Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/41 E. 2023/564 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/41 Esas
KARAR NO : 2023/564

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2023
KARAR TARİHİ : 14/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı taraf ile müvekkil arasında ürün satışı ve hizmeti için 14.12.2018 tarihinde anlaşmış olmakla müvekkil basiretli tacir olarak tüm edimlerini yerine getirerek davalı tarafa sipariş etmiş olduğu ürünleri eksiksiz ve tam olarak nakliye masrafı ile birlikte göndermiştir. Ancak davalı tarafı bu satışa ilişkin herhangi bir ödeme gerçekleştirmemiştir. Davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine müvekkil tarafından davalı aleyhine 23.01.2019 tarihinde cari faturadan kaynaklı olarak 160.944,92 TL borç bakiyesi üzerinden … 32. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Başlatılan icra takibi neticesinde borçlu tarafa ödeme emri tebliğ edilmiştir. İşbu ödeme emrinin tebliğine binaen davalı tarafından yasal süre içerisinde borca itiraz ederek icra takibini durdurmuştur. Borçlu tarafından yapılan bu itiraz yerinde olmadığı gibi tamamen alacaklının alacağına kavuşmasını engellemeye çalışmaktadır.davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak yapmış olduğu itiraz neticesinden öncelikle; davamızın itirazın iptali ve takibin devamına karar verilerek davamızın kabulüne davalı/borçlunun alacaklıdan mal kaçırma ihtimali yüksek olmasından dolayı ihtiyati haciz kararı verilmesine-haksız ve hukuka aykırı olarak yapmış olduğu itiraz neticesinden alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine – yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket, tebligat tarihi itibariyle ve halen kesintisiz olarak … adresinde faaliyettedir. Bu sebeple Tebligat Kanunu 35.madde hükmü ile yapılmış olan tebligat usule uygun değildir. Nitekim müvekkilin davadan ve bilirkişi raporundan haberdar olmamasına sebebiyet vermiştir. Muttali olduğumuz tarih itibariyle davaya ve bilirkişi raporuna mukabil cevap vermek ve beyanda bulunmak zorunlu olmuştur. Dava haksız ve mesnetsizdir. Müvekkil şirketin davacı şirket ile herhangi bir alışverişi veya ticari ilişkisi olmamıştır. Davacı tarafın iddia ettiği ürünler/mallar tarafımıza teslim edilmemiştir. Zaten davacı tarafça dosyaya sunulan fatura ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde üzerinde müvekkil şirket yetkilisi veya sigortalı çalışanı imzasına yapılmış bir teslimat ibaresi ve imza bulunmadığı görülmektedir.
defter ve kayıtlarımız incelenmemiş olmakla, sadece davacı tarafın defter ve kayıtları incelenmiştir. Müvekkil şirkete defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi için herhangi bir davetiye/tebligat gönderilmemiştir. Tüm dosya safahati müvekkil şirketin yokluğunda ve bilgisi dışında gerçekleşmiştir.
Müvekkil şirketin 2018 ve 2019 yıllarına ait BA formları dosyaya celp edilmiş olmakla, boş oldukları, bu yıllara ait 5.000,00.TL yi aşan mal veya hizmet satın alınması ile ilgili herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, müvekkil şirkete ait 2018 BS formunun boş olduğu ve 2019 yılına ait BS formunda ise sadece bir adet firmaya yıl içinde 5.000,00.TL yi aşan mal veya hizmet satışı yapıldığı, davacı firma ile herhangi bir ticari alışverişimiz olmadığı anlaşılmaktadır…” savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; fatura ve cari hesaptan kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67. madde uyarınca iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce … 32.İcra Dairesi’nin …takip sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklısı … tarafından, borçlu … aleyhine 160.944,92TL cari çalışmadan kaynaklı alacak, 1.547,72TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 162.492,64TL’nin icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 oranında faiz işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK.m.67 hükmü uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişiden alınan 13/10/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı … Şti. Tarafından incelemeye sunulan 2018 yılına alt ücari defterlerin TTK. İlgili hükümleri yönünden, usulüne uygun tutulmuş olduğu görülmüştür. Davalı taraf incelemeye gelmemiş ve sonrasında yapılan görüşmelere rağmen inceleme için herhangi bir belge de sunmamıştır. Davacı yanın incelenen Ticari defterlerine ve cari hesap ekstresine göre 31.12.2018 – tarihinde davalı taraftan 160.944,92.-TL alacaklı olduğu, tarafların icra inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerin sayın mahkemeye ait olduğu…” rapor edilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “DİĞER TARAFIN TİCARİ DEFTERLERİNİ İBRAZ ETMEMESİ” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “…Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.” demiştir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen ilam ve özellikle gerekçesi ile HMK 220/3.maddesi hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı anlaşılmakla; davacı şirketin ticari defterlerinin TTK 69 ve 213 sayılı Kanunun 216. md gereğince açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun şekilde tutulduklarından TTK 85. ve HMK 222. maddesi gereğince sahibi olan davacı lehine delil niteliğine haiz olabileceği kanaati oluşmuş ve Mahkememizce davacının usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtlara itibar edilerek, aralarındaki ticari alışveriş nedeniyle takip tarihi itibariyle davalıdan 160.944,92 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davacı taraf davalıya takip öncesi temerrüte düşürdüğünü ispat etmediğinden icra takibinde talep edilen faiz alacağının reddine takibin aynı şartlarla devamına, itiraz haksız ve alacak likit olduğundan davacı lehine hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne, davalının … 32. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile 160.944,92TL olarak takibin takip talebindeki şartlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağın %20’si olan 32.188,98TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.994,14TL harçtan peşin alınan 1.962,51TL’nin ve davacı tarafça icra dosyasına yatırılan 812,46TL harçların toplamı olan 2.774,97TL’nin mahsup edilerek bakiye 8.219,20TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin m.26 hükmüne göre Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red durumuna göre 29,70TL’sinden davacı tarafın, 3.090,30TL’sinden davalı tarafın sorumlu olması kaydı ile tahsili ve hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 2.774,97TL peşin harç, 179,90TL başvuru harcı gideri toplamı olan 2.954,87TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden davanın kısmen kabul edilen 160.944,92TL üzerinden hesaplanan yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 25.751,19TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden davanın kısmen red edilen 1.547,70TL üzerinden hesaplanan yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 1.547,70TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 272,30TL tebligat, posta gideri ile 2.000,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.272,30TL yargılama giderinden kabul ve red durumuna göre 2.250,70TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 14/11/2023

Katip

¸e-imza

Hakim

¸e-imza