Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/146 E. 2022/79 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/124
KARAR NO : 2022/80

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 27/04/2018
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … bünyesinde yer alan gruptaki en bilinen şirketlerden biri olan müvekkili …’nin 1983 yılında Almanya’da kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana tekstil ve bağlantılı sektörlerde faaliyet göstermekte olup Avrupa ve Türkiye’de kendi sektöründe lider firmalardan biri olduğunu, kurulduğu günden bu yana hızla büyümeye devam eden müvekkili şirketin her yıl en az 12 özel koleksiyon üretmekte olup söz konusu koleksiyonlara ait ürünlerin Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde 4500’den fazla satış mağazası aracılığıyla satışa sunulduğunu, müvekkilinin marka haklarını korumak için markalaşma çalışmalarını yıllardır … esas unsurlu markalar üzerinde sürdürdüğünü, müvekkili firmanın uzun yıllardır kullandığı “…” markalarını … – … – … ve … sınıflardaki ürünler/hizmetler üzerinde onlarca ülkede tescil ettirdiğini, … markaları için yüksek miktarlarda reklam harcamaları yapmakta olduğunu, bu bakımdan söz konusu markaların tanınmış markalar olduğunu, müvekkilinin … markalı ürünlerinin Türkiye’de de aktif bir şekilde yaygın olarak satışa sunulduğu ve Türk tüketicileri tarafından da çok iyi bilindiğini, … markalı ürünlerinin online olarak satıldığını, görsellerden de açıkça görüleceği üzere müvekkilinin … markalı ürünlerinin dünya çapında birçok ülkede satışa sunulduğu gibi Türkiye’de de yaygın olarak satılmakta ve bunun doğal sonucu olarak tanındığını, bugün dünya çapında milyonlarca kişi tarafından kullanılan … arama motorunda “… ” yazılarak yapılan aramada, yaklaşık 575.000.000 sonuç elde edilmekte ve ilk sırada müvekkilin … web sitesinin yer aldığını, müvekkilinin davaya dayanak markalarının “…” ve “… …” ibarelerini esaslı unsur olarak içerdiğini, dava konusu markaların ise müvekkilinin markasıyla birebir aynı “…” ibaresi ile yine müvekkilinin … markalarını çağrıştırır şekilde … ibaresine eklenen “…” ve bu sayının İngilizce yazılışı olan “…” ibarelerinin bir araya getirilmesi suretiyle oluşturulduğunu, müvekkiline ait “…”, “…”, “…” ve “…” markaları incelendiğinde, müvekkili markaları … ibaresi ile “1” sayısının İngilizce yazılışı “…” ibaresinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun görüleceğini, davaya konu markaların ise müvekkilinin dünya çapında tanınmış … markalarına, “…” sayısı verine “…” sayısı ve “…” sayısının İngilizce karşılığı yazılışı olan … ibaresinin eklenmesi suretiyle oluşturulduğunu, söz konusu markaların esaslı unsurlarının da … ibaresi olduğunu, markaların esas unsuru olan “…” ibaresinin ayniyeti ve markaların “…” ibaresi ile tek rakamlı bir sayı olan “…” ve “…” sayılarının stilize edilerek oluşturulmuş olmalarının, markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer kıldığını, ayırt edici unsur olan “…” ibaresinin “…” sayısı ile kombine edilmesi sureti ile yaratılan davalı markalarının, müvekkilinin “…” ve/veya “…” markasının “…” rakamı ile kombine edilmesi ile oluşturulan “… …” markalarının devamı olan seri markalar olarak algılanabileceğini, müvekkilinin davaya dayanak markaları ile dava konusu markaların asli unsuru olan … ibaresinin bire bir aynı olduğunu, dava konusu markaların asli unsuru ile müvekkili markasının asli unsurunun SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca görsel, işitsel ve anlamsal olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, davaya konu markanın esas unsurunun müvekkilinin tanınmış … markaları ile birebir aynı olmasının yanı sıra, markalar kapsamında yer alan ürünler ve hizmetlerin de müvekkili markaları kapsamındaki ürünler ve hizmetler ile bire bir aynı/benzer olduğunu, müvekkilinin … esas unsurlu markalarının “Müvekkilimiz ve Tanınmış Markaları Hakkında” isimli başlığında ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı üzere “TANINMIŞ MARKA” statüsünde olduğunu, ilgili tanınmışlığın hem Türkiye hem de dünya çapında olduğunu, davalının, davaya konu … numaralı “… ” ve … numaralı “… …” esas unsurlu marka tescillerinin kötü niyetli ve haksız olduğunu, ilgili markalar üzerindeki muhtemel kullanımlara hükmün kesinleşmesine kadar devam edilmesi halinde ortaya çıkabilecek telafisi imkânsız zararlar gözetilerek davalıya tebligat yapılmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının “…” esas unsurlu markaları tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte işletmekte olduğu işyerinde veya sair herhangi bir mecrada kullanmasının, bu markayı taşıyan ürün ve hizmetleri sağlamasının, ithal ya da ihraç etmesinin, internet üzerinde ve özellikle … alan adına işlettiği sitesinde ve sair mecralarda tanıtmasının ve bu amaçlarla kullanmasının durdurulmasını ve önlenmesini, davalının “…” esas unsurlu markalarının müvekkilinin marka tescilleri kapsamında yer alan ürün ve hizmetler ile aynı ya da benzer ürünler ve hizmetler üzerinde tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullandığı ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar olmak üzere; Faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka ve malzemeye el konulmasını, el konulanların toplanmasını ve dava sonunda verilecek hükmün kesinleşmesine kadar emin bir yerde muhafaza altına alınmasını, davalının, davaya konu … ve …numaralı kötü niyetli ve haksız marka tescillerinden doğan haklarını, … esas unsurlu markanın tek ve gerçek hak sahibi olan müvekkiline karşı adli, idari ve sair merciler önünde herhangi bir nam ve/veya gerekçe ile ileri sürmesinin önlenmesini, verilecek ihtiyati tedbir kararının dava sonunda verilecek esas hüküm kesinleşene kadar devamını, davalının TPMK nezdindeki … ve … numaralı marka tescillerinin kötü niyetli, hukuka aykırı ve haksız olduğunun tespitini, bu sebeple markaların hükümsüzlüğünü ve TPMK sicilinden terkinini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin uzun yıllardır tekstil ve bağlantılı sektörlerde faaliyet gösteren, sektöründe bilinen ve tercih edilen, saygın ve köklü bir kuruluş olduğunu, markaların benzerliği iddiası bakımından yapılacak marka karşılaştırılmasında davacının müvekkili başvurusundan sonraki başvuru tarihli markaları dikkate alınamayacağını, davacının karşılaştırmada bu davaya mesnet olarak dikkate alınabilecek markaları müvekkili başvuru tarihinden önceki tarihli markalar olabileceğinden davaya mesnet gösterilen 2015/52388 tescil numaralı “…” ibareli markanın dikkate alınmasının mümkün olmadığını, davacının 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 hükümler kapsamında ileri sürülen tanınmışlık iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, bir markanın tanınmış olabilmesi için birden fazla kriteri karşılaması gerektiğini, markanın dünya üzerinde tescilli olduğu süre ve kullanım süresi, kullanımının yayıldığı coğrafi alan, markanın kullanıldığı mal veya hizmetin piyasadaki yaygınlığı, pazar payı, yıllık satış miktarı, markaya ilişkin promosyon çalışmaları, markanın tanıtım faaliyetleri, marka sahibi firmanın veya kişinin ekonomik özellikleri bu kriterlerin başlıcaları olduğunu, davacının dayanak markasının tanınmış olduğunu teşvik eden bir mahkeme kararı sunamadığını, ayrıca davacının markalarının TPMK’nın tanınmış markalar sicilinde de yer almadığını, davacının sunduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere davacının faaliyetinin Almanya ve çevresindeki birkaç Avrupa ülkesinde yoğunlaştığını, davacının www….-… adresli internet sitesine girildiğinde Almanya ve çevresindeki birkaç ülke hariç ürün gönderim hizmeti bulunmadığı uyarısı çıktığını, davacının Türkiye’de yaygın bir mağaza ağı da bulunmadığını, Yargıtay kararları uyarınca tanınmışlığın Türkiye’de tanınmışlık olarak algılandığının açık olduğunu, bir markanın tanınmış olarak kabul edilebilmesi için o markayı Türkiye’de yaşayan insanların refleks olarak bilmelerinin beklendiğini, bu durumda davacının yabancı ülkedeki kullanımına ilişkin sunduğu verilerin, davacı markalarının tanınmışlığına delil oluşturmayacağını, davacının bu davada 5 adet markasına dayanmaktaysa da, dava bakımından dikkate alınabilecek 4 adet markanın bulunduğunu, davacıya ait “…”‘ markasının bu dava bakımından dikkate alınmasının (müvekkili marka başvurusundan sonraki tarihli olması nedeniyle) mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesi içerisinde, Google arama motoruna “… ” yazılarak yapılan bir aramada, 575.000.000 sonuç bulunduğunu belirmiş ve bunu ila birlikte bilinirliğiyle birlikte halk tarafından kullanımı dahi şüpheli olan … ve … sitelerinden alman görselleri sunduğunu, “… ” ibaresinin … anlamına gelmekle, adres bildirir bir ifade olduğunu, adres bildiren bir ifadenin Google’da çıkma ihtimalinin en az internette kayıtlı dünya üzerindeki ”…” bulunma ihtimali kadar fazla olduğunu, dolayısıyla Google arama motorunda çıkan verilerin davacı markasına ilişkin değil, bu verilerin neredeyse tamamının internette yazılı adresler içinde geçen ifadelere ilişkin olduğunu, davacının ürünlerinin Türkiye’de satışının yapıldığı internet siteleri olarak belirttiği … ve … sitelerinde arama yapıldığında “…” veya “… ‘” markalı herhangi bir ürüne ulaşılamadığını, müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddiasının soyut ve dayanaksız olduğunu, davacının kötü niyeti ispata yarar delil sunamadığını, dava konusu edilen markaların şirket sahibinin babasının Afganistan’daki doğum yeri olarak geçen “… esinlenerek oluşturduğunu, müvekkili şirket sahibi …’nın, … doğumlu olduğunu, yeminli tercüman tarafından çevirisi yapılan, noter onaylı … Cumhuriyeti nüfus kağıdında anılan şahsın doğum yerinin … olarak görüldüğünü, bu nedenle davacının kötü niyet iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili markalarının aynı sınıfta olan markaları aslında farklı emtialar bakımından tescilli olduğunu, bu nedenle karşılaştırmanın sınıf bazında değil emtia bazında yapılması gerektiğini, davacının özellikle …. ve …. sınıflardaki tüm emtiaları değil, bir kısım emtiaları tescil edildiğini, davacının ülkemizde markanın üretildiği ve kullanıldığı yönünde ispat olması amacıyla dosyaya delil olarak sunmuş olduğu fatura ve dolaşım belgelerinin tarihlerine bakıldığında 2017 yılı Kasım ayı ile 2018 yılı Şubat ayı aralığını kapsadığının görüldüğünü, davacının bu davaya hazırlık yapmak amacıyla ülkemiz içerisinde kullanmadığı markayı kullanıyor gibi göstermek amacıyla sadece 4 ay gibi kısa bir süre içerisinde ortaya çıkan bu belgeleri delil olarak sunduğunu, davacının kendi delillerinden markasını aslında Türkiye’de ciddi şekilde kullanmadığının anlaşıldığını, davacının bu davaya delil yaratmak için kötü niyetle dava tarihinden önce son birkaç ayda “göstermelik” kullanımda bulunduğunu, bunun yanında hem Avrupa’da kullanımı gösteren hem de ülkemizde kullanımı gösteren faturalar üzerinde her ne kadar “…” işareti kullanılıyor olsa da fatura edilen ürünlerin markasının belirtilmediğini, sadece ürünlerin niteliğinin belirtildiğini, bu ürünlerin davacıya ait “… “‘ ve benzeri ibareli markasını taşıyıp taşımadığı durumunun açığa kavuşmasından önce hüküm kurulmasının imkânsız olduğunu, bu ürünlerin davacının bir diğer markası olan “…” markasını da taşıyabileceğini, bu bakımdan hem ülkemizde hem de Avrupa’da kullanıma dair sunulan faturaların delil niteliği taşımadığını, her türlü talep, dava, itiraz hakları ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
24/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı yana ait dayanak markaların, giysi, kıyafet ve sair emtialar haricinde, tescilli oldukları diğer mal ve hizmetler bakımından iptaline karar verilmesi gerektiği, iptale ilişkin bu durumun, davacı yana ait … numaralı marka açısından geçerli olmadığı, zira anılan markanın tescilinden itibaren işlemeye başlayan beş yıllık sürenin sona ermediği, taraf markalarının işaretsel yönden benzerlik arz ettiği, bu benzerliğin ayrıca (dava konusu markalar bakımından) … sınıfta yer alan hizmetler haricindeki ürünler bakımından da bulunduğu, işaretsel ve sınıfsal benzerlik/ayniyet münasebetiyle taraf markalarının/işletmelerinin tüketiciler nezdinde karıştırılabileceği, bu nedenle dava konusu markaların tescilli oldukları 35.sınıf hariç olmak üzere tescilli oldukları diğer ürünler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, davacı yan markasının Türkiye’de tanınmış marka niteliğini haiz olmadığı, nitekim davacı yanın Türkiye’de sadece üretim yaptırdığı, ayrıca davacı yanın, dayanak markalarının kullanımına ilişkin delil olarak belirttiği internet sitelerinin de, davacı yanın dayanak markalarını Türkiye’de kullandığını ortaya koymadığı davacı yanca Türkiye’deki kullanıma ilişkin sunulan faturalardan da, bu kullanımın davacı yanın dayanak markalarına ilişkin olduğunun anlaşılamadığı, bu nedenle davacı yanın SMK’nın 6/5.maddesi hükmünden yararlanamayacağı ve takiben tanınmış marka korumasından hareketle dava konusu markaların … sınıfta da hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceği, ancak davalı yanın, davacı yan markasının özellikle Almanya’da tanınmışlığı haiz olması, bu ülkede Türk nüfusunun fazla olması ve davacı yan dayanak markalarının 1990’lı yılların başından beri Türkiye’de tescilli olması nedeniyle, davalı tarafın bilme yanında yararlanma amacına da sahip olduğunun anlaşıldığı, bu kapsamda dava konusu markaların tescilinde kötü niyetli hareket ettiği kanaatinin hasıl olduğu, bu kanaatin benimsenmesi durumunda dava konusu markaların tescilli olduğu bütün mal ve hizmetler yönünden hükümsüz kılınması gerektiği, Mahkemenin dava konusu markaların tescilinde kötü niyetli hareket edilmediği kanaatinde olması durumunda ise dava konusu markaların … sınıf hariç olmak üzere tescilli oldukları emtiaların tamamı yönünden hükümsüz kılınması gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
01/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Yeniden yapılan incelemeler neticesinde; Davacı markalarının hiçbir sınıf ve/veya emtia bakımından iptaline yer olmadığı, taleple bağlılık ilkesinin de zaten buna engel olacağı, somut olayda hükümsüzlük incelemesi bakımından davacının … numaralı markasının esas alınmasında, sonraki tarihli markanın önceki tarihli markayı hükümsüz kılması gibi bir tartışmanın gündeme gelmeyeceği, kök raporda davalının uyuşmazlığa konu … ve …numaralı tescilli markalarının 35. sınıfta hükümsüz kılınamayacağı görüş ve kanaatine ulaşılmışsa da, anılan markaların 35. sınıfta kısmen hükümsüz kılınması gerektiği, bunlar dışında kalan hususlarda kök raporda ulaşılan görüşlerini değiştirmeyi gerektirir bir husus olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 01/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde davalı adına tescilli …numaralı “… ” ve … numaralı “…” ibareli markaların kötü niyetli tescil, karıştırma ihtimali, gerçek hak sahipliği, tanınmışlık iddialarına dayalı hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK.nun 5. maddesinde marka tescilinde mutlak red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
6769 sayılı SMK.nun 6. maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
6769 sayılı SMK.nun 25. maddesinde “Marka Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir…
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK hükümleri, mevzuat, mahkememizce itibar edilen 01/03/2021 tarihli ek bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “… ” ibareli markanın… sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın … sınıflarda, …”…” ibareli markanın ….sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın ….sınıfta ve … numaralı “… – …” ibareli markanın …sınıflarda davacı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
TPMK nezdinde … numaralı “…” ibareli markanın ….sınıflarda ve … numaralı “…” ibareli markanın …sınıflarda davalı … LTD. ŞTİ. adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Hükümsüzlük sebepleri, SMK’nın 25.maddesinde düzenlenmiş olup, 25/1 maddesi uyarınca SMK’nın 5 ve 6.maddeleri hükümlerinde düzenlenen mutlak ve/veya nispi ret sebeplerinden birinin mevcut olması halinde tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilecektir.
Davaya konu uyuşmazlıkta incelenmesi gereken ret/hükümsüzlük sebepleri ise, SMK’nın 5/1-ç, 6/1, 6/5 ve 6/son maddesi hükümleridir. Anılan hükümlerden ilk üçü, ayniyet/benzerlik dolayısıyla hükümsüzlük öngörmekteyken son hüküm, kötü niyetli tescillerin de hükümsüzlükle sonuçlanacağına işaret etmektedir.
Taraf markaları işaretsel açıdan incelendiğinde: Davacı yana ait dayanak markalar ile dava konusu markaların benzerlik arz ettiği, her iki yan markasında da yer alan “…” ibaresinin, “…” anlamına haiz olup bir cins isim niteliğinde olsa da, bu markaların tescilli olduğu ürün ve hizmetler_açısından ayırt ediciliği sağladığı ve bu nedenle, davalının iddialarının aksine, bir adres/yer belirtmesi nedeniyle marka olarak kabul edilmemesinin düşünülemeyeceği, öte yandan taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin ayniyeti dışında, bu markaların diğer unsurunu teşkil eden sayı bildiren işaretlerinin de taraf markaları arasındaki benzerliğe işaret ettiği, zira sayıların da, SMK’nın 4.maddesi uyarınca marka olarak tescil edilebileceği, taraf markalarında yer alan rakamların, her iki taraf markalarında yer alan “…” ibaresiyle irtibatlandırılınca, taraf markalarının işaretsel yönden benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarının tescilli olduğu mal/hizmetler açısından benzer olup olmadığı bakımından ise; Davacı markaları, Türkiye’de tanınmış marka niteliğinde değildir. Nitekim bir markanın, tanınmış marka niteliğini haiz olup olmadığı, o markayı taşıyan ürünün/hizmetin olağan algı düzeyindeki son tüketicisi dikkate alınarak tespit edilecekse de ülkesellik prensibinin, burada da rol oynayacağı, diğer bir ifadeyle Türkiye’de ilgili sektörde, olağan algı düzeyini haiz son tüketiciler nazarında tanınmışlığı haiz olmayan bir markanın, tanınmış markalara bahşedilen SMK’nın 6/5 maddesi hükmü kapsamındaki sınıf aşan korumadan da faydalanamayacağı, davacının dayanak markalarını taşıyan ürünlerin Türkiye’de satışa sunulmasının söz konusu olmayıp, bu markanın Türkiye’de tanınmış olduğundan da bahsedilemeyeceği, her ne kadar davacının faaliyetlerinin yoğunlaştığı Almanya’da, Türk/Türk asıllı vatandaşların yoğun olarak yaşadığı ve Türkiye’deki akrabaları/arkadaşlarıyla olan irtibatlarının devam ettiği ve davacının Almanya’da sahip olduğu iddia edilen tanınmışlığı kabul edilse dahi, Almanya’daki tanınmışlığın, Türkiye’de tanınmış marka korumasından yararlanabilmesi açısından yeterli olmadığı, bu bakımdan dava konusu markaların ancak sınıfsal, daha doğru bir ifadeyle benzer mal/hizmetler yönünden hükümsüz kılınması söz konusu olabilecektir.
Davacının “…” esas unsuruna eklemeler yaparak türettiği önceki tarihli pek çok tescilli markası bulunduğu, bu bağlamda davalının, davacının hükümsüzlüğe dayanak markalarına karşı kullanmama def’ini ileri sürmüş olmasının davacının ilk marka korumasını 2015 yılında elde ettiği şeklinde yorumlanamayacağı, diğer bir anlatımla kullanmama def’inin, davacının kullanmadığı markasına dayanarak açtığı hükümsüzlük davasında bu markasından yararlanamayacağı anlamına geldiği, aksi takdirde kullanmama def’inin, marka tescilinin fonksiyonunu ve anlamını, yani def’iye konu markaların daha önceden de tescil edildiği gerçeğini bertaraf edemeyeceği, bu nedenle somut olayda hükümsüzlük incelemesi bakımından davacının … numaralı markasının esas alınmasında, sonraki tarihli markanın önceki tarihti markayı hükümsüz kılması gibi bir hususun gündeme gelemeyeceği, kaldı ki davacının def’iden etkilenmeyen önceki tarihli “…” esas unsurlu diğer markalarının mevcudiyetinin de bu hususu desteklediği, bu kapsamda; Davacıya ait tescilli … numaralı “…” markası ile davalının hükümsüzlük talebine konu … numaralı “…” ve … numaralı “…” markaları arasında SMK’nın 6/1.maddesi bağlamında inceleme yapılması gerektiği, davacının kısmen dahi kullanmama def’ine konu olmayan, bu def’iden etkilenmeyen tek markasının … numaralı “…” markası olduğu, davacıya ait bir adet markanın dahi davalı markasını/markalarını hükümsüz kılmak bakımından yeterli olduğu için davacının diğer markaları ile benzerlik/hükümsüzlük incelemesi yapmaya gerek duyulmadığı, SMK’nın 6/1.maddesi kapsamında bir markanın hükümsüzlüğünü gerektirecek üç şartın bir arada bulunması halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin mümkün olacağı, bu şartların; a) Tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer olması, b) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal/hizmetlerle aynı ve benzer olması, c) Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimalinin (ki bu hususa, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu izlenimi yaratma ihtimalinin de dâhil olduğu) bulunmasıdır.
Marka hukukunda karıştırılma ihtimali geniş yorumlanmaktadır. Buna göre,; Sadece alıcıların belli bir mal yerine başka bir malı almak istemeleri halinde değil, alıcıların malların birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen, bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas bulunmaktadır. Bununla beraber ayırt ediciliği yüksek, özgün, orijinal bir markaya ayırt ediciliği düşük kelimelerin eklenmesi ile oluşturulan marka, ilk/özgün/ayırt ediciliği yüksek markadan farklı/ayırt edici değildir. Ancak orijinal olmayan, ayırt ediciliği düşük markaya yapılacak yüksek/zayıf ayırt ediciliği haiz birtakım eklemeler benzerlik anlamında ikinci markayı ilk markadan uzaklaştırır/ayırt edici hale getirir. Bu bağlamda; Davacının tescilli “…” markasının, “…” anlamına gelen ve tescil edilen mal ve hizmet sınıfı ile alakasız İngilizce bir kelime olması itibarıyla güçlü bir marka olduğu, bu itibarla davalının ayırt edici/güçlü markasına “7” yani İngilizce “seven” ibaresini eklemesi markaya ayırt edicilik katmadığı, bununla birlikte davalının hükümsüzlüğü istenen markalarını davacının dayanak markasından örneğin başkaca asli unsurlar ekleyerek uzaklaştırmadığı, markasını özgünleştirmediği, bu itibarla ibarelerin görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzer olduğu, sınıfsal benzerlik bakımından ise; Davaya konu markaların, …. ve … sınıflar bakımından aynı/benzer mal ve hizmet sınıflarında tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı markalarının … sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç, dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” kapsamındaki tescili bakımından, davacının hükümsüzlük incelemesine konu … numaralı tescilli markasının sınıfsal ayniyet/benzerlik konusunda örtüşme olduğu zira davacının dayanak markası “…” yani “giysi ve giysi aksesuarlarının perakende satışı” hizmetlerinde tescil edilmiştir. Bir sınıfın aynı alt grubunda yer alan mal ve hizmetlerin, aynı tür sayıldığı, öte yandan ayniyet değerlendirmesinde kullanılan terminolojinin harfi harfine özdeş olmasının şart olmadığı, bu nedenle kullanmama def’i dışında kalan ve …. sınıfta tescilli olan davacının …numaralı markası ile davalının hükümsüzlüğü istenen markaları, “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar,
katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” şeklinde belirlenen hizmetler bakımından sınıfsal ayniyet/benzerlik teşkil etmektedir.
Karıştırılma ihtimali bakımından ise, genel kabulün markaların işaretsel ve sınıfsal açıdan benzer olması halinde karıştırılma ihtimalinin de bulunacağı yönünde olduğu, davaya konu olayda; Davalı markalarının, davacı markasını aynen içerdiği ve ayrıca tarafların markalarını aynı/benzer mal ve hizmet sınıflarında kullandığı, davacının “…” esas unsuruna ekleme yaparak türettiği … sınıfa dahil giysi emtiaları bakımından … numaralı “…”, … numaralı “… – …”, … numaralı “… ” ve … numaralı “…” grup markalarının oluşu, …sınıfta davalı ile aynı/benzer mallar için tescilli …numaralı “…” markasında yer alan İngilizce, Türkçede “…” anlamına gelen “…” ibareli “…” markasının, davalı markalarının davacıyı çağrıştırmasına sebep olduğu, bu nedenle sıradan bir tüketicinin davacı ve davalı mal ve hizmetlerini karıştırabileceği, davacının Türkiye’de doğrudan perakende satış yapmamasının da önem arz etmediği, zira hükümsüzlük davaları bağlamında iltibas incelemesi yapılırken markaların tescilli halleri ve tescil olundukları mal/hizmetler dikkate alınarak bir değerlendirme yapıldığı, fiili kullanımın dikkate alınmadığı, davacı markalarının Almanya’da tanınmış marka olduğu, davalının bu markaları bilmesinin kendisinden beklendiği/beklenebileceği, zira davalı şirketin davacı markaları ile aynı mal ve hizmetlerde faaliyet gösterdiği ancak bütün dosya kapsamından; Davalının, uyuşmazlığa konu markaları kötü niyetle tescil ettirdiği kanaatine varılmadığından davanın kısmen kabulüne, TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli …numaralı “… ” ibareli markanın ….sınıf, …sınıf ve …sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysiler. Baş giysileri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtiler hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ve … numaralı “…” ibareli markanın, … sınıflarda “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtiler hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin, ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli … numaralı “…” ibareli markanın …sınıf, ….sınıf ve ….sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysiler. Baş giysileri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtiler hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ve … numaralı “…” ibareli markanın, … sınıflarda “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtiler hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Davanın kısmen kabulü nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 375,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.447,30 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabul/kısmen ret edilmesi nedeniyle taktiren 1.723,65 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır