullandığını belirttiğini, ayrıca yan ihtarname konusu olarak 100’den fazla eserin süresiz olarak devredildiğini, her ne kadar sözleşmede devir bedelinin piyasa rayiçlerinde olduğu kabul edilmiş olsa da FSEK’in eser sahibini korumayan her türlü maddeyi hükümsüz kıldığını, almış olduğu bedelin piyasa rayiçlerinin çok altında ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı tarafından noter huzurunda 2015 yılında imzalanan ve cayma ihbarının tebliğ tarihi olan 09.01.2020 tarihine kadar yaklaşık 5 yıl süre ile uygulanan sözleşmeden devir bedelinin rayiç değerlerin altında olduğunu ve talep edilen davaların açılmadığı gerekçe gösterilerek mehil verilmeden cayılmasının FSEK 58.maddeye aykırı olduğu gibi MK’da düzenlenen iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve cayma ihbarının usulüne uygun yapılmadığını, maddi koşulların oluşmadığını ve bu nedenle davalının talebinin haksız ve kötü diyetli olduğunu, cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibinin sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecbur olduğunu, hakkın kullanılmasını iktisap eden kişi için imkânsız olur veya tarafından reddedilir veyahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum olmadığını, FSEK 58. maddesinde belirtilen a) Hakkın kullanımı davacı için imkânsız değildir b) Hakkın kullanımı davacı tarafından reddedilmiş değildir c) Eser sahibinin (davalının) menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte değildir şeklinde detaylandırıldığını, davalı ihtarnamede “açıklanan tüm bu sebeplerle ihtar olunan şirkete uygun mehil verilmesi anlamsız olacağından ve müvekkillerin hakları esaslı surette zedelenmeye devam edeceğinden sözleşmelerden caydığımızı ve yetki belgelerini tanımadığımızı” şeklinde cayma hakkını kullandığını belirtmiş olduğunu, müvekkilinin FSEK usulüne uygun olarak cayma hakkını davalı kullanmadığından öncelikle cayma hakkının usulüne itiraz ettiğini, davalının, 06.03.2019 tarihinde tekrar cayma ihbarında bulunduğunu ve daha sonra 13.03.2019 tarihinde de bu sefer “her ne kadar … Ltd.Şti ile müvekkil arasında aktedilen 17 Nisan 2015 tarihli edisyon sözleşmesinden cayma hakkımızı kullanmış olsak da tarafımızca yanlış bir değerlendirme sonucu cayma hakkımızı kullandığımızın farkına varmış olmamız aslen sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin gerek müvekkil gerek … Ltd. Şti.’nin yerine getiriyor olduğu bu nedenle cayma beyanımızdan rücu ettiğimizi irademizin ilgili sözleşmenin taraflar arasında devamı yönünde olduğunu dolayısıyla 17 Nisan 2015 tarihli sözleşmenin aynen devam ettiğini” belirterek cayma ihbarından rücu ettiğini belirttiğini, müvekkilinin davalının avukatı kanalıyla gönderdiği bir önceki cayma ihbarından rücu ettiğini ihbarnamesinden de anlaşılacağı üzere davalı lisanslama bedelleri dışında ek avanslar alabilmek amacıyla FSEK’in en temelde eserlerin sahibinin manevi haklarının ihlal edildiği ve özellikle eserlerin kamuya ulaştırılmadığını durumlarda ve koşulları oluştuğunda kullanılmak şartıyla eser sahiplerine tanıdığı sözleşmeden caymaya ilişkin hakkı adeta sürekli bir tehdit olarak kullanmaktan kaçınmadığını, davalının … adlı eserin izinsiz kullanıldığını müvekkiline bildirdiğini ve dava açılmasını talep ettiğini, ilgili eserin …’da davalı adına kayıtlı olup eserin cue-sheet bildirimi de hazırlanarak …’a gönderilmiş olduğunu ancak bu bildirimin…n tarafından temsil edilen eser sahibi …’ın başvurusu üzerine bloke edilmiş olduğunu, davalının ilgili eserin kendisine devrine dair eserin ilk sahiplerinden almış olduğu bir belgenin bulunduğunu müvekkiline beyan etmiş olsa da bu belgenin zorla ve baskıyla imzalatıldığına ilişkin bir yorum yapılmış olması ve …’de kullanılan eserle …’na ait olan eserin teknik olarak benzemediğinin tespitini ve sözü edilen belgenin hukuken yetersiz ve güvenilmez olduğunun düşünülmesi nedeniyle kaybedilme olasılığı yüksek olarak değerlendirilen bu davanın açılamayacağının davalıya bildirildiğini, “…” eserinin teknik olarak “…” eserine benzemediği kanaatine varıldığı için davalının talep ettiği davanın açılmadığını, …’e açılması talep edilen izinsiz kullanımlara ilişkin talep incelendiğinde davalının yazılı izin verdiği ve …’dan ilgili albümler için telif aldığı söz konusu olduğundan kullanımın yasal olarak gerçekleştiği kanaatine varıldığını ve bu nedenle hukuki girişimde bulunulmadığını, müvekkilinin, davalının eserleri ile ilgili olarak izinsiz kullanımları takip etmediği, birçok davayı kendisinin açmak zorunda kaldığı ile ilgili beyanlarının gerçeklerle örtüşmediğini ve davalının talebi üzerine istediği davaları açacak bir hukuk bürosu olmadıklarını özellikle vurguladığını, sonuç olarak davalı bakımından da tıpkı katalogda yer alan diğer hak sahiplerinde olduğu gibi benzer bir anlayışla hareket edilmiş olduğu eserlerin pazarlaması ve çeşitli mecralarda kullanımı için çaba harcandığını ve bu çerçevede çeşitli lisansların tanındığını ayrıca eserlerin izinsiz kullanımı durumda gerekli hukuki girişimlerde tabii ki bulunulacağı ama bunun her izinsiz kullanımda dava açılacağı anlamını taşımadığını, davalıya davaya konu edisyon sözleşmesi uyarınca 166.252,90 TL toplam ödeme yapıldığını, doğrudan yapılan bu telif ödemesi haricinde davalının, müvekkilinin yapmış olduğu lisanslamalar ve bildirimler neticesinde … aracılığı ile ayrıca telif geliri elde ettiğini, … kanalıyla elde ettiği gelirin …’dan müzekkere ile sorularak öğrenilebileceğini, ayrıca müvekkilinin tüm bu çalışmaların yanı sıra olanakları ölçüsünde davalının avans taleplerini geri çevirmediğini cayma ihbarının gönderildiği tarihte dahi davalının müvekkiline 9.656,49 TL avans borcu bulunduğunu, neticeten; esasa ve şekle ilişkin koşulları gerçekleşmemiş olan, haksız, yersiz ve kötü niyetle yapılmış olan caymaya karşı süresinde yapılan itirazlarının kabulünü, cayma nedeniyle uğradığı ve/veya uğrayacakları her türlü maddi ve manevi zarar nedeniyle tazminat davası açmaya ilişkin hakları ile davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranmasından kaynaklanan dava haklarının saklı tutulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından açılan “Caymaya karşı itiraz” davasının hukuken geçerli bir dava türü olmamakla beraber mesnetsiz olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın talep olarak caymanın geçersizliğinin tespitini isteyebilecek durumdayken, caymaya itirazlarının kabulü ile dava haklarının saklı tutulmasına ilişkin talepte bulunarak bu hususlarda karar verilmesini talep etme gibi bir hakkının mevcut olmadığını, … 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin …E. sayılı aynı konuda açılan davaya bakıldığında; dava dilekçesinin cayma ihtarının geçersizliğinin tespiti talepli olduğunun görüleceği, dolayısıyla taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafından 09.01.2020 tarihinde tebliğ alındığı beyan edilen ihtamameye ilişkin olarak taraflarına herhangi bir cevabi ihtarname gönderilmeğini, davacının da belirttiği üzere 06.03.2019 ve 23.12.2019 tarihlerinde gönderilen ihtarnamelerde de müvekkilinin vekili ve adresinin açıkça görülmesine rağmen dava dilekçesinde vekilin gösterilmemesinin kötü niyet göstergesi olduğunu, davacının; dava dilekçesinde ilgili edisyon sözleşmesinin 7.2, 7.3 ve 7.4 maddelerine istinaden müvekkiline Süresiz Sözleşme yapılması sebebiyle bir defaya mahsus 20.000 TL ödendiğini ve lisanslamalardan doğacak bedellerin hangi oranlarda paylaşılacağının da bu maddelerde belirtildiğini beyan ettiğini, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2001/7365 E, 2002/477 K, 25.01.2022 tarihli ilamına bakıldığında davacının süresiz sözleşme sebebiyle edimler arasında açık nispetsizlik bulunduğu ve bu husustan ihtar çekildiğini belirterek sözleşmenin feshini talep ettiğini fakat ilk derece mahkemesi tarafından MK madde 2’ye dayanılarak dava reddedildiğini, Yargıtay’ın ise “mahkemece anılan tarafların karşılıklı edimlerinin sözleşme hükümlerine göre değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına” şeklinde karar verdiğini, davacının dava dilekçesi eklerinde sunduğu müvekkiline ait eser sayısı dikkate alındığında, geçmişe dönük şekilde müvekkilinin eserlerine ilişkin hakların yalnızca 20.000 TL bedel karşılığında devir alınması ve her bir lisanslama için davacının %30 pay alması ve bu şekilde sözleşme imzalanmasının müvekkilinin sözleşmenin imzalandığı tarihte içinde bulunduğu zor durumdan faydalanıldığını gösterdiğini, zira 100’den fazla eseri olan hiçbir eser sahibinin geçmişe dönük olarak haklarını rayiçlerin çok çok altında sembolik bir rakam karşılığında devir işlemini gerçekleştirmeyeceğini, öyle ki sözleşmenin kurulmasında gabin koşullarının dahi mevcut olduğunu, FSEK’in menfaatsizlik oluşturmamak kaydıyla eser sahiplerini zarara uğratacak her türlü maddeyi hükümsüz kıldığını, davacının; müvekkili davalının özgür irade ile ve noter huzurunda imzaladığı sözleşmeye uymakla yükümlü olduğunu beyan etmiş ise de sözleşme koşullarının müvekkili adına menfaat tehlikesi yaratacak şekilde olması ve uyarlama imkanının bulunmaması sebebiyle sözleşmenin feshedilmesi yoluna gidilmek zorunda kalındığını, ilaveten davacının sözleşmenin feshinin belirli koşullarda ve belirli sürelerde iddia edilebilecek nitelikte olduğunu beyan etse de, hakkaniyete aykırı ve süresiz bir sözleşme yapılmasının fesih için geçerli ve yeterli bir sebep olduğunu, eser sahibinin menfaatlerinin esaslı surette tehlikeye düşmesi durumlarında mehil verilmesi zorunluluğunun aranmadığını, müvekkilinin davacı taraf ile imzaladığı sözleşme neticesinde davacının belirlediği bedellere bağlı kalmak zorunda kaldığını, davacının müvekkilinin eserlerinin tanıtımını yapma sorumluluğunda olduğunu fakat tanıtımını yeterli şekilde yapmadığını ve eserlerin kullanım oranının ciddi şekilde azaldığını, müvekkilinin, davacıya haksız kullanımları her seferinde bildirdiğini fakat sözleşmede açık hüküm olmasına rağmen davacının hukuki destek sağlamadığını, dava dilekçesinde müvekkilinin …’ye açtığı davaya ilişkin olarak müvekkilinin eser sahipliğine ilişkin elindeki belgeye dahi davacı şirketin müvekkilinin hak ihlali yapan kişilere bu belgeyi zorla imzalattırdığı gibi anlamsız bir yorumda bulunarak yardımda bulunmamak için adeta bahane üretildiğini, oysa ilgili davanın … 1. FSHHM’nin …E. Sayılı dosyası ile devam ettiğini, dilekçe ekinde sundukları bu davaya ilişkin bilirkişi raporundan da görüleceği üzere eser sahibi müvekkiline ait olan eserin aynen ve izinsiz şekilde kullanıldığını, ayrıca bu davanın tespit davası değil, tazminat talepli bir dava olduğunu, dava dilekçesinde müvekkilinin “…” isimli esere karşı telif ihlali sebebiyle hukuki yardım talebinin bulunduğu beyan edilmişse de bu konuda karşı tarafın tespit davası açtığını ve müvekkilinin ilgili davayı açma girişiminde bulunmadığını, dolayısıyla ilgili konu bu davanın konusu olmadığını, dava dilekçesinde müvekkilinin …Yapıma karşı eserlerinin izinsiz kullanıldığını ve dava açmak istediğini fakat müvekkilinin …Yapıma yazılı izin verdiğini, bu sebeple dava açamayacaklarını belirtmiş olduklarını, halbuki müvekkilinin davacı şirkete ısrarla böyle bir izin vermediğini beyan ettiğini fakat davacı şirketin yine bahane üreterek müvekkiline inanmadığını, müvekkilinin … 1. FSHHM’nin … E. numarası ile dava açtığını, dilekçe ekinde sunulan bilirkişi raporunda beyan edildiği üzere izin yazısında yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, davacı tarafın; müvekkilinin her seferinde sözleşmeyi feshetmekle tehdit ettiğini iddia ettiğini, 06.03.2019 tarihinde davacıya yollanan fesih bildirimi içeren ihtarnamenin yine davacının zorlaması ve baskıları ile dava aşamasında müvekkilinin kendi telif bedellerini de alamayacağı korkutmasıyla zor durumundan yararlanarak ve karşılığında avans ödemesi yapılarak yine müvekkilinin zor durumundan faydalanılması sonucunda geri çekildiğini fakat müvekkilinin ilerleyen zamanlarda davacının kendisine karşı gerekli özeni ve ilgili göstermemesi, geçmişe dönük olarak eserlere ilişkin davacı şirketin %30 pay almasının hakkaniyete uygun olmadığını, açıkladıkları sebeplerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden ve ilgili noterlerden bilgi – belgeler istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
03/06/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin edisyon sözleşmesi olup, davaya konu sözleşme içeriğinden eser sahibinin eserleri üzerindeki mali hakların edisyon faaliyetine konu edilmesi amacıyla süresiz devralındığının belirtildiği, söz konusu sözleşmenin aynı zamanda mali hak devir sözleşmesi olarak nitelendirilmesi ihtimalinde, davalının cayma ihtarının FSEK 58. maddesi kapsamında şekil ve esas şartları yönünden geçerli bir cayma olarak kabul edilmeyeceği, davalının davacının cayma ihtarında ileri sürdüğü gerekçelerin TBK hükümleri çerçevesinde ileri sürülebilecek başka davaların konusu olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının, … 17.Noterliğince düzenlenen … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı şirkete karşı yönelttiği cayma ihbarının geçersizliğinin tespiti, yani caymaya itiraz davasıdır.
“Cayma Hakkı” ve “Caymaya İtiraz Davası” 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 58.maddesinde düzenlenmiştir.
FSEK 58.maddesinde: Mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir.
Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur.
Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasıyla yapılacak ihbar ile cayma tamam olur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz.
İktisap edenin mali hakkı kullanmamakta kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağır ise hakkaniyet gerektiği hallerde iktisap eden, münasip bir tazminat isteyebilir.
Cayma hakkından önceden vazgeçme caiz olmadığı gibi bu hakkın dermeyanın iki yaldan fazla bir süre için meneden takyitler de hükümsüzdür. Hükmünün yer aldığı bilinmektedir.
FSEK 58.maddesi gereğince cayma hakkının kullanılabilmesi için şekle ilişkin ve esasa ilişkin şartların mevcut olması gerekmektedir.
a. Şekle İlişkin Şartlar
Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi karşı tarafla arasındaki sözleşmede belirtilen hakların kullanılması için noter vasıtasıyla diğer tarafa münasip bir mehil vermelidir. FSEK 58 maddesinde açık hükmü karşısında mehil verilmesinin noter marifetiyle yapılması gerekir, bu husus sıhhat şartıdır. Ayrıca ihtarnamenin şarta bağlı olmaması da gerekir
Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kalmalıdır, Noter vasıtasıyla verilen mehil neticesiz kaldıktan sonra vasıtasıyla yapılacak bir ihbarın karşı tarafa varmasıyla cayma tamamlanmış olur. Ancak hakkı kullanmaya davet eden ilk ihbara, kullanmama halinde caymanın tamam olacağı yazılmışsa artık yeni bir ihtar göndermeye gerek yoktur.
b. Esasa İlişkin Şartlar
Eser sahibi ile karşı taraf arasında mali hakların devrine veya ruhsat( lisans) verilmesine ilişkin sözleşme yapılmalıdır ve bu sözleşme sona ermemiş bulunmalıdır.
Eser sahibinden bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse bu hak veya ruhsatı kullanmamış veya gereği gibi kullanmamış olmalıdır.
Kararlaştırılan sürenin veya halin gereğine göre münasip bir sürenin geçmiş olması gerekir.
Hakkın münasip sürede kullanılması neticesinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal edilmiş, yani eser sahibi bundan zarar görmüş olmalıdır.
Cayma için karşı tarafın kusurlu olması şart değildir. Kusur halinde eser sahibinin haksız fiil hükümlerine tevfikan tazminat talep etme hakkı vardır. Karşı tarafın kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağırsa, hakkaniyetin gerektirdiği hallerde karşı tarafta münasip bir tazminat talebinde bulunabilir. Ancak eser sahibi kusurlu ise cayma hakkından yararlanamaz.
FSEK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davacı şirket ile davalı … arasında … 33. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı sözleşme akdedilmiştir.
Davalı, … 17. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle: Sözleşmenin süresiz olması, belirli şartların yerine getirmemesi nedeniyle cayma hakkını kullanma gereksiniminin doğduğunu belirtmiştir.
… 17. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi davalı ve DAVA DIŞI … olmak üzere iki ayrı eser sahibi bakımından keşide edilmiştir.
Uyuşmazlık caymaya itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Cayma hakkının usulüne uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı değerlendirildiğinde; Şekil şartları açısından bakıldığında davalı tarafından, davacı şirkete 23.12.2019 tarihli cayma ihtarının gönderildiği, ihtarda süre verilmeksizin cayma hakkının kullanıldığının bildirildiği, oysa FSEK 58.maddesi çerçevesinde cayma hakkının geçerli olabilmesi için davacıya bu ihtarda münasip bir süre verip münasip sürede ihtar gerekleri yerine getirilmemesi halinde ikinci ihtar ile cayma hakkının kullanılması gerekeceğinden, ayrıca mehil verilmesini gerektirmeyen bir durumun mevcut olmaması dikkate alındığında cayma hakkının şekil açısından geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Esasa ilişkin şartlar açısından bakıldığında: Davalının gönderdiği 23.12.2019 tarihli cayma ihtarmamesinde cayma gerekçeleri; sözleşmenin süresiz olması, belli şartların yerine getirilmemesi ,eserlerin izinsiz kullanımı nedeniyle hukuki yardımda bulunulmaması, eser telifinin piyasa rayiçlerinin altında kalması gösterilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme edisyon sözleşmesi olup; eser sahipleri eserlerinin tanıtım ve pazarlamasını yapmak, eserin uygun yapım ve mecralarda kullanılmasını sağlam yapmak, hakların takibini yapmak ve elde edilen telif ücretlerinden belli bir yüzdesini ödemek için edisyon firmaları ile anlaşırlar. Edisyon sözleşmeleri kanunda düzenlenmeyen bir sözleşme olmakla isimsiz sözleşmedir. Davaya konu sözleşme içeriğinden eser sahibinin eserleri üzerindeki mali hakların edisyon faaliyetine konu edilmesi amacıyla süresiz devralındığı belirtilmiştir. Söz konusu sözleşme aynı zamanda mali hak devir sözleşmesi olarak nitelendirilmelidir.
Davalının caymaya itiraz sebebi olarak sözleşmenin süresiz olarak yapılması iddiası değerlendirildiğinde; mali hak devirlerinin süresiz yapılmasının mümkün olduğu bu çerçevede mali hakkın sınırsız süre ile devrinin FSEK 58.maddesi kapsamında caymaya konu olamayacağı, kaldı ki FSEK 58.maddesinde bu hususun bir cayma sebebi olarak belirtilmediği, buna mukabil edisyon sözleşmesi içerisinde yer alan mali hak devri dışındaki vekalet sözleşmesi benzeri işgörme borcu doğuran hükümler açısından sözleşmenin süresiz yapılmasının fesih sebebi olup olmadığının bu davanın konusu olmadığı, bu gerekçelerin Türk Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde genel fesih sebepleri doğrultusunda açılacak başka bir davanın konusu olabileceği, başka bir deyişle cayma hakkı, eser sahibinin sözleşmeye aykırılık veya temerrüt hallerinde Türk Borçlar Kanunu gereğince sözleşmeyi fesih hakkını ortadan kaldırmaz”.
Eserin izinsiz kullanımı nedeniyle hukuki yardımda bulunulmaması iddiası yönünden değerlendirme yapıldığında; söz konusu gerekçenin FSEK 58.maddesinde belirtilen caymanın esasa İilişkin koşulları yani “hak veya ruhsatı kullanmamış veya gereği gibi kullanmamış” olma koşullarını kapsamadığı yani FSEK 58.maddede bu hususun bir cayma sebebi olarak belirtilmediği, buna mukabil edisyon sözleşmesi içerisinde yer alan mali hak devri dışındaki vekalet sözleşmesi benzeri işgörme borcu doğuran hükümler açısından hukuki yardımda bulunulmaması iddiasının Türk Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde genel fesih sebepleri doğrultusunda açılacak başka bir davanın konusu olabileceği kanaatine varılmıştır.
Telif ücretinin düşüklüğü hususu, FSEK 58.maddesi kapsamında ileri sürülebilecek bir gerekçe olmayıp, Türk Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde genel fesih sebepleri doğrultusunda açılacak başka bir davanın konusu olabileceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin edisyon sözleşmesi olup, sözleşme içeriğinden eser sahibinin eserleri üzerindeki mali hakların edisyon faaliyetine konu edilmesi amacıyla süresiz devralındığının belirtildiği, söz konusu sözleşme aynı zamanda mali hak devir sözleşmesi olduğu için davalının cayma ihtarının FSEK 58. maddesi kapsamında şekil ve esas şartları yönünden geçerli bir cayma olarak kabul edilmeyeceği kanaatine varıldığından, davanın kabulüne; davalının, … 17. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye numarası ile gönderdiği cayma ihbarının geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE
1-Davalının, … 17. Noterliğinin… tarih ve … Yevmiye numarası ile gönderdiği, cayma ihbarının geçersiz olduğunun tespitine,
2-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yaptığı 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL peşin harç, 181,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.790,50 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/11/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır