Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/247 E. 2023/586 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/247 Esas
KARAR NO : 2023/586

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/ 2023
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 07/04/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle :”….Davalı/ borçlu … Ltd. Şti. ile müvekkil arasındaki satış sözleşmesine dayalı 111.578,00 TL alacağa istinaden … 20. İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı dosyasından başlatılan takibe haksız itiraz edilmesi üzerine takip durdurulmuştur. Davalı taraf ile müvekkilimiz arasında ticari ilişki bulunmakta olup bu ilişkiye istinaden taraflarca 19/03/2020 yürürlülük tarihli sözleşme düzenlenmiş, işbu sözleşme gereği müvekkil davalıdan kaba talaş makinası almak adına öncelikle 23/03/2017 tarihinde sözleşmede belirtilen banka hesabına açıklama kısmına “…” yazmak suretiyle 25.000,00 TLlik bir ön ödeme yapmıştır. Müvekkil tarafından yapılan bu ön ödeme sonrasında 22/05/2020 tarihinde açıklama kısmına “…” yazılarak 10.000,00 TL daha gönderilmişse de; davalı yan tarafından ne makinanın teslimi gerçekleştirilmiş ne de ödenen bu miktarlar müvekkile geri iade edilmiştir. Bu doğrultuda müvekkil ile davalı yan arasında akdedilen sözleşmenin 8. Maddesine göre davalı yan müvekkilin ödediği toplam 35.000,00 TL’ye ek olarak 65.000,00 TL cezai şart ödemesi yapmak durumunda kalmıştır zira madde hükmüne göre … belirtilen teslim tarihlerine uymadığı koşulda, gecikilen iş günü başına geciken iş bedeli kdv hariç tutar üzerinden %0,8 (binde sekiz) indirim uygulayacak ya da ödeyecektir. Yapılan bu ödemelere ve gerek müvekkilin, davalı firmadan çözüm noktasında yardım alamaması, gerekse kaba talaş makinasının teslim edilmemesinden dolayı takip başlatılmıştır. Davalı tarafa, yukarıda bahsi geçen sözleşmede yazılı hizmetler müvekkil tarafından tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmiş olmasına rağmen davalı hizmet ilişkisinden kaynaklanan borcunu müvekkile süresinde ödememiştir. Davalı şirket müvekkile herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürmüştür. Davalı şirket alım satım sözleşmesine istinaden müvekkile herhangi bir ödeme yapmadığı gibi satış sözleşmesine konu makinayı teslim etmemiştir. Davalı borçlu, müvekkilin 111.578,00 TL alacağını ödememekle birlikte borca da kötü niyetli olarak itiraz ederek müvekkili bir kez daha mağdur etmiştir. Davalı borçlu, müvekkile ödeme yapmadığı halde takibe borcu olmadığı yönünde itiraz ederek kötü niyetli olarak takibi durdurmuştur. Davalının itirazı müvekkilin haklı ve meşru alacağını geciktirmeye yöneliktir. Borçlu, takibe konu borcunu hiçbir şekilde ödememiş, alacaklı müvekkilin meşru ve mevcut alacağını inkar için takibe itiraz etmiştir. İcra takibine konu alacak likit alacaktır. Davalı haksız ve kötü niyetli olarak alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik itirazda bulunmuş olduğundan davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Müvekkilin davalı yandan olan alacağı sabittir. Bu duruma rağmen ödeme yapılmayarak mağdur edilen müvekkil alacağın tahsili amacıyla başlatılmış olan takibe davalı/ borçlu tarafından kötü niyetle itiraz edilerek daha fazla mağdur edilmiştir. Müvekkilin mağduriyetini gidermek ve daha fazla mağdur olmasına sebebiyet vermemek adına işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur. Davalının … 20. İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesine, Davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini …” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 02/05/2023 cevap dilekçesinde özetle; “….Davacı taraf … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasıyla müvekkilime karşı ilamsız icra takibi başlatmıştır. Davacı taraf icra takibinin dayanağı belge olarak ise satış sözleşmesini ve … Bankasına ait 2 adet dekontu göstermiştir. Davacı tarafından açılmış olan bu icra takibinde borçlunun yanlış bildirilmesi ve icra takibine konu borcun da doğmamış olması sebebiyle müvekkilin itirazının kabulü gerekmektedir. İşbu sebeple davacı tarafından açılmış olan itirazın iptali davasının reddi gerekmektedir. İlk olarak davacı tarafın takip dayanağı belge olarak sunmuş olduğu dekontta … isimli şahsa ödeme yaptığı belirtilmektedir. … isimli şahsın borcundan müvekkil sorumlu tutulamayacağı için davacı tarafın …’e ait ödeme dekontuna dayalı icra takibini de …’e açması gerekmektedir. İşbu sebeple müvekkilimin borcu olmadığı açık ve nettir. Davacı tarafın takip dayanağı belge olan dekontta ödeme yaptığı şahıs ile müvekkilin ortaklığı bulunmamaktadır. Her ne kadar sözleşmenin borçlusu müvekkil olmasa da davacı tarafın yapmış olduğu ödeme müvekkil yerine …’e olduğu gerekçesiyle eksik ödeme meydana gelmektedir. Bu eksik ödeme sebebiyle de sözleşme hükümleri … tarafından yerine getirilmemiş olmakla birlikte müvekkilin de sözleşmeden doğan bir borcu bulunmamaktadır. Her ne kadar müvekkil şirket ile bir bağlantısı olmayan sözleşme de olsa yukarıda açıklandığı üzere sözleşme bedelinin tamamı müvekkil şirkete ödenmeyerek sözleşme hükümleri …tarafından yerine getirilmemiştir. İşbu sebeple davacı tarafça açılmış olan icra takibindeki takip dayanağı sözleşmedeki cezai şart uygulanması söz konusu değildir. Davacı ile …, telefon görüşmesi ile müşteri-tedarikçi ilişkisinde bir anlaşma yapmışlardır. Satış sözleşmesi düzenlenirken ise sözleşme zamanı eskiden ortağı olduğu Balıkesirde bulunan … Makina şirketinin satıcı pozisyonundayken müvekkil şirket üzerinden bir satış sözleşmesi düzenlenmiştir. Müvekkil şirketin sözleşmenin düzenlenmesinden haberi sonradan olmuştur. Müvekkil bu satış sözleşmesinde … tarafından mağdur edilmiştir. … sorumluluğunda bulunan makinanın imalat süreci pandeminin de bahanesiyle uzamıştır. Davacı ile … aralarındaki farklı alışverişler ile sözleşmeden bağımsız makina üzerinde tasarrufta bulunarak değişikliklere gitmişlerdir. Bu durumun ispatı niteliğinde olan …’a ait … numaralı hattan …’a ait … numaralı hatta whatsapp uygulaması üzerinden atılan mesajda “iyi akşamlar … nasılsın benim makinadan ses yok mu” diye yazdığı 07 Ocak 2021 tarihli gönderi dava konusu sözleşmenin davacı taraf ile … arasında olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ayrıca davacı taraf ile … arasında olan sözleşmenin şartlarında sözleşme konusu makine imalatının tesliminde “mücbir sebepler hariç gecikme durumunda ” diye madde eklenmiştir. Bu pandemi süreci de mücbir sebep sayılmaktadır. Açıklanan nedenler ışığında davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini….” talep etmiştir.
Dava; İİK 67. Madde uyarınca itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacının tacir olup olmadığına ilişkin olarak … Vergi Dairesine, … Vergi Dairesi’ne, … Ticaret Sicil Müdürlüğüne, … Esnaf ve sanatkarlar Odasına müzekkereler yazılarak, deliller toplanmış, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazıda davacının gerçek kişi tacir olmadığı belirtilmiş; Vergi Dairelerinden gelen cevabı yazılarda davacının dava dışı şirketlerin ortağı olduğu bildirilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde davacının gerçek kişi tacir olmadığı, Vergi Dairelerinden gelen cevabi yazılara göre dava dışı şirketlerin ortağı olduğu ancak iş bu davada dava konusu uyuşmazlığın davacının ortak olduğu şirketlere ilişkin olmadığı , iş bu davanın münhasıran ticari davalar arasında da yer almadığı, genel hükümlere dayalı olarak açılan işbu davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, görev dava şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/11/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-imza