Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/200 E. 2022/101 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/200
KARAR NO : 2022/101

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 23/05/2019
KARAR TARİHİ : 08/09/2022

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı ile İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/11/2021 tarihi itibariyle faaliyete geçirilmesine, İstanbul 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/181 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/200 E. sırasına kaydı yapılmakla, Markaya Tecavüz – Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkili …’nin 1996 yılında kurulduğunu, 2000 m2’lik kapalı alanda kurulu olan müvekkili şirketin 0 – 14 yaş çocuk giyim ve gereçlerinin toptan satışı yaptığını, kurulduğu yıldan bugüne kadar gelişen ve yenilenen teknolojiyi kullanarak müşterilerine kaliteli ve hızlı hizmet vermeyi görev bildiğini, müvekkilinin hedefinin müşterilerine en uygun fiyat ve en kaliteli ürünü sunmak olduğunu, bu güvene layık olmak için bu anlayışla ticari hayatına devam ettiğini, müvekkili şirketin uzun yıllardır İstanbul’da bebek tekstil alanında üretim yaptığını, önceliği Marmara bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de faaliyet göstermekte olup bebek giyim alanında mağazacılık zinciri oluşturduğunu, müvekkilinin, 2012 yılında “…” ibaresini marka olarak … numara ile tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu markayı işyerlerinde, ürünlerinde, reklam panolarında, tabela ve reklam vasıtalarında kullandığını, hizmet kalitesinin haklı bir üne kavuştuğunu,, bilinen ve aranan bir marka haline geldiğini, müvekkili şirketin aynı alanda faaliyet göstermekte olan “…” marka sahibi ile de tatlı bir rekabet içerisinde olup, bebek tekstili alanında, ayrı pazarda faaliyet göstermekte olan iki köklü firma olarak hizmetlerine devam ettiklerini, müvekkilinin bu marka ile halen hem üretim ve hem de pazarlama faaliyetlerine devam etmekte olup kendisine iyi bir pazar payı oluşturduğunu, aleyhine tespit istenen şirketin, “…” adresinde tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini ve dilekçeleri ekinde sundukları sokak görüntüsünde de görüldüğü gibi “…” ibaresini tescilli markasıymış gibi tabela olarak iş yerine astığını ve sattığı tekstil ürünlerinde kullanıldığını, durumun öğrenilmesinin ardından, müvekkilinin tescilli markası kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilgili alanda faaliyet gösteren, tescilli marka ile neredeyse aynı ibareyi müvekkilinin izni olmaksızın kendi mal ve hizmetlerinde kullanan şirketin, “…” markasının… sayılı başvuru ile tescilinin istendiğini anlaşıldığını, ancak markanın taraflarınca yapılan yayıma itirazlar, yapılan incelemeler üzerine kabul edilerek başvurunun tam reddine karar verildiğini, bu durumun dahi müvekkilinin marka hakkına tecavüzün var olduğunu açık ve net biçimde ortaya koyduğunu, aleyhine tespit istenen şirketin “…” ibaresini ürünlerinde kullanmasının müvekkili şirketin markasına açık bir tecavüz oluşturmakla haksız rekabete de sebebiyet verdiğini, aleyhine tespit istenen şirketin, müvekkilinin tescilli markasına son derece benzeyen “…” ibaresini bilerek ve iltibas yaratmak amacıyla kullanmaya devam ettiğini, bu hususun da ayrıca 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ndaki marka sahibinin haklarına ilişkin hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, bu tecavüzün sonlandırılması amacına yönelik olarak davalı tarafa, … 3.Noterliği vasıtasıyla … yevmiye numaralı ve … tarihli, müvekkiline ait markaya yapılan tecavüzün sona erdirilmesi talepli ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafın, tecavüzün var olmadığını savunarak bu taleplerini reddettiğini, karşı tarafın taleplerini red cevabı üzerine, her ne kadar iş Fikri ve Sınai Mülkiyet kanununa ilişkin olarak görünüyor olsa da, iki tarafın da ticari şirket olması nedeniyle özünde Ticari uyuşmazlık olduğundan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, .. Arabuluculuk Bürosunun … büro dosya numaralı ve … arabuluculuk numaralı dosyasında da yine karşı tarafla anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin ekte sunulan tescilli markasının 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri gereğince korunmaya değer olup, müvekkilinin izni olmaksızın başka bir şahsın ticari unvan ve işletme adı olarak kullanmasının mümkün olmadığını, aksi durumda haksız rekabet nedeniyle markaya tecavüz oluşturacağını, açıkladıkları nedenlerle davalı şirketin kullandığı “…” ibaresinin müvekkilinin tescilli markasına ayırt edilemeyecek şekilde benzediğinden bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğundan tecavüzün menine, müvekkilinin tescilli markasını kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete usule uygun tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266.maddesi kapsamında davalı şirketin adresinin İstanbul dışında olması nedeni ile talimat aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat aracılığıyla alınan 15/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda: 03/07/2019 tarihinde … adresindeki … ŞTİ.’ne ait iş yerine gidilerek … tescil numaralı “…” markasının kullanılıp kullanılmadığının incelendiği, bulgularla ilgili fotoğrafların çekildiği davalının dış cephesinde, şirket aracı kaplamasında ve kat merdivenlerinde bulunan “…” yazılarının, “…” yazıları ile değiştirildiğinin görüldüğünü, mağazada görülen “…” yazıları ile ilgili; a) Giriş tavanında, giriş merdiven basamaklarında, üst kat tavan kirişinde bulunan “…”, yazılarını değiştirmek için sipariş edilen “…” yazılarının gelmesinin beklendiğini, b) Ellerindeki bitene kadar “…” baskılı koli bantlarını kullandıkları, ancak kolilerin çuval içine konularak sevk edilmesi nedeniyle yazının nakliye sırasında görülmediğini, c) Giysi poşetleri üzerinde kullanılan “… barkotlu etiketlerin basımının sürdüğü ve basıldıkça değiştirilmekte olduğu görülmüş olup, zaten barkot programında gerekli düzenlemeler yapıldığından “…” barkotlarının okunmadığı bildirilmiştir.
Talimat aracılığıyla alınan 21/10/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda: Davanın, marka hakkına tecavüzün tespiti, meni ile maddi ve manevi tazminat olduğu, davacı vekilinin 04.03.2020 havale tarihli dilekçesinde, davalıdan talep ettiği maddi tazminatı, 6769 sayılı kanunun 151/ 2-b fıkrası uyarınca “sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” olarak belirlediğini, bu talep gereği, Mahkemece gönderilen talimat ile “Tekstil Mühendisi … 15.07.2019 tarihli rapor, dosyada bulunan bütün bilgi – belgeler ve davacı tarafın tazminat yöntemini 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b fıkrasına göre belirlediği dikkate alınarak davalı şirketin iş yerinde ticari defter, fatura, bilgi – belge ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, uyuşmazlığın çözümüne yönelik rapor tanzim edilmesi” istendiği, bu talimat gereği mahkemece verilen yetki belgesi ile davalının adresi olarak bildirilen … adresine gidilerek inceleme yapılmak istendiğini, söz konusu adrese gidildiğinde,…adresinde , “…” ve “…” isimli iki işletme olduğunun görüldüğü, mevcut işletmedeki kişiler ile görüşüldüğünde, davalı şirketin kiracı olarak bulunduğunu, 8 ay önce …’ e taşındıklarını, mal sahibi olarak taşınmazı ikiye bölerek iki ayrı işletme olarak hizmete açtıklarını beyan ettiklerini, … adresindeki binanın mevcut hali ile fotağraflarının çekilerek rapor ekinde sunulduğu, bunun üzerine internet araştırmasında tespit edilen davalı şirketin … numaralı telefondan şirketin arandığını, şirket sahibi olduğunu söyleyen … ile görüşüldüğünü, kendisinin …’ daki işyerini kapatarak …’ deki merkez işletmede çalışmaya devam ettiklerini beyan ederek defterleri ibraz edemeyeceklerini söylediğini, davalı şirketin talimatta bildirilen adresten taşınmış olması nedeniyle talimatta istenen davalı şirket defter kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
Talimat aracılığıyla alınan 31/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının davalıya ihtar çekerek markanın kullanılmamasının istendiği, davacının merkezinin … olduğu ancak 21.01.2019-09.07.2020 tarihlerinde … Şubesinde ticari faaliyette bulunduğu, davalının muhasebe kayıtlarının Merkezde tutulduğu ve hesaplarda şube hesaplarının ayrılmadığı ve bu nedenle marka tecavüzüne konu olan şube karının hesaplanamadığı, davalının mevcut muhasebe ve kayıt sisteminde Maddi Tazminat hususunda bir tutarın belirlenemeyeceği, davacı ve davalı tarafından kullanılan markalara dair yapılan inceleme sonucunda … tescil numaralı “…” markası ile … başvuru numaralı “…” markası arasında davacı adına hak kaybına sebep olabilecek nitelikte bir ihlalin mevcut olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, TPMK nezdinde davacı adına … numara ile …sınıfta “…” ibareli marka tescilinden doğan haklarına tecavüz – haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i ile 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesine göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000TL maddi ve 50.000TL manevi tazminata ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nın 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nın 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Bu hüküm bağlamında haksız rekabetten söz edebilmek için, davaya konu uyuşmazlıkta; Davalının, davacının iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açacak davranışlarda bulunması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları, mahkememizce itibar edilen talimat aracılığıyla alınan 31/05/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numara ile …sınıfta “…” ibareli markanın davacı adına tescilli olduğu, markanın koruma süresinin başvuru/yenileme tarihinden itibaren 10 yıl olup, marka tescil geçerliliğinin başvuru tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmıştır.
… numaralı “…” ibareli markanın, davada adı geçen dava dışı … Ltd. Şti. adına 03.11.2014 tarihinde tescil edildiği, davalı …ŞTİ.’nin; “…” ibareli… numaralı markanın …sınıf için tescil edilmesi amacıyla 27.11.2018 tarihinde TPMK’ya müracaatta bulunduğu, TPMK’nın 22/02/2022 havale tarihli cevabi yazısında; … numaralı marka başvurusunun yayın itirazına kabul, bu karara karşı yapılan itiraza red kararı verildiği, akabinde başvuru sahibinin bu karara itirazda bulunmaması üzerine başvurunun geçersiz olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
TPMK nezdinde davacı şirket adına tescilli … numaralı “…” ibareli marka ile davalı şirket tarafından tescil başvurusunda bulunulan ve ticari faaliyetlerinde kullandığı “…” ibareleri arasında; “…” isimlerinin benzerliğinden kaynaklanan bir hak kaybı doğabileceği ancak; “…” ibaresinin davalı tarafça iki isimli olarak ortaya çıkarılmış olması, “…” markasına ait görseldeki yazı tipi ve kullanılan renkler ile, “…” görselinde kullanılan yazı tipi ve kullanılan renkler kıyaslandığında, “…” ibaresinin, “…” markası adına bir hak kaybı doğuracak nitelikte olmadığı, davalı kullanımı ile davacı adına tescilli marka arasında bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde, marka sahiplerinin haklarını zedeleyecek nitelikte benzerliğin doğmuş kabul edilebilmesi için, ortalama nitelikte bir tüketicinin markalara dair edineceği intibanın esas alınması gerektiği, ancak somut olayda; “…” markası ile davalının “…” ibarelerini kullanmasında, ortalama tüketicinin markaları birbirinden ayırt etmesini engelleyecek nitelikte bir benzerlik olmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN REDDİNE,
1-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile fazla 790,26 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne (e-duruşma) karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır