Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/143 E. 2023/49 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/143
KARAR NO : 2023/49

DAVA : MARKA KULLANIM HAKKININ İPTALİ VE HAK SAHİPLİK KAYDININ SİLİNMESİ
DAVA TARİHİ : 13/08/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Kullanım Hakkının İptali ve Hak Sahiplik Kaydının Silinmesi ile Marka Devrinin Geçersizliğinin Tespiti, İşlemin İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: “…” ve “… 1874” markalarının müvekkillerinden …’in babası İstirati …’in, ailesi tarafından 1870’li yıllardan bu yana başta İstanbul, Selanik, Ankara gibi şehirlerde kullanılmış ve halen kullanılmakta olduğunu, İstirati … ile katılan ortaklar diğer müvekkili …A.Ş. ve davalı …Tic. A.Ş. arasında… tarihinde … 33. Noterliğinin … numaralı “MARKA KULLANMA SÖZLEŞMESİ TEKNİK YÖNETMELİĞİ” akdettiklerini, buna göre “…” ve “… ” ibarelerinin ortak marka olarak tescillinin ve bu markaların müşterek kullanım hükümlerinin ve çıkacak sorunlarının düzenlenmiş olduğunu, söz konusu ortak markalar olan “… ” markası … tescil numarası ile “…” markası … tescil numarası ile 09.12.1998 tarihinden bu yana … sınıfta “Bitki bakım evleri, çelenk hazırlama, çiçek düzenleme, bahçe düzenlemesi (peyzaj), bahçecilik, bahçıvanlık” hizmetleri bakımından müvekkilleri …, …A.Ş. ve davalı … A.Ş. adına tescilli olduğunu, Noter onaylı sözleşme başlığının “MARKA KULLANMA SÖZLEŞMESİ TEKNİK YÖNETMELİĞİ” denilmiş olsa da SMK anlamında ortak marka olmadığını, ortak markanın söz konusu olabilmesi için teknik şartnamenin marka başvurusu ile birlikte TPMK’ya sunulmasının gerekli olduğunu, bu halde dava konusu markaların ortak marka değil, paylı mülkiyete sahip ferdi markalar olduğunu, ancak ortak marka ile paylı mülkiyete konu ferdi marka olması arasında bir farkın olmadığını, her iki kanuni düzenlemede davalının marka sahibi olarak silinmesi hakkını davacılara tanıdığını ileri sürdüğünü, SMK 32/3 madde hükmü uyarınca ortak marka teknik şartnamesinin, ortak markayı kullanmaya yetkili işletmeler ile bu işletmelerin oluşturdukları topluluğa üyelik şartlarını, markanın kullanım şartları ve varsa müeyyideleri belirlediğini, aynı şekilde paylı mülkiyete konu ferdi marka olması hakkında paydaşlıktan çıkarma başlıklı MK 696 madde hükmünün “ Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamıma veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkartılabilir. Davanın açılması aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır. Hakim, çıkarma işlemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyet çıkarılana özgülenmesine karar verir. Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş ve paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadır. Hakim, hüküm vermeden önce re ‘sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerlerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü halinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.” olduğunu, Teknik Yönetmeliğin 4. maddesi 6. paragrafı uyarınca “ ortak markalar, hak sahipleri tarafından ortak markalara ait malların tamamında veya bir kısmında kullanılmak üzere dahi inhisarı yahut inhisarı olmayan lisans sözleşmesine konu edilmez, yararlanma hakları hiçbir şekilde devredilemez, bedelli bedelsiz başkasının kullanımına geçicide olsa sunulamaz. Aksi hareket, işbu teknik Yönetmeliğe aykırı hareket eder ve Yönetmelikteki Cezai hükümlerin uygulanmasını gerektirir.” hükmüne karşılık davalı … Tic. A.Ş.’nin ortak markayı izinsiz olarak dava dışı …TİC. LTD. ŞTİ.ye ve .. LTD. ŞTİ.’ye devrettiğini ve Lisans Sözleşmesi gerçekleştirmiş olduğunu, ayrıca … TİC. LTD. ŞTİ. “ye ve …A.Ş.’ye de devrettiğini ve lisans sözleşmesi yapıldığını, bu husus ile müvekkilleri tarafından açılmış olan markaya tecavüz davasının … FSHMM’nin… E. sayılı dosyada sabit olduğunu, ayrıca hususla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı soruşturma evrakı ve … numaralı kararında görüleceği üzere tahkikat aşamasında şikayet olunanlardan … tarafından “…” ve “… ” ortak markaların kullanım hakkının davalı … Tic. A.Ş.’den 10.09.2009 tarihli marka kiralama protokolü ile devir alındığı yönünde savunma yapıldığını belirtiğini, aynı zamanda müvekkilinin, dava dışı …TİC. LTD. ŞTİ. aleyhine açmış olduğu … 2. FSHHM’nin …E. … K. Ve 15.11.2016 tarihli karar konu davada müvekkillerinin alacaklarının tahsili için yapılan haciz sırasında davalı … borçlu … yetkili olduğunu ama müvekkiline göre aslında, davalı … haczin yapıldığı adreste kurulu bulunan dükkanı 2008 yılında kendi şirketi olan …’a kiralamış olduğunu, …’un da bu yeri … kiralamış olduğunu ileri sürdüğünü, davalı şirket, yine … 1. FSHMM’nin … E. sayılı dosyası ile dava dışı … LTD. ŞTİ. aleyhine açılan markaya tecavüz davasında davalı … davaya müdahil olarak tecavüzü gerçekleştirenin şubesi olduğunu iddia etmişse de bunun aksinin ispatlandığını ve mahkemeye sunulduğunu, davalı şirketin ayrıca, dava dışı …TİC. LTD. ŞTİ ile ….com.tr web sitesinin yönetimiyle ilgili davanın … 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayılı dosyasının görülmekte olduğu beyan ettiğini, nitekim, yönetmelik ile hakem seçilen İstirati … davalı … TİC. A.Ş’ye … 28. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı, konu bakımından davalı tarafınca izinsiz şekilde ortak markaların dava dışı … ŞTİ.’ye ve …LTD. ŞTİ.’ye devrettiğini ve Lisans Sözleşmesi gerçekleştirmiş olduğunu, bu eylemin Yönetmeliğe aykırı olduğunu ve bu hususta savunma yapılmasının talep edildiğini, markaları kullanma haklarının sürekli olarak kısıtlanacağını davalıya ihtarname keşide edildiğini bu suretle tahkime yönelik prosedürün işletilmiş olduğunu, Teknik Yönetmeliğin Tahkim başlıklı 5. maddesi uyarınca hakemin müvekkillerinden …’nin babası İstirati Sabuncaki seçilmiş olup, hakemin vereceği kararların kesin ve bağlayıcı olduğunu, şikayetin hakeme karşı yapılmaması veya hakemin vefatı, istifası vb. hallere münhasır olmak üzere tahkimin işlemeyeceği hallerde ortak markalar üzerindeki diğer yasal hak ve müracaatlar mahfuz kalmak üzere ortaklardan herhangi birisinin Teknik Yönetmelikteki cezai şartların şikayet olunan hakkında uygulanması talebi ile mahkemeye müracaatla uygun olduğunu, Teknik Yönetmelikteki koşullara uyulmaması halinde “Cezai Yükümlülükler” başlıklı 6. madde uyarınca, uyarı cezası, para cezası, markayı kullanmaktan geçici olarak kısıtlılık (her seferinde azami 1 yıl), markaları kullanma haklarının sürekli olarak kısıtlanmasının uygulanacağının belirtildiğini, markaları kullanma haklarının süreli olarak kısıtlanmasına dair cezanın “Hakem tarafından cezanın verilmesine müteakip, mahkemeye müracaatla cezaya çarptırılan hak sahibi bakımından ortak markalar kullanma haklarının iptal talebi ile dava konu edilerek mahkeme ilamı ile uygulanacaktır” olduğunu, tüm bunlara dayalı olarak davalının davranışlarının MK 696 madde hükmü çerçevesinde paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirdiğini, yönetmelik şartlarını ihlal eden davalı firma hakkında 6.2.4. maddesi uyarınca markaları kullanma haklarının sürekli olarak kısıtlanmasına karar verilmiş olduğunu, işbu cezai hükmün uygulanabilmesi için mahkemeye müracaat edilip cezaya çarptırılan hak sahibi bakımından ortak markaları kullanma haklarının iptal edilmesinin talep edilmesi ve mahkeme ilamının uygulanmasının gerektiğini, bu sebeple mahkemeden davalının Ortak Markaları Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmeliğine aykırı eylemlerinden dolayı söz konusu ortak markaları kullanma haklarının iptal edilmesini ve sicilden hak sahipliklerinin silinmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacılardan … ile …’in murisi İstirati … 17.06.2010 tarihinde vefat etmiş olup dava konusu “…” ve “… ” markaları üzerindeki ortak mülkiyetten murise isabet eden haklar davacıların aralarında bulunduğu murisin yasal mirasçılarına intikal ettiğini, davacıların murisi İstirati … 17.06.2010 tarihinde vefat etmiş olup; yasal mirasçılarının eşi 1940 doğumlu … ( 2 pay ) , kızı 1948 doğumlu … ( 3 pay ) ve kızı 1959 doğumlu … ( 3 pay ) olduğu tespit edildiğini, marka tescil Belgesinden de anlaşılacağını, dava konusu “…” markası ortak marka olarak müvekkili …, muris İstirati … ve davacı …Ş. adına kayıtlı iken İstirati …’in 17.06.2010 tarihinde vefatı üzerine merhuma ilişkin haklar yasal mirasçılarına intikal ettiğini, muris İstirati …’in mirasçılarından … ve … markalar üzerindeki haklarını mirasçılardan davacı …’ye devrettiklerini, yasal mirasçılardan … ile dava dışı … markalar üzerindeki haklarını davacılardan …’ye devrettiklerini, yani mirasçı … tarafından … 35. Noterliği,…tarih ve … yevmiye numaralı “Marka Devir Taahhütnamesi” ile “… marka numarlı …” ( ki sözkonusu markanın numarası …’tür. ) markası ile … marka numaralı … 1874” markası üzerindeki hakları, mirasçı dava dışı …tarafından ise … 35. Noterliği, … tarih ve … yevmiye numaralı “Sözleşme” ile ; “… marka numaralı …” markası ile … marka numaralı … ” markası üzerindeki hakları davacıladan …’ye devredildiğini, mirasçı … tarafından …’ye … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye Numaralı marka devir taahhütnamesi ile … marka numaralı … markası ile … marka nolu … markası için yapılan devir geçersiz olduğunu, davacılardan … Aktif Husumet ehliyetini haiz olmadığını, bu doğrultuda taraflarınca; … 35. Noterliği, … tarih ve … yevmiye numaralı Marka Devir Taahhütnamesi’nin ve buna bağlı olarak … tarafından …’ye yapılan “… numaralı …” ve … marka numaralı … markalarının devrinin geçersizliğinin tespitini, “…” numaralı …” ve … marka numaralı … markaları üzerindeki …’e ait hisselerin yeniden … adına tescili, dava sonunda verilecek hükmün kesinleşmesine kadar davacılardan …’nin müşterek marka olan “…” ve “… ” isimli markaları kullanmasının ihtiyati tedbir kararı ile engellenmesine karar verilmesi talebiyle … 3. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …E. sayılı dava açıldığını, davanın öncelikle aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise ; … Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile ikame ettikleri davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, Marka Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmeliğinin 4.8 maddesi; “ Taraflar arasında yer alan gerçek kişilerin vefatı halinde mirasçıları varislerinin haklarına sahip olacak, fakat işbu teknik yönetmelik uygulamalarında aralarından seçecekleri 1 kişi ve kararda 1 oy ile temsil edileceklerdir. Markaların kullanım haklarından yararlanmak isteyen mirasçılar bu yönetmelik hükümlerini peşinen kabul ve tüm hükümlerine itirazsız uymayı taahhüt etmiş sayılacaklardır. Mirasçılar arasında anlaşma olmadığı takdirde diğer katılan ortaklar birlikte yahut tek başına mahkemeye müracaatla hisse temsilcisi tayin ettirme hakkına sahiptirler” hükmünü getirdiğini, devrin geçersizliği çerçevesinde; İstirati …’ten intikal eden hisselerin halihazırda bir hisse temsilcisi bulunmadığını, mahkemeye müracaatla hisse temsilcisi tayin ettirme hakları saklı tutmakla birlikte; davacılardan … yönetmeliğin 4.8 maddesi uyarınca tek başına yönetmelikten doğan hakları kullanamayacağı gibi, yönetmeliğin 5.3 maddesi uyarınca da yönetmelikteki cezai şartların uygulanması için tek başına mahkemeye müracaat edemeyeceğini, bu doğrultuda dahi aktif husumet ehliyeti bulunmadığını ve davanın bu yönden reddi gerektiğini, tüm bu işlemler yapılmadan ve ihtarname tarihinden itibaren yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra dava ikame edildiğini, yönetmelikte davanın açılması açısından bir süre öngörülmemekle birlikte cezanın verilmesini müteakip ifadesi kullanıldığını, bunun anlamı 10 yıl geçtikten sonra olmadığını, kaldı ki; 22.12.2016 tarihli Sınai Mülkiyet Kanunu’nun zamanaşımı başlıklı 157. maddesi ; “Sınai mülkiyet hakkı veya geleneksel ürün adından doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, … tarihli ve… sayılı Türk Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır. ” hükmünü getirdiğini, davacılar iddia ve taleplerini hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla ve mahkeme tarafından aksi kanaatte olunması halindedahi; davacıların iddiaları Türk Borçlar Kanununun haksız fiil hükümlerine tabi olup; Türk Borçlar Kanununun 72. maddesi ile öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresine bağlı olduğunu, bu doğrultuda dava dilekçesi ekinde sunulan muris İstirati … tarafından Hakem sıfatıyla gönderilen ki müvekkiline tebliğ edilip edilmediği dahi belirsiz olduğunu, ihtarnameden de anlaşılmaktadır ki; 20.02.2011 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolduğunu, arz ve izah ettikleri sebeplerle davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, “…” ve “… ” markaları ortak marka olduğunu, davacılar, dava konusu markaların ortak marka olmadığını, bunun olabilmesi için teknik şartnamenin marka başvurusu ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulması gerektiği beyan ve iddia ettiklerini, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde Mahkemeye sunulan belgeler incelendiğinde; Marka Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmeliği’nin 27.11.1998 tarihli olduğu, ortak marka sahibi olan İstirati …, … ve müvekkili … tarafından 30.11.1998 tarihinde Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığına müracaat edildiğini ve 09.12.1998 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle marka tescili yapıldığı görüldüğünü, (müddetin sonunda da yenileme yapılmıştır. ) Belgelerin tarihlerinden de anlaşılacağı üzere; Teknik Şartname de müracaat sırasında TPE’ye verilmiş olup; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan markalara ilişkin belge ve dosyaların celbi ile de bu durum açıklığa kavuşacağını, dolayısıyla dava konusu markalar ortak marka olduğunu, davacı vekilinin paylı mülkiyete ilişkin beyan ve iddialarını kabul etmediklerini, dava dilekçesinde müvekkili … ile dava dışı … ve … ile ilgili iddialar gerçeği yansıtmadığını, davacılar tarafından dava dışı Daştan çiçekçilik aleyhinde açılan ve sonuçlanan davaya ilişkin olarak; … için müvekkili …’a ait … adresinde gerçekleştirilen haciz esnasında müvekkili …’ın, …’ın yetkilisi olduğunu beyan ettiği yönündeki iddia gerçeğe aykırı olduğunu, davanın konusuyla ilgili olmamakla birlikte Mahkeme tarafından gerekli görülmesi halinde … 37. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasının celp ve tetkiki ile bu iddianın gerçeğe aykırı olduğu anlaşılacağını, … 37. İcra Müdürlüğünün … tarihli kararında da açıkça belirtildiği üzere; haciz uygulanan adres ve burada bulunan işyeri huzurdaki davanın tarafı olmayan 3 kişi borçlu D…Ltd. Şti’ne ait olmadığını, dava dışı … Şti.’nin merkezi …iken ; ekte sundukları 16.12.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinden de anlaşılacağı üzere, …adresine taşınmış olup; bu husus 12.12.2016 tarihinde tescil edilmiş ve 16.12.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, konusu haciz tarihi itibariyle …Şti.’nin sahibi ve yetkilisi …olup; ifade ettiğimiz üzere adresi de … olduğunu, müvekkili … ile…Şti. birbirinden bağımsız ve farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, mahkeme tarafından ticaret sicil kayıtlarının celbi neticesinde de görüleceği üzere; müvekkili …’nin ; ortakları: …, …ve … olduğunu, şirket yetkilileri : …,… olduğunu, faaliyet konusu: Perakende çiçek satışı olduğunu, adresi :… olduğunu, … Ltd. Şti.’nin ise; Ortağı: …olduğunu, şirket yetkilisi: … olduğunu, faaliyet konusu: seralar kurmak, bu seralarda çiçek soğanı, çiçek ve her türlü süs bitkisi yetiştirdiğini, adresi: …, eski adresi: Merkez adresi / … olduğunu, her iki şirket; şirket adresleri, ortakları, faaliyet alanları ve temsilcileri itibariyle birbirinden bağımsız tüzel kişiliklere sahip oldukların, kaldı ki; … 3. bir kişiye devredilmiş olup; yeni sahibi ve yetkilisi … olduğunu, … isimli alan adı ve … markasını kullanım hakkı …’ye ait olduğunu; … A.Ş. … markasını kullanmaya yetkili tüzel kişilik olduğunu, söz konusu alan adı ve marka davacılar tarafından izinsiz olarak kullanılmakta olup; … A.Ş. tarafından … 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin… E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve mezkur dava derdest olduğunu, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … E. sayılı dava halen derdest olup; müvekkili … bu davada müdahil olmadığını, dava … aleyhinde açıldığını, arz ettikleri nedenlerle, husumet ve zamanaşımı iddialar çerçevesinde böyle bir kararın verilmesinin müvekkili açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceği hususu ve ayrıca davacılardan … aleyhinde açılan dava da dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. FSHHM’NİN 2019/319 E. 2020/264 K. SAYILI DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılardan … ile …’in murisi İSTİRATİ …’in 17.06.2010 tarihinde vefat ettiğini, dava konusu “…” ve “… ” markaları üzerindeki ortak mülkiyetten murise isabet eden hakların davalılarında aralarında bulunduğu murisin yasal mirasçılarına intikal ettiğini, muris İSTİRATİ …’in mirasçılarından … VE … markalar üzerindeki haklarını mirasçılardan davalı …’ye devrettiğini, yasal mirasçılardan davalı … ile dava dışı … markalar üzerindeki haklarını davalılardan …’ye devrettiklerini, mirasçı (davalı ) … tarafından …’ye … 35. Noterliğinin …Tarih ve … Yevmiye nolu Marka Devir Taahhütnamesi ile …. marka nolu … markası ile … marka nolu … markası için yapılan devirlerin geçersiz olduğunu; sözkonusu belgenin ön yüzünde devir eden olarak … görünmekle birlikte arka yüzündeki müstenidat kısmında bambaşka birinin bilgilerinin bulunduğunu, yani Anna Sabuncaki Margaritidi’nin kimliği ile davalı … tarafından devir yapılmış gibi bir belge düzenlendiğini, bu belge ile de Türk Patent nezdinde veraset-intikal-devir(tescil) işlemleri gerçekleştirildiğini, sözkonusu işlemin Noterlik Kanunu ile Noterlik Kanunu Yönetmeliğine aykırı olduğunu, “marka devir taahhütnamesi” ile bu çerçevede Türk Patent nezdinde gerçekleştirilen veraset-intikal-devir(tescil) işlemleri de geçersiz olduğunu, ayrıca sözkonusu belgeyi hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla; Marka Devir Taahhütnamesi içeriğinde “205262 marka nolu …” markası” nın devredildiği belirtilmekle birlikte … markasının Türk Patent nezdindeki marka numarasının …. olduğunu, dolayısıyla … markasının devri bu yönden de geçersiz olduğu belirterek, … 35. Noterliği, …tarih ve … yevmiye no’lu Marka Devir Taahhütnamesi’nin ve buna bağlı olarak davalılardan … tarafından diğer davalı …’ye yapılan “… nolu …” ve … marka nolu … markalarının devrinin geçersizliğinin tespiti ile “… nolu …” ve … marka nolu … 1874 markaları üzerindeki …’e ait hisselerin yeniden … adına tesciline, işbu dava sonunda verilecek hükmün kesinleşmesine kadar davalılardan …’nin müşterek marka olan “…” ve “… ” isimli markaları kullanmasının ihtiyati tedbir kararı ile engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin adresinin İstanbul’da bulunduğunu bu nedenle davada yetkili mahkemenin İstanbul Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini beyan etmiştir.
Davalı … vekili 22/10/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davanın aktif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, yapılan devir işlemlerinde noterlikçe sehven maddi hata yapıldığını, mirasçı Anna’nın nüfus bilgilerinin yazıldığı sayfada tarafların imzalarının dahi bulunmadığını savunarak, davanın reddini beyan etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
31/08/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Miras hukukuna ilişkin değerlendirmenin uzmanlık alanları dışında olduğu, dava konusu “…” ve “… ” markalarına ilişkin taraflar arasında akdedilen “Marka Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmediği” nin 27.11.1998 tarihinde … 33. Noterliğinde onaylanmış olup, markaların tescili sırasında taraflarca Türk Patent ve Marka Kurumu nezdine “ORTAK MARKA” tescil zorunluluğunun yerine getirilmediği, bu takdirde “…” ve “… 1874” markalarının ortak marka olmasının kabul göremeyeceği, o halde Medeni Kanunun Paylı Mülkiyet konusuna ilişkin ilgili hükümlerinin işbu uyuşmazlıkta uygulanmasının mümkün görüldüğüne, tarafların paylı mülkiyet ilişkisine dayalı gerçekleştirmiş oldukları sözleşmeye istinaden, davalı tarafın dava dışı şirketlere marka kullanım haklarını devretmek ve lisans sözleşmesi akdetmekle birlikte sözleşmenin yükümlülüklerini ihlal ettiğinin açık olduğu, mülkiyet ilişkisini çekilmez kılan bir hal olup olmadığı kanunen Hakimin takdirine bırakılmış olup, diğer paydaşlar bakımından ilişkinin devam edilmesi mümkün olmadığına kanaat getirmesi halinde paydaşın paydaşlıktan çıkartılabileceğine, işbu davanın usulüne uygun şekilde açılmış bir dava olduğu, zira sözleşmedeki tahkim şartının yukarıda belirtilen gerekçelerle geçersiz olduğu, paylı mülkiyet ilişkilerine ilişkin zamanaşımı hususuna ilişkin Medeni Kanun da kesin olarak belirtilmiş bir hüküm olmadığı, kanun koyucunun bu şekilde düzenlemesinin nedeninin paydaşların ilişkisi devam ettiği sürece paydaşlıktan çıkartma davası açma imkanı tanımak olduğu, nitekim paydaşlar arasında belirlenmiş sorumluluk ve yükümlülüğe bağlı olarak tutum ve davranışta bulunmayan ve bu ihlali mülkiyet ilişkisi boyunca sürdüren paydaşa yönelik dava açmakta engel bulunmadığını, davalı eyleminin halen devam ettiğinin derdest davalarla anlaşılmakta olup, davalı ihlalinin devam etmesi ancak diğer taraftan davacı için mülkiyet ilişkisinin devamlılığının çekilmez hal teşkil etmesinde yaklaşık 10 yıllık sürenin geçmiş olmasının MK. 2.maddesi dürüstlük ilkesi çerçevesinde değerlendirilmesinin mahkemenin takdirine bırakıldığı bildirilmiştir.
08/08/2022 ibraz tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Geçerlilik şekli açısından gerekli unsurları taşıyan 17.12.2013 tarihli miras payının devri sözleşmesi geçerlilik şekline uygun nitelikte olduğu, taraflar arasındaki Marka Teknik Yönetmeliği’nin sadece noter onaylı bir belge olması, kuruma ibraz edilmemesinden dolayı ve yine kurum tarafından dosyaya gönderilen dava konusu markaların ortak marka olup olmadığına ilişkin herhangi bir belge bulunmaması nedeniyle ortak marka olarak kabul edilmesinin mümkün görülmediği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava: Davacılar … ve … ‘nin paylı mülkiyet olarak sahip oldukları … numaralı “… ” ve … numaralı “…” markaların, diğer pay sahibi olan davalı … tarafından, “Marka Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmeliği”ne aykırı olarak kullanılması sebebi ile davalının, ortak markalar üzerindeki kullanım haklarının iptali ve hak sahipliğinin TPMK’dan silinmesine ilişkindir.
Birleşen dava: Davalılar … ve … arasında düzenlenen marka devir taahhütnamesinin ve buna bağlı olarak … tarafından, …’ye yapılan … numaralı “… ” ve … numaralı “…” markaların, devrinin geçersizliğinin tespiti ile anılan markalar üzerindeki …’e ait hisselerin yeniden … adına tescili istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
SMK hükümleri, TPMK kayıtları, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu kök /ek raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “… ” ve … numaralı “…” markalarının; …A.Ş., … ve … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, TMK’nın 575 ve devamı maddelerine göre: Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasın açılmasıyla birlikte miras bırakanın terekesinde yer alan tüm haklar ve borçlar, bir bütün olarak, kendiliğinden ve doğrudan doğruya mirasçılarına intikal eder. Böylece “Külli Halefiyet İlkesi” gereğince mirasçılar, miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmaz üzerindeki zilyetliğini, herhangi bir hukuki işlem yapılması gerekmeksizin kanun gereği elde ederler. Mirasbırakanın ölümü ile terekedeki haklar ve borçlar, kendiliğinden kanun gereği mirasçılara intikal etmektedir. Bu sebeple, terekedeki taşınmazların tescili, taşınırların teslimi ve alacakların devri gerekmeksizin haklar, mirasçılara geçer.
Somut olayda: Dava konusu … numaralı “… ” ve … numaralı “…” ibareli markaların sahibi …, …A.Ş. ile İstiraki … iken; …’in ölümüyle birlikte tüm malvarlığı (terekesi) mirasçılarına intikal etmiştir. Marka üzerindeki haklar da ölenin şahsına bağlı olmadığından miras yoluyla intikal edebilen haklardandır. Dolayısıyla ölümle birlikte mirasçılar arasında kendiliğinden kanun gereği miras ortaklığı oluşmuş olup marka üzerindeki haklar da bu tereke içerisinde elbirliği ile hak sahibi olunan değerler arasında bulunmaktadır. Dosyaya sunulan, … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin …E. – … K. ve 06.08.2010 tarihli veraset ilamına göre: İstiradi … 17.06.2010 tarihinde vefat etmiş, mirasçılarının; eşi … (2 pay) , kızı … (3 pay) ve kızı … olduğuna karar verilmiştir.
Miras payının devri sözleşmesi, İsviçre ve Türk Hukukunda, mirasın açılmasından önce veya mirasın açılmasından sonra yapılabilir. Somut olayda mirasçılar arasında miras payına (markalar üzerindeki miras payına) ilişkin olarak mirasın açılmasından sonra yapılan miras payının devri sözleşmeleri yapılmıştır. “Miras payı üzerinde sözleşme” kenar başlıklı TMK 677.maddeye göre, “Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez, sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.”
Miras hukuku açısından, mirasçılar arasında yapılan pay devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ihtilaf konusudur.
… 35. Noterliğinin … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde “Miras Taksim Sözleşmesi” başlıklı …tarihli sözleşmede: …, … ve…arasında, İstrati … kendilerine intikal eden terekenin sözleşmede belirtilen şekilde taksimi konusunda anlaşmışlardır. Bu sözleşme, miras paylaşma sözleşmesi niteliğindedir. Miras paylaşma sözleşmesi ile terekede yer alan belirli mal ve hakların mirasçılar arasında paylaşımı yapılmaktadır. Adi yazılı şekle tabi olan bu sözleşme TMK 676/3 maddesi gereğince mirasçılar, miras paylarını oluşturmakta ve özgüleme konusunda borçlandırıcı işlem yapmaktadır. Daha sonra ise, bu sözleşme hükümleri çerçevesinde, cüzi intikal ilkeleri gereğince terekede yer alan hak ve mallar, mirasçıların ferdi mülkiyetine geçirilmektedir. Somut olayda: Tüm mirasçıların katılmasıyla yapılan sözleşme gereğince marka hakları bakımından da miras payları oluşturulmuş ve devri bakımından paylaşım esasları düzenlenmiştir. Öğretide baskın görüşe göre, miras paylaşma sözleşmesi, borçlandırıcı bir sözleşme olup, sözleşmenin yapılması miras ortaklığına son vermez. Mirasçıların sözleşmeden doğan borçları ifa ederek, tereke mallarını mirasçıların ferdi mülkiyetine/hak sahipliğine devredilmesiyle miras ortaklığı sona erer. Ayrıca sözleşmede “taraflardan …, 1/3 payı terekeye dahil olan ve Türk Patent Enstitüsünde … sınıfında … başvuru numarası ile kayıtlı “…” markası ile Türk Patent Enstitüsünde … Hizmet sınıfında … marka başvuru numarası ile kayıtlı” … ” isimli marka üzerindeki miras payını(2/8) bu paya bağlı tüm hak ve hisselerini taraflardan …’ye devredeceğini kabul ve taahhüt eder. Taraflar arasında ayrıca noterlikte “marka devir sözleşmesi” yapılacaktır” hükmüne yer verilerek miras payının devri sözleşmesi yapılacağı taahhüt edilmiştir.
“Marka Devir Taahhütnamesi” başlıklı, … ile … yapılan sözleşme uyarınca taraflar; Zoi …’in “1/3 payı terekeye dâhil olan ve Türk Patent Enstitüsü’nde … hizmet sınıfında … Marka Başvuru Numarası ile kayıtlı “…” Markası ile Türk patent Enstitüsü’nde … hizmet sınıfında … Marka Başvuru Numarası ile kayıtlı “… ” isimli marka üzerindeki 2/8 miras payını, bu paya bağlı tüm hak ve hisselerini taraflardan …’ye devrettiğini kabul ve beyan” ettiğini, her iki markanın değerinin 1.000,00 TL olduğunu düzenlemişlerdir.
Gerekli işlemlerin yapılması ve sözleşmenin Türk Patent Enstitüsü’ne gönderilmesi için …/tayin edeceği vekile yetki verilmiştir. … 35. Noterliği, … tarihli, … yevmiye numarası olan sözleşmenin altında … ile … adı ve altında imzaları yer almaktadır. Belgenin arka sayfasında ise taraflardan … ile bu sözleşmeye taraf olmayan …’nin kimlik bilgilerine yer verildiği, Noterin “işbu marka devir sözleşmesi imzaların gösterdiği…….,adlı kişilere ait olduğunu ve dairede huzurumda imzalandığını onaylarım” ifadelerine yer verildiği anlaşılmıştır. Bu sözleşmede de ilkinde (17.12.2013 tarihli sözleşmede) olduğu gibi hizmet sınıfı numarası, diğeriyle aynı şekilde, her iki markada da tekrarlanmıştır.
… 35. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı “Sözleşme” başlıklı belgeye göre; … (Devir alan) ile … (Devir Eden) arasında …’nin … hizmet sınıfında olan “…” markası ile … hizmet sınıfında kayıtlı “… ” isimli markalar üzerindeki 3/8 miras payını, …ye 50.000 USD karşılığında devretmesi hususunda sözleşme yapılmış, gerekli işlemlerin yapılması ve sözleşmenin Türk Patent Enstitüsü’ne gönderilmesi için …/tayin edeceği vekile yetki verilmiştir.
Taraflar: Muristen intikal eden ve terekedeki “…” ile “… ” isimli markalar hakkındaki miras payının devri hususunda iradelerini beyan ettiklerinden sözleşmenin kurulduğu kabul edilmiştir. Devir konusu markaların; isimleri ve kayıt numarası doğru yazılmış, hizmet kodunda rakam yanlış yazılmıştır, ancak tarafların hangi markanın/markaların devredildiği konusundaki iradeleri açıktır.
Maddi hukuka ilişkin hükümlerde düzenlenen geçerlilik şekline aykırılık oluşturmamak kaydıyla, söz konusu düzen hükümlerinin ihlal edilmesi, hukuki işlemin geçerliliğine tesir etmez. Miras payının devri sözleşmesi TMK 677/f.I maddesi uyarınca mirasçılar arasında yapıldığında, adi yazılı şekilde düzenlenmesi geçerlilik şekli olduğundan önemli olan metnin, borç altına girenler tarafından imzalanmasıdır. Somut olayda: İmzaların, taraflara ait olmadığına dair bir iddia bulunmamaktadır. Bu sebeple geçerlilik şekli açısından, gerekli unsurları taşıyan 17.12.2013 tarihli miras payının devri sözleşmesi geçerlilik şekline uygun niteliktedir.
Bir markanın, ortak marka niteliği taşıyabilmesi bakımından markanın kullanılma usul ve şeklini gösterir teknik şartnamenin Türk Patent ve Marka Kurumuna verilmesi gerekmektedir. Söz konusu ortak marka teknik şartnamesinde, ortak markayı kullanmaya yetkili olan işletmeler belirtilir (SMK’nın 32/1 maddesi). Yine ortak marka teknik şartnamesinde; ortak markayı kullanmaya yetkili işletmeler ile bu işletmelerin oluşturdukları topluluğa üyelik şartlarını, markanın kullanım şartları ve varsa müeyyideleri belirlenir. (SMK 32/3 maddesi)
Taraflar arasında akdedilen “Marka Kullanma Sözleşmesi Teknik Yönetmeliği”nde ortak markalar; “…” ve “… ” olarak belirtilmişse de; hem 556 Sayılı KHK hem de 6769 Sayılı SMK’nın ortak markalar ile ilgili hükümleri uyarınca taraflar arasındaki Marka Teknik Yönetmeliği’nin sadece Noter onaylı bir belge olması, TPMK’ya ibraz edilmemesinden dolayı ve yine TPMK tarafından gönderilen dava konusu markaların, ortak marka olup olmadığına ilişkin herhangi bir belge bulunmaması nedeniyle ortak marka olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların paylı mülkiyet ilişkisine dayalı gerçekleştirmiş oldukları sözleşmeye istinaden, davalı …’nin, dava dışı şirketlere marka kullanım haklarını devretmek ve lisans sözleşmesi akdetmekle birlikte sözleşmenin yükümlülüklerini ihlal ettiği, mülkiyet ilişkisini çekilmez hale getirdiği, diğer paydaşlar bakımından ilişkinin devam edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığından asıl davanın kabulüne, davalı … ŞİRKETİ’ nin; TPMK nezdinde tescilli … numaralı “…” ve … numaralı “… ” ibareli markalar üzerindeki kullanım hakkının iptaline ve TPMK sicilinden hak sahiplik kaydının silinmesine karar verilmiştir.
17.12.2013 tarihli miras payının devri sözleşmesinin; geçerlilik şekline uygun olduğu kanaatine varıldığından, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVANIN KABULÜNE
1-Davalı … ŞİRKETİ’ nin; TPMK nezdinde tescilli … numaralı “…” ve … numaralı “… ” ibareli markalar üzerindeki kullanım hakkının iptaline ve TPMK sicilinden hak sahiplik kaydının silinmesine,
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 144,00 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacıların yaptığı 35,90 TL başvuru harç ve 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 71,80 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacıların yaptığı 179,40 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.179,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
1-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 144,00 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır