Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/39 E. 2023/123 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/39 Esas
KARAR NO : 2023/123

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/04/2015
KARAR TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle :
“… davacı müvekkilinin, …’ a yatırmak istediği mevduatı için, … yetkili ve sorumluları davalılar tarafından, …’ ta … şirketi kurulduğunu, parasının …’ ın bu şirketine yatırıldığında daha fazla faiz alabileceğini, vergiden muaf olacağı yolunda aldatılarak, parasının offshore denilen bu şirkete yatırmasının temin edildiğini, … bünyesinde kurulmuş olduğunu zanneden müvekkilinin …’ de parasını iade almak üzere yapmış olduğu icra başvurusunda alacağını alamadığını, Lefkoşe Kaza Mahkemesi’ nde açmış olduğu davada … Ltd Şti’ nin gerçekte bir tabela şirketi olduğu ve bu tabela şirketinin…’ ta menkul ve gayrimenkul malının bulunmadığının tespit edildiğini ve kendisine alacağını tespit eden bir mahkeme kararı verildiğini, nitekim; fasıl 109 24 Nisan 1936 tarihli kanuna göre yabancı şirketlerin…’ ta mal edinemeyeceklerini, …’ da…’ ta mal edinmediğini, Bankacılık yasasına göre, banka ile mudi arasındaki ilişkinin bir vekalet ilişkisi olduğunu, vekil müvekkili aleyhine ve zararına hiçbir eylem ve işlemde bulunamayacağını, hileli hal ve hareketlerde bulunarak müvekkilini hataya düşüremeyeceğini, muvazaalı iş ve işlemler yapamayacağını, görevini müvekkili lehine iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun olarak ifa etmek zorunda olduğunu, MK 50 . maddede ise ” Tüzel kişinin iradesinin organları vasıtası ile açıklandığını ve organlar vasıtası ile tüzel kişiliğin hukuki işlemleri ve her türlü fiilleri ile tüzel kişiliği borç altına sokar ” denildiğini, BK 55. madde, BK. 100. madde , …ve diğer banka yetkili şahısları, banka adına ve bankayı temsilen yapılan iş ve işlemlerden dolayı … A.Ş. ile birlikte sahip ve yöneticileri de müvekkiline karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, Hukuki bir sorumluluk dışında TCK hükümlerine göre dolandırıcılığın kamu suçunu oluşturan bu eşlemin … Sahip ve yetkililerinin yargılanmasına sebep olduğunu ve … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin … E -… K sayısı ile davanın neticelendiğini, bu kararın … ve … sayfasında … bankacılığının bir dolandırıcılık olduğunun kabul edildiğini ve 765 sayılı TCK’ nun 102/4 ve 104/2 maddelerinden oluşan hükmün zaman aşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verildiğini, Ayırca işbu davanın … adına hareket etme yetkisine sahip bulunan …’ ye ihbar edilmesinin yasal bir gereklilik olduğunu beyanla; Fazlaya dair haklır saklı kalmak kaydı ile asıl alacakları olan 12.165,00 TL’ nin 22/10/1999 tarihinden itibaren, ödeme tarihine % 80 faiz oranı ile değerlendirilerek ödenmesi, … Kaza Mahkemesi’ nde yapılan 1.053,00 TL lik masrafın 15.03.2010 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar % 14 faiz ile % 16 KDV ödenmesi hususlarına ve dava masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davaya sebebiyet veren davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini…”dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Bank A.Ş ve ihbar olunan … vekili … imzalı cevap dilekçesinde özetle; “… davacı tarafından işbu davaya konu tutarın ödenmesi talebiyle daha önce … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … E sayılı dosyasıyla müvekkil banka aleyhine dava açıldığını, işbu davanın açıldığı tarih itibariyle, anılan davanın derdest olduğunu halen kesinleşmediğini, bu nedenle, davanın öncelikle derdestlik yönünden reddi gerektiğini, müvekkil banka ile … Ltd’ nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkil bankaya husumet yöneltilmesinin, usule aykırı olduğunu, davanın öncelikle husumet yönünden reddini talep ettiklerini, davanın zamanında açılmamış ve dava süresinin de sona ermiş olduğunu, bu nedenle zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, BK 31 maddesi düzenlemesi gereği, hata veya hilenin anlaşıldığı tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde dava açılması gerektiğini, somut olayda davacının dava dilekçesindeki beyanlarından olayı Bankanın Fona devrolunduğu tarihte öğrendiğinin anlaşılmakta olduğunu, bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, Esasa ilişkin olarak; davacının serbet iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş olup müvekkil banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olmadığını, … A.Ş. ile … Ltt’ nin ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu … Ltd … A.Ş.’ nin iştiraki olmadığı gibi, aralarında hiçbir organik bağ da bulunmadığını, davacının, parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken, kendisinden beklenen bu özeni göstermemiş olmasından ya da riske girmesinden müvekkil bankanın sorumlu tutulamayacağını, müvekkil bankanın … Limited nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, müvekkil bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, dava konusu işlemlerin tarihinde … bankaların bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigortası kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, bu durumun beraberinde bir takım sonuçlar doğurduğunu, müvekkil banka ve bankaların bankacılık işlemlerini yerine getirirken özen borcunun sınırsız olduğunun söylenemeyeceğini, faize olarak ise … … ‘ un … Merkez Şube nezdinde bulunan hesapları aracılığıyla … hesaplara gönderilen mevduattan, ayrı bir tüzel kişilik olan …’ ın sorumlu tutulamayacağı ve söz konusu işlemlerle ilgili olarak … ‘ un hakim ortak ve yöneticilerinin sorumluluğunun aranarak mudilerin taleplerini doğrudan … bankanın kendisine iletmesi gerektiğinin açık olduğunu, ayrıca … banka nezdinde bulunan mevduatların fon tarafından sigorta edilen mevduat kapsamına girmediğinden ve bu mevduatlar üzerinden fona sigorta primi ödenmediğinden, bu tutarların ödenmesinden fonun sorumluluğu olmadığını beyanla; fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle derderstlik ve diğer usuli itirazları çerçevesinde davanın usulden reddine, aksi halde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…”talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle;
“…davanın asıl muhatap olan …’ ye tevcih edilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ileride müekkil kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya, davalı yan yanında fer’ i müdahil olarak katılmalarına ve usul ve yasaya aykırı işbu davanın reddine karar verilmesini…”talep etmiştir.
GEREKÇE:
22/12/2022 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/370 esas 2022/1786 karar sayılı özetle şöyledir;
“…Dava, dava dışı … Ltd. … hesabına aktarılan mevduatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı ve feri müdahil … vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararından sonra ve istinaf yargılaması sürecinde, bu tür alacaklar bakımından zamanaşımının hangi tarihten itibaren işleyeceği konusunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2021/7 E- 2022/2 K sayılı, 22.04.2022 tarihli içtihadı birleştirme kararı (İBK) çıkmıştır. Anılan İBK, Resmî Gazete’nin 08.10.2022 tarihli, 31977 sayılı nüshasında yayınlanmıştır.
Anılan İBK uyarınca, mudilerin … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları alacak davalarında zamanaşımının başlangıcının tespitinde … hesabına aktarma tarihinin esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay Kanunu’nun 45. maddesinin beşince fıkrası uyarınca, içtihadı birleştirme kararları, benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar. İçtihadı birleştirme kararları, uyuşmazlık hakkında uygulanacak kanun maddelerinin yorumuna ilişkin olduğundan, İBK çıkmadan önce açılmış ve halen derdest olan davalara da uygulanır. Dava istinaf derecesinde derdest iken anılan İBK çıktığından, bu kararın eldeki davaya da uygulanması gerekir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde zamanaşımına yönelik savunmasını tekrarlamıştır. Bu nedenle, dosyadaki delillerin zamanaşımı bakımından İBK çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmenin doğrudan istinaf aşamasında yapılması, iki dereceli yargılama sistemiyle uyuşmayacağı gibi, istinaf kararının kesin olması halinde tarafların kanun yoluna başvuru haklarına da olumsuz etki edebilir. Bu bakımdan, ilk derece yargılamasında zamanaşamı definin, dosyadaki deliller ışığında yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına karar verilmiştir…”
Somut dava kapsamında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2021/7 E- 2022/2 K sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2020/370 Esas, 2022/1786 Karar sayılı ilamlarından ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 180,70-TL harçtan düşümü ile bakiye 0,80-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Davacı vekilinin, Davalı … vekili ve İhbar olunun … vekili yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda miktar itibarıyla kesin olarak karar verildi.21/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır