Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/75 E. 2022/345 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/75 Esas
KARAR NO : 2022/345

DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Davalı taraf, müvekkil şirketin 2013 yılı Haziran ayında alt yüklenici dava dışı şirket … – … ile birlikte yürüttüğü iş nedeniyle 01.06.2013 tarihinde meydana gelen 829,00 TL miktarındaki hasarın müvekkil şirketten tahsilini talep etmiştir. Müvekkil şirket, davalı tarafın işbu yazısı üzerine 25.09.2013 tarihinde … Bankası T.A.O aracılığı ile işbu miktarı ödemiştir. Davalı taraf müvekkil şirketçe ödenen miktarı gözetmeksizin/hesaplarını kontrol etmeksizin yani müvekkilin hiçbir kusuru olmadığı halde … 3. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmıştır. Müvekkil şirket ise itiraz süresini sehven kaçırmış olup takip işbu nedenle kesinleşmiştir. Davaya konu icra dosyasına ilişkin toplam miktar müvekkil şirket tarafından 27.12.2021 tarihli kapak hesabı uyarınca (Ek-2) 27.12.2021 tarihinde ödemiştir (İcra dosyasına ödenen bedeli gösterir dekont ektedir, Ek-3). Fakat takip kesinleştiği için ödemek zorunda kalınan işbu bedelin iadesi gerekmektedir. Zira bahse konu icra takibi müvekkil ödemeyi yaptıktan sonra davalı tarafından haksız olarak ikame edilmiştir. Müvekkil şirketin vekalet ücreti ve yargılama giderlerini ödemesi de, icra takibinin açılmasına sebebiyet vermediğinden mesnetsiz ve haksızdır. Açıklanan tüm bu nedenlerle ve müvekkil şirketin cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı işbu miktar, esasen borçlu olmadığı hâlde ödendiğinden … 3. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına ödenen 2.749,21-TL’nin ve ferilerinin istirdadı gerekmektedir. davanın kabulü ile müvekkil şirketin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 2.749,21-TL’nin ödeme tarihi olan 27.12.2021 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte istirdatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıdan alınmasına karar verilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden itirazda bulunuyoruz. Huzurdaki davada dava açmadan önce tüketilmesi gereken zorunlu arabuluculuk süreci işletilmemiş olup davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmekteyiz. Huzurdaki davanın ticari dava olması nedeniyle dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin işletilmesi dava şartı olup davacı tarafından dava açılırken arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı açıkça görülmektedir. Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu’nun, “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesinin 2’nci fıkrası; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslınıveya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü amir olup huzurdaki davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmekteyiz. Davacı somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Davacı, huzurdaki davaya konu hasarın hangi tarihte hangi adreste gerçekleştiği hususunda dahi herhangi bir somut bilgi vermemiş olup dava dilekçesinin bu haliyle kanundan doğan şartları taşımadığı son derece aşikardır. Bu kapsamda davacı tarafından yapılacak açıklamalar üzerine beyanda bulunma ve delil sunma hakkımızı saklı tutmaktayız. Yukarıda arz ettiğimiz üzere davacı tarafça dava konusu hasara ilişkin açıklama yapıldıktan sonra beyanda bulunma hakkımızı saklı tutmak kaydıyla; müvekkil şirket kayıtları celp edildiğinde de anlaşılacağı üzere müvekkil şirket, bahsi geçen icra takibini başlatmakta haklıdır. Keza müvekkil şirket kayıtları celp eidldiğinde anılan icra takibinin mükerrer olmadığı ve davacının işbu davayı açmakta haksız olduğu anlaşılacaktır. Davacı taraf davasını somutlaştırmamakla mükerrerlik iddiası yönünden de davasını ispatlayamamıştır. Bu hususta bahsi geçen her iki borcun kaynağının aynı olduğu iddiasına itiraz etmekteyiz. Müvekkil şirket.. A.Ş., … ili … genelinde elektrik dağıtımı işi ile uğraşmakta olup milyonlara varan sayıda tüketicinin kullanım noktalarına elektrik götürmektedir. Müvekkil şirketin üstlenmiş olduğu ve yürüttüğü görev, elektriğin günlük hayatta yüksek öneme sahip olması ve hizmetin ilgili İdare adına “İşletme Hakkı Devri” usulü ile yürütülüyor olması sebebiyle kamu hizmeti niteliğindedir. Müvekkil şirket, kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtımı işinin ilgili idare adına -belirli bir süre ile sınırlı olarak- işletilme hakkına sahip olup İşletme Hakkı Devir Süresinin sona ermesiyle bu kamu hizmetinin yürütümünü ilgili İdareye iade edecektir. Yürütülen kamu hizmetinin aksamasına davacı tarafın verdiği hasarın sebebiyet vermiş olması dolayısıyla Enerji Piyasası Mevzuatı ve EPDK Kararları gereği bu aksama müvekkil şirketin saha personeli tarafından tutanak altına alınmış; meydana gelen hasarın türü, adresi, kapsamı, faili ve görgü şahitleri gibi mühim hususlar tutanaklara dercedilmiştir. Hasar meydana geldikten sonra EPDK’nın verdiği yetki ve görev ile elektrik dağıtımı kamu hizmetini ifa eden müvekkil şirket, saha personelleri marifetiyle meydana gelen hasar olgusunun tüm detaylarını hasar anında kayıt altına almak suretiyle 6098 S.’lı TBK’nun 49. Maddesinde haksız fiilin ispatı aranan olguları belgelemiş ve böylelikle üzerine düşen ispat külfetini ikmal etmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki hasar anında ve mahallinde Hasar Tespit Tutanağı tutuluyor olmasının öncelikli sebebi hasardan doğan alacağın davacı yandan tahsil edilmesinden ziyade yürütülen elektrik dağıtımı hizmetinin aksamasına neden olan sebebin belgelendirilmesidir. İşbu nedenle yürütülen kamu hizmetinin aksama sebebini belgelemesi nedeniyle saha personelince ilk elden tutulan Hasar Tespit Tutanakları, aksi davacı yanca ispat edilinceye kadar geçerli belgelerdir. Ayrıca tutanaklarda yer alan bilgilerin doğruluğunu delil olarak dayandığımız tanık anlatımları da doğrulayacaktır. Eğer ki davacı yan tutanaklarda yer alan tespit ve bilgilerin aksini iddia ediyorsa bunu yine aynı mahiyette bilgi ve belgelerle ispat etmesi gerekmektedir. Davacı taraf, aleyhine ikame edilmiş olan icra takibinin haksız ve kötüniyetle başlatıldığını iddia etmiş ise de yukarıda detaylıca açıkladığımız üzere davacı söz konusu hasara kusuruyla sebebiyet vermiş ve mevzuat gereği üzerine düşen borcu vadesinde ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle müvekkil şirketin icra takibinde haklı olduğu aşikardır. Hukuk düzeni tarafından kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağının kabul edilmiş olması; iyi niyetin varlığının karine ve kötü niyetin varlığının da ispat edilememiş olması nedeniyle davanın reddi gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalarımız baki kalmak ve davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının ödediği bedelin iadesini talep edebilmesi için İHTİRAZİ KAYIT’LA ödeme yaptığını da ispatlaması gerekir. Zira Borçlar Yasasının 62. maddesine göre ihtiyariyle yapılan bir ödeme olduğundan onu geri isteyemez. Davacı ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödemiştir. Serbest irade ile ve ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedel geri istenemez. BAM ve Yargıtay içtihatları da bu yöndedir.Davanın usule ilişkin itirazlarımız sebebiyle öncelikle usulden reddine,
Aksi kanaat halinde ve nihayetinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine,
Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini…”
GEREKÇE:
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/623E., 2021/495K.)
Somut olayda, davacı, haksız olarak ödediğini iddia ettiği paranın davalıdan tahsilini talep etmektedir. Bir miktar paranın ödenmesini içeren talebin zorunlu arabuluculuk şartına tabi olduğu, davacının arabuluculuk şartını gerçekleştirmeden dava açtığı anlaşıldığından davanın usulden reddine, dava değeri itibarıyla kesinlik sınırında kaldığından istinaf yolu kapalı olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın zorunlu arabuluculuk şartı yerine getirilmeden açıldığı anlaşıldığından usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70TL harcın peşin alındığından tekrar alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan ‭1.374,60-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibarıyla kesin olarak olmak üzere karar verildi. 20/04/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza