Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/736 E. 2023/247 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/736 Esas
KARAR NO : 2023/247

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 20/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle : Müvekkilimiz … “…” adresinde bulunan … Mahallesi 2 ada 40 parsel üzerindeki taşınmazını oto lastik tamiri yeri olarak kullanmaktadır. Müvekkilin elektrik aboneliği konut( ikamet) amaçlı değil ticari aboneliktir. Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin Tanımlar başlıklı 4. Maddesi: “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ya da tüzel kişiyi, ifade eder.” Bu yönetmelik maddesi ve müvekkilin abonelik tipi dikkate alındığında uyuşmazlık ticari uyuşmazlıktır. … mahallesi, 859 ada, 116 nolu parselde bulunan taşınmazın maliki …, … A.Ş.’ye başvurarak 116 parsel üzerinde bulunan yapıya ait perakende elektrik sözleşmesinin iptal edilmesi, sayaçların kaldırılarak enerji bağlantılarının kesilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine 116 nolu parselin yanında bulunan 40 nolu parselde oto lastik tamiri işi yapan müvekkilimizin elektriği kesilmiştir. Müvekkilimiz yaklaşık 1 yıldır elektrik kullanamamaktadır. … A.Ş.’ye aboneliğin yeniden tesisi için başvuru yapılmıştır ancak herhangi bir sonuç alınamamıştır. Kendisinin 116 nolu parseli işgal etmesi söz konusu değildir. Böyle bir durum söz konusu olsa dahi 40 nolu parsel üzerindeki yapının elektrik sözleşmesinin iptal edilmesi ve elektriğinin kesilmesi hukuka aykırıdır. Müvekkilimiz elektrik kullanamadığı için mesleğini icra edememektedir. Doğmuş ve doğacak tüm zararlardan işlemi yapan davalı … A.Ş. sorumludur. … A.Ş.’nin hukuka uygun olmayan işleminden ötürü müvekkilin uğradığı zararın talebi ve hukuka uygun olmayan bu işlemin iptal edilmesi açısından iş bu dava zaruri olmuştur. Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla bilirkişi raporunun sonucuna göre arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesini, Müvekkilimin işyerine elektrik aboneliğinin tesis edilmesine karar verilmesini, Tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 12/01/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “…Belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar mevcut olmamakla huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmektedir. Davacı yan, dava konusu 40 parselde kain oto lastik tamiri işi ile iştigal olduğu taşınmaza abonelik verilmesi ve elektrik kesintisinden ötürü mesleğini icra edememesi neticesinde meydana gelen maddi zararının yasal faizi ile birlikte tahsili istemi ile huzurdaki davayı ikame ederek husumeti davalı müvekkil şirkete yöneltmişse de işbu davanın muhatabı davalı müvekkil şirket değil, dava dışı …A.Ş.’ dir. Zira davalı müvekkil şirket, elektriğin dağıtımı işi ile iştigal olup dava konusu edilen abonelik verilmesi yahut sonlandırılması işi ile ayrı tüzel kişiliği haiz dava dışı … A.Ş. iştigal olmaktadır. davanın müvekkil şirket yönünden husumetten reddi gerekmektedir. Davacı yan, davasını somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirememiş olup bu sebeple de huzurdaki davanın reddi gerekmektedir. Huzurdaki dava, abonelik verilmesi ve davacı yanın haksız fiilden kaynaklı olarak meydana geldiğini iddia ettiği maddi zararının haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili taleplidir. Davacı yan, elektrik kesintisinin haksız olarak gerçekleştirildiğinin veya maddi zararının oluştuğunun ve miktarının ispatına elverişli hiçbir somut kesin veya takdiri delil ibraz edememiştir. Bu itibarla zararını ispat edememekle somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getiremeyen davacı yanın haksız ve mesnetsiz davasının reddi gerekmektedir. Son olarak faize ve faiz oranına da itiraz ediyoruz. haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini …” talep etmiştir.
Dava; elektrik enerjisinin kesilmesinden kaynaklı olarak tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne, … Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak davacının tacir olup olmadığı hususu sorulmuş; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazıda davacının gerçek kişi tacir olmadığı belirtilmiş; … Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gelen cevabi yazıda davalının esnaf kaydının bulunmadığı belirtilmiş; … Vergi Dairesi’nce ise davalının 2019- 2020-2021 takvim yılı gelir vergisi beyannamesinde işletme hesabı olduğu bildirilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde … Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabi yazısında davacının işletme hesabına göre defter tuttuğunun belirtildiği ve davacının son gelen bilançolarındaki gelirlerinin VUK 177/1. Maddesinde bildirilen sınırı aşmadığ davacının tacir olmaması nedeni ile tacirler arasında bir dava niteliğinde olmayan, münhasıran ticari davalardan da bulunmayan ve genel hükümlere dayalı olarak açılan işbu davanın ticari bir dava sayılamayacağı gözetilerek mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli bulunduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın, görev dava şartı eksikliği nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1(c) ve 115//2. Maddelerine göre usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/04/2023

Katip
E-imza

Hakim
E-ima