Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/108 E. 2023/22 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/108
KARAR NO : 2023/22

DAVA : FSEK – ESER SAHİPLİĞİ VE MALİ – MANEVİ HAKLARIN İHLALİNİN TESPİTİ, MADDİ – MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 16/01/2018
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

HSK’nın 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2018/21 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/108 E. sırasına kaydı yapılmakla, Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Eser Sahipliği ve Mali – Manevi Hakların İhlalinin Tespiti, Maddi – Manevi Tazminat ile Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin “…” isimli eserin sahibi olduğunu, eserin baskısı için … ile 2005 yılında anlaştığını, ancak eserin içeriğinde değişiklik yapılmadan kapağına ve arka kapağına yazar adı olarak … yazılmak suretiyle … LTD. ŞTİ. tarafından müvekkilinden izin alınmaksızın basıldığını, kitabın basım hakkının basit ruhsat ile … Yayınevine verildiğini, FSEK 49. madde hükmü gereği … Yayınevinin baskı hakkını başkasına devretmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle tecavüzün ref’ini, men’ini, FSEK 68. maddesi uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin 3 katı ile FSEK 70.maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL maddi tazminat, 1000 TL temin edilen kar ve 10.000 TL manevi tazminatın, davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin, 18/11/2014 tarihinde dava dışı … şirketi ile akdedilen sözleşmenin 3. maddesi gereğince davaya konu kitabın tüm mali haklarını devraldığını, sözleşmenin 4 ve 5. maddeleri ile kendisine tanınan farklı yazar ismi ve farklı kitap ismiyle basma hakkı doğrultusunda kitap yazarı olarak müvekkili …’ın ismini kullandığını, davacı ile … Basın arasında akdedilen sözleşmenin lisans değil devir sözleşmesi olduğunu, devir ile devredilen hakkın artık devredenin malvarlığından çıktığını, bu nedenle de devredenin, sözleşmede yasak koymamışsa sonraki devirleri engelleyemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: “…” adlı kitabın davalı … tarafından basıma hazırlanarak çoğaltıldığını, söz konusu kitabın eser niteliğini haiz olmadığını, eser niteliğinde sayılsa dahi tüm mali haklarının müvekkili şirkete sözleşme ile devredildiğini, müvekkili şirket tarafından haklı olarak basılıp çoğaltılmasından dolayı davalı … tarafından maddi ve manevi haklarının ihlal edildiği iddiası ile … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine tazminat davası açıldığını, dava konusu kitabın FSEK 1/B maddesi kapsamında eser niteliğinde olmadığından bahisle hükümsüzlüğüne karar verilmesini, 14.10.2019 tarihli dilekçesinde: … 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı davasında verilecek kararın, bu davayı etkileyeceğinden usul ekonomisi uyarınca bu davanın, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili … 2. FSHHM’nin … E. sayılı davasının 10/03/2020 tarihli duruşmasında: Dava dilekçesinde sehven hükümsüzlük yazıldığını, aslında açılmak istenen davanın; dava konusu kitabın, eser niteliğinde olmadığına ilişkin menfi tespit davası olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin belli bir sistematik içerisinde “…” isimli eseri meydana getirdiğini, eserin baskısı için … ile anlaşarak 2005 yılında … ile eserin baskısını yaptırdığını, müvekkili tarafından meydana getirilen eserin içeriğinde hiçbir değişiklik yapılmadan, kapağına ve arka kapağına yazar adı olarak … yazılmak suretiyle, davacı … LTD. ŞTİ. tarafından … numarası ile yeniden basılarak dağıtıldığını, müvekkilinin FSEK’ten doğan haklarının ihlal edilmesi nedeniyle davacılar hakkında … 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı davasının açıldığını, bu davada alınan raporda müvekkilinin meydana getirdiği ürünün eser olup olmadığının detaylı bir şeklide irdelendiğini ve müvekkili tarafından meydana getirilen ürünün, FSEK 6/7.maddesi anlamında işleme eser niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, davacıların; müvekkili tarafından meydana getirilen “…” isimli eserin, eser niteliğinde olmadığını iddia ederek söz konusu eserin hükümsülüğüne karar verilmesini talep ettiğini, ancak FSEK’te sınai mülkiyet kanunda olduğu gibi hükümsüzlük hali düzenlenmediğini, davanın reddini talep etmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünden: …’a ait … ile baskısı yapılan “…” isimli kitaba ilişkin eser işletme belgesi, bütün bilgi/belgeler ile yazarı … olan … ile baskısı yapılan kitap ve davalı … LTD. ŞTİ. tarafından 2015 yılında baskısı yaplan “…” isimli … ISBN numaralı kitaba ilişkin eser işletme belgesi, bütün bilgi/belgeler istenmiştir.
HMK’nın 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
12/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dava konusu eserin FSEK 6/7.maddesi anlamında işleme eser niteliğinde olduğu, bu eser üzerinde davacının hak sahibi olduğu, davacı ile dava dışı …arasında imzalanan sözleşmede yayımcı tarafından devir alınan hakların bir başkasına devrinin öngörülmediği, dolayısıyla dava dışı şirketin kitap üzerindeki mali hakları FSEK 49.maddesi uyarınca davalıya devrinin baştan itibaren hükümsüz olduğu, işbu hükümsüzlüğe davacının sonradan da icazet vermediğinin anlaşıldığı, davalı yayıncı tarafça dava konusu eserin izinsiz basımı sebebiyle davacının FSEK 68.maddesi uyarınca talep edebileceği, rayiç bedelin 161.028 TL olduğu, bu bedelin 3 katına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, bu tazminattan her iki davalının müştereken ve müteselsilân sorumlu olduğu, davacı tarafça FSEK 70/2.maddesi uyarınca maddi zararının ispat edilemediği, davacının FSEK 70/3.maddesi uyarınca talep ettiği “elde edilen kârın” hesaplanmasına yönelik incelemede davalı şirketin ortalama kâr marjlarını esas alınmak suretiyle yapılan hesaplamada 103.380 TL “elde edilen kâr tazminatı”nin hesaplandığı, diğer davalının elde edilen kârına ilişkin bir verinin dosyada bulunmaması sebebiyle bu yönde bir hesaplama yapılamadığı, davacının hangi madde kapsamında tazminat talebinde bulunduğu hususunun açıklanmamış olduğu, dolayısıyla bu hususun açıklattırılması gerektiği, davacının FSEK 68. madde uyarınca tazminat seçeneğini seçmesi durumunda farazi sözleşme ilkesi gereğince ref talebinde bulunamayacağı, dava konusu eser üzerinde davacı ismi çıkarılarak yayımlanmış olduğundan davacının manevi haklarından olan FSEK 15. maddede düzenlenen “eser sahibi olarak tanıtılma hakkı” ihlal edilmiş olduğundan bu konudaki takdirin Mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
08/07/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Kök raporda da belirtildiği üzere davacı ile dava dışı … arasında yapılan sözleşmede mali hakların bir başkasına devredilmesi öngörülmediğinden, dava dışı … tarafından davalı Yılmaz Basıma yapılan mali hakların devri sözleşmesinin geçersiz olduğu, bu sözleşmenin lisans sözleşmesi veya devir sözleşmesi niteliğinde yapılmış olmasının sonucu değiştirmeyeceği, kök raporda yapılan hesaplamada sehven “…” isimli eserin de hesaplamaya dahil edildiği anlaşılmış olup, gerek dava konusu eser yönünden alınan bandroller ve gerekse “…” isimli kitabın davacı eserinden yapılan intihal oranı nazara alınarak yeniden yapılan hesaplamada ; FSEK 70/3.maddesi uyarınca davacının talep edebileceği tazminat miktarının 21.808,17 TL olduğu, FSEK 68.madesi uyarınca hesaplamada ise talep edebileceği tazminat miktarının 33.969,18 TL olduğu, bu bedelin 3 katına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu, bu tazminattan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacının FSEK 68.madesi uyarınca tazminat seçeneğini seçmesi durumunda farazi sözleşme ilkesi gereğince dava tarihine kadar gerçekleşen mevcut basılar nedeniyle ref talebinde bulunamayacağı, dava konusu eser üzerinde davacı ismi çıkarılarak yayımlanmış olduğundan davacının manevi haklarından olan FSEK 15.maddesinde düzenlenen “eser sahibi olarak tanıtılma hakkı” ihlal edilmiş olduğundan bu konudaki takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
09/12/2020 tarihli bilirkişi kurul raporunda özetle: Davaya konu kitabın FSEK 6/2/b.7 ‘de bahis konusu seçme ve toplama eserler ile FSEK 6/f.2/b.11’deki “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları” şeklindeki 2 işlenme türünün hiçbiri kapsamına tüm unsurlarıyla uymamakla birlikte bu iki türün bazı özelliklerinin karışımı olan bir derleme mahiyetinde olduğu, bu halde de davaya konu kitabın FSEK 6.maddesinde belirtilen işlenme türlerinin tahdidi olmaması dikkate alındığında işlenme eser özelliklerini bünyesinde barındırması nedeniyle işlenme eser sayılacağı ve FSEK’teki eser sahibine tanınan mali ve manevi hak himayesine mazhar olacağı, birleşen davadaki eser vasfı olmadığı yönündeki talebin takdirinin mahkemeye ait olmak kaydıyla yerinde olmadığı, davacının davaya konu kitabın eser sahibi olduğu, davacı ile davalıya devri gerçekleştiren dava dışı … şirketi arasındaki devir sözleşmesinde … şirketine başkasına devir yetkisi verilmemiş olmakla davalıya yapılan hak devrinin takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla geçersiz olduğu, ancak bu halde devren iktisap geçersiz olsa dahi davacıya mali hakların dönmeyecek kanunun tabiriyle avdet etmeyeceği, böyle olunca da hukuken gerçekleşmeyen bir devre dayalı olarak mali hakkı kullanan davalıya karşı, mali hak kendi malvarlığından çıktığından davacı eser sahibinin mali hak tecavüzüne dayalı maddi tazminat talebinde bulunmayacağı, bu halde koşullarının bulunması şartı ile davacı eser sahibi yetkisi bulunmadığı halde sahip olduğu mali hakkı üçüncü kişiye devreden mali hak sahibine ve yetkisiz olduğunu bildiği halde bu hakkı devralan davalıya haksız fiil sorumluluğuna ilişkin olarak talepte bulunabileceği, dosyada mübrez davaya konu kitap ile davalının bastığı kitap incelendiğinde davalının davacının yazarı olduğu ve … yayınları tarafından basılan kitabın aynısını bastığı, bu doğrultuda TTK 18/3.maddesinde düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün de dikkate alınması ve davalının haksız fiil sorumluluğunun bulunup bulunmadığının Mahkemece değerlendirilmesinin gerekeceği, davalı şirketin stok hesapları ve satış hesaplarının dava konusu kitabın maliyet, üretim, satış bilgilerini yansıtacak unsurları taşımaması, dava konusu kitaba ilişkin nihai bandrol durumu ve satış tablolarının davalı şirketçe sunulmaması, davalı şirketin ticari defter kayıt sistematiğinin birim maliyet, satış miktarı, birim satış fiyatı gibi ürüne özgü enstrümanların tespitine elverişli olmaması nedenleri ile doğrudan yoksun kalınan kazanç veya maddi tazminat hesabı yapılmasına imkan olmadığı, bu çerçevede, davacının uğradığı zararın tespitinin TBK 50 ve 51.maddesi çerçevesinde Mahkemece tespitinin gerekeceğini, tazminat tutarının tespitinde Mahkemeye yardımcı olmak amacıyla bir hesaplama yapılmış olup, Mahkemece davalının haksız fiil sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılması halinde, izni alınmadan haksız file maruz kalan davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 13.666,89 TL olduğu sonucuna varıldığı, diğer davalı …’ın elde ettiği kâra ilişkin dava dosyasında bir veri bulunmadığını, davalı …’ın bu yönde bir veri de sunmadığını, bu halde, …’ın davalı yayınevinden bu kitap için elde ettiği telif bedelinin elde edebileceği kâr olabileceği kanaatinde olduklarını, dosyada bu hususta bir delile rastlanmadığını, davaya konu uyuşmazlık değerlendirildiğinde dosyada mübrez davalı şirketçe basılan kitapta kitabın yazarı olarak … isminin belirtilmesinin davacı eser sahibinin manevi haklarından eser sahibi olarak belirtilme hakkını düzenleyen FSEK 15.maddesi hükmünün ihlali sayılabileceği ve takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının manevi tazminat talebinde bulunabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
06/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davaya konu kitabın FSEK 6/f2/b.7 ‘de bahis konusu seçme ve toplama eserler ile FSEK 6/f.2/b.11’deki “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları” şeklindeki 2 işlenme türünün hiçbiri kapsamına tüm unsurlarıyla uymamakla birlikte bu iki türün bazı özelliklerinin karışımı olan bir derleme mahiyetinde olduğu, bu halde de davaya konu kitabın FSEK 6.maddesinde belirtilen işlenme türlerinin tahdidi olmaması dikkate alındığında işlenme eser özelliklerini bünyesinde barındırması nedeniyle işlenme eser sayılacağı ve FSEK’teki eser sahibine tanınan mali ve manevi hak himayesine mazhar olacağı, birleşen davadaki eser vasfı olmadığı yönündeki talebin takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla yerinde olmadığı, davacının davaya konu kitabın eser sahibi olduğu, davacı ile davalıya devri gerçekleştiren dava dışı … şirketi arasındaki devir sözleşmesinde … şirketine başkasına devir yetkisi verilmemiş olmakla davalıya yapılan hak devrinin takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla geçersiz olduğu, ancak bu halde devren iktisap geçersiz olsa dahi davacıya mali hakların dönmeyecek kanunun tabiriyle avdet etmeyeceği, böyle olunca da hukuken gerçekleşmeyen bir devre dayalı olarak mali hakkı kullanan davalıya karşı, mali hak kendi malvarlığından çıktığından davacı eser sahibinin mali hak tecavüzüne dayalı maddi tazminat talebinde bulunmayacağı, bu halde koşullarının bulunması şartı ile davacı eser sahibi yetkisi bulunmadığı halde sahip olduğu mali hakkı üçüncü kişiye devreden mali hak sahibine ve yetkisiz olduğunu bildiği halde bu hakkı devralan davalıya haksız fiil sorumluluğuna ilişkin olarak talepte bulunabileceği, dosyada mübrez davaya konu kitap ile davalının bastığı kitap incelendiğinde davalının davacının yazarı olduğu ve … yayınları tarafından basılan kitabın aynısını bastığı, bu doğrultuda TTK 18/3.maddesinde düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün de dikkate alınması ve davalının haksız fiil sorumluluğunun bulunup bulunmadığının Mahkemece değerlendirilmesinin gerekeceği, kök raporda hesaplanan 13.666,89 TL maddi tazminat tutarına alternatif olarak tarafların itirazları ve Kültür Bakanlığı’ndan gelen müzekkere cevabı kapsamında Mahkemece davalının haksız fiil sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılması halinde, izni alınmadan haksız fiile maruz kalan davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 21.812,00 TL olarak dikkate alınabileceği, bu tutara FSEK 68. madde hükümlerinin uygulanması halinde üç katı tutarın 65.436,00 TL’ye isabet ettiği, TBK 50 ve 51.maddeleri kapsamında Mahkemeye yardımcı olması maksadı ile hesaplanan bu tutarların Mahkemenin takdirinde olduğu, kök raporda 2.144,18 TL maddi tazminat tutarına alternatif olarak tarafların itirazları kapsamında 55.000 adet bandrol alınan aynı isimli diğer kitap için önceki bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere dava konusu kitapla ilgili davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 2.209,90 TL olarak dikkate alınabileceği, bu tutara FSEK 68. madde hükümlerinin uygulanması halinde üç katı tutarın 6.629,70 TL’ye isabet ettiği, TBK 50 ve 51. maddeler kapsamında Mahkemeye yardımcı olması maksadı ile hesaplanan bu tutarların Mahkemenin takdirinde olduğu, davaya konu uyuşmazlık değerlendirildiğinde dosyada mübrez davalı şirketçe basılan kitapta kitabın yazarı olarak … isminin belirtilmesinin davacı eser sahibinin manevi haklarından eser sahibi olarak belirtilme hakkını düzenleyen FSEK 15.maddesi hükmünün ihlali sayılabileceği ve takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının manevi tazminat talebinde bulunabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
ASIL DAVA: “…” isimli eserin hak sahibinin davacı … olduğunun tespiti, davacının mali ve manevi haklarının davalılar tarafından ihlal edildiğinin tespiti, ref’i, men’i, FSEK 68. maddesi uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin 3 katı ile FSEK 70. maddesi uyarınca fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL maddi tazminat, 1000 TL temin edilen kar ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline ilişkindir.
Davacı vekili 15.05.2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 161.028 TL olarak ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
BİRLEŞEN DAVA: “…” isimli kitabın, eser niteliğinde olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
FSEK hükümleri, mevzuat, bilirkişi kurulu kök/ek raporları ve bütün dosya kapsamından: FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün, eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
5846 sayılı kanunun 1/B maddesinde; sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri olduğu bilinmektedir.
Bilindiği üzere işlenme eserler; mevcut bir fikir ve sanat ürününden faydalanılarak meydana getirilen, fakat tamamıyla asıl eserden bağımsız olmayan, ancak işleyenin de hususiyetini taşıyan fikir ve sanat ürünleridir. İşlenme eserlerde var olan bir eser başka bir formata sokulmaktadır. İşlenme eser türleri FSEK 6.maddede sayma yöntemi ile düzenlenmiş olup, kanundaki bu sayım tahdidi olmayıp örnek kabilindendir. FSEK 6/f.1/b.7’ye göre; belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi işlenme eser sayılır. 4630 sayılı Kanunla FSEK’e eklenen 1/B-d maddesine göre ise; derleme eser, özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme düzenlemelerden oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu olan eser olarak tanımlanmıştır. Ancak her derlemede özgün esere bağlı bulunması şart değildi. Özgün esere bağlılık antolojilerde, fotoğraf albümlerinde, çeşitli bestecilerden seçmelerle oluşan uzun çalarlarda güçlü, ansiklopedilerde zayıf, veri tabanlarında ise hiç yoktur. Seçme ve toplama(derleme) eserler; değişik yaratıcıların seçilmiş eserlerini belirli bir amaç için ya da belirli bir plana göre tek bir yapıt içinde bir araya getirir ve böylece yeni bir eser yaratmış olur. Bu tür işlenme eserlerde, hususiyet taşıyan yaratma, eserin dış şeklinde bir değişme değil, fikir ürünlerinin belli bir açıdan, belli bir düzen altında birbirlerine bağlanmasıdır. Bir başka deyişle: Eserlerin seçilmesindeki kişisel zevk ve tercihleridir. Kanun koyucu, bu hükümle, münferit çalışmaların bir araya getirilmesindeki seçme ve tertibe esas teşkil eden yaratıcı faaliyete “işlenmelere” tanıdığı himayeyi bahşetmiştir. Bu nedenle seçme ve toplama(derleme) eser, bu eseri teşkil eden tek tek eserden bağımsız ve yeni bir eser olarak kabul edilir. Seçme ve toplama(derleme) eserler, bilimsel armağanlar, bilimsel dergiler, ansiklopediler, ilaç rehberleri, antolojiler, seçme fotoğraf ve tablo reprodüksiyonlarının toplandığı albümler, farklı bestecilere ait müziklerin toplandığı müzik albümleri, takvimler, musiki eseri seçme derlemeleri, yargı karalarının özetlenmesi ile yapılan içtihatlı, notlu yasa metinleri, mevzuat programları, belirli konulardaki tarifeleri bünyesinde toplayan kitaplar vs.dir. Ancak gelişigüzel , sadece şematik bağlar ve rutin bir faaliyet dahilinde bir araya getirilen eserler işlenme eser sayılmazlar. Bu nedenle FSEK 6/f.2/b.7’de belirtilen bir işlenme eserin varlığı için gerekli olan hususiyetin ölçüsünü geniş tutmamak gerekir. Seçme ve toplama(derleme) eserlerde eser sahibi, seçme ve tertibi yapan şahıstır. Seçme ve toplama(derleme) eser sahibinin hakkı ,seçilen ve toplanan münferit çalışmalar üzerinde değil, sadece “seçme ve toplama(derleme) eser” üzerindedir. Başka bir deyişle; seçme ve tertibe ilişkin himaye, seçilen ve tertiplenen münferit eserleri kapsamaz. Bu nedenle seçme ve toplama(derleme) eserlerde iştirak halinde eser sahipliği yoktur. Zira seçme ve toplama(derleme) eser tüm eseri teşkil eden tek tek eserlerden bağımsız bir eserdir. Seçme ve toplama(derleme) eser içinde yer alan çalışmaların sahipleri, ne kendi aralarında iştirak halinde eser sahibi durumundadırlar, ne de bunlarla seçme ve toplama eseri yaratan arasında böyle bir hukuki ilişki vardır.
Davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği “…” isimli kitapta; ….’ün sözlerinin konu konu kategorilere ayrılıp, sistematik bir şekilde derlendiği ancak FSEK 6/f2/b.7 maddesinde bahis konusu edilen işleme türünün tüm özelliklerini bünyesinde barındırmadığı görülmüştür. Zira seçme ve toplama eserler meydana getirilmede, seçme ve toplama eserin içerisinde yer alan unsurlar eser vasfını haiz olmalıdır, başka bir deyişle; eserler bir araya getirilerek seçme ve toplama eser meydana getirilebilir. Bununla birlikte FSEK 6. maddede sayılan işlenme eser örnekleri sınırlı olmayıp örnek mahiyettedir.
Dava konusu “…” isimli kitap: FSEK 6/f2/b.7. maddesinde yer alan seçme ve toplama eserler ile FSEK 6/f.2/b.11 maddesindeki “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları” şeklindeki iki işlenme türünün hiçbiri kapsamına tüm unsurlarıyla uymamakla birlikte, bu iki türün bazı özelliklerinin karışımı olan bir derleme mahiyetindedir. Dava konusu kitabın; FSEK 6. maddesinde belirtilen işlenme türlerinin tahdidi olmaması dikkate alındığında, işlenme eser özelliklerini bünyesinde barındırması nedeniyle işlenme eser olduğu kanaatine varılmıştır.
FSEK 11. maddesine göre: “Yayımlarmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fikradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” FSEK 12. maddesine göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11. maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır.”
“…” kitabının kapağında: Davacı …’ ın yazar olarak isminin belirtildiği, yine … ile davacının imzaladığı 01/12/2014 tarihli telif sözleşmesinde de davacının, davaya konu kitabın eser sahibi olduğu belirtilmekle , …’ ın FSEK 11.maddesindeki karine çerçevesinde davaya konu kitabın, eser sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı … ile davalıya devri gerçekleştiren dava dışı … arasındaki devir sözleşmesinde: … başkasına devir yetkisi verilmediğinden, davalıya yapılan hak devrinin geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak devren iktisap geçersiz olsa dahi davacıya mali hakların dönmeyeceği, kanunun tabiriyle avdet etmeyeceği, böyle olunca da hukuken gerçekleşmeyen bir devre dayalı olarak mali hakkı kullanan davalıya karşı, mali hak kendi malvarlığından çıktığından davacı eser sahibinin; mali hak tecavüzüne dayalı maddi tazminat talebinde bulunamayacağından FSEK 68 ve 70. maddelerine dayalı tazminat talep edilemeyecektir.
Davacı eser sahibinin, yetkisi bulunmadığı halde sahip olduğu mali hakkı üçüncü kişiye devreden mali hak sahibine ve yetkisiz olduğunu bildiği halde bu hakkı devralan davalıya haksız fiil sorumluluğuna dayalı talepte bulunabileceği, davalı … LTD. ŞTİ. tarafından; davacının yazarı olduğu ve … Yayınları tarafından basılan kitabın aynısının basıldığı görülmekle TTK’nın 18/3. maddesinde düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün ihlal edildiği ve davalı şirketin, haksız fiil sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı …LTD. ŞTİ.’ nin haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat ödemesi gerektiği, yapılan bilirkişi incelemelerinde; maddi tazminat miktarının tam olarak tespit edilemediğinden somut olayın özelliği ve B.K. 50 – 51. maddeleri dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; takdiren 20.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 16/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı …LTD. ŞTİ. tarafından basılan kitapta; kitabın yazarı olarak … isminin belirtilmesinin, “eser sahibi olarak belirtilme hakkını” düzenleyen FSEK 15. maddesi hükmünün ihlal edilmesi nedeniyle davacının manevi tazminat talep edebileceği, bu nedenle manevi tazminat talebinin kabulüne; 10.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 16/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada: “…” isimli kitabın, eser niteliğinde olmadığının tespitinin talep edildiği, ancak kitabın işlenme eser olduğu anlaşıldığından, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıkladığı üzere;
ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE
1-“…” isimli kitabın, eser sahibinin davacı … olduğunun tespitine,
2-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; B.K 50 ve 51 maddeleri uyarınca takdiren 20.000 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 16/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin kabulüne; 10.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 16/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Diğer taleplerin reddine,
5-2.921,01 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile fazla 871,71 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Tespit talebi yönünden; Avukatlik Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden; Avukatlik Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi tazminatın kısmen reddi nedeniyle; 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
10-Davacı tarafın yaptığı 222,01 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 2.699,00 TL ıslah harcı, olmak üzere toplam 2.956,01 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yapılan 410,40 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.410,40 TL yargılama giderinden; davanın kısmen kabul/kısmen reddi nedeniyle takdiren 3.205,20 TL’ nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
1-179,90TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 135,50 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Avukatlik Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
3- Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4- Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır