Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/218 E. 2021/10 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/218
KARAR NO : 2021/10

DAVA : Markanın Kullanmama Nedeni ile İptali
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Kullanmama Nedeni ile İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin daha önce büyük farmasötik gruplar tarafından ele alınmamış olan tıbbi ihtiyaçlara, terapötik çözümler sağlamak amacıyla 1996 yılında kurulduğunu, bugün itibariyle 11 Avrupa ülkesinde doğrudan operasyonel varlığa sahip, yenilikçi ve ödüllü, reçetesiz ilaç odaklı ve hızla büyüyen bir şirket haline geldiğini, müvekkilinin dünya çapında pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tescilli birçok markanın sahibi olduğunu; … numaralı, “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin tescilli ve tanınmış olan “…” markasının karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzeri olan “…” markasının 05. sınıfta davalı şirket adına tescil edildiğini ayrıca davalı şirketin “…” markası için yaptığı yeni … sayılı marka başvurusuna da itiraz etmiş olup, itirazın halihazırda incelendiğini, yapılan araştırmada, davalı adına… tescil numaralı “…” markasının tescil tarihinden itibaren 5 yılı aşkın bîr süredir kullanılmadığını tespit ettiklerini, davalı şirkete ait …alan adlı internet sitesi ve ürün listesi incelendiğinde, davaya konu “…” markasına ilişkin herhangi bir kullanım görülmediğini, markanın kullanıldığının ispat edilmesinin davalı tarafa ait olduğunu, davaya konu … numaralı “…” markasının, tescil tarihinden itibaren beş yıllık bir süre içinde hiç kullanılmamış ya da tescil süresi boyunca kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilmiş olmasına rağmen sicilde yer almasının “…” markasının sahibi olan müvekkile zarar verdiğini, zira “…” ve “…” markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, her iki markanın da … sınıftaki malları kapsadığı dikkate alındığında ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğunu, tescil tarihinden itibaren kullanılmamış olan … tescil numaralı “…” markasının SMK 9 ve 26. maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: 1953 yılında fâaliyete başlayan müvekkilinin stratejik önemi olan ilaç konusunda üretim ve pazarlama faaliyeti gösteren yüzde yüz Türk sermayeli bir şirket olduğunu, Türk ilaç sektöründe 300 kuruluş içinde üçüncü sırada yer alan ve Türkiye’nin ilk 500 büyük firması içerisinde yer alan müvekkilinin aynı zamanda 50 ülkeye ihracat yapmakta olup yıllardır ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını, müvekkilinin Türk ilaç pazarının lider firmalarından biri olduğunu, müvekkilinin Türk İlaç sektörünün en büyük Ar-Ge merkezine sahip olduğunu, müvekkilinin kendi laboratuvarlarında geliştirdiği ve ruhsatına sahip olduğu ruhsatlı ürün sayısı itibariyle ulusal ilaç pazarında özgün ilaç satışlarında en büyük yerli eşdeğer ilaç üreticisi olduğunu, davaya konu … numaralı “…” markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacının markaların karıştırılma ihtimalini yaratacak derecede benzer olduğu gerekçesiyle bu davanın açılmasında hukuki yararının bulunmadığını zira davacının “…” markasının müvekkili markasından dolayı reddedilmemiş olduğunu, davacı markasının 1999 yılından beri tescilli olduğunu, davacının markasının tescilli olduğu için bu durumda herhangi bir hak kaybı gibi bir tehlikenin söz konusu olmadığını, tarafların “…” ve “…” markaları arasındaki ortak ibarenin “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin ilaç sektöründe bir ilaç etken maddesi için kullanılan, ayırt edici niteliği bulunmayan bir INN adı kısaltması olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibaresini içeren 100’ü aşkın sayıda marka başvurusu bulunduğunu, yerleşik içtihatlara göre bir ilaç ismi, etken madde isminden türetilmişse karıştırılma ihtimalinin daha zayıf olduğunu ve markanın da zayıf marka olduğunu, “…” ibaresinin ilaç sektöründe yaygın olarak kullanılan bir ek olup ilaç etken maddesi kısaltması olarak kullanılmakta olduğunu, taraf markaları arasında karışıklığa sebebiyet verecek bir benzerliğin bulunmadığını, davada SMK 9. ve 26. maddelerinin bu dava bakımından uygulanabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, zira markayı kullanma zorunluluğunun düzenlendiği maddenin yürürlük tarihinin SMK 192.maddesi ile yedi yıl sonraya bırakılmış olduğunu, her ne kadar SMK geçici 4.maddede 26. madde yürürlüğe girinceye kadar iptal yetkisi mahkemeler tarafından kullanılır denilmişse de 26. madde yedi yıl süre ile yürürlükte olmadığından bu maddenin uygulanabilmesine imkan bulunmadığını, davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğu nedeniyle her halükarda esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
25/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Tarafların “…” ve “…” ilaç markaları oluşturulurken, her iki ilacın da etken maddesi olan “…” maddesinin “…” bölümünün markalara eklenmiş olduğu, “…” ibaresinin tek başına bir anlam ifade etmediği, dosya münderecatına, tazminat hesabı yapılmasına dair herhangi bir belge ve bilgi (yasal defterler – vergi kayıtlan – bilanço v.b.) sunulmadığı, markasal kullanımın yapıldığı ve kullanım konusunda delil sayılacak herhangi bir bilgi yer almadığından (fatura, irsaliye, vb.), ilgili dosya içeriğine dair bir mali hesaplama yapılamadığı, kullanılmadığı gerekçesiyle iptali talep edilen … tescil numaralı “…” markasının … sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğu, marka tescil başvurusunun 10.01.2013 tarihinde yapılmış olduğu ve 08.01.2014 tarihinde markanın tesciline karar verilmiş olduğu, dava konusu markanın 08.01.2014 tarihinde tescil edildiği ve davanın 05.09.2019 tarihinde ikame edilmiş olmakla dava tarihi itibariyle markanın tescil tarihî üzerinden 5 yıl 7 ay 28 gün geçmiş olduğu, dava konusu markanın ciddi biçimde kullanıldığını gösterir herhangi bir delil dosyaya ibraz edilmemiş olmakla SMK 9. , 26.madde ve geçici 4.maddesi uyarınca dava konusu … tescil numaralı “…” markasının tescil edildiği … sınıfta iptali şartlarının mevcut olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava:Davalı adına 08/01/2014 tarihinde tescil edilen … numaralı “…” markasının kullanmama sebebi ile iptali istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, taraflara ait mali kayıtlar celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9.maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve markanın marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.
6769 sayılı SMK’nun 26.maddesi uyarınca kullanmama nedeni ile markanın iptali yetkisi Türk Patent Kurumuna aittir. Ancak bu hüküm SMK’nun 192/1.maddesi uyarınca kanunun yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir.
6769 sayılı SMK’nun GEÇİCİ MADDE 4. maddesi uyarınca SMK’nun 26. madde hükmü yürürlüğe girene kadar iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. 26. maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir. ” hükümleri düzenlenmiştir.
Dolayısıyla markanın kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin işbu davaya bakma görev ve yetkisi davanını açılma tarihi itibarıyla Mahkememize aittir.
SMK’nun markanın kullanım külfetine ilişkin 9.maddesi hükmü hem geçmişte tescil edilen markalar için, hem de gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma yüklentisi getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait marka da kullanma külfeti veya yüklentisi altıntadır. Markanın kullanımının SMK’nun 7/ 2- a, b ve c bentlerinde öngörülen modelde olmak üzere anılan 7.maddenin 3. fıkrasıyla SMK’nun 9.maddenin 2 ve 3. fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar beş yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır. Bu nedenle markanın tescil edildiği tarihten itibaren bu süre hesaplanacağı için dava süresindedir.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca, yargılama konusu markanın tescilli olduğu sınıflar yönünden kullanıldığını ispat yükü davalıdadır.
Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi yasa gereği olan davalının, kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Davalı kullanıma ilişkin kanıtları açık ve anlaşılabilir biçimde mahkemeye sunacaktır. Yoksa mahkeme veya davacı, markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir hizmet sınıf için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Bu yargılamada bir markanın bir ürün veya hizmet için kullanımı diğer bir ürün ve hizmet için kullanım sayılamaz.
TPMK kayıtları İncelendiğinde: … numaralı “…” ibareli markanın 5. sınıfta davalı adına tescil edildiği, marka tescil başvurusunu 10/01/2013 tarihinde yapıldığı ve 08/01/2014 tarihinde markanın tesciline karar verildiği görülmüştür.
TPMK kayıtları, SMK, mevzuat ve Mahkememizce itibar edilen 25/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu birlikte değerlendirildiğinde: Tarafların “…” ve “…” ilaç markaları oluşturulurken, her iki ilacın da etken maddesi olan “…” maddesinin “…” bölümünün markalara eklenmiş olduğu, “…” ibaresinin tek başına bir anlam ifade etmediği, davalı tarafça markanın kullanıldığına dair delil sunulmadığı, … tescil numaralı “…” markasının 05. sınıfta davalı adına tescil edildiği, marka tescil başvurusunun 10.01.2013 tarihinde yapıldığı ve 08.01.2014 tarihinde markanın tesciline karar verildiği, dava konusu markanın 08.01.2014 tarihinde tescil edildiği ve davanın 05.09.2019 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle markanın tescil tarihî üzerinden 5 yıl 7 ay 28 gün geçtiği, dava konusu markanın ciddi biçimde kullanıldığını gösterir herhangi bir delil sunulmadığı, bu nedenle SMK 9, 26 ve geçici 4.maddeleri uyarınca … tescil numaralı “…” markasının tescil edildiği … sınıfta iptal şartlarının mevcut olduğu kanaatine varıldığından davanını kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE
1-Davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının kullanmama sebebi ile iptaline,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-80,70-TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 36,30-TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 peşin harç, 192,50-TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.281,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/12/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır