Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/94 E. 2023/453 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/59 Esas
KARAR NO : 2023/452

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2023
KARAR TARİHİ : 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 24/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle : “….Müvekkil şirket … A.Ş. ile davalı … arasında … nolu Kurumsal hat abonelik sözleşmesi akdedilmiştir. Davalı ile akdedilmiş olan bu sözleşme kapsamında düzenlenmiş olan Ağustos- Eylül- Ekim- Kasım 2021 dönemlerine ait 2.975,42 TL tutarlı faturalara ödeme yapılmamıştır. İşbu sebeple müvekkil şirket … A.Ş. Adına yıllık % 48 sözleşme faizi ile birlikte alacak davası açma zorunluluğu hasıl olmuştur. … A.Ş. adına açılacak olan alacak davasında Kurumsal Abonelik Sözleşmesi’nden doğan uyuşmazlığın söz konusu olması ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/a maddesi gereğince dava şartı yerine getirilerek arabuluculuk başvurusu yapılmıştır. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar arasında olumlu bir anlaşmaya varılamamıştır. Açıklanan nedenlerle alacağın tahsilinin sağlanabilmesi adına huzurdaki davanın ikamesi zorunluluğu doğmuştur. Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle haklı davamızın kabulü ile borçlunun kurumsal abonelik sözleşmesinden doğan borcunun ifasına karar verilmesini Sayın mahkemenizden vekaleten arz ve talep ederiz. Haklı davamızın kabulüne, asıl alacağın fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber ödenmesine, dava yargılama giderleri ve sair tüm masrafların borçlu davalıya yükletilmesine karar verilmesini….” talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi, tensip zaptı ve bilirkişi raporu usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davalı şirket yetkilisi veya vekili aracılığıyla cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır.
Dava; Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan alacağa ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Kanun’un 1. maddesinde bu kanunun amacı açıklanmış, 2. maddesinde ise, bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 3/k maddesine göre; tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Buna göre kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek ve sanatın icrası, üretim ve ticari faaliyetlerinde kullanma gibi amaçlarla bir mal veya hizmeti alanlar, tüketici sayılmaz.
6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
6502 sayılı Kanun’un amacı ve kapsamı ile 3. maddedeki tanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikli “evi için mutfak dolabı yaptırmak, boya ve badana yaptırmak, ticari olmayan aracını tamir ettirmek, apartmanda tadilat işlerinin yapımı vb.” şeklindeki dar kapsamlı ve olağan tüketimi konu alan eser sözleşmelerinin, 6502 sayılı Kanun’un 3/l maddesi kapsamında kaldığı ve buna ilişkin davalara Tüketici Mahkemeleri’nce bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme de konusu ve kapsamı itibariyle tipik bir tüketici işlemi niteliğindedir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle; davacı her ne kadar tacir olsa da taraflardan davalının tacir olmayıp site yönetimi olduğu, söz konusu uyuşmazlığın kanunda sayılan mutlak ticari davalar kapsamında olmadığı, somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin niteliği, konusu ve kapsamına göre yapılan işin tüketici işlemi olduğu anlaşıldığından davaya Tüketici Mahkemesince bakılması gerektiği anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, görev dava şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/10/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza