Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/187 E. 2021/7 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/187
KARAR NO : 2021/7

DAVA : E.T.B TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ, MADDİ – MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 19/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

HSK’nun 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının 3. FSHH Mahkemesine devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/137 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/187 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan E.T.B Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numaralı çoklu tasarımın 1. sırasındaki elbise ile müvekkilinin müşterisi olan …’ye ait … kullanıcı adıyla intagram sosyal paylaşım sitesinde 08.01.2019 tarihinde ilk defa kamuya sunulan elbisenin davalı … tarafından imal edilerek satışa arz edildiğini, intagramdaki pontlifetoptan kullanıcı adının davalıya ait olduğunu, ihbar olunan … (…)’ den davalı tarafından imal edilerek satışa arz edilen ürünlerin satın alındığını, müvekkilinin orijinal ürünleri … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş delil tespiti dosyasına sunularak davalının işyerinde ve intagram hesabında tespit yapıldığını, delil tespitinde düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu ürünler arasında benzerliğin bulunduğunun tespit edildiğini, davalının dava konusu fiillerinin tasarım hakkının ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bu nedenlerle, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini, maddi ve manevi tazminatın hesaplanarak davalıdan tahsilini, masrafı davalıya ait olmak üzere davalı aleyhine verilecek kararın yayınlanmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … numaralı 1 ve 3 numaralı modelin müvekkili tarafından değil, başka bir firma tarafından üretildiğini, söz konusu ürün üzerinde … ibaresinin yazılı olduğunu, davacının dava konusu tasarımının yenilik vasfını haiz olmadığını, … numaralı çoklu tasarımın 1. sırasındaki ürünün 08.01.2019 tarihinde … firmasının 18.01.2019 tarihinde… firmasının sosyal medya hesabından kamuya sunulduğunu, söz konusu ürünün tasarım tescil başvurusunun 22.01.2019 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin bu başvuruya itiraz ettiğini, işlemlerin devam ettiğini, dava konusu ürünlerin perakende olarak satışının yapıldığını, tescilsiz tasarım yönünden görev itirazlarının bulunduğunu, … tarafından yapılan paylaşımın müvekkili tarafından takipçi sayısını arttırmak amacıyla yapıldığını, bu nedenle tespit dosyasındaki bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, … numaralı çoklu tasarımın 1. sırasındaki ürünün yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını haiz olmadığını, müvekkilinin mezkur ürünü perakende olarak satışını gerçekleştirdiğini, davacının maddi-manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, … 1. FSHHM’nin …D.İş dosyası dosya arasına alınmış ve HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
15/10/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalının işyerinde bulunan elbiselerin üzerindeki crk fashion ibaresinin yazılı olması, dava konusu tescilli tescilsiz tasarımlardan doğan hakların ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ilişkin taraflara ait elbiselerin benzer olup olmadığı değerlendirilmesi yapılmasına incelemeye engel teşkil etmediği, davalının eylemlerinin 6769 sayılı SMK’nın kullanımlarının SMK” nın 59., 149. maddeleri davacının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği, , manevi Tazminatın takdiri ve tensibinin tamamı ile Mahkemeye ait olduğunu, bu yönde bir değerlendirme yapılmadığını, davacının stokları ile ilgili stok envanter listesinin sunulmadığını, bu nedenle dava konusu olan ürün veya ürünlerle ilgili bir tespit yapılamamdığını, davacının satış kalemlerine ilişkin tespit yapılmak istendiği ancak mizan üzerinde takip edilen satışların stok kalemlerine göre yapılmadığının görüldüğünü, mamul maliyetlerinin tespitinde de herhangi bir üretim analizi yapılmadığı, mizan kayıtlarının ürün gamına göre değil, mamul veya ticari mal vasfına göre tutulduğunun anlaşıldığı, bu gerekçelerle birim maliyet ve/veya birim satış değeri tespit edilemediğini, davalının stokları ile ilgili stok envanter listesi sunulmadiği, bu nedenle dava konusu olan ürün veya ürünlerle ilgili bir tespit yapılamadığını, davalının satış kalemlerine ilişkin tespit yapılmak istendiği ancak mizan üzerinde takip edilen satışların ve stok kalemlerinin ürün modeli ve ürün tasarımı gözetmeksizin takip edildiği görüldüğü, mamul maliyetlerinin tespitinde de herhangi bir üretim analizi yapılmadığı, mizan kayıtlarının ürün gamına göre değil, Tek Düzen Hesap Planındaki maliyet hesaplarına göre tutulduğunun anlaşıldığını, bu gerekçelerle birim maliyet ve/veya birim satış değeri tespit edilemediği, belirsiz alacak davası hükümlerine göre tazminat miktarı tam ve kesin olarak tespit edilene kadar davacının talep ettiği 1.000,00 TL maddi tazminat tutarı üzerinden yapılan hesaplamada; TARİH : 11/02/2019 GÜN: 67 FAİZ OR. 19,5 TUTAR: 1000,00 HES. FAİZ: 36,29 Talep Edilen Anapara (1.000,00 TL) + Faiz (36,29 TL) = Toplam (1.036,29 TL) Davacının maddi tazminat talebini 6769 sayılı kanunun 151/2-a maddesine göre talep ettiğini, dolayısı ile “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir” hesaplanmalıdır. Davacı taraf, “müvekkilin tasarımına tecavüz ile haksız rekabet sonucu aldığı siparişler iptal edildiğinden oldukça büyük zararı olmuştur.” iddiasında bulunmuş olup, uğradığı zararın maddi büyüklüğünü gösteren delilleri dosyaya sunacağını belirttiği ancak dava dosyasında zararın büyüklüğü ve iptal edilen siparişlerin doğrudan tasarımına tecavüz edilen ürünlerden kaynaklandığını gösteren deliller görülemediği, davacının ayrıca davalının kaç adet üretim yaptığının belirlenmesi gerektiğini öne sürdüğünü ancak dava konusu ürünler bazında birim maliyet ve satış değeri tespiti bakımından tarafların kayıtları ihticaca … bulunmadığını, bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi raporun 4. Mali İncelemeler bölümünde defter tasdik bilgilerinin hemen altında ayrıntılı olarak verildiğinden burada tekrar edilmediği, davacının, dava dilekçesinde sektör bazında ve teknik anlamda bir tasarımdan en az 2500 adet kesim üretileceğini iddia ettiği ve ürün başına mahrum kalınan kârın hesaplanmasını talep ettiği, bu iddia ve talebin takdiri nin Mahkemeye ait olduğu, ayrıca davacının bu talebi ile ilgili olarak, dava dosyasında “ürün başına üretim maliyetini gösteren bilgiler” görülmediği, ayrıca talep edilen maliyet ve ürün analiz raporları Bilirkişi Heyetine sunulamadığı, davacı şirketin, ürün bazlı/model bazlı maliyet yerine stok bazlı maliyet hesabı tuttuğunu, model bazlı maliyet hesabının bulunmadığını yazılı olarak heyetlerine beyan ettiği, elde başkaca veri bulunmadığından ürün başına kârlılık davacının genel kârlılık oranı üzerinden hesaplanmaya çalışıldiğini, 2019 HASILATI = 23.831.131,03 2019 MALİYETİ = 21.613.486,57 KAR ORANI = %9.31 Davacının 2019 yılına ait Gelir Tablosuna göre; satış hasılatının %90,69’unun satış maliyetinden oluştuğu, satış hasılatından satış maliyetinin düşmesi ile işletmeye %9,31 brüt kar kaldığı hesaplandığını, Bu defa, kâr marjının uygulanacağı birim fiyat tespit edilmesi gerektiğini, ancak raporun 4. Mali İncelemeler bölümünün muhtelif yerlerinde izah ettikleri üzere birim maliyetine ulaşılamayan dava konusu ürünlerin birim satış fiyatına da ulaşılamadığını, bu nedenle dava dosyasına sunulu görselden hareketle 1 adet ürün bedelinin 320,00 TL olarak dikkate alınması durumunda yoksun kalınan kazancın 74.480,00 -TL faizin ise 2.703,00 TL olmak üzere toplam 77.183,00 TL kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
04/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davacının maddi tazminat talebinin 74.480,00 TL olarak ıslahını istemesi nedeni ile kök raporda 1.000,00 TL maddi tazminat tutarı üzerinden yapılan hesaplamanın karşılıksız kaldığı, davacının faiz talebi bakımından ek raporda yapılacak başkaca bir faiz hesabı bulunmadığı, kök raporda hesaplanan 74.480,00 TL muhtemel maddi tazminat ve 2.703,00 TL ticari faiz ile birlikte toplam 77.183,00 TL’nin hesaplandığı, davacının talebi üzerine kök raporda Mahkemeye yardımcı olmak maksadı ile ticari faiz esas alınarak yapılan hesaplamaların, bu defa davalının itirazı üzerine ek raporda yasal faiz üzerinden yapıldığı, buna göre muhtemel maddi tazminat tutarının 74.480,00 TL ve adi faiz tutarının 1.247,54 TL olmak üzere toplam 75.727,54 TL’nin hesaplandığı, Mahkemenin davacı lehine bir maddi tazminata hükmetmesi halinde, davalı ve davacının iddia ettiği faiz türlerine göre alternatifli olarak hesaplanan faiz tutarlarından hangisinin dikkate alınacağının Mahkemenin takdirinde olduğu, kök raporda 6769 sayılı SMK’nın 151/2-a maddesine göre yapılan maddi tazminat hesabının davacının tazminat hesabı tercihine uygun yapıldığı bizzat davacının beyan dilekçesinde ikrar ve kabul edildiğinden, davacının talebi yönünden ek raporda diğer tazminat seçeneklerine göre ayrıca bir maddi tazminat hesabı yapılmasına gerek kalmadığı, talep edilen manevi tazminatın mali bilirkişinin alanına giren bir husus olmadığı, bu konuda takdir ve tensibin tamamı ile Mahkemeye ait olduğu, davacı yanın, davalının üretim miktarının belirlenememesi halinde davalının üretim miktarının Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesinin dikkate alınarak piyasa ortalamalarına göre belirlenmesi gerektiğini, öncelikle ürün başına kârın (üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki farkın) bulunmasının elzem olduğunu, sehven ürün başına kârı ispat eden belgelerin dava dosyasına sunulmadığını ve davacı tarafın ürün başına elde ettiği kârı gösteren belgeleri dosyaya ibraz edeceğini beyan ettiği, ancak, kök rapor çalışmaları sırasında görülmeyen ve dava dosyasına da sunulmadığı anlaşılan “ürün başına üretim maliyetini gösteren bilgiler ve/veya ürün başına kârı tevsik eden belgelerin” ek rapor çalışmaları sırasında da görülemediği, dolayısı ile davacı yanın, dava dilekçesinde ve itiraz dilekçelerinde yer alan bu ifadelerini somut olarak belgelendiremediği, usul ekonomisi bakımından değerlendirmenin Mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın, “müvekkilin tasarımına tecavüz ile haksız rekabet sonucu aldığı siparişler iptal edildiğinden oldukça büyük zararı olmuştur.” iddiasında bulunduğu, uğradığı zararın maddi büyüklüğünü gösteren delilleri dosyaya sunacağını belirttiği, ancak, dava dosyasında zararın büyüklüğü ve iptal edilen siparişlerin doğrudan tasarımına tecavüz edilen ürünlerden kaynaklandığını gösteren delillerin görülemediği, dava konusu ürünler bazında birim maliyet ve satış değeri tespiti bakımından hem davacının hem de davalının kayıtlarının ihticaca salih bulunmadığı, bu konu ile ilgili ayrıntılı bilginin kök raporda yer alması nedeni ile ek raporda tekrara girilmediği, davalı yanın, üretim esnasında 2.500-3.000 adet ürün kesildiği yönündeki davacı taraf iddialarına itibar edilerek hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını iddia ettiği, bu konunun tamamı ile sektör bilirkişilerinin uzmanlık alanında olduğu, mali bilirkişinin bu konuda değerlendirme yapamayacağı, heyette yer alan sektör bilirkişisinin tespiti doğrultusunda kök raporda yer alan baz 2.500 adet ürünün ek raporda aynen korunduğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 50’nci maddesi hükümlerinin uygulanmasının Mahkemenin takdirinde olduğu, mezkür maddeye göre zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilememesi durumunda hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği, davalının kök rapordaki hesaplamalara yaptığı itirazlar değerlendirildiğinde: Heyetdeki sektör ve hukuk bilirkişilerinin bir tecavüzün varlığına kanaat getirdiği, bu tecavüz dolayısı ile yoksun kalınan kazanç hesaplanması gerektiği sonucuna varıldığı, fakat davalı ve davacının kayıtlarının tazminat hesabına uygun bulunmadığı, SMK 151/2-a ve TBK 50. maddeleri kapsamında Mahkemenin tazminata hükmetmesi durumunda tayin edilecek maddi tazminatın tespitine yardımcı olunmak maksadı ile davacının kârlılığı üzerinden bir hesaplama yapıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, TPMK nezdinden davacı adına tescilli … numaralı endüstriyel tasarımdan kaynaklı haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, durdurulması, önlenmesi SMK 151/2-a maddesi ve belirsiz alacak hükümlerine göre şimdilik 1.000 TL maddi ve 20.000TL manevi tazminatın delil tespitinin yapıldığı 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 27/10/2020 havale tarihli talep arttırım dilekçesi ile 74.480,00 TL maddi tazminat talep etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava – cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, taraflara ait mali kayıtlar celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK’nun 56. maddesi; “(1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.
(4) Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.
Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
(6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.”
6769 sayılı SMK’nun 58. maddesi; “(1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. (3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması hâlinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.
6769 sayılı SMK’nun 59.maddesi; “Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz” hükmü amirdir.
Bir tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna, o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır. Koruma kapsamının belirlenmesinde, kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açısından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.
6769 sayılı SMK’nun 81.maddesi; “a) Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b) Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c) Tasarım hakkını gasp etmek. (2) Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3) Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4) Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir” hükmü amirdir. Ancak “özel amaçla sınırlı kalan ve ticari amaç taşımayan fiiller; deneme amaçlı fiiller; ticari uygulamadaki dürüstlük kuralları ile bağdaşır olmak, tasarımın normal kullanımını gereksiz şekilde tehlikeye sokmamak ve kaynak göstermek şartları ile eğitim veya referans amaçlı çoğaltmalar” ile belirli koşullarda onarım amaçlı fiiller tasarım hakkının kapsamı dışında kalır. (6769 sayılı SMK madde 59/3- a, b, c)
6769 sayılı SMK’nun 149.maddesi; “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep edilemez.”
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesi; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümleri yer almaktadır.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
SMK, T.T.K., B.K.’nu hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu kök/ek raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde: TPMK nezdinde davacı adına tescilli … numaralı tasarım ile davalı yana ait ürünlerin görsel olarak kıyaslanması neticesinde davacı tasarımı ile ayırt edilemeyecek düzeyde belirgin bir benzerlik bulunduğu, kullanımın iltibas yaratacak derecede olduğu, bu nedenle davalının eyleminin davacının tasarım tescilinden kaynaklı haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tazminat seçim yöntemini SMK 151/2-a kapsamında yani sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelire göre yapılmasını talep etmiştir.
Mali yönden yapılan incelemede davaya konu tasarıma tecavüz teşkil eden ürünlerden dolayı davacının elde ettiği net kazanç tespit edilemediğinden, tasarımın tescilli olduğu tarih, davalının kullanım yoğunluğu, somut olayın özellikleri, bilirkişi raporundaki tespitler ve B.K. hükümlerine göre takdiren 74.480,00 TL maddi tazminata hükmedilmiş, maddi tazminatın delil tespitinin yapıldığı 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalının eylemi haksız olduğundan tasarıma tecavüz sonucu, tasarım sahibi davacının piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararlar ile uzun süren çabalarla yaratılan imajının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminin yerinde olduğu, davalının basiretli tacir gibi davranmayarak, gerekli izni almaksızın davacı tasarımını kullanması, davacı adına tescilli tasarımı ticari faaliyetlerinde kullanmaya devam etmesi kusurlu bir davranış olup, izinsiz olarak davacıya ait tasarımın kullanılması suretiyle oluşan haksız eylemin manevi tazminatı da gerektirdiği sonucuna ulaşılmış, bu nedenle tarafların mali verilerinden dosyaya yansıyan ekonomik durumları, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olamayacağı ancak ihlal edeni de mükafatlandırır, özendirir nitelikte bulunmaması özellikleri de gözetilerek takdiren 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
Davalının eyleminin davacının tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesine karar verilmesi gerekirken, KISA KARARDA SEHVEN “HAKSIZ REKABET” İBARELERİNİN YAZILMADIĞI GÖRÜLMEKLE, gerekçeli kararda bu husus düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalının eyleminin, davacının tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-74.480,00-TL maddi tazminatın delil tespitinin yapıldığı 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-10.000,00-TL manevi tazminatın delil tespitinin yapıldığı 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5- 5.770,82 ilam harcından, peşin harç ve ıslah harcının mahsubu ile eksik 4.157, 33 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Tasarım Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.482,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen Manevi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen Manevi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yaptığı 44,40-TL başvuru harcı, 358,63-TL peşin harç, 1.254,86 ıslah harcı, 327,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.984,89 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır