Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/160 E. 2022/62 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2022/62

DAVA : FSEK – HAK SAHİPLİĞİNİN TESPİTİ VE TECAVÜZÜN REF’İ
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Hak Sahipliğinin Tespiti ve Tecavüzün Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkillerinin, “…” adlı sinema filmine temel oluşturan kök öyküyü meydana getirdiklerini, senaryo ve diyalogların oluşumuna katkıda bulunduklarını ancak filmin jeneriğinde, filmin kayıt-tescil belgesinde müvekkillerinin adlarının yazılmadığını, FSEK’nun 15/3. maddesi kapsamında müvekkillerinin “…” adlı sinema filminin (hikaye) kök öykü yazarı olduklarının ayrı ayrı tespitine, FSEK’nun 67/2. maddesi uyarınca vaki tecavüzün ref’ine, filmin jeneriği ve tanıtım malzemelerindeki “…” ibaresinin kaldırılarak, “… ” ibaresinin konulmasına, filmin ön ve arka jenerikleri ile tüm tanıtıcı malzemelerinde müvekkilleri … ve … adlarının teamüllere uygun yer ve sırada, diğer yazı karakteri ile aynı fontta, aynı büyüklükte görsel materyaller bakımından aynı süre ile yayınlanmak sureti ile umuma arz edilmesine, FSEK 77. ve TBK’nun 58.maddeleri başta olmak üzere sair ilgili mevzuat uyarınca, davalıların müvekkillerinden özür dilemelerinin teklif edilmesine, gelmedikleri yahut özür dilemedikleri takdirde tespit olunacak saldırının mahkeme tarafından kınanmasına, davalıların müvekkillerinden özür dilemeleri halinde buna ilişkin zaptın, aksi takdirde kınamayı da içerecek mahkeme kararının FSEK’nun 67.maddesi delaletiyle 78. maddesi ve TBK’nun 58/son fıkrası uyarınca tüm Türkiye’de yayınlanmakta olan tirajı en yüksek 3 gazetede masrafları müştereken ve müteselsilen davalılara ait olmak üzere ilan edilmesine, “…” filminin son günlerde çok konuşulduğu ve gündemden düşmeden gösteriminin devam ettiğini, müvekkillerin davalarında sonuna kadar haklı olmalarına rağmen gayelerinin filmin rüzgârından faydalandıklarının düşünülmemesini sağladığını, davanın basına intikal ettiğinde bu düşünlere sebebiyet verebileceğini, ister istemez bir çok kişinin dava hakkında bilgileri ve fikirleri olmamasına rağmen yorum yaparak müvekkillerini karalamaya çalışacaklarını, müvekkillerinin … ‘e duyduğu saygı ve sevgi başta olmak üzere … ‘in sevenleri nezdinde farklı düşüncelere sebebiyet verecek olmasından ürktüklerini, haklı davaları karşısında müvekkillerinin kendilerinden önce emek verdikleri işe olan saygılarından dolayı ve artık kamuya mal olmasından dolayı, dava hakkında basın-yayın yasağı verilmesini talep etmek zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenle mahkemeden dava hakkında tensip ile birlikte basın-yayın yasağı karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekcesinde özetle: Davacıların kök eser adını verdikleri Mali Hak Devir Sözleşmesine konu olan eserin, sahibi olmadıklarından davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini, zira davaya konu eserin, hukuken, konu olduğu sözleşmenin altında imzası olan gerçek ya da tüzel kişiye ait olacağını, davacılar … ve …’ın ise sözleşmenin tarafı dahi olmadıklarını, müvekkili … A.Ş. ile dava dışı … HİZ. LTD. ŞTİ. (eski adıyla …, yeni adıyla … ) arasında 01.09.2016 tarihinde Mali Hak Devir Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun, … müstear adıyla tanınan merhum sanatçı … ‘ın hayat hikayesini sinema filmi haline getirmeyi amaçlayan senaryo eserinin 5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre mali hak ve yetkilerinin tamamının müvekkili şirket …’a devrini içerdiğini, müvekkili … ve dava dışı …arasında sözleşmeye ek olarak 19.09.2017 tarihli protokol imzalandığını, bu protokolün, taraflar arasındaki oluşmuş ya da oluşabilecek sıkıntıların hukuki zeminde çözüme kavuşturulmasına ilişkin mutabakatı düzenlediğini, müvekkili …ile dava dışı … arasında imzalanan Mali Hak Devir Sözleşmesinin 6/c maddesinin, ”…, işbu sözleşmeyi ve/veya bu sözleşme kapsamındaki haklarının herhangi birini veya hepsini…’nin bağlı şirketine veya ortak şirketine veya …’nin veya bunların bağlı veya ortak şirketlerinin taahhütlerinin veya varlıklarının büyük bir kısmını alan bir şirkete temlik edebilir ve/veya bir başka gerçek veya tüzel kişiliği devredebilir, ortaklıklar kurabilir.” hükmü uyarınca müvekkili şirket …ında sözleşmeye uygun olarak ortaklık kurduğunu, müvekkili … ile diğer davalı … arasında 20.07.2017 tarihinde …Yapımcılığı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin “…” adlı sinema eserinin ortak yapımcılığını yapma konusunu düzenlediğini, bu sözleşmenin müvekkilinin dava dışı …ile akdettiği sözleşme, protokole ve FSEK’in ilgili hükümlerine uygun olarak akdetdildiğini, diğer davalı … ın …Yapımcılığı Sözleşmesine aykırı davrandığını, şöyle ki; Taraflar arasındaki sözleşmeye göre diğer davalı … eserin dağıtımı için sözleşme imzalayacağı zaman müvekkili şirket…’ın muvafakatini araması şart iken buna uymadığını, dava dışı … Şirketi ile eserin tek sahibi kendisiymiş gibi yetkisiz olarak dağıtım sözleşmesi imzaladığını, bu hareketiyle FSEK’nun Mali Hükümler başlığı altında yer alan 21,22,23,24 ve 25. madde hükümlerini ihlal ettiğini, yine FSEK 68. maddesi ve ilgili yasal hükümlere göre haklarını takip edeceklerini, diğer davalı …’ın ihlallerinin bununla sınırlı kalmadığını, sinema eserinin vizyona hazırlanması, ve vizyona sokulması sürecinde müvekkili şirket …’ı sürece dahil etmediğini, hiçbir şekilde bilgi vermediğini, süreçte müvekkili şirketi haksız ve hukuka aykırı olarak devre dışı bıraktığını, müvekkili şirket … ile diğer davalı …’ın iki eşit paya sahip olmasına ve esere elbirliğiyle mülkiyeti haiz olmasına rağmen bu süreçte müvekkilini bilgisiz bıraktığı ve kontrol dışına ittiğini, öyle ki, eserin afişlerinde ‘…” gibi tek taraflı ifadeler kullandığını, eserin giriş jeneriğinde ”… ” şeklinde sadece kendisine yer verdiğini, yapımcı olarak şirketleri değil şirket yetkililerinin isimlerini kullandığını, eserin bitimindeki jenerikte dahi, müvekkili şirket …’ın sanki yapımcı değil bir sponsormuş gibi küçük bir logosuna yer verdiğini, davacıların dava dilekçesinde bahsini geçirdiği jenerikte proje tasarımcısı olarak isminin yazılı olmadığı hususunda müvekkilinin insiyatifi ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacıların iddia ettiği ihlallerin muhatabının müvekkili şirket … olamayacağını, … ile dava dışı … arasında imzalanan Mali Hak Devir Sözleşmesinde konuya ilişkin çok açık hüküm bulunduğunu ve Sözleşmenin 5/a maddesinde ”ŞİRKET, … adıyla tanınan merhum sanatçı … hayat hikayesinin sinema filmi haline getirilebilmesi kapsamında merhum sanatçının tek yasal varisi … ve Senarist … ile imzalamış olduğu sözleşmeler ile biyografi ve senaryo ile ilgili sahibi olduğu, FSEK 21. maddesi hükmünde düzenlenen işleme, FSEK 22. maddesi hükmünde düzenlenen çoğaltma, FSEK 23. maddesi hükmünde düzenlenen yayma, FSEK 24. maddesi hükmünde düzenlenen temsil, FSEK 25. Maddesinde düzenlenen işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim, FSEK 80. Maddesinde düzenlenen icracı sanatçı haklarının tamamının FSEK 49. maddesi hükmü doğrultusunda herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın …’e devrettiğini ve bu devir neticesinde merhum sanatçının hayat hikayesinin sinema filmi haline getirilebilmesi için biyografi ve senaryo üzerinde …’in münhasır ve münferit hak sahibi olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmünün açık olduğunu ve müvekkili …’ın süre sınırı olmaksızın biyografi ve senaryo üzerinde tam bir hak sahibi olduğunu ve bu sahipliğinin herhangi bir kısıtlamaya taabi olmadığnın çok açık olduğunu, dolayısıyla müvekkili …’ın hukuka ve sözleşmeye uygun hareket ettiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacıların kök eser adını verdikleri, Mali Hak Devir Sözleşmesine konu olan eserin, sahibi olmadıklarından davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini, zira davaya konu eserin, hukuken, konu olduğu sözleşmenin altında imzası olan gerçek ya da tüzel kişiye ait olacağını, davacılar … ve …’ın ise sözleşmenin tarafı dahi olmadıklarını, Mali Hak Devir Sözleşmesinin diğer davalı … A.Ş. ile dava dışı … arasında imzalandığını, – …’nin bir anonim şirket olup, müvekkili … ise şirketi temsile haiz kişi olduğunu, Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinde ”Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.” (TTK madde 329) ”Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.” (TTK madde 365) ”Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir.” (TTK madde 367) ”Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.” (TTK madde 370/2) ”Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.” (TBK madde 40). hükümlerinin yer aldığı, bahsi geçen hükümlerden de görüleceği gibi müvekkili …’ın, … A.Ş.’nin ticaret sicil gazetesinde ilan olunmuş şirketin yetkili temsilcisi sıfatında olup, şirket adı ve namına hareket ettiğini her iş ve eylemi için kendisinin değil, şirketin sorumlu olduğunu, müvekkil …’ın, yukarıda bahsi geçen sözleşme ve protokolleri şirketin nam ve hesabına hareket eden temsilci sıfatıyla imzalamış olup, hukuken sorumluluğun şirkete ait olduğunu, müvekkil …’ın, kendi nam ve hesabı adına ne davacılar … ve … ile ne de yukarıda bahsi geçen şirketlerle hukuki ilişkiye girmediğini, dolayısıyla müvekkil …’ın davalı sıfatının hukuken hatalı olduğu ortada olduğunun, husumet itirazlarını bulunduğunu, diğer davalı … TİC. A.Ş. ile dava dışı …ŞTİ. (eski adıyla …, yeni adıyla dava dışı …) arasında 01.09.2016 tarihinde Mali Hak Devir Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun, … adıyla tanınan merhum sanatçı … ‘ın hayat hikayesini sinema filmi haline getirmeyi amaçlayan senaryo eserinin 5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre mali hak ve yetkilerinin tamamının diğer davalı …a devrini içerdiğini, diğer davalı … ve dava dışı .. arasında yukarıda belirtilen sözleşmeye ek olarak 19.09.2017 tarihli protokol imzalandığını, bu protokolun, taraflar arasındaki oluşmuş ya da oluşabilecek sıkıntıların hukuki zeminde çözüme kavuşturulmasına ilişkin mutabakatı düzenlediğini, diğer davalıları … ile … LTD. ŞTİ arasında 20.07.2017 tarihinde Ortak Film Yapımcılığı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin “…” adlı sinema eserinin ortak yapımcılığını yapma konusunu düzenlediğini, bu sözleşmenin diğer davalı …’ın, dava dışı … ile akdettiği sözleşme, protokole ve FSEK’in ilgili hükümlerine uygun olarak akdedildiğini, müvekkili …’ın eserle ilgili olarak, filmin vizyona hazırlığı aşamasında ve filmin vizyona girmesi safhasında hiçbir müdahilliği bulunmadığını, dolayısıyla filmde isminin yer aldığından dahi haberi bulunmamakta olup; kendisinin de filmi izlediği sırada büyük şaşkınlık yaşadığını, müvekkil …’ın, yapımcı sıfatını haiz olmadığını, hiçbir zaman yapımcı namıyla iş yapmadığını, … isimli sinema eserinin yapımcılarının diğer davalılar … ve … olduğunu, öncelikle davacıların davacılık sıfatlarının olmaması nedeni ile davanın husumetten reddine, müvekkil …’ın vizyona sokulan eserde müdahilliğinin olmaması nedeniyle davanın yine aynı şekilde husumet nedeniyle reddine, müvekkili …’ın sorumluluğunun olmadığı, dolayısıyla hukuka aykırı herhangi bir eylem ve işleminin olmaması nedeni ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçelerinde özetle: Müvekkili …Ltd. Şti, diğer davalı … Tic. A.Ş. ile 20.07.2017 tarihinde “…” adlı sinema eserinin ortak yapımcılığını yapma konulu Ortak Film Yapımcılığı Sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşme uyarınca da dava konusu “…” adlı sinema filminin çekildiği ve vizyona girdiğini, bu bağlamda davacıların müvekkili ile imzaladığı herhangi bir sözleşme bulunmadığını, gerek müvekkili şirketin gerekse müvekkili …’nun davacılara karşı yüklenmiş olduğu herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, diğer davalı … Tic. A.Ş.’nin dava dışı … Ltd. Şti. ile 01.09.2016 tarihinde Mali Hak Devir Sözleşmesi imzalayarak … adıyla tanınan merhum sanatçı …’ın hayat hikayesini sinema filmi haline getirmeyi amaçlayan senaryo eserinin 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre mali hak ve yetkilerinin tamamını diğer davalı …A.Ş. ye devrettiğini, kaldı ki davacıların, dava konusu eserin sahibi olmadıkları, dava konusu eserin davacı … ve …’a ait olmadığını, diğer davalı …Tic. A.Ş.’nin mali Hak Devir Sözleşmesini dava dışı diğer … Ltd. Şti ( Yeni ünvanı …Ltd. Şti. ) imzaladığını, bu bağlamda davacıların davacılık sıfatının bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, her ne kadar, bu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekse de, 5846 Sayılı FSEK 8.maddesinda “Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibi olarak” tanımlandığını, aynı kanunun Üçüncü Bölümünde, Eser Sahibi’nin hakları başlığı altında düzenlenen manevi hakların, kanunun sadece “eser sahiplerine” tanıdığı haklardan olduğunu, yaşanmış bir hayat hikayesinin sinema eseri olarak yayınlanması amacıyla üçüncü şahıs senaristlerce meydana getirilmiş senaryosunun bir kısmının mali haklarına sahip olan ve bu hakları bedelli ödenmek suretiyle diğer davalı … Tarım Savunma Enerji İnşaat İhracat İthalat San. ve Tic. A.Ş.’e devir eden dava dışı …Şti. (yeni ünvanı … Ltd. Şti) olduğu, bu bağlamda davacıların, kanuna ve hukuka aykırı bir biçimde eser sahipliği ve manevi hak ihdas teşebbüsünün taraflarınca hukuken kabulünün mümkün olmadığını, kanunun kimlerin eser sahibi olduğunu, eser sahiplerinin haklarını net ve sarih biçimde belirttiğini, diğer davalı …’nin, dava dışı … Şti. (yeni ünvanı … e Tasarım ve Yapım Hizmetleri Ltd. Şti ) ile imzalamış olduğu sözleşmeden doğan hakkının da sınır ve çerçevesinin çok açık belirli olduğunu, Roma Hukukundan günümüz Kıta Avrupası kanunlarına kadar süre gelen ve değişmez prensip olan “nemo plus iuris adalium transferre potest güam ipse habet” yani Türkçe çevirisi ile “Hiçkimse sahip olduğundan fazlasını devredemez” prensibini de davacılara hatırlatıklarını, davacıları hukuk normlarına, yasal mevzuata ve imzalanmış olan sözleşmelere uygun ifaya dayet ettiklerini, davacıların bu kapsamlar harici hak ihdası teşebbüslerinin vesair taleplerinin hiçbirinin hukuken kabulünün mümkün olmayacağını, bu doğrultuda müvekkillerinin dava konusu sinema filmi olan “…’ün senaristleri olan … ve …’nin adlarına jenarikte kanuna uygun bir şekilde yer vermiş olup bundan başkaca da herhangi bir yasal zorunlulukları ve/veya taahhütleri bulunmadığını, müvekkillerinin hiçbir taahhütte bulunmadığını ve bu sebeple hiçbir yükümlülüğü bulunmayan davacılarla hiçbir sözleşmesel bağının da bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeni ile reddinin gerektiği, davacıların, dava dilekçesinde müvekkili … aleyhine ve küçük düşürücü ve hakaret içeren sözler sarf etmiş olup, haklarında yasal yollara başvurulacağını, açıklamış oldukları ve re’sen ortaya çıkacak sebeplerle davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
15/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dosyada davacılar tarafından ibraz edilen hikaye ve tretmanın senaryoya esas iskelet oluşturan yapısı, temel çatıya ilişkin içeriklere haiz olması, senaryonun da kurgu, karakter olay örgüsü biçimlenme ve sinema eserine katkı dikkate alındığında hususiyet taşıdığı ve FSEK 2/1 maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, dava dosyası incelendiğinde, … filminin hikayesinin davacı …; Tretmanın, yine davacılardan … ve … ve …; Senaryonun, … ve … tarafından meydana getirildiği bu çerçevede davacı …’ün tretmanın eser sahibi, …, … ve …’ın ise senaryonun birlikte eser sahibi oldukları, davacıların meydana getirdikleri hikaye ve 1. Draft senaryonun ağırlıklı bir bölümünün davalılar … filminde kullandığı, FSEK 15 ve sinema piyasası temayüllerine göre ön jenerikte davacıların da isimlerine yer verilmesinin gerekli olduğu, davaya konu filmde bu gerekliliklerin yerine getirilmediği, davacının FSEK 67/2 maddesine dayalı talebinin FSEK 15.maddesi hükmü dikkate alındığında ve bu hükmün ihlal edildiği kanaatleri çerçevesinde haklı olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
24/02/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı … ve ekibi tarafından, filmin omurgası , kök hikayesi belirlendiğinden ve ekte ayrıntılı karşılaştırması yapılan inceleme sonucu FSEK 1.maddesi hükmü gereğince davacının hususiyetini taşıyan eser olduğu, senaryonun … ve … tarafından meydana getirildiği bu çerçevede davacı …’ün tretmanın eser sahibi, …, … ve …’ın ise senaryonun birlikte eser sahibi oldukları, davalılarca FSEK 15.maddesinde belirtilen “ Adın Belirtilmesi Salahiyetine” aykırı hareket edildiği, FSEK 67/2.maddesinde “ Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olupta eser sahibi 15. maddede zikredilen tesbit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilanı talep edilebilir” şartlarının FSEK 15.maddesi gereğince doğmakla bu hususun takdirinin mahkemede bulunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacıların, “…” adlı sinema filmine temel oluşturan kök öyküyü meydana getirdikleri, senaryo ve diyalogların oluşumuna katkıda bulundukları ancak filmin jeneriğinde, filmin kayıt-tescil belgesinde davacıların adlarının yazılmadığı, FSEK’nun 15/3. maddesi kapsamında davacıların “…” adlı sinema filminin (hikaye) kök öykü yazarı olduklarının ayrı ayrı tespitine, FSEK’nun 67/2. maddesi uyarınca vaki tecavüzün ref’ine, filmin jeneriği ve tanıtım malzemelerindeki “…” ibaresinin kaldırılarak, “… ’İN …” ibaresinin konulmasına, filmin ön ve arka jenerikleri ile tüm tanıtıcı malzemelerinde davacılar … ve … adlarının teamüllere uygun yer ve sırada, diğer yazı karakteri ile aynı fontta, aynı büyüklükte görsel materyaller bakımından aynı süre ile yayınlanmak sureti ile umuma arz edilmesine, FSEK 77. ve TBK’nun 58.maddeleri başta olmak üzere sair ilgili mevzuat uyarınca davalıların davacılardan özür dilemelerinin teklif edilmesine, gelmedikleri yahut özür dilemedikleri takdirde tespit olunacak saldırının mahkeme tarafından kınanmasına, davalıların davacılardan özür dilemeleri halinde buna ilişkin zaptın, aksi takdirde kınamayı da içerecek mahkeme kararının FSEK’nun 67.maddesi delaletiyle 78. maddesi ve TBK’nun 58/son fıkrası uyarınca tüm Türkiye’de yayınlanmakta olan tirajı en yüksek 3 gazetede masrafları müştereken ve müteselsilen davalılara ait olmak üzere ilan edilmesine ilişkindir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere : Yargıtay kararlarına göre FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’nun 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “ kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa İlişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için bu ürünün onu meydana getiren kişinin “ hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir , kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Bilindiği üzere dil ve yazı ile ifade olunan eserler geniş bir fikir alanını kapsarlar. Bu eserler, hikaye, roman, şiir, bir şarkının güftesi , skeç , tiyatro oyunlarını kapsadığı gibi bilimsel konferansları, monografileri, siyasi nutukları, eğlendirici sohbet tarzında konuşmaları, çocuk hikayelerini ve benzerlerini kapsar. Bu tür fikir ve sanat ürünlerinin ilim ve edebiyat eseri sayılabilmesi için, onların mutlaka yazı ile tespit edilmiş olmaları gerekmez, başka bir ifade ile duygu ve düşünceleri ifade için kullanılan araç veya olanağın hiçbir önemi yoktur. Bu araç veya olanak yazı, çizgi, rakam, formül veya söz olabilir. Örneğin şifahen söylenmiş bir şiir, hikaye, masal da hususiyet taşıyorsa, kamuya sunulduğu andan itibaren eser olarak korunur. Yine dil ve yazı ile ifade olunan eserlerde konunun mutlaka bilimsel veya edebi olması da şart değildir. Siyasal, sosyal ve dinsel düşünce ve fikirler de ilim ve edebiyat eseri sayılırlar, yine kullanılan dilin yabancı veya ölü bir dil oluşu da önem taşımaz. Ayrıca bunların yapıldığı mekanın önemi de yoktur. Dil ve yazı ile ifade olunan eserlerin korunabilmesi için hususiyet taşımaları gerekir.
Senaryonun yazım aşaması fikir/hikaye/kompozisyondan oluşur. Kompozisyon dediğimiz aşama tretman ve senaryodan oluşur. En son aşamada sahne sahne yazılan senaryo öncesinde yapılan çalışmalar üzerine adeta inşa edilir. Belirli bir fikir ve konseptten yola çıkılarak karakter yaratımı yapılır ve sinopsis dediğimiz, projenin genel hikayesi oluşturulur. Karakterler; sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik olarak üç boyutlu olarak yaratılırlar. Genel hikayeye katkıları, ana karakterin “…” olma yolundaki aşamaları, iç ve dış çatışmaları derinlikli olarak belirlenir. Basamak basamak ilerlenen bu süreçte daha sonra senarist/ekibi hikayeyi genişletir ve tüm bir filmin yahut bölüm bölüm dizi filmin nasıl başlayacağından, ana hatlarına kadar hikayenin ne şekilde akacağına, işleneceğine karar verirler. Hikayenin, önermesi doğrultusunda giriş/gelişme/sonuç bölümleri, çatışmaların işlenmesi, dramatik gelişimi belirlenir. Bu noktada artık tretman aşamasına gelinir.
Tretmanın senaryo yazımında önemi büyüktür. Tretmanda çok önemli olanlar dışında diyalog kullanımına yer verilmez. O sahnede önemli olan bir diyaloğun hangi çerçevede gelişeceğine dair bilgi cümlesi yazılır. Geçiş sahneleri gibi detay sahnelere de yer verilmez, senaryonun omurgası kurulur. Bu aşamadan sonra sahneler açıla açıla, diyaloglar yerlerine gele gele senaryo yazılır. Gerek hikaye, gerek tretman, gerekse senaryonun hususiyet taşımaları halinde FSEK 2/1 maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri sayılırlar. Bu doğrultuda davacılar tarafından ibraz edilen hikaye ve tretmanın senaryoya esas iskelet oluşturan yapısı, temel çatıya ilişkin içeriklere haiz olması, senaryonun da kurgu, karakter olay örgüsü biçimlenme ve sinema eserine katkısı dikkate alındığında hususiyet taşıdığı ve FSEK 2/1 maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu kanaatine varılmıştır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 11 ve 12. maddelerinde eser sahipliğine ilişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir. FSEK 11.maddesi hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”. FSEK 12.maddesi hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11.maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11. maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır”. hükümleri yer almaktadır.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yukarıdaki karinelerin öngörülmesi uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir.
Bütün dosya kapsamından; “…” filminin hikayesinin davacı …, Tretmanın; Davacılar …, … ve dava dışı …, senaryonun; … ve … tarafından meydana getirildiği, bu çerçevede davacı …’ün tretmanın eser sahibi, davacılar …, … ve dava dışı …’ın ise senaryonun birlikte eser sahibi oldukları kanaatine varılmıştır.
Dosyada mevcut sözleşme ile davaya konu tretman ve senaryonun mali haklarının devri söz konusudur. Davanın konusu ise eser sahibinin manevi haklarından biri olan FSEK 15.maddesi çerçevesinde sinema filminde davacıların isimlerin eser sahibi olarak belirtilip belirtimemesi noktasında toplanmaktadır.
FSEK15/1 maddesi hükmü ile eser sahibine eserde adının belirtilmesi konusunda mutlak bir hak verilmiştir. Nitekim Bern Sözleşmesinin mükerrer 6 .maddesi hükmüne göre, “ eser sahibi haiz olduğu mali haklardan bağımsız olarak ve hatta bu hakların devrinden sonra bile, eserin kendi eseri olduğunu ileri sürmek ve bu eserin kendi şöhret ve şerefine zarar veren her türlü bozuluşuna, parçalanışına veya herhangi bir şekilde değişikliğe uğratılışına yahut aynı eserin başka suretle haleldar edilmesine karşı koyma hakkını bütün hayatı süresince muhafaza eder”. Anlaşılacağı üzere, eser üzerindeki mali haklar devredilmiş olsa bile eser sahibinin o eserin kendisine ait olduğunu açıklama konusunda münhasır ve mutlak hakkı vardır. Bunun doğal sonucu olarak eser sahibi eseri üzerindeki haklarını bir bedel karşılığında başka bir kişiye devretmiş olması halinde, eser sahibi olarak adının belirtilmesini isteme hakkı ve eseri kullanan ya da eserden yararlanan kimsenin eser sahibinin adını belirtme yükümlülüğü ortadan kalkmaz.
Eserde eser sahibinin adının belirtilmesi her eser türünün özelliğine ve yapısına göre değişiklik arz eder. İlim ve edebiyat eserlerinde, yazarın adı eserin üzerine yazılır. Ancak taraflar adın belirtimesi hususunu aralarında yapaca akları sözleşme ile tespit de edebilirler. Sinema filmlerinde ise eser sahibi, senaryo, yönetmen ve başrol oyuncuları önem sırasına göre ön jenerikte yer alırlar. Bu sırada belirleyici olan hangisinin daha ünlü ve seyirci üzerinde etki sahibi olduğudur. Kesin bir sıralaması yoktur. Arka jenerikteyse yine genel temayüle göre bütün yapım sürecinde katkıda bulunanlar yapılan işin önem sırasına göre yer alırlar. Yukarıda belirtildiği üzere “…” filminin hikayesinin davacı …, Tretmanın; Davacılar …, … ve dava dışı …, senaryonun; … ve … tarafından meydana getirildiği, FSEK 15.maddesi ve sinema piyasası temayüllerine göre ön jenerikte davacıların da isimlerine yer verilmesinin gerekli olduğu ancak davaya konu filmde bu gerekliliklerin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Davacılar FSEK 67/2.maddesinde belirtilen ilan talebinde bulunmuştur. FSEK 67/2.maddesinde; “Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15.maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün refini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere hükmen en fazla 3 gazetede ilan talep edilebilir”. Hükmünün yer aldığı ve bu hükmün ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
FSEK hükümleri, mevzuat, bilirkişi raporları ve bütün dosya kapsamından : Davacılar tarafından ibraz edilen hikaye ve tretmanın senaryoya esas iskelet oluşturan yapısı, temel çatıya ilişkin içeriklere haiz olması, senaryonun kurgu, karakter olay örgüsü biçimlenme ve sinema eserine katkısı dikkate alındığında hususiyet taşıdığı ve FSEK 2/1 maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, “…” filminin hikayesinin davacı …, Tretmanın; Davacılar …, … ve dava dışı …, senaryonun; … ve … tarafından meydana getirildiği, bu çerçevede davacı …’ün tretmanın eser sahibi, …, … ve …’ın ise senaryonun birlikte eser sahibi oldukları, davacıların meydana getirdikleri hikaye ve 1. draft senaryonun ağırlıklı bir bölümünü davalıların “…” filminde kullandığı, FSEK’nun 15. maddesi ve sinema piyasası temayüllerine göre ön jenerikte davacıların da isimlerine yer verilmesinin gerekli olduğu, davaya konu filmde bu gerekliliklerin yerine getirilmediği, bu nedenle davalılarca FSEK 15. maddede belirtilen “adın belirtilmesi salahiyetine” aykırı hareket edildiği, FSEK 67/2. maddesinde “ Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olupta eser sahibi 15. maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilanı talep edilebilir” hükmü gereğince “…” filminin ön jenerikleri ile tüm tanıtıcı malzemelerinde davacılar … ve …’ın adlarının teamüllere uygun yer ve sırada, diğer yazı karakteri ile aynı fontta, aynı büyüklükte görsel materyaller bakımından aynı süre ile yayınlanmak sureti ile umuma arz edilmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek üç gazetede bir kez ilanına, ilan masrafının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacı …’ün, “…” filminin tretmanının sahibi olduğunun tespitine,
2-Davacılar … ve …’ın dava dışı … ile birlikte “…” filminin senaryo sahipleri olduklarının tespitine,
3-Davalıların FSEK 15. maddede belirtilen “Adın Belirtilmemesi Selahiyetine” aykırı hareket ettiklerinin tespitine, tecavüzün ref’ine ,
4- “…” filminin ön jenerikleri ile tüm tanıtıcı malzemelerinde davacılar … ve …’ın adlarının teamüllere uygun yer ve sırada, diğer yazı karakteri ile aynı fontta, aynı büyüklükte görsel materyaller bakımından aynı süre ile yayınlanmak sureti ile umuma arz edilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek üç gazetede bir kez ilanına, ilan masrafının davalılardan tahsiline,
6-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 64,80 TL harcın davalılardan tahsiline,
7-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 1.390,80 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.962,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 26/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır