Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/134 E. 2022/151 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/134
KARAR NO : 2022/151

DAVA : FSEK – MADDİ MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 27/06/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Maddi Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin dava konusu binanın aslına uygun ve Koruma Kurulu kararı çerçevesinde hazırlanan 1990 tarihli rölöve ve restorasyon projelerinin mimarı ve müellifi olduğunu, 2011 yılında davalılar tarafından dava konusu bina ile ilgili rölöve ve restitüsyon projeleri hazırlatılmak suretiyle müvekkilinin dava konusu taşınmaz üzerinde uygulanmış mimari projeye ilişkin haklarının ihlal edildiğini, dava konusu taşınmazın ..’nun … tarihli ve … sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiğini, …Numaralı Koruma Kurulunun… tarihli ve … sayılı kararı ile koruma grubunun “1. Grup” şeklinde belirlendiğini, dava konusu binanın ilk olarak … tarih ve … sayılı … kararı ile dış cephe mimarisi İle iç ana taşıyıcı duvarların korunması esasına göre hazırlanacak projenin onaylanması şartı ile iç kısımda istenen tadilatın yapılması şeklinde olduğunu, bu karar doğrultusunda müvekkilinin ilgili projeleri hazırladığını, dönemin …İlçe Belediye Başkanlığı İmar ve Planlama Müdürlüğü tarafından …tarih ve …sayı … Yapı Ruhsatının düzenlendiğini ve bu ruhsata göre müvekkilinin projesinin binaya uygulandığını, bu durumun 2015 tarihli Restorasyon raporundan da anlaşıldığını, koruma kurulunun … tarih ve … sayılı onama kararı ile davalıların hazırladığı projeleri onayladığı ve bu onaya dayanak olarak … Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün … gün ve… sayılı yazısında geçen “Rölövesi ve Restorasyon Projesi … tarih ve … sayılı … Koruma Kurulu Kararı ile onaylanmış ancak yapı ruhsatı alınmamış ve restorasyon bugüne kadar yapılmamıştır” şeklindeki kısmını dayanak aldığını, davalılar tarafından hazırlanan Rölövenin de müvekkilinin Restorasyon Projesinin yapıya uygulandığının kanıtı olduğunu, dava konusu taşınmaza ilişkin hazırlanan 1990 tarihli Projelerin FSEK 2 ve 4.maddeleri kapsamında eser olduğunu, davalıların müvekkilinin projesi binaya uygulanmamış olsaydı kendi Rölövelerini bu haliyle çizmiş olamayacaklarını ve davalıların kendi projelerini dava konusu taşınmaza uygularken müvekkilinin dava konusu taşınmaz üzerinde uygulanmış olan mimari projelerini temel aldıklarını ancak müvekkilinden her hangi bir izin almadıklarını, müvekkilinin izni olmaksızın hazırlanan projelerin müvekkilinin işleme eser hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, hususiyet katılmamış olduğu gerekçesiyle işleme eser olarak kabul edilmemesi halinde de çoğaltma eser hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, hak sahibinin izni olmaksızın bir rölövenin hazırlanarak Koruma Kuruluna ibraz edilerek kamuya sunulmasının müvekkilinin mali haklarını ihlal ettiğini, davalılarca hazırlanmış Restitüsyon Projesinin ise müvekkilinin 1990 tarihli restorasyon projesinin işlenmiş hali olduğunu ve müvekkilinin mali haklarım ihlal etliğini, ayrıca müvekkili tarafından hazırlanan ve dava konusu binaya uygulanan mimari projenin izinsiz değiştirilmesi ve mimari eserin tahrip edilmiş olmasının manevi hak ihlalleri doğurduğunu, 2011 tarihli rölöve projesinin müvekkilinin mali haklarının ihfali niteliğinde olduğunun tespitine, belirsiz alacak davası çerçevesinde yapılacak tahkikat sonucunda, FSEK 68.maddesi uyarınca belirlenecek rayiç bedelin üç katı fazlasının ve FSEK 70.maddesi kapsamındaki manevi tazminatın tam ve kesin olarak tespiti ile şimdilik harca esas olmak üzere 2.500 (ikibinbeşyüz) TL maddi ve 5.000 (beşbin) TL manevi tazminatın davalı taşınmaz malikinden, ilk bildirimin tebliğ tarihi olan 10.03.2017 tarihinden itibaren işletilecek T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 2011 tarihli restitüsyon projesinin müvekkilinin mali haklarının ihlali niteliğinde olduğunun tespitine, belirsiz alacak davası çerçevesinde yapılacak tahkikat sonucunda, FSEK 68.maddesi uyarınca belirlenecek rayiç bedelin üç katı fazlasının ve FSEK 70.maddesi kapsamındaki manevi tazminatın tam ve kesin olarak tespiti ile şimdilik harca esas olmak üzere 2.500 (ikibinbeşyüz) TL maddi ve 5.000 (beşbin) TL manevi tazminatın davalı taşınmaz malikinden, ilk bildirimin tebliğ tarihi olan 10.03.2017 tarihinden itibaren işletilecek T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, terditli olarak izah ettikleri ref taleplerinden herhangi birinin kabul edilmemesi halinde, kabul edilmeyen ref talebine konu davalı yanın muhtemel tecavüz fiillerinin önlenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; FSEK4.maddesinde belirtilen güzel sanat eseri kapsamında bahsi geçen eserin asıl yapının mimari projesi olduğunu, bu durumda dava konusu binanın projesinin August Jachmund olduğunu, dava ehliyetine sahip tek kişinin Jachmund’un veya mirasçılarının olduğunu, müvekkilinin hazırladığı projelerin davacının hazırladığı projelerden daha ayrıntılı ve farklı olduğunu, bilgisayar ile çizildiğini, müvekkilinin çizdiği rölövenin binanın 1990 yılından sonra görmüş olduğunu ve davacının restorasyon projesi ile İlgisi olmayan değişiklikleri gösterdiğini, eser sahibi bilinmeyen yapının eser sahipliği hakkının rölöveyi çıkartıp onaylatana ait olduğunu, ancak dava konusu binanın eser sahibinin bilindiğini ve bunun davacı olmadığını, müvekkilinin güncel rölöve lazım olduğu için bu rölüveyi hazırladığını, bina yerinde durduğu için rölöve hazırlamanın herkesin hakkı olduğunu, restitüsyonun yapının ilk halini anlatan çizim demek olduğunu ve bu hususta daha önce proje hazırlayanlardan izin alınması gerekmediğini, müvekkilinin hazırladığı projelerin davacı yandan tamamen bağımsız olarak hazırlandığını, müvekkiline ait projelerin kurul onaylı olduğunu, kurulun görevinin FSEK kapsamında bir ihlal olup olmadığının da tespit edilmesi olduğunu, müvekkilinin vermiş olduğu muvafakatin kendi projelerinin kullanılması yönünde olduğunu ve bu durumun davacı yanın mali ve manevi haklarını ihlal etmek anlamına gelmediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalılar …, …, … ŞTİ ve …LTD. ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde özetle: FSEK kapsamında mimari projenin ve fiziksel mimari ürünün ayrı ayn korunduğunu, dava konusu taşınmazın korunması gerekli fiziksel bir mimarlık ürünü olduğunu, bu korunması gerekli fiziksel ürünün mimarının … olduğunu, davacının dava konusu taşınmaz için hazırladığı restorasyon projesi ve rölöve ile binaya herhangi özgün ve kendi hususiyetini taşıyan özellik katmadığını, davacının somut bir eseri olmadığı için dava açma ehliyeti aktif husumet ehliyeti olmadığını, dava konusu taşınmazın 20. Yüzyılın başlarında yapıldığını, uzun yıllar sonra eskimesi nedeniyle 1990 yılında davacı tarafından yenileme projesi ve rölövenin oluşturulduğunu, bundan 25 yıl sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu ilçe belediyesinin bölgede otel fonksiyonuna izin vermeye başlaması nedeniyle taşınmazı satın alan müvekkilinin tadilat yapmak için izin aldığını, ihtiyaçtan kaynaklı değişiklikleri yapmanın müvekkilinin yetkisinde olduğunu ve yapılan değişikliğin otel fonksiyonuna izin verilmesi nedeniyle ihtiyaçtan kaynaklı bir değişiklik olduğunu, müvekkilinin kanunen hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir’ şeklinde açıklandığı üzere değişiklik yapma hakkı bulunduğunu, proje müellifinin sadece sanatsal özellikteki yapılar üzerinde telif hakkı olduğunu, sıradan yapılar üzerinde ise proje müellifinin telif hakkı olmadığını, bir binada ortaya çıkan yapılması zorunlu değişiklikler için proje müellifinin izninin aranmayacağını, dava konusu binanın sanat raporu bulunduğunu, bu raporda yapının hangi unsurlarının sanatsal özelliklere sahip olduğunun belirtildiğini ve bu unsurlar arasında davacıya ait herhangi bir unsurun bulunmadığını, müvekkilinin davacının plan projelerine müdahalesi olmadığını bu nedenle varsa FSEK 2.maddesi uyarınca esere müdahalenin olmadığını, davacının dava konusu hakkında Anıtlar Kurulu ve Belediyeye yaptığı şikayetlerin haksız bulunduğunu, davacının ve müvekkilinin Rölövel erinin birbirinden farklı olduğunu, … Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısıyla Belediyeden uygunluk istediğini ve müvekkilinin otel işlevli projesinin davacının projesinden tamamen farklı olması nedeniyle onaylanmasında bir sakınca bulunmadığı şeklinde karar alındığını, davacının projesinin uygulanmadığını, davacının sadece ilim-edebiyat eseri üzerinde eser sahipliği bulunduğunu binaya karışamayacağını, davacı eser sahibi olmadığı için aktif dava ehliyeti bulunmadığını, bu savunma kabul edilmezse davacının sadece rölöve ve yenileme projeleri üzerinde eser sahipliği olduğunu, bu savunmada kabul edilmezse davacının FSEK uyarınca yapının kendisinde somutlaşan unsurlar üzerinde eser sahipliği var demek olduğunu ve bu durumda bilirkişi marifetiyle davacının projelerinin sanatsal özellikte olup olmadığının yani mimarlık eseri olup olmadığının ve varsa sanatsal özelliklerin ne olduğunun vc müvekkilinin bu sanatsal özelliklere ne şekilde müdahale ettiğinin tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin yapıda haklı değişiklik yaptığını ve bunu yapmaya hakkı olduğunu, davacı eser sahibi sayılsa bile işleme, çoğaltma temsil ve yayma tekniklerinin zorunlu kıldığı değişikliklerin yapılması için eser sahibinin izninin gerekmediğini, Yargıtay’ın “uyuşmazlığın fonksiyonel bir yapıya ilişkin olması durumunda yapı malikinin değişen ihtiyaçları nazara alarak tadilat yapabileceğini yeter ki bu değişiklikler ihtiyaçtan kaynaklansın, binanın bütününe zarar vermesin ve eser sahibinin şeref ve itibarını zedelemesin” şeklinde olduğunu, müvekkilinin de dava konusu binada ihtiyaçtan kaynaklı değişiklikler yaptığını, davacının kanunun proje müellifine isminin binaya yazılması hakkını vermesine rağmen bunu yapmamasının davacının davasında samimi olmadığını gösterdiğini, davanın reddini talep etmiştir.
HMK’nun 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
16/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı eyleminin davacının mali haklarından işleme ve çoğaltma hakkının, manevi haklarından eserin değiştirilmesi engelleme hakkının ihlali niteliğinde olduğu, FSEK 68.maddesi gereğince tazminat isteme hakkının bulunduğu, manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
21/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu mimari eserin sahibi …olduğu, davacı … ‘in ise asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak şartıyla röleve, restorasyon restitüsyon projelerini yapan, işleyen, biçimlendiren, yenileyen kişi olduğu ve davacının projesinin FSEK 2/1.maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, dava konusu …’ın senelerce banka olarak ofis fonksiyonunda kullanıldığı, yapının otel konseptinde yapılmadığı, sonradan otele dönüştürülmüş olduğu, yapılan değişikliklerin kullanım ihtiyaçlarından doğan değişiklikler, imar yönetmenliği, yangın yönetmenliği gibi yönetimsel ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan değişiklikler, zaruri değişikler olduğu, kapsamlı değişikler olmadığı, ayrıca da yapının bütünlüğüne zarar verilmediği, dava konusu tescilli eser olan taşınmaza eserin bütünlüğünü bozulmadan yapılan, eser sahibinin şeref ve haysiyetini de zedelemediği, davacının mali ve manevi haklarını ihlal etmediği hususunda tayin hakkının mahkemenin takdiri ile belirleneceği bildirilmiştir.
02/09/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: Dava konusu mimari eserin sahibi …olduğu, davacı … ise asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak şartıyla röleve, restorasyon restitüsyon projelerini yapan, işleyen, biçimlendiren, yenileyen kişi olduğu ve davacının projesinin FSEK 2/1.maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, dava konusu …’ın senelerce banka olarak ofis fonksiyonunda kullanıldığı, yapının otel konseptinde yapılmadığı, sonradan otele dönüştürülmüş olduğu, yapılan değişikliklerin, kullanım ihtiyaçlarından doğan değişiklikler, imar yönetmenliği, yangın yönetmenliği gibi yönetimsel ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan değişiklikler, zaruri değişikler olduğu kapsamlı değişiklikler olmadığı, ayrıca da yapının bütünlüğüne zarar verilmediği, dava konusu tescilli eser olan taşınmaza eserin bütünü bozulmadan yapılan, eser sahibinin şeref ve haysiyetini de zedelememiş olup davacının mali ve manevi haklarını ihlal etmediği hususunda tayin hakkının mahkemenin takdiri ile belirleneceği bildirilmiştir.
Mahkememizce 21/09/2021 tarihli kök ve 02/09/2022 tarihli ek rapora itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: … numaralı 397 ada, 15 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak 2011 tarihli roleve projesinin ve 2011 tarihli Restitüsyon projesinin davacının mali haklarının ihlali niteliğinde olduğunun tespiti ile belirsiz alacak hükümlerine göre röleve projesi ve restitüsyon projesi için ayrı ayrı olmak üzere FSEK 68.maddesi uyarınca belirlenecek rayiç bedelin üç katı fazlasından şimdilik 2.500 (ikibinbeşyüz) TL maddi ve 5.000 (beşbin) TL manevi tazminatın davalı taşınmaz malikinden, ilk bildirimin tebliğ tarihi olan 10.03.2017 tarihinden itibaren işletilecek T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkindir.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise ” kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması” dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif ursur gereğince bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinama eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
5846 sayılı kanunun 1/B maddesinin a bendinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri 2/1-a bendinde de herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada programın sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri olduğu, FSEK 68. maddesi izin alınmamış eser sahibinin sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebileceği, FSEK 70. maddesinde ise birinci bendinde manevi haklara haleldar edilen kişinin uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat davası açabileceği, mahkemece bu hususta para yerine veya buna ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedilebileceği, ikinci bendinde mali hakları haleldar edilen kimsenin kusuru varsa haksız fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebileceği hükmü yer almaktadır.
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, İcrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”
FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi,,ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
FSEK hükümleri, mevzuat, mahkememizce itibar edilen 21/09/2021 tarihli kök – 02/09/2022 tarihli ek bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: Dava konusu mimari eserin sahibinin Alman August Jachmund olduğu, davacı … Gerim’in ise asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak şartıyla röleve, restorasyon, restitüsyon projelerini yapan, işleyen, biçimlendiren, yenileyen kişi olduğu ve davacının projesinin FSEK 2/1.maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, dava konusu …’ın senelerce banka olarak ofis fonksiyonunda kullanıldığı, yapının otel konseptinde yapılmadığı, sonradan otele dönüştürüldüğü, yapılan değişikliklerin; kullanım ihtiyaçlarından doğan değişiklikler, imar yönetmenliği, yangın yönetmenliği gibi yönetimsel ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan değişiklikler, zaruri değişikler olduğu, kapsamlı değişikler olmadığı, ayrıca yapının bütünlüğüne zarar verilmediği, dava konusu tescilli eser olan taşınmaza, eserin bütünlüğü bozulmadan yapılan değişikliğin; eser sahibinin şeref ve haysiyetini zedelemediği, bu nedenle davacının mali ve manevi haklarının ihlal edilmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE
1-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 2.010,29 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Diğer davalılar tarafından yapılan 2.017,41 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır