Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/117 E. 2022/166 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/117
KARAR NO : 2022/166

DAVA : PATENTE TECAVÜZÜN TESPİTİ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Patentte Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’in kardeş şirketi ve faaliyet alanının da endüstriyel boyutta yıkama-kurutma makineleri imalatı olduğunu, … numaralı ve “…” buluş başlıklı patent başvurusunu 21.06.2017 tarihinde yapan davalının, müvekkili şirkette 17.07.2012 tarihinde AR-GE şefi olarak çalışmaya başladığını, daha önce de dava dışı … A.Ş. tarafından devralınan … Dağ Tic. A.Ş.’de çalıştığını, davalının müvekkili şirkette çalışmaya başlamadan önce … A.Ş. İle … numaralı patentin kullanımı için 29.03.2008 tarihli lisans sözleşmesi imzaladığını, sözleşme uyarınca … A.Ş. tarafından davalıya müvekkili şirket bünyesinde çalışmasına rağmen 10 yıl boyunca lisans bedeli ödendiğini, … A.Ş.in sözleşmeden kaynaklanan bütün yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının … 17. Noterliği …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle bu sözleşmeyi feshettiğini, ihtarnamede; davalının, müvekkili şirkette SGK’lı çalıştığının belirtilerek iş yerindeki eşyaların tesliminin talep edildiğini, bu beyanların davalının müvekkili şirkette çalıştığı ve buluşunun da hizmet buluşu olduğu hususunun ikrarı niteliğinde olduğunu, davalının maaş ödemelerinin müvekkili şirketçe gerçekleştirildiğini, 21.06.2017 tarihinde, davalının, müvekkili şirket çalışanı olduğu halde hizmet buluşuna ilişkin patent başvurusunu SMK 113-114 maddeleri hükümlerini ihlal ederek, müvekkilinden gizli olarak yaptığını, bu nedenle iş akdinin … tarihinde … 4. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnameyle İş Kanununun 25/2-e maddesi uyarınca feshedildigini, patent başvurusunun konusunun müvekkili şirketin faaliyet alanında olduğunu ve buluşla ilgili hakların işveren olarak müvekkili şirkete ait bulunduğunu, davalının müvekkili şirketteki görevini yerine getirirken, müvekkili şirketin deneyim ve çalışmalarına dayanarak buluşu gerçekleştirdiğini, bu nedenle buluşun, serbest buluş olarak kabul edilemeyeceğini, davalının hizmet buluşuyla ilgili SMK 114. maddesi hükmündeki bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, SMK 114. maddesi uyarınca, başvuru sahibinin işveren sıfatıyla müvekkili şirket olması gerektiğini, hizmet buluşunda temel ilkenin buluşun işverene aidiyeti olduğunu ve işverenin hak talep etmesi halinde işçinin onayına ihtiyaç olmadan hakların işverene geçtiğini, müvekkili şirketin gerçek hak sahibi olduğunu, davalının dava konusu patent başvurusunu gizlice kendi adına yaptığını, müvekkilinin, söz konusu patent başvurusundan, kardeş şirketi … A.Ş. tarafından davalıya gönderilen … 4.Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle haberdar olduğunu ve buluşun hizmet buluşu olması sebebiyle davalıya sunum yapmasını ihtar ettiğini, fakat davalının bu ihtara cevap vermediğini, davalının müvekkiline ait olması gereken patent isteme hakkını gasp ettiğini ve dava konusu patent başvurusuna dayanarak müvekkilinin rakipleri ve müşterileri ile iş ilişkisine girdiğini veya ortaklık kurma çalışmaları yürüttüğünü, hatta patent başvurusuna konu ürünün üretimine başlandığını, bu durumun SMK 141/ç madde uyarınca patent hakkına tecavüz teşkil ettiğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının patent başvurusunu kullanmak suretiyle elde ettiği kazanca göre hesaplanacak şimdilik 5.000 TL maddi tazminat, manevi zararın tazmini için de fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle davalıdan tahsiline, dava konusu … numaralı patent başvurusuna konu buluş için patent isteme hakkının müvekkilinde olduğunun tespitini ve mahkeme kararının SMK 149/g maddesi uyarınca masrafları davalıya ait olmak üzere tirajı en yüksek üç ulusal gazeteden birinde ilanına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin buluşu yapan kişi ve gerçek hak sahibi sıfatıyla patent isteme hakkına sahip olduğunu, patentin gerçek hak sahibinden başkasına verilmesi durumundan söz edilemeyeceğini, buluş yaratma yeteneğine gerçek kişilerin sahip olabileceğini, tüzel kişilerin ise ancak buluşçuları çalıştırmak suretiyle patenti kullanıma hakkı elde edebileceklerini, hizmet buluşlarında işverenin hak sahibi olma imkânının buluşçunun gerçek hak sahibi niteliğini ortadan kaldırmayacağını, oysa SMK 110. maddesindeki “hak sahipliğine ilişkin dava” ve “dava açan hak sahibi” ifadeleri kullanılırken SMK 111. maddesindeki gerçek hak sahibinden başkasına patent verilmesi halinden söz edildiğini, huzurdaki davada müvekkilinin buluşçu olduğunun davacı tarafından da kabul edildiğini, bu nedenle SMK açısından dayanağı olmayan gasp iddiasının reddedilmesi gerektiğini, davacının, hizmet buluşu iddiasına ilişkin olarak SMK’ya uygun talepte bulunmadığını, sadece varsaydığı ve fakat var olmayan hizmet ilişkisini feshettiğini bildirdiğini, bu bildirimde de dava dışı … A.Ş. tarafından gönderilen … 4. Noterliğinin … tarihli yazıya atıf yaptığını, oysa … A.Ş.’nin gönderdiği yazıdaki açıklama isteminin SMK anlamında hak talebi niteliğinde olmadığını, müvekkilinin dava dışı … A.Ş. çalışanı olmaması karşısında açıklama isteminin hizmet buluşu iddiası yönünden sonuca etkili olamayacağını, dava dilekçesindeki bilgilerin dava dışı … A.Ş.’e ait olduğunu, davacının ise ciddi faaliyetleri olmayan bir şirket olduğunu, … A.Ş. ile lisans sözleşmesi olan müvekkilinin davacı şirketin çalışanı olduğu yönündeki iddianın gerçeklere ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, müvekkilinin pek çok buluşu olan ve buluşları pek çok ülkede tescilli bulunan bir bilim insanı olup, aynı zamanda davacı şirketin hâkim ortağı olan …A.Ş.’in de eski hâkim ortağı olduğunu, … A.Ş.’in diğer ortaklarıyla imzaladığı “Hisse Devri Sözleşmesi” uyarınca … A.Ş.’deki hisselerinin tamanımı dava dışı … A.Ş.in ortaklarına devrettiğini, Hisse Devir Sözleşmesinin 6. maddesinde … A.Ş. ile Smart (Akıllı) Balans sisteminin patent sâhibi olan müvekkili arasında lisans sözleşmesi imzalanacağının ve lisans sözleşmesinde müvekkilinin patentiyle üretilen makineler için müvekikline ödenecek lisans bedeli ile patentin kullanım şartlarının, ayrıca … A.Ş.’in üçüncü şahıslara satılması durumunda lisans anlaşmasının şartlarının ne olacağının düzenlendiğini, lisans sözleşmesinin 2008 yılında imzalandığını ve sektördeki itibarından faydalanmak için de müvekkilinden fahri danışmanlık yapmasının istendiğini, müvekkilinin bu amaçla zaman zaman işyerine gittiğini ve işyerindeki yazıhanesini kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin bu süre zarfında ayrıca …, …, … vb. şirketlerle de çalışmalar yaptığını ve çeşitli sözleşmeler imzaladığını, bu gelişmelerden davacı şirketin ve ortaklarının haberdar olduğunu, ilişkinin 2008 yılından 2012 yılına kadar bu şekilde sürdüğünü ancak İş Güvenliği Kanununun getirdiği mecburiyet nedeniyle müvekkilinin sigorta kaydının yaptırıldığını ve 17.07.2012 tarihinde davacı şirkette sigortalı olarak gösterildiğini, bu kayıtların kanuna uymak için göstermelik olarak yapıldığını, davacının 2012 Temmuz-Kasım aylarına ilişkin SGK kayıtlarını ibraz etmediğini, müvekkilinin önceden ismi belirlenemeyen … sicil numaralı bir kuruluşta çalışıyor gösterilirken, 2012 Aralık ayından itibaren … A.Ş.’de SGK’lı gösterilmeye başlandığını ve 19.03.2018 tarihine kadar burada sigortalı gözüktüğünü, … A.Ş. tarafından lisans bedeli ödemelerinin aksatılmaya başlandığını ve keşide edilen 17.08.2017 ihtamameyle, çalışan buluşlarından hiç bahsetmeksizin, 2008 tarihli lisans sözleşmesinin 8.4. maddesine dayanmak suretiyle yeni buluşlardan yararlanma talebinde bulunulduğunu, dava dışı … A.Ş.’in daha sonra gönderdiği 01.02.2018 tarihli ihtarmameyle, müvekkilinin ar-ge bölümünde sigortalı çalışan ve buluşun da hizmet buluşu olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin de 12.02.2018 tarihli cevabi ihtarnameyle, bu ihtarnameye cevap verdikten sonra 01.03.2018 tarihli ihtarnameyi keşide ederek lisans bedellerinin ödenmemesi ve sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle lisans sözleşmesini feshettiğini, fesihten sonra müvekkilinin dava dışı … A.Ş.’in bordrosunda olmadığının fark edilmesi üzerine, davacı şirketin, 19.03.2018 tarihi ihtarnameyle sözde iş akdini feshederek 20.03.2018 tarihinde huzurdaki davayı açtığını, müvekkiline ödenmiş gibi gösterilen ücretlerin bazen davacı şirket yerine dava dışı … A.Ş. tarafından ödenmiş olmasının SGK kaydının göstermelik olduğunun delili olduğunu, ilgili … dekontlarında ödemelerin 2016 Ocak-Aralık arasındaki kısmının dava dışı … A.Ş., 2017 Ocak-Mayıs arasındaki kısmının da davacı şirket tarafından, 2017 Haziran-Aralık arasındaki kısmının ise yine dava dışı … A.Ş. tarafından yapıldığının görüleceğini, taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunmadığının bir başka delilinin de davacı şirket ortaklarından … ‘nin 24.11.2014 tarihli e-mailinin olduğu, bu e-mail yazışmasında, cari hesaba ilişkin açıklamalarda; 01.09.2014 ve 31.10.2014 tarihlerinde müvekkili için ödenen 388,85 ve 389-TL’lik sigorta primlerinin “… SGK” açıklamasıyla müvekkili adına borç kaydedildiğinin belirtildiğini, … A.Ş.’in 2013-2016 yılı cari hesap ekstrelerinde müvekkili için ödenen SGK primlerinin müvekkili adına borç olarak kaydedildiğinin görüleceğini, işverenin yatırdığı bu primleri çalışanından geri tahsil etmesinin gerçek anlamda bir hizmet ilişkisi olmadığının kanıtı olduğunu, davacı tarafça müvekkiline maaş ödeme belgesi olarak sunulan … dekontlarının 2015 Mart-Ekim arasındaki 8 aylık dönemi kapsadığı ve Mart- Ağustos dönemi arasındaki aylar için her ay mükerrer olmak üzere toplam 14 dekont yaratılarak mahkemenin yanıltılmaya çalışıldığını, ibraz edilen dekontlardan bankaya yatırılan maaş ödemelerinin davacı şirket tarafından çekildiğinin anlaşıldığını, müvekkiline ödenmiş gibi gösterilen ücretlerin dava dışı … A.Ş. tarafından ödenmesi gereken lisans bedellerinden mahsup edilmesinin de taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunmadığının başka bir kanıtı olduğunu, buluşun hizmet buluşu sayılması için gereken en önemli şartın buluşçunun hizmet akdiyle işverene bağlı olması olduğunu, müvekkilinin ise davacı şirketle veya dava dışı herhangi bir şirketle hizmet akdinin olmadığını, dava dışı … A.Ş. ve davacı şirket tarafından ödendiği iddia edilen ücret, vergi ve SGK primlerinin müvekkilinin … A.Ş.’e yaptığı danışmanlıkla hak kazandığı ücretten müvekkili adına cari hesap kaydı oluşturulmak süretiyle mahsup edildiğini, Yargıtay HGK 24.01.2018 tarih ve 2015/9-3561 E. ve 2018/77 K. sayılı emsal karara göre, kişinin çalışıp çalışmamaya karar verme yetkisinin, kendi müşteri çevresinin ve birden fazla işverene hizmet verme imkânının bulunduğu hallerde bu imkân işverence kısıtlanamayacak ise artık bağımlı çalışmadan söz edilemiyeceğini, müvekkilinin de üçüncü kişilerle akdettiği lisans sözleşmelerinin bulunduğunu ve bu hususun davacı şirket ile davacı şirketin ortakları tarafından bilindiğini, … A.Ş.’in ortakları ile müvekkili arasında imzalanan 25.04 2016 tarihli “Gizlilik ve Fikri Mülkiyet Sözleşmesi” hükümlerinde müvekkilinin buluşlarını kendi adına tescil ettireceğinin kabul edildiğini ve bu durumun da taraflar arasında bağımlılık ilişkisi olmadığını gösterdiğini, müvekkili ile davacı arasında hizmet ilişkisi yokken müvekkilinin buluşunun hizmet buluşu olarak kabul edilemeyeceğini, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunan müvekkilinin, davaya konu eylemin haksızlığını, bu eylem ile zârar arasında nedensellik ilişkisini ve zararın varlığını kanıtlayamadığını, zira başvurusu yapılan buluşa patent belgesi verilip verilmeyeceğinin henüz belli olmadığını, müvekkilinin davacı şirket çalışanı olmaması sebebiyle patent gaspının söz konusu olmadığını, manevi tazminat isteme koşullarının da oluşmadığını, davacının davasının samimi olmadığını, zira bir yandan patent isteme hakkının kendinde olduğuna karar verilmesini isterken, diğer yandan da dava sonunda sahip olacağını düşündüğü patent belgesinin inceleme işlemlerinin durdurulmasını istediğini, davanın reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
05/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalının, davacı şirket bünyesinde hizmet akdiyle çalışan bir AR-GE şefi olup olmadığı tartışmasından ayrı olarak ve velev ki bu iddia doğru kabul edilse bile, huzurdaki davaya konu edilen 21.06.2017 tarih ve … numaralı patent başvurusuna konu “Tamburun içinde ve dışında hareketli parçalar bulunan makine” adlı buluşun SMK 113/I (ePatKHK 17/II) madde hükmündeki tanıma uyan bir “hizmet buluşu” olmadığı, bu sebeple, davacı şirketin, davalının söz konusu buluşu üzerinde her halükarda (velev ki davalı, davacı şirketin çalışanı olarak kabul edilse bile) SMK 115/II (ePatKHK 20/I) maddesi uyarınca tam hak talep edemeyeceğini, buluşun SMK 113/II (ePatKHK 17/III) maddesi uyarınca “serbest buluş” niteliğinde bir işçi buluşu olup olmadığını, dolayısıyla da davalının buluşu davacıya SMK 119/I (ePatKHK 31/I) maddesi uyarınca bildirme yükümlülüğünün ve davacının da buluş için SMK 119/IV (ePatKHK 32) maddesi uyarınca tam hak niteliğinde olmayan bir kullanma hakkı elde etme imkânının bulunup bulunmadığını tespit edebilmek içinse davalının buluşu yaptığı esnada davacı şirket bünyesinde AR-GE şefi olarak çalışıp çalışmadığının, yani taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bağımlı iş görme yükümü içeren bir hizmet akdi olup olmadığının saptanması gerektiği, dosyadaki belgeler ve özellikle de 28.03.2008 tarihli Lisans Sözleşmesinin 13. maddesi dikkate alındığında, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hisse devri / teknoloji lisansı ilişkisini aşan ve bağımlı iş görme yükümlülüğü içeren bir hizmet (işçi-işveren) ilişkisi olmadığının anlaşıldığı, dosyada mevcut bu belgelere göre, davalının davacı tarafından yaptırılan SGK kaydının doğruyu yansıtmadığının TMK 7/II maddesine göre tespit edilebildiği, davalıya davacı şirket bünyesinde ofis odası tahsis edilmesinin de taraflar arasındaki ilişkinin hizmet (işçi-işveren) ilişkisi olarak görülmesine yol açabilecek bir olgu olmadığı, Mahkemenin aksi yönde kanaate ulaşarak taraflar arasında istihdam ilişkisi olduğu düşüncesini benimsemesi halinde ise bu kez davacının buluşun bildirilmemesi nedeniyle uğradığı bir zarardan bahsetmek ve buluş için SMK 119/IV (ePatKHK 32) maddesi uyarınca (tam hak niteliğinde olmayan) bir kullanma hakkı isteyebileceğini kabul etmek için öncelikle davalının buluşu 19.03.2018 tarihli fesih ihbarından önce değerlendirmeye başladığının (örn. davacı şirket veya Tolgar grubunun diğer şirketleri haricindeki teşebbüslere kullandırdığının ya da teklif ettiğinin) ispatlanması gerektiği, söz konusu ispatın sağlanamaması halinde, taraflar arasında bir istihdam ilişkişi olduğu kabul edilebilse bile, davacı şirketin buluşun bildirilmemesi nedeniyle uğradığı bir zarardan ve buluş için SMK 119/IV uyarınca talep edebileceği bir haktanı söz edilmeyeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
23/05/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı şahıs ile davacı şirket arasında patent hukuku bağlamında şeklen bir çalışan-işveren ilişkisinin kurulduğu ve bu nedenle de davaya konu …sayılı patente konu buluşun bir hizmet buluşu olduğunun söylenebileceği, ancak tarafların akdettiği sözleşmelerdeki iradelerinin ise aksi yönde olduğu ve meydana getirilecek buluşlar üzerinde hak sahipliğinin davalı şahıs olacağı konusunda mutabık kaldıkları, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki de dikkate alındığında davaya konu buluşun hizmet buluşu olmadığı, dolayısıyla da davacı taleplerinin haklı olmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezlinde davalı … tarafından gerçekleştirilen … numaralı “…” başlıklı patent başvurusunun; 6769 sayılı SMK’nın 113. maddesine göre hizmet buluşu olduğu ve davalının bildirim yükümlülüğüne uymadan başvuru yaptığı iddiasına dayalı, davalının eyleminin SMK 141/ç madde uyarınca patent hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, … numaralı patent başvurusuna konu buluş için patent isteme hakkının davacıda olduğunun tespiti, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının patent başvurusunu kullanmak suretiyle elde ettiği kazanca göre hesaplanacak şimdilik 5.000 TL maddi tazminat ve 5.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle davalıdan tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporlarında belirtildiği üzere: Hukukumuzda çalışan buluşu ikiye ayrılır. 1) Hizmet buluşları, 2) Serbest buluşlar. Çalışan tarafından iş ilişkisi sırasında geliştirlen ve patent veya faydalı model belgesiyle korunabilir nitelikteki hizmet ve serbest buluşlar çalışan buluşudur. (Çalışan Buluşları Yönetmeliği /ÇBY 4/1-c maddesi). Buluş bildiriminin konusu patent veya faydalı modelle korunabilir nitelikteki bir buluş değilse, İş hukukundaki çalışan tarafından meydana getirilen iş veriminin işverene ait olacağı ilkesi geçerlidir. İş ilişkisinde çalışan tarafından iş görme borcu veya büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayalı geliştirilen buluşlar (hizmet buluşları) belirli bir prosedür işletilmek suretiyle işverene geçer. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; buluştan doğan hakların aslen işverene geçeceği kabul edilmemiş olup, işveren bu hakkı devren kazanır. Patent hukukumuzda iş ilişkisinde de gerçek hak sahipliği ilkesi geçerlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; buluş üzerindeki hak sahipliğine ilişkindir. Davacı şirket, davaya konu buluşun hizmet buluşu olduğunu iddia ederken, davalı … ise buluş üzerindeki hakkın kendisine ait olduğunu savunmaktadır.
Bir buluşun hizmet veya serbest buluş şeklinde nitelenmesinin hukuki sonuçları başkadır. Bu nedenle somut olayda bu nitelendirme büyük önem taşımaktadır. 6769 sayılı SMK’nın 113/1. maddesine göre çalışanın bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş hizmet buluşudur. SMK 113/2. maddesine göre hizmet buluşu dışındaki buluşlarda serbest buluştur.
Yasa koyucu buluşun, çalışanın hizmet ilişkisiyle maddi bağına bakarak bir ayırıma gitmiştir. Maddi bağlantıdan maksat; buluşun çalışanın işiyle olan irtibatıdır. Çalışanın gerek iş görme borcu gerekse bu borç kapsamında olmamakla birlikte büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayalı geliştirdiği buluşlar hizmet buluşudur. Benzer bir ayırım yönetmelikte de vardır. Yönetmeliğe “…veya iş yerinin faaliyet gösterdiği alanlar içinde …” ifadesi ilave edilmiştir (ÇBY 4/1-ç)
Bir buluşun, hizmet buluşu olarak nitelenebilmesi için aranan unsurlar şunlardır: 1) Buluş, çalışan veya çalışana ilişkin hükümlerin uygulanacağı kişiler tarafından geliştirilmeli, İş ve Borçlar Hukukunda işçi terimi benimsenmişken patent hukukunda çalışan kavramı tercih edilmiştir. Patent hukukunda; çalışan, özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuki ilişki gereğince başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişiler ile kamu görevlilerini ifade eder.
Hem iş hukukunda işçi hem de patent hukukundaki çalışan daima bir gerçek kişi olup, tüzel kişiler bu sıfatları kazanamaz.
2) Buluş, iş (hizmet ) ilişkisi sırasında geliştirilmelidir. SMK 113. ve devamındaki madde hükümlerin uygulanması için çalışan buluşu, “İş ilişkisi sırasında” geliştirmelidir (SMK 113/1, ÇBY 4/1-c). İş İlişkisinden önce veya sonra getirilen buluşlar çalışan buluşu değildir. Buluşun geliştirildiği tarihte iş ilişkisi devam etmeli ve buluş bu esnada tamamlanmalıdır. Buluşun tamamlanmasına dönük çalışmalar ağırlıklı olarak iş ilişkisi sırasında gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu çalışmaların iş ilişkisi sırasında mı, yoksa öncesinde veya sonrasında mı gerçekleştirildiği objektif kriterlere ve fiili duruma bakılarak belirlenir. İş ilişkisi sırasında tamamlanmasına rağmen çalışanın sonradan farkına vardığı buluşlar da hizmet buluşudur. İş ilişkisi sırasında tamamlanabilmesine rağmen çalışanın bundan kaçınarak iş ilişkisinin sonunu beklemesi de aynı sonucu doğurur. Yani eğer çalışan; dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde geciktirerek buluşun tamamlanmasını iş ilişkisinin sonuna bırakırsa böyle bir buluş sanki iş ilişkisi içinde geliştirilmiş gibi muamele görür. Burada çalışanın iş ilişkisi süresinde buluşu gerçekleştirmesinin objektif olarak mümkün olup olmadığına bakılır.
Geliştirilen bir buluşun iş ilişkisi sırasında sayılmasını etkilemeyen hususlar şunlardır: 1) Buluşun Zamanı; İş ilişkisi sırasında olmak kaydıyla hizmet buluşu-serbest buluş ayırımında buluşun geliştirildiği zaman dilimi önemsizdir. Yani buluşun mesai saatleri dışında, hafta sonunda veya ücretli-ücretsiz izin döneminde geliştirilmesinin önemi yoktur. Burada buluşun işle maddi irtibatı önemli olup, zaman ve mekân irtibatı aranmaz. Bu bağlamda iki tür buluş hizmet buluşu sayılmaz: a) İşletmeye yabancı buluşlar, b) İşletmenin faaliyet alanına girmekle birlikte çalışanın işletme içinde çalıştığı sahaya yabancı buluşlar. İkinci ihtimalden maksat; çalışanın buluşu geliştirirken büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanmadığıdır. Somut olayda aksi durum varsa söz konusu buluş hizmet buluşudur.
2) Buluşun Mekânı: İş hukukunda çalışan, kural olarak işverene ait işyerinde işi görür.
Fakat günümüzde işyeri kavramı eski anlamını yitrmeye başlamıştır. Mevzuattaki düzenleme nedeniyle buluşun geliştirildiği mekân önemsizdir. Buluşun işyerinde ya da işyeri sınırları dışında, örneğin çalışanın evinde veya garajında geliştirilmesinin önemi yoktur. Önemli olan buluşun niteliğidir.
3) Buluş, Çalışanın İş Görme Borcundan Kaynaklanmalı veya Büyük Ölçüde işletmenin Deneyim ve Çalışmalarına Dayanmalıdır)
Davacı şirket, taraflar arasındaki ilişkiyi çalışan-işveren ilişkisi olarak nitelendirirken, davalı ise aksini savunmaktadır.
Dosyada mevcut deliller incelendiğinde: Davalı … yıkama makineleri üzerinde yaptığı çalışmalar sonucu meydana getirdiği buluş için 21.06.2017 tarihinde patent başvurusunda bulunmuştur. Davacı …’e göre davalı, 17.07.2012 tarihinde davacı şirkette “AR-GE şefi” olarak çalışmaya başlamış, 10.03.2018 tarihinde iş akdi sonlandırılmış ve 19.03.2018 tarihinde kendisine gönderilen ihtarnameyle İş Kanunu 25/2-e maddesi uyarınca iş akdinin feshedildiği bildirilmiştir. Çalışma kaydı ve tarihlerini SGK kayıt sorgulaması ve hizmet cetveli de doğrulamaktadır. Bu kayıtlarda: Davalının, … SGK kurum numaralı davacı … Tic. A.Ş. şirketinde Aralık 2012 – Mart 2018 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığı görülmüştür.
Davalı: SGK kayıtlarının doğruyu yansıtmadığını, daha önce davacı şirkette değil başka bir şirket üzerinde SGK kaydının yapıldığını iddia etse de, dosyada mübrez SGK belgelerinden davalının dava dışı … A.Ş.’de sigortalı olarak çalışmış gözüktüğü tarih aralığının sadece Temmuz 2012-Kasım 2012 tarihlerini kapsadığı ve 5 aylık zaman diliminden ibaret olduğu görülmüştür. Davaya konu patentin başvuru tarihi Haziran 2017’dir. Davalının, davacı şirkette çalışıp çalışmadığıyla ilgili tartışmada da buluşun ortaya çıktığı zaman dilimindeki tarihler dikkate alınmıştır. Dolayısıyla davalının 2012 tarihli ilk SGK kaydının hangi firma üzerinde yapıldığının somut olaydaki tartışmaya bir etkisi olmayacaktır.
SGK kayıtlarından: Davalının, davaya konu patent için kendi adına tescil başvurusu yaptığı 2017 tarihinde ve önceki birkaç yıl içerisinde davacı şirkette resmi olarak çalışan gözüktüğü anlaşılmaktadır. Zaman bakımından davalının, buluşun meydana getirili tarihlerde davacı şirket çalışanı olduğu anlaşılmaktadır.
Sunulan ödeme dekontları incelendiğinde: Davalının, SGK kaydının yanı sıra kendisine maaş ödemesi de yapıldığı anlaşılmıştır.
Neticeten: Davacı şirket ile davalı arasında şeklen bir iş görme ilişkisi kurulduğu, bu nedenle davalının bu dönemde meydana getirdiği buluşun bir hizmet buluşu niteliğinde olduğu, ancak 27.03.2008 tarihli Hisse Alım Sözleşmesi, 28.03.2008 tarihli Lisans Sözleşmesi ve 25.04.2016 tarihli Gizlilik ve Fikri Mülkiyet Sözleşmeleri incelendiğinde: Taraf iradelerinin aksi yönde olduğu anlaşılmıştır.
27.03.2008 tarihli Hisse Alım Sözleşmesinin 6/3, 28.03.2008 tarihli Lisans Sözleşmesinin 8/4, 13.maddesi, 25.04.2016 tarihli Gizlilik ve Fikri Mülkiyet Sözleşmesinin 3 ve 4.maddeleri birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasındaki işçi-işveren ilişkisi tanımına uygun davranış ve tutumlar, maaş dekontları ve SGK kayıtları gibi unsurlardan taraflar arasında şeklen bir işçi-işveren ilişkisi kurulmuş olsa da anılan sözleşmeler ve özellikle de 28.03.2008 tarihli Lisans Sözleşmesi’nin “İşbirliğinin Yokluğu” başlığından anlaşıldığı üzere tarafların iradelerinin işçi-işveren ilişkisi kurmamak yönünde olduğu kanaatine varılmıştır.
“Lisans Sözleşmesi” ve “Gizlilik ve Fikri Mülkiyet Sözleşmesindeki” ilgili maddelerin yorumundan da meydana getirilecek patentler üzerinde hak sahibinin davalı … olacağı konusunda da mutabık kaldıkları anlaşılmıştır.
Dosyadaki bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde: Davacı şirket ile dava dışı … A.Ş. Şirketi arasında sıkı bir bağ olduğu ve her iki şirketin birlikte hareket ettiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle: Davalı … ile davacı şirket arasında patent hukuku bağlamında şeklen bir çalışan-işveren ilişkisinin kurulduğu, bu nedenle dava konusu … numaralı patente konu buluşun bir hizmet buluşu olduğu, ancak tarafların akdettiği sözleşmelerdeki iradelerinin ise aksi yönde olduğu ve meydana getirilecek buluşlar üzerinde hak sahipliğinin davalı olacağı konusunda mutabık kaldıkları, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki dikkate alındığında; davaya konu buluşun hizmet buluşu olmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN REDDİNE,
1-80,70 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu 37,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır