Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/800 E. 2023/119 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/800 Esas
KARAR NO : 2023/119

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2022
KARAR TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
“…Müvekkil …’in … Sigortadan sigortalı, … poliçe numaralı, … Nolu … marka telefonunun ekranının kırılması üzerine sigorta kapsamında tamir edilmesi için … Sigorta ile irtibata geçildiğinde … kargo ile anlaşmalı olduklarını ve bu sebeple telefonu servise götürmek için … kargo yetkilisine teslim etmek gerektiği bildirilmiştir. Bu sebeple 29.04.2022 tarihinde davaya konu telefon … ve … (şirket kodu) ile ofisinden … Kargo yetkilisine teslim edilmiştir. Bunun üzerine kargo görevlisine telefon teslim edilmiş ancak telefonun yerine ulaşmaması üzerine kargo ile iletişime geçildiğinde; telefonun … Kargo … şubesinde geri dönüşüm kutusuna düşürülmüş olduğu bilgisi verilmiştir. İşbu hadise ile ilgili görüşmek üzere davalı şirketin ilgili şubesine gidildiğinde olayın güvenlik kamerası görüntüsü ile sabit olduğu anlaşılmıştır.
İşbu olay sonrası zarardan müteselsilen sorumlu olan … Sigorta ve … Kargo ile defalarca iletişime geçilmiş, ihtarname gönderilmiş, arabuluculuk görüşmesi gerçekleştirilmiş ancak zararın karşılanması noktasında tarafların hiçbirinden olumlu bir yanıt alınamamıştır. Davalılar tarafından her ne kadar haklı talebimiz karşılanmamış ise de konu ile ilgili davalıların müvekkilime karşı sorumluluğu kanun hükümleri ile sabittir.Tarafların ağır kusurlu olduğu işbu olay sebebiyle avukat olan müvekkilim sadece telefonundan mahrum kalmamış olup aynı zamanda telefonunun maddi değerini de aşan şekilde telefonunda kayıtlı bütün kişisel verilerinin yok olması durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Bu bakımdan davalılara karşı maddi ve manevi tazminat taleplerimizi saklı tutmaktayız. Davalılardan taşıyıcı sıfatına sahip … Kargo şirketinin sorumluluğu ayrıca Türk Ticaret Kanunun’da da geçmektedir: davalıların sorumluluğunda iken kaybolan… marka telefonun güncel bedeli olan 15.575 TL maddi tazminat ve 643,38 TL ihtarname ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … A.Ş vekilinin cevap dilekçesi özetle;
“… Davacı tarafın dava dilekçesinde dayandığı deliller tarafımıza tebliğ edilmemiş olup, yasa gereği tebliğe muhtaç olan tüm delillerin içeriklerine dair cevap verme hakkımız saklıdır.Davacı tarafın dilekçesinde iddia olunan hususlara ilişkin deliller belirtilmişse de, tarafımıza iletilen dava dilekçesinde işbu deliller tebliğ edilmemiş durumdadır. Söz konusu dava dilekçesi eklerinin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) gereği Davalı sayısından bir adet fazla düzenlenerek dava açılması zorunludur. Dilekçede belirtilen ancak somut bir iddia ile desteklenmeyen tüm iddiaların dayanaksız olduğu ve davaya esas teşkil etmeyeceği izahtan varestedir. Bu çerçevede herhangi bir hak kaybına uğramamak adına, söz konusu delillere ilişkin cevap verme hakkımızın saklı olduğunu belirtmekle birlikte, dayanaksız iddialara karşı itiraz eder, gerek hukukun genel kaidelerinden biri olan Türk Medeni Kanunu (“TMK”) madde 6 ve gerekse de HMK 190. Madde hükmü gereğince Davacının iddialarını ispatla mükellef olduğunu belirtiriz. Müvekkil şirket sektöründe öncü bir firma olup mezkûr taşımada kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni eksiksiz şekilde yerine getirmiştir. Müvekkil Şirket 2003 yılında kurulan 800den fazla şubesi, 7 tanesi Teknolojik Aktarma Merkezi olmak üzere toplam 25 aktarma merkezi, 15 bölge müdürlüğü, 8000i aşkın çalışanı, 2200 den fazla kara taşıma aracı ve 6 uçağıyla hizmet vermektedir.Müvekkil Şirket, Türkiyenin bir ucundan diğer ucuna ve dünyada 220 farklı ülkede, günde 700 bin adrese dünya standartlarında hizmet ulaştıran Türkiyenin lider kargo şirketlerindendir. Müvekkil Şirket, sektörde ilk ve tek Teknolojik Aktarma Merkezlerine sahip kargo şirketidir. Bu çağ değiştiren teknoloji sayesinde saatte 65 bin kargoyu yüksek hızda ayrıştırıp, el değmeden hatasız olarak hat araçlarına yükleyerek teslimat sağlamaktadır.
Davacı, her ne kadar dilekçesinde Müvekkil Şirket’in üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu, Müvekkil Şirket’in kusuru olduğunu iddia ederek bunun Müvekkil Şirket tarafından tazmin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Dava konusu kargonun niteliği ve değeri taşıyana teslim anında beyan edilmemiştir. Gönderen tarafından Müvekkil Şirkete teslimi anında kargonun içeriği beyan edilmemiş kargoya ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmemiştir. Hiçbir şekilde içeriğin dava dilekçesinde beyan edildiği gibi olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı yanın bu beyanlarının doğruluğu bir an için düşünülecek olsa dahi Müvekkil taşıyanın yanıltıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim bu takdirde kargonun içerik beyanı Müvekkil Şirket’e doğru bir şekilde yapılmamış sayılacaktır; zira teslim anında yapılması gereken içerik beyanı adeta geçiştirilmiş olup bu husus tarafımızdan düzenlenen faturadan da açıkça anlaşılmaktadır. Müvekkil Şirket tarafından kargo içeriğinin bilinmesi mümkün olmayıp davacının tüm bu iddialarının da ispata muhtaç olduğu açıktır. Müvekkil Şirketin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma (açarak içine bakma, vs.) hak ve yetkisi bulunmadığından içerik konusunda teslim edenin beyanına itibar edileceği açıktır ve tartışmasızdır, kaldı ki kanun gereğidir.
TTK md. 864 uyarınca, gönderen kusuru olmasa da; taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykırılıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden doğan zarar göndericiye aittir. Bu anlamda gönderici kargonun içeriği ve değeri taşıyıcıya tam ve eksiksiz olarak bildirmekle mükellef olup yapılan eksik bildirimler dolayısıyla Müvekkil Şirketin sorumluluğuna gidilmesi kabul edilemez. Zira Kara Yolları Taşıma Kanunu md. 8 gereği gönderenin tam ve eksiksiz bildirim yükümlülüğü ve eksik bildirimden doğacak her türlü zararın gönderene ait olduğu da açıkça hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafından taşınan eşyanın içeriği bildirilmemiştir. Taşınan kargonun içeriği ve değeri gönderen tarafından tam ve doğru olarak beyan edilmemiş, taşıma senedinde emtianın içerik ve değerine ilişkin tam bir bilgi yer almamaktadır kargo içeriği 1 adet paket olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla kanunun açık hükmü karşısında yanlış ve eksik bildirmelerden doğacak her türlü sorumluluğun gönderen konumunda olan davacı’ya aittir. Kayıtsız şartsız teslim alınan davaya konu kargo ile ilgili tarafımıza T.T.K.’nun 889. Maddesi uyarınca süresinde ulaşmış yazılı bir bildirim söz konusu değildir. T.T.K. 889/1 gereği En geç teslim anında, eğer ki hasar açıkça görülmüyor ise de teslimden itibaren en geç yedi gün içerisinde ziya ve hasarın yazılı bir şekilde taşıyıcıya bildirilmesi şarttır. Aksi halde teslimin sağlıklı yapıldığının kabulünün gerekeceği de açıkça ilgili maddede düzenlenmiştir. Davacı, her ne kadar dilekçesinde Müvekkil Şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu iddia ederek bunun Müvekkil Şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkur taşımaya ilişkin olarak Müvekkil Şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Olayda tam tazminata hükmedilmesini gerektiren koşullar bulunmamaktadır. Müvekkil Şirketin sorumluluğunu kesinlikle kabul anlamına gelmemekle her şeyden önce, TTK 886 uyarınca tam tazminata hükmedilebilmesi için Zararın meydana gelmesinde taşıyıcının kast ve pervasız davaranış kusuru varlığının da ispat edilmesi gerekmektedir. Talep edilen tazmin talebi fahiş olup ttk hükümleri uyarınca taşıyanın sınırlı sorumluluğu prensibi benimsenmiştir.Hiçbir şekilde meydana gelen zarardan Müvekkil Şirketin sorumlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının istemiş olduğu tazminat miktarı son derece fahiştir. Öncelikle Yeni Türk Ticaret Kanunumuz taşıyanın sınırlı sorumluluğu prensibini benimsemiştir.Müvekkilin mezkur taşımada herhangi bir kusuru olmadığından Müvekkilin tazmin mükellefiyeti de bulunmamaktadır. Bununla birlikte, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için Müvekkil Şirketin söz konusu olayda sorumluluğu bulunduğu kabul edilecek olsa dahi TTK 882 hükmüne uygun olarak Gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkı istenebileceği ortadadır. ancak davacının talepleri ttk. nın 882. maddesine aykırıdır. Taşıyıcıların belli bir miktarla sınırlı bir sorumluluğa tabi tutulmalarının temel nedeni, taşıyıcıların sorumluluklar nedeniyle aşırı tazminat ödemeleri ile karşı karşıya kalmamalarıdır. Zira taşıma yapısı itibariyle sorumluluk rizikosunun yüksek olduğu bir meslektir. Bu yüksek riziko dolayısıyla taşıyıcıları tam sorumluluk hükümlerine tabi tutmak, taşıma ücretlerinin yüksek olarak belirlenmesine ve bunun da taşınan eşyaların maliyetine yansıması sonucunu doğurur. Bu serbest piyasa ekonomisine ters bir durum olduğu gibi, taşımacılık mesleğinin yapılamaz hale gelmesine yol açar. Müvekkil Şirket kargo taşımacılığı alanında faaliyette bulunmamaktadır. Bu sebeple taşımanın kara taşımacılığı alanında uzman bilirkişilerce incelenmesi zaruridir. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere davacının ileri sürdüğü iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Müvekkil Şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Müvekkil Şirket üzerine düşen edim yükümünü tam ve eksiksiz olarak ifa etmiştir. İşbu dava konusunda dosyanın uzman bilirkişilerce incelenmesi, yapılacak incelemede Müvekkil Şirketin durumunun ayrıca ve özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda izah etmiş olduğumuz ve Sayın Mahkemeniz tarafından resen lehimize olan nedenlerle, davacı tarafın tüm iddialarının dayanağı bulunmamaktadır. Davacı, her ne kadar dilekçesinde Müvekkil Şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğradığını, davalı müvekkil şirketin bu durumdan sorumlu olduğunu ve bunun Müvekkil Şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, Söz konusu uyuşmazlık konusu Türk Ticaret kanunu kapsamında olup mezkur taşımaya ilişkin olarak Müvekkil Şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Müvekkil şirket yükümlülüklerine yerine getirmiş olup davacı tarafın talep ve iddialarının herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Bu kapsamda davacının talepleri haksız olduğundan davanın reddine karar verilmesini…”talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin cevap dilekçesi özetle;
“…Davacı yan, … poliçe numaralı, … IMEI No’lu … marka telefonunun ekranının kırılması üzerine sigorta kapsamında tamir edilmesi için müvekkil ile irtibata geçildiğinde müvekkilin … kargo ile anlaşmalı olduğunu, bu sebeple servis hizmeti verilmesi için telefonun … kargo yetkilisine teslim edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, telefonun 29.04.2022 tarihinde … ve … (şirket kodu) ile ofisinden … kargo yetkilisine teslim edildiğini, ancak telefonun ulaşmaması sebebi ile … kargo ile iletişime geçildiğinde telefonun … Kargo … Şubesi’nce geri dönüşüm kutusuna düşürüldüğü bilgisini edindiğini, bu durumun güvenlik kamerası görüntüleri ile sabit olduğunu, zararının karşılanmadığını sebebi ile işbu dava ikame edilmiştir. İşbu dava konusu talebin dayanağı tüketici işlemine dayanmakla birlikte davacı yan, tüketicidir. Bu nedenle huzurdaki dava bakamından Sayın Mahkemenin görevsiz olduğunun kabulü gerekir. Görev itirazımız dolayısıyla davanın görevden reddini talep ederiz. Davacı yan ile müvekkil şirket arasında … poliçe no’lu “Cep telefonu ekran sigortası poliçesi” akdedilmiştir. İlgili poliçe dilekçe ekinde sunulmaktadır. (EK:1)Davacı yan çağrı merkezi aracılığı ile ilettiği hasar ihbarına istinaden hasar dosyası açılarak hasara uğrayan poliçe kapsamındaki cihazının anlaşmalı teknik servise iletilmesi için kendisine “…” … kargo numarası ile telefonu teslim etmesi gerektiği bildirilmiştir. Poliçe kapsamında hizmet, bildirilen kargo kodu ile cihazın … kargo şubesine teslim etmesinin akabinde başlamaktadır. Davacı telefonu şirkete çağırdığı kargo firması görevlisine teslim ettiğini bildirmişse de kargo kodu üzerinden yapılan incelemede davacının telefonu kargo firmasına teslim etmediği anlaşılmaktadır.Akabinde davacı tarafından şifahen cihazın kargo firması görevlisine teslim ettiği ancak kargo işlemleri başlatılmadan cihazın diğer davalı … Kargo tarafından kaybedildiği, bu durumun kargo şubesinde izlenen kamera kayıtları ile sabit olduğu bildirilmiştir. Söz konusu durum tamamen davacının beyanına dayanmaktadır. Bu nedenle ilgili tarihe ilişkin kamera kayıtlarının dosyaya celbini, davacının telefonu teslim edip etmediğinin araştırılması gerekmektedir.
Bir an için davacının cihazı diğer davalı … kargo çalışanına teslim ettiği düşünüldüğünde dahi müvekkilin sorumluluğunun doğmasından bahsedilemez. Zira kargo aşamasında kaybedilen/zarara uğrayan eşya ile ilgili olarak hasar ve zarardan sorumluluk taşıyıcıya aittir. Bu kapsamda telefonun kargo firması tarafından kaybedildiği/zarara uğradığı tespit olunsa dahi müvekkil şirketin söz konusu olayla ilgili sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu anlamda müteselsil sorumluluğa ilişkin beyanlara itiraz ederiz.
Zira TTK m.875’te “Taşıyıcının sorumluluğu” hükümleri düzenlenmiş olup “ziya veya hasar ile gecikmeden sorumluluk” hükümleri uyarınca “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” Bunun yanında yanı hükümde “Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.” İlgili hüküm uyarınca bir hasarın tespit edilmesi halinde bu hasardan taşıyıcının yani diğer davalı … Kargo’nun sorumlu olduğu aşikardır. Müvekkil şirketin, uyuşmazlığa konu telefonun davacı tarafından teslimi, teslim noktası veya taşınmazı bakımından bir ayıbı söz konusu değildir. Davacı yan telefonu iddia ettiği şekilde diğer davalı … Kargo çalışanına teslim ettiyse bile esasında kargo tesliminin doğrudan şubeye yapılmadığı gerektiği açıktır. Davacının teslimi kendi kabulü ile şubeye değil, ofisinden gerçekleştirmiş olması sebebi ile davacının söz konusu olayda ihmalinin bulunduğunun kabulü gerekir. Zira davacı cihazı teslim ettiği anda teslim fişi alması gerekirken almamıştır. Davacının telefonunu teslim ettiği kişinin kargo çalışanı olup olmadığının da araştırılması gerekmektedir. Davacı öncelikli olarak cihazı diğer davalı kargo firmasına teslim etmiş olduğunu ispatlamalıdır. Aksi halde telefonun diğer davalıya teslim etmemiş olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle müvekkilin söz konusu uyuşmazlık bakımından bir sorumluluğu veya kusuru bulunmamaktadır.
Davacı dava tarihi itibari ile telefonunun güncel bedeli olduğunu iddia ettiği 15.575-TL’ye ve ihtarname bedeline itiraz ederiz. Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının talep etmiş olduğu alacakların zamanaşımına uğramış olduğunun kabulü gerekmektedir. Taleplerin zamanaşımı sebebiyle de reddi gerekmektedir.Davacı talep ettiği alacak kalemlerine ilişkin olarak faiz talepleri fahiştir. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, işbu faiz talepleri fahiş nitelikte olup talep olunan faize, oranına ve faiz başlangıç tarihine itiraz eder, dava konusu talepler bakımından ancak yasal faiz talep edilebileceğini beyan ederiz.
Huzurdaki davanın müvekkil şirkete karşı açılmış olması HMK m. 329 hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerekmektedir.müvekkilimiz şirkete karşı huzurdaki davanın açılmış olması HMK m. 329 amir hükmü gereği hakkın kötü kullanılması niteliğinde olduğundan, davacı hakkında disiplin para cezasına hükmedilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda, davacı ile davalı … sigorta A.Ş arasında Cep Telefonu Ekran Sigorta Poliçesi imzalandığı , poliçe kapsamında yer alan cep telefonunun ekranının kırılması nedeniyle … sigorta ile iletişime geçtiği ve sigorta şirketinden kendisine verilen kargo iade koduyla sigorta şirketinin anlaşmaşı olduğu davalı … kargoya ürünü teslim ettiği, davalı … kargo ile yapmış oldukları taşıma sözleşmesi kapsamında gönderilen ürünün kaybından kaynaklı tazminat için eldeki davayı açtığı, dosya kapsamından davacının serbest avukat olduğu,hem davalı ile imza edilen sigorta poliçesinde hemde … kargo ile oluşan taşıma sözleşmesinde davacının tüketici konumunda olduğu, davacının ticari ve mesleki amaçla hareket ettiğine dair somut delilin bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğu anlaşıldığından davaya bakmakta mahkememizin görevsiz olduğu görüldüğünden, dava dilekçesinin HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, davaya bakmakta mahkememizin görevsizliğine ve görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı … kargo ve Davalı … sigorta vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/02/2023

Katip ¸e-imzalıdır

Hakim ¸e-imzalıdır