Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/62 E. 2023/269 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/62 Esas
KARAR NO : 2023/269

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/ 2023
KARAR TARİHİ : 26/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 25/01/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle : ” Müvekkil ile davalı karşı taraf, aralarında 28/10/2021 tarihinde … (…) sözleşmelerini imzalamıştır. Sözleşme gereği Öğrenci gruplarının 22/01/2022-04/02/2022 tarihleri arasında davalıya ait … ili … ilçe … mevkiinde …’DE konaklaması yönünde yapılan, imzalanan Sözleşmeye(…)istinaden müvekkil banka ödeme belgelerine istinaden öğrenci konaklama, öğrenci kampı ödemelerini davalı tarafa yapmıştır. Davalı taraf müvekkil tarafından yapılan ödemelerden sonra haksız olarak hizmeti yerine getirmediği gibi aşırı ifa güçlüğü ve bazı sebeplerle sözleşmenin uyarlanmasını ve feshini içeren ihtar keşide etmiş olup işbu ihtara karşılık olarak İhtarname ile cevap verilmiştir. Karşılıklı imzalanan sözleşmelere göre yapılan ticari ilişki sonucu yapılan anlaşma ve öğrenci gurpları konaklama … uyarınca öğrenci konaklama bedelleri ile ilgili olarak taraflar arasında varılan mutabakat sonucu müvekkil edimlerini ifa ederek ticari ilişki sonucu işlemler gerçekleşmiştir. Davalı taraf imzalanan sözleşme kaynaklı edimlerini yerine getirmeyerek hizmeti vermediği gibi iade ödemesini haksız ve kötüniyetli olarak yapmamış sebepsiz zenginleşmiştir. Müvekkilin ticari ilişki sonucu yapılan anlaşma ve ödemelere istinaden bakiye 300.000,00 TL asıl alacağı bulunmaktadır Müvekkil işbu davaya konu ticari ilişki ve sözleşme gereği edimlerini eksiksiz yerine getirmiştir. Karşı taraf sözleşme ve yapılan ödemelere göre edimlerini yerine getirmediği gibi basiretli tacir gibi davranmayarak vermediği hizmetin iade ödemelerini yapmamıştır. davamızın kabulü ile kötü niyetli olarak takibe itiraz eden davalının … 27.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyaya yaptığı itirazının asıl alacak yönünden iptali ve takibin devamı ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine, borçlunun İİK.m.67 gereği yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda olması, tacir olması, alacağın likit ve belli olması nedeniyle haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek takibin durmasına neden olan davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, HMK.m.323 uyarınca vekaletname düzenlenmesine ilişkin giderler, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 23/02/2023 tarihli cevap dilekçesin özetle; “…Davacı, öğrenci kampı iadesi … ve noter ihtarnamesine istinaden asıl alacak olarak 300.000,00 TL asıl alacağı olduğunu iddia etmektedir. Taraflar arasında 28/10/2021 tarihli … vardır. Bu kontrat gereğince davacı 22/01/2022 ile 04/02/2022 tarihleri arasında minimum 10.000 geceleme garanti etmiştir. Double odada günlük kişi 300,00 TL tek kişilik oda 450,00 TL üç kişilik oda 840,00 TL’dir. Sözleşmenin ödeme planı başlıklı 3. Maddesinde acente 30/11/2021 tarihinde 100.000 TL, 24/12/2021 tarihinde 250.000 14/01/2022 tarihinde 750.000 TL, 21/01/2022 tarihinde de 600.000,00 TL ödeme yapacaktır. Bakiye kalan rakam ise 26/01/2022 tarihinde ödenecektir. Müvekkilim şirket ile davacı tarafından yapılan sözleşmenin 3. Maddesi gereğince davacı 24.12.2021 tarihinde yapması gereken 250.000,00 TL nakit ödemeyi yapmamıştır. Davacıya … 26. Noterliği … tarih … Yevmiye No’lu ihtarnamesinde TBK 138. Maddesi gereğince ifa güçlüğü ihtar edilmiş davacıya Double odada günlük kişi 300,00 TL yerine 475,00 TL, tek kişilik oda 450,00 TL yerine 715,00 TL, üç kişilik oda 840,00 TL yerine 1335,00 TL olması aksi takdirde aşırı ifa güçlüğü nedeniyle yerine getirilemeyeceği ihtar edilimiştir. Davacı vekili vasıtasıyla çektiği ihtarnamede 138. Maddenin şartlarının mevcut olmadığını belirtmiştir. Ancak ihtarla sözleşmeyi devam ettirme isteğinde bulunmasına rağmen yerine getirmesi gereken edimlerini yerine getirmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme planı başlıklı 3. maddesinde “ödemeleri belirtilen tarihte yapılmaması durumunda otel grubu açıklama belirtmeksizin ve koşulsuz iptal hakkına sahiptir hükmü gereğince ve yine aynı maddenin ödeme şartlarına uyulmaması nedeniyle ve 10.000 geceleme (günde 700 kişi konaklatma) garantisini gerçekleştirememesi ve belirtilen ödeme planına uymaması maddesi gereğince sözleşme uygulanamamıştır. Müvekkilim şirket de bu şekilde zarara uğramıştır. Davacının hiçbir alacağı yoktur. Ayrıca sözleşmede, sözleşmenin bozulması halinde ödenen bedellerin iade edileceğine dair de bir hüküm yoktur. Yine sözleşmenin 3. Maddesinde yer alan hüküm gereğince davacının zamanında ödeme yapmaması sonucunda müvekkil şirketimiz sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiştir. Davacı sözleşmeye aykırı davranmış ve zamanında ödeme yapmamıştır. Müvekkil şirketimizin hiçbir şekilde alacağına ve bu alacaktan doğan sorumlulukla ilişkisi yoktur. Müvekkil şirketimizin asıl alacağa, asıl alacaktan doğan sorumlulukla bir ilgisi yoktur tüm bu nedenlerden dolayı davacı tarafından icra inkar tazminatı talebinin reddine, 300.000,00 TL asıl alacağa ilişkin açılan davanın reddine, … 27.İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyaya yaptığı itirazının asıl alacak yönünden iptali ve takibin devamı talebinin reddine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini …” talep etmiştir.
Dava; İİK 67. Madde uyarınca itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne, … Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak davacının tacir olup olmadığı hususu sorulmuş; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazıda davacının gerçek kişi tacir olmadığı belirtilmiş; … Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gelen cevabi yazıda davalının esnaf kaydının bulunmadığı belirtilmiş; … Vergi Dairesi’nce ise davalının gelir vergisi beyannamesinde işletme hesabı olduğu bildirilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde Kalekapı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısında davacının işletme hesabına göre defter tuttuğunun belirtildiği ve davacının son gelen bilançolarındaki gelirlerinin VUK 177/1. Maddesinde bildirilen sınırı aşmadığ davacının tacir olmaması nedeni ile tacirler arasında bir dava niteliğinde olmayan, münhasıran ticari davalardan da bulunmayan ve genel hükümlere dayalı olarak açılan işbu davanın ticari bir dava sayılamayacağı gözetilerek mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli bulunduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, görev dava şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/04/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza