Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/451 Esas
KARAR NO : 2023/675
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/ 2023
KARAR TARİHİ : 20/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 11/07/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle : “….Davalı … tarafından sigortalanmış olan … Şirketi’ne ait … plakalı araç ile müvekkile ait … plakalı araç arasında 05.04.2022 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Mevcut kazada davalıya sigortalı araç sürücüsü kazanın oluşumunda %100 kusurludur. …plakalı aracın yine kasko sigortacısı …nden bu poliçede İhtiyari mali mesuliyet teminatının olduğu görülmüştür. Müvekkile ait … plakalı araçta davaya konu kaza sebebiyle meydana gelen hasar miktarı Bağımsız Eksper … tarafından KDV dahil 117.054,36-TL olarak tespit edilmiştir. Müvekkilin aracında oluşan hasar bedelinin tarafımıza ödenmesi ve değer kaybının da hesaplanarak tarafımıza ödenmesi amacıyla 20.04.2022 tarihinde … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan Allianz Sigorta Anonim Şirketi’ne başvurulmuştur. İşbu başvuru neticesinde … Sigorta A.Ş tarafından, tarafımıza 37,432,64-TL hasar onarım bedeli ödemesi yapılmıştır. Ancak yapılan bu ödeme müvekkilin aracında meydana gelen zararı karşılamadığından kaza sebebiyle müvekkile ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybının ödenmesi amacıyla … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan … Sigorta Anonim Şirketi’ne karşı 13.05.2022 tarihinde fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak toplam 9.1851,00-TL hasar onarım bedeli ve değer kaybı bedelinin tespiti ve tahsili için Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine…Esas Sayılı dosya başvurulmuştur. İşbu başvuru kapsamında müvekkile ait araçta oluşan hasar onarım bedeli ve değer kaybı bedelinin tespiti amacıyla dosya bilirkişiye tevdii edilmiş ve bilirkişi tarafından araçta oluşan hasar onarım bedeli kdv dahil 113.972,75-TL olacağı, değer kaybi bedelinin ise 15.000,tl olduğu tespit edilmiştir. Tarafımıza gönderilen rapor sonrasında talebimiz sigora şirketinin poliçe limiti dahilinde 13.797,90-TL’ye ıslah edilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun … tarihli ve … K, Sayılı kararı ile; “Başvurunun kabulü ile 12.557,36 TL hasar bedeli, 10,00 TL değer kaybı ve 1.170,54 TL eksper ücreti olmak üzere toplam 13.737,90 TL’nin 04.05.2022 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … tarafından alınarak başvuran tarafa verilmesine,” şeklinde karar vermiştir. Ancak, bilirkişi raporu doğrultusunda, ZMMS poliçe limitleri dışında kalan bakiye 63.982,75 TL hasar onarım bedeli ile 14.990,00-TL değer kaybı bedelinin davalı araç sahibinin kasko sigortacısı olan … Sigorta A.Ş.’nin ihtiyari mali mesuliyet teminatından tahsili gerekmektedir. Uyuşmazlığa konu hasar onarım bedeli alacağı için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00-TL hasar onarım bedeli alacağı talebinde bulunuyoruz. yargıtay içtihatları uyarınca hesaplanacak söz konusu değer kaybı alacağı için fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL değer kaybı bedeli talebinde bulunuyoruz. Açıklanan sebeplerle muhatap sigorta şirketine 07.10.2022 tarihinde bakiye hasar bedeli ve değer kaybı bedelini ödenmesi için yazılı başvuru yapılmış ve yasal süre içerisinde cevap vermesi ya da ihtarnamede belirtilen hesap numarasına yatırması, aksi halde her türlü yasal yollara başvurulacağı bildirilmiş olmasına rağmen, davalı kendisine gönderilen ihtarnameye rağmen bakiye hasar onarım bedeli ve değer kaybı bedelini ödememiştir. Uyuşmazlık kapsamında arabuluculuk sürecine başvurulmuş ancak süreç anlaşamama olarak sonuçlarmıştır. Arz ve izah edilen sebeplerle fazlaya dair haklarımız saklı tutularak; Dava konusu kaza nedeniyle … plakalı araçta oluşan Bakiye basar onarım alacağımızın fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00-TL’sinin ve yine fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla değer kaybı bedelinin şimdilik 10.000,00-TL’sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı Üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, Delil listemizde belirttiğimiz ve celbini talep ettiğimiz delillerin usul ekonomisi de gözetilerek, tensiben celbine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 17/08/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “….Dava görevsiz mahkemede açılmıştır. Bu kapsamda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılması mümkün değildir. İşbu dava hasar onarım bedeli ve değer kaybının tazminine ilişkin bir davadır. Araçta oluşan hasar ve değer kaybı bedeli belirlenebilir bir bedeldir. Nitekim davacı … tahkim komisyonu nezdinde bilirkşi raporu almış, buna rağmen işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Bu sebeple davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında HMK107. Madde uyarınca hukuki yarar yoktur. HMK 107. Madde açıkça talep konusunun belirli veya belirlenebilir olmasının belirsiz alacak davası açmaya engel teşkil edeceğini düzenlemiştir. Dava konusu talep muaccel olmamıştır. Henüz muaccel olmayan bir borç için işbu davanın ikame edilmesi hukuka aykırı olup davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Zira belgelerin eksik teslim edilmesinin hukuki sonucu müvekkil şirket açısından muacceliyet süresinin başlamamasıdır. Davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil şirketin hak kaybına uğramaması açısından esasa dair beyanlarımız: kabul anlamına gelmemekle birlikte, poliçe tanzim tarihi olan 29.09.2021 tarihi göz önünde bulundurulduğunda değer kaybı hesaplamasında genel şartlar göz önünde bulundurularak hesaplama yapılmalıdır. Kabul anlamına gelmemek üzere bilirkişi hesaplamasının zmms genel şartlar değer kaybı hesaplama formülü dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil şirketin sorumluluğu yalnızca poliçe limiti ile sınırlıdır. Müvekkil şirketten poliçe limitini aşan veya sigortalısının kusuru ile paralel olmayan bir bedel istenemez. Müvekkil şirket sigortalısının kusuru oranında gerçek hasar bedelini ödeyerek borcunu ifa etmiş sayılır. Sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu kadar riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp ödeme yapılması gerekmektedir. Müvekkil şirket, sigortalının mali mesuliyet sigortasından kaynaklanan sorumluluğundan sigortalının kusuru oranında sorumludur. kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının kaza tarihinden itibaren faiz işletme talebi hukuka aykırıdır. tarafımıza ikame edilen haksız ve mesnetsiz davayı kabul etmemek kaydıyla müvekkil şirketin faiz sorumluluğu sınırlıdır. kabul anlamına gelmemek üzere; talep edilen hasar vedeğer kaybı bedelinin davacı tarafından ispatlanması gerekmekte olup davacının talebi fahiştir. aleyhe hüküm kurulması halinde parça ve işçilik iskontosu uygulanmalı bu oran da en az yüzde otuz olmalıdır. müvekkil şirketin KDV’den sorumluluğu bulunmamaktadır. Müvekkil şirketin KDV ödemesinden sorumluluğu bulunmamaktadır. KDV dahil şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırılık teşkil edecektir. Yukarıda arz ve izah edildiği üzere davacı taraf, müvekkil şirketin üzerine düşen tüm mali sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen işbu davayı ikame ederken kötüniyetlidir. Davacının amacı haksız kazanç sağlamak ve müvekkili zarara uğratmaktır. Müvekkil şirket hukuki sorumluluğunu ifa etmiştir. Bu kapsamda davanın reddedilmesini talep ederiz. Arz edilen nedenlerle ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile; Sayın Mahkeme nezdinde açılmış olan davanın öncelikle görevsizlik itirazımızın kabul edilerek görevli mahkemeye gönderilmesine, yine sayın mahkeme aksi kanaatte ise usule yönelik cevaplarımız dikkate alınarak usulden reddine, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise esasa yönelik cevaplarımız dikkate alınarak esastan reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini….” talep etmiştir.
Dava ; haksız fiilden kaynaklı olarak kaynaklı olarak tazminat talebine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde davacıya ait aracın hususi araç olduğu, davalının ise ZMMS değil ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olduğu; eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı; genel hükümlere dayalı olarak açıldığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli bulunduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, görev dava şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/12/2023
Katip …
E-imza
Hakim …
E-imza