Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/138 E. 2022/117 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/138
KARAR NO : 2022/117

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, DURDURULMASI, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

HSK’nın 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2018/329 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/138 E. sırasına kaydı yapılmakla, taraflar arasında Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’İ, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: 6769 Sayılı Kanunun 7 ve 29 maddeleri ile TTK. ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince müvekkillerinin tescilli markası ve aynı zamanda ticaret unvanı olan “…” marka ve … ünvanına vaki tecavüzün tespiti ile men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalının eylemi aynı zamanda haksız rekabet de teşkil edeceğinden vaki haksız rekabet fillerinin de tespiti ile men’ini, marka ve ticaret unvanına vaki tecavüz fiilleri ile haksız rekabet halen devam ettiğinden bu hususta davanın etkinliğini arttırmak ve müvekkilinin zararının büyümesini engellemek amacıyla markasal kullanımın ve haksız ilan reklam tanıtımının tedbiren engellenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini, hukuka aykırı işlem ve eylemleri sebebiyle fazlaya dair bilcümle haklar saklı tutularak şimdilik 6769 sayılı kanunun 151/2-c maddesine istinaden 5.000 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevi tazminata hükmolunmasını, maddi ve manevi tazminatın taraflarına davalıya gönderilen ihtarın tebliğ edildiği 02.03.2018 tarihten itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalı aleyhine verilen mahkeme kararının giderleri davalı tarafça karşılanmak suretiyle ilanen duyurulmasını, yargılama harç ve giderleri, vekalet ücreti, delil tespiti masraflarının da davalıdan tahsil edilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Toptancı ve imalatçı sıfatıyla hareket eden …Şti. ve … A.Ş. isimli her iki firmanın yasal konumda oldukları ticari teamüllere göre hareket ettikleri halde bu iki firma yerine, bu iki firma ile bağlantılı olarak perakende satış yapan müvekkiline karşı dava açılmasının usul, yasa ve hukuka açıkça aykırı olduğu için dava konusu uyuşmazlığın esasına girilmeden, usulden davanın reddine karar verilmesini, marka ve tecavüzün oluşması için zorunlu sayılan manevi unsur (bilerek isteyerek hareket etme şeklindeki kasıt unsuru) somut olgularla vuku gelmediği için müvekkilinin cezai, idari ve hukuki sorumluluğunun söz konusu olmadığını, davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini, müvekkilinin dükkanındaki ürünlerin kaçta kaçının “…” markasına havi olduğuna dair herhangi bir sayı ve oranın bilirkişi tarafından somut şekilde belirlenmediğini, bu yönüyle de belirsizlikler üzerinde tanzim edilen bilirkişi raporunun yasal dayanaktan yoksun olduğu için reddine karar verilmesini, müvekkili aleyhine açılan davanın, keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra ikame olunduğu gözetilerek, kısmi dava şeklinde ve belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağının tabi olduğunu, bu yönüyle ileride dava değerinin arttırılmasına muvafakat etmediklerini beyan etmiştir.
İhbar olunan …A.Ş. Vekili 10/11/2021 tarihli dilekçesinde özetle: Müvekkili …A.Ş.’nin, davalılardan …A.Ş’nin, … kurulduğu 1952 yılından beri “…” kumaş bayisi olarak … adresinde faaliyetini sürdürdüğünü, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, yetmiş yıldan beri taraflar arasındaki akdi ilişkinin devam ettiğini, müvekkilinin davacılardan … bayisi olarak yalnız “…” markasının toptan kumaş alımı yaptığını, davalı vekilinin dilekçelerinde; müvekkili hakkında kumaş üreticisi olduğu yönünde beyanda bulunduğunu ancak müvekkili şirketin kumaş üreticisi olmadığını, davalı …A.Ş.arasında her hangi bir akdi – ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkili tarafından davalı …’a her hangi bir ürün veya elbise verilmediğini, davalı … ile müvekkili … A.Ş nin fiili yada hukuki herhangi bir bağlantı bulunmadığını beyan etmiştir.
… 1.FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası ve TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266.maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
11/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dosyadaki belge ve fotoğraflar incelendiğinde; davacının imaj ve logosunu %15 civarı ve altında kullandığının görüldüğü, algılandığı, dosyadaki fotoğrafların baskısının siyah-beyaz ve çok kötü durumda olduğundan bu değerlendirme %70 civarında bir kanaat oluşturduğu, %100 kanaat istenirse, Mahkemenin ek kararıyla ve izniyle bizzat işyerinde inceleme yapmaları ve ek bir rapor sunmaları gerekeceği, piyasada birçok büyük firma / markanın, ürünlerini satan küçük esnafa marka imajı ve logolarını ortalama %15’i aşmayacak şekilde kullanmalarına yazılı anlaşma, izin vs. olmadan izin verdiğini, davalının da davacının ürünlerini mağazasında sattığı, bu şekilde davacının da bir şekilde para kazandığı, bu nedenle kullanımda kötü niyet algılanmadığı, bu nedenle haksız bir kazanç söz konusu olmadığı, dava konusu içeriklerinin incelenmesi ile marka tecavüzünün tüm unsurlarıyla ve tamamıyla oluşmadığının müşahede edildiği, davalının davacıya göre çok küçük bir firma olduğu, ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle küçük esnafın büyük zorluklar yaşadığı büyük oranda iflaslar yaşandığı, bütün bunlar göz önünde tutularak davalıya maddi, manevi bir tazminat vs. ödemesi uygulanmaması kanaatini varıldığı bildirilmiştir.
08/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Tarafların aynı hizmet sınıfında faaliyette bulunmakta olup davalının, işyeri vitrininde ve kartvizitinde davacı markasının birebir aynısını kullanması markanın ayırt etme, kaliteyi garanti etme, reklam ve tanıtım unsurları ile markasal kullanım olduğu ve davacı marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalının, işyeri vitrininde … marka ibaresini kullanmasının, davalı tarafça sunulan mal ve hizmetlerin tanınmış bir marka olan … markası ile ilişkili olduğu, sunulan mal ve hizmetlerin aynı markaya, tescilli işletmeye veya onunla bağlantılı olan işletmelere ait olduğunu düşünmeye sebebiyet vereceğinden ve davalı ticari işletmesi ile ilgili yanıltıcı açıklama niteliğine haiz olacağından haksız rekabet teşkil etmekte olduğu, 6769 sayılı SMK 151/2-c kapsamında tazminat seçimi yapılmış olup, detayları arz edildiği üzere 112.046,19 TL lisans ücreti talep edilebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
25/06/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Kök raporda arz edildiği üzere 6769 sayılı SMK 151/2-c kapsamında tazminat seçimi yapılmış olup, raporda detayları arz edildiği üzere 112.046,19 TL lisans ücreti talep edilebileceği, davacı firmadan aldığı malı, marka sahibiyle arasında herhangi bir bayilik sözleşmesi olmaksızın satışa arz ediyor ve bu sırada firmanın tescilli işaretini kullanıyorsa bununla ilgili Marka Hakkının Korunması KHK uyarınca mesuliyeti söz konusu olduğu, dosyaya mübrez itiraz dilekçesinin incelenmesi neticesinde maddi tazminat hususlarında değişikliği gerektiren bir durumun tespit edilemediği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 08/03/2021 tarihli kök ve 25/06/2021 tarihli ek bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacıların tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, meni, ref,i, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla SMK 151/2-c maddesi uyarınca hesaplanacak tazminattan şimdilik 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 01/03/2022 tarihli dilekçesi ile; maddi tazminat talebini 40.000,00 TL olarak ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddede düzenlenmiştir.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nın 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları, … FSHHM’nin …D.İş sayılı dosyası, mahkememizce itibar edilen 08/03/2021 tarihli kök ve 25/06/2021 tarihli ek bilirkişi kurulu raporları ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “…” ibareli markanın …sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın …sınıflarda Boyner Holding Anonim Şirketi (önce: … ŞİRKETİ) adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce itibar edilen 08/03/2021 tarihli kök ve 25/06/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda belirtildiği üzere: Tarafların aynı hizmet sınıfında faaliyette bulundukları, davalının işyeri vitrininde ve kartvizitinde davacı markasının birebir aynısını kullanmasının markanın ayırt etme, kaliteyi garanti etme, reklam ve tanıtım unsurları ile markasal kullanım olduğu ve davacının eyleminin marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalının işyeri vitrininde; … marka ibaresini kullanmasının, davalı tarafça sunulan mal ve hizmetlerin tanınmış bir marka olan … markası ile ilişkili olduğu, sunulan mal ve hizmetlerin aynı markaya, tescilli işletmeye veya onunla bağlantılı olan işletmelere ait olduğunu düşünmeye sebebiyet vereceğinden ve davalı ticari işletmesi ile ilgili yanıltıcı açıklama niteliğine haiz olacağından haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Davacılar SMK 151/2-c maddesi yani “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli” kapsamında maddi tazminat talep etmiştir. Bilirkişiler tarafından; maddi tazminat tutarının 112.046,19 TL olabileceği bildirildiğinden, maddi tazminat talebinin kabulüne, taleple bağlı kalınarak 40.000,00 TL maddi tazminatın 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Davacılar manevi tazminat talep etmiştir. Türk Borçlar hukukunda objektif görüş kabul edildiğinden şahsiyet haklarından yararlandıkları ölçüde tüzel kişilerin de TBK’nun 49 ve 58. maddeleri koşulları gerçekleştiği ölçüde manevi tazminat isteyebilecekleri bilinmekle, somut olayın özelliği, kullanımın niteliği, haksız rekabetin şumulü, manevi tazminatın amaç ve içeriği, hak ve nesafet kuralları gereği manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Dava sonucunda davacıların haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaat bulunduğu gözetilerek, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, masrafın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN KABULÜNE
2-Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve ref’ine
3-Maddi tazminat talebinin kabulüne; 40.000 TL maddi tazminatın 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Manevi tazminat talebinin kabulüne; 10.000 TL manevi tazminatın 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
6-3.415,50 TL ilam harcından 256,17 TL peşin ve 597,72 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik 2.561,61 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i Talepleri Yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-Davacıların yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 256,17 peşin harç, 349,20 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 597,72-TL ıslah harcı, 6.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.238,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
11-Davacılar tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır