Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/169 E. 2022/42 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/169
KARAR NO : 2022/42

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 30/01/2009
KARAR TARİHİ : 25/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili adına tescilli ve uzun yıllardan bu yana kullanmakta olduğu “…” markasının tanınmışlık düzeyinde olduğunu, müvekkilinin 1992 yılında Academia Yeni Yetenekler yarışmasını başlatarak ülkemizin her yerinde … markasının tanınmasını sağladığını, …tarih ve … numarası ile davalı şirket adına tescil edilen “…” markasının, müvekkilinin tanınmış “…” markası ile ayırt edilemeycek derecede benzerlik arzettiğini, Darkmen ibaresinin marka sahibinin ticaret unvanının ayırt edici unsuru olduğunu, markanın esas unsurunu … ibaresinin oluşturduğunu, davalı tarafından bu markanın tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini, davalının kötü niyetli olduğunu, 23/11/2001 tarih ve … numarası ile davalı şirket adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı markasının tanınmış olduğu iddiasının doğru olmadığını, TPE nezdinde “…” olarak tanınmış bir markanın bulunmadığını, TPE nezdinde tanınmış olan davacının “…” markası olduğunu, müvekkili markasının esas unsurunun Darkmen ibaresi olduğunu ve iki marka arasında ayniyetten, karıştırılma ve bağlantılı olma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul (Kapatılan) 3. FSHHM’nin 2009/14 E. 2011/20 K. ve 02/02/2011 tarihli kararı ile: Davanın kabulüne, davalı adına tescilli …sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Anılan kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11. H.D.’nin 2011/11371 E. 2013/12306 K. ve 12/06/2013 tarihli ilamı ile: “…Dava, davalı adına TPE nezdinde tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davalı tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Gerçekten de 556 sayılı KHK’nın 35. maddesi uyarınca kötü niyetli tescil başvurusu halinde, itiraz üzerine başvuru TPE tarafından reddedilebilir. Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16/07/2008 tarihli 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar sayılı ilamında da ifade edildiği üzere kötü niyetli tescil başlı başına bir hükümsüzlük sebebidir. Ancak, anılan … kararında da belirtildiği üzere genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Somut uyuşmazlıkta, davalının markasının davacı markaları karşısında iltibasa yol açması, davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faliyette bulunması yukarıda belirtilen … kararında benimsenen esaslara göre başlı başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz. Bu nedenle mahkemece kötüniyetli tescil olunduğundan bahisle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 11. H.D.’nin 2013/16760 E. 2014/1270 K. ve 21/01/2014 tarihli ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
İstanbul (Kapatılan) 3. FSHHM’nin 2014/61 E. 2014/138 K. ve 03/06/2014 tarihli direnme kararı verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 2017/11-96 E. 2018/1043 K. ve 09/05/2018 tarihli ilamı ile: “…Dava, davalı adına TPE nezdinde tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı markaları ile davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, yirmi yıla yakındır davacının bu ibareyi taşıyan markaları ile aynı sektörde ve tescilli markanın aynı sınıfındaki ürünler için davalının esas unsuru “…” olan markayı kullanmasının tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği gibi iyi niyetle hareket etmediği sonucunu doğurduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, bir önceki kararda dayanılan gerekçelerle direnme kararı verilmiş, direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının “…” markasını tescilde kötü niyetinin bulunup bulunmadığı, varılacak sonuca göre davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır…” gerekçesi ile direnme kararı bozulmuştur.
HMK 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
02/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Hükümsüzlüğü talep edilen… tescil numaralı “…” markasının … ve …. sınıflarda davalı adına tescil edilmiş olduğu, davacı, davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğunu iddia etmişse de salt markayı tescil ettirme eylemi tek başına kötü niyet göstergesi olarak nitelenmeyeceği, kötü niyetin somut delillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı, kendisi ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin davacı markasından haberdar olmamasının olanaksız olduğunu beyan etmişse de Yargıtayın marka tescilinde kötü niyet kavramını bu kadar geniş yorumlamadığı, dosyada davalının kötü niyetini gösterir başkaca bir beyan veya delil dosyaya ibraz edilmemiş olduğu, ancak dava konusu marka hakkında kötü niyetli tescile dayalı hükümsüzlük koşullarının mevcut olup olmadığını takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup 6769 sayılı SMK’nun 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de, davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
556 Sayılı KHK.’nın 42. Madesinin 1-b bendinde 8. maddede sayılan haller, mevcut olduğunda da, yetkili mahkeme tarafından markanın hükümsüz sayılmasına karar verilebileceği belirtilmiş olup, 8/1-b maddesinde tescil için başvurusu yapılan marka tescil edilmiş veya daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın, kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa, bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin itirazı üzerine sonraki markanın tescil başvurusunun reddedilebileceği belirtilmektedir.
556 Sayılı KHK’nın 42. Madesinin 1/a ve b bendlerinde 7. maddede sayılan haller, ve 8 maddede sayılan haller mevcut olduğunda, yetkili mahkeme tarafından markanın hükümsüz sayılmasına karar verilebileceği belirtilmiştir. KHK’nin 7/1 ile 8/1-a ve b bendlerinde mutlak ve nispi red nedenleri arasında karıştırılma ihtimali de tescile mani hal olarak sayılmış olup, KHK’nın 9. maddesi hükmü ve bu maddeye atıf yapan 61 maddesi ile 42 maddesi hükümleri marka hakkına tecavüz eylemi olarak belirlenmiş ve hükümsüzlük sebebi olarak da gösterilmiştir. 7 ve 8 maddelerde aynı, benzer, ayırt edilemeyecek kadar aynı ya da benzer olan emtialar ve yine aynı nitelikte olan hizmetlerle ilgili de tescile engel ve tescilli ise hükümsüzlüğe sebep olarak gösterildiği gibi, 8/4. maddesinde ise markanın tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmak ile birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabileceği, ancak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın toplumda ulaşmış tanınmışlık düzeyi ile haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği, veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karekterini zedeleyici sonuçlar doğurabaliceği durumda tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine farklı mal veya hizmetlerde kullanılabilecek olsa bile sonraki markanın tescil başvurusunun reddedilebileceği belirtilmektedir.
556 sayılı KHK hükümleri, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil numaralı “…” markası … ve … sınıflarda davalı adına tescil edilmiştir. Davacı, davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğunu iddia etmiştir.
556 sayılı KHK’nın 35. maddesi uyarınca kötü niyetli tescil başvurusu halinde, itiraz üzerine başvuru TPE tarafından reddedilebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16/07/2008 tarih ve 2008/11-501 E. 2008/507 K. sayılı ilamında da ifade edildiği üzere kötü niyetli tescil başlı başına bir hükümsüzlük sebebidir. Ancak, anılan … kararında da belirtildiği üzere genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Somut uyuşmazlıkta, davalının markasının davacı markaları karşısında iltibasa yol açması, davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faliyette bulunması yukarıda belirtilen … kararında benimsenen esaslara göre başlı başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere : Hükümsüzlüğü talep edilen …tescil numaralı “…” markasının … ve … sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de salt markayı tescil ettirme eyleminin tek başına kötü niyet göstergesi olarak nitelenmeyeceği, kötü niyetin somut delillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin davacı markasından haberdar olmamasının olanaksız olduğu beyan edilmiş ise de Yargıtay içtihatlarında marka tescilinde kötü niyet kavramının bu kadar geniş yorumlanmadığı, davalının kötü niyetini gösterir başkaca bir beyan veya delil sunulmadığı, özetle; Davalının markasının davacı markaları karşısında iltibasa yol açması, davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunmasının başlı başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 65,10 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 25/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır