Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/73 E. 2023/232 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/73 Esas
KARAR NO : 2023/232

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket 5957 sayılı yasada tanımlanan özel toptancı hali işletmesidir. Davalı da müvekkil şirkete ait özel toptancı hali işletmesi hal kayıt sistemine bağlı olarak ticaret yapan bir tacirdir. Kanunlar gereği davalı müvekkil şirket bağlı hal kayıt sistemini kullanarak ticaretini yapmak zorundadır. Ancak davalı müvekkil şirkete bağlı özel toptancı hal işletmesinde çalışmak zorunda değildir. Dilerse Büyükşehir belediyesine bağlı hallerde çalışabilir. Müvekkil şirkete git hal kayıt sistemini kullanan ve müvekkile dit özel hal işletmesinde çalışan davalının bunun bedelini ödemesi gerekmektedir, Diğer bir deyişle bu kullanım bedava değildir. Müvekkil şirketin de amacı kar elde etmektir. Müvekkil özel hal işletmesidir ve kamu yararına çalışmamaktazı:hr. Kaldı ki belediye ye ait hallerde dahi belirli ücretler alınabilmektedir. Davafının, müvekkil şirkete ait ruhsat olmasa söz konusu alanda herhangi bir hal faaliyeti yürütmesi mümkün değildir. Müvekkil şirketin kullandığı ve davalı gibi dükkanı olanlara sunmuş olduğu hal kayıt sistemi bulunmaktadır. Eğer bu sistem olmasa davalı ve diğer tacirlerin çolışmaları mümkün değildir. Tacir olan ve kar amacı güden bir şirketin yani müvekkil şirketin maliyeti ve masrafı olan bu sistemi bedava kullandırması beklenemez. Müvekkil şirket çalışan giderlerini, faturalarını, vergilerini ödemek ve kar elde etmek zorundadır. Bunun için de davalıya olduğu gibi diğer özel hal işletmesine bağlı çalışan – tacirlere fatura kesilmektedir. Eğer davalı ve dava dışı diğer tacirler müvekkil şirketin kesmiş olduğu takip konusu faturaları ödemek istemiyorlarsa müvekkil şirketin işlettiği özel hal sisteminden ayrılmakta tabi ki özgürdürler. TTK 21/2 fıkrası gereği faturayı alan bir kişi B gün içinde itiraz etmek Zorundadır. Aksi halde içeriği kabul etmiş olur. Tarafları tacir olan iş bu davada tüm taraflar bunu bilmek zorundadır. TTK ‘ya göre basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Davalı da bu durumu bilmektedir. Ve bir dönem ödemeleri gerçekleştirmiştir. Davalının itirazı bu yönden haksızdır. Davalı daha önce 15 ay bu bedelleri ödemiştir. Yapılan bu ödemeler de göstermektedir ki taraflar arasında bir ticari ilişki, bir akit vardır ve bu akit gereği ödemeler yapılmıştır. Kaldı ki söz konusu ödemeler sebebiyle davalı ile aramızda bir akit bulunduğu hususu mahkeme kararı ile de tescillenmiştir. Şöyle ki dilekçem ekinde ki … 21, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2021 tarih ve …Esas … Karar sayılı ilamın — son sayfasının ilk paragrafı aynen şu şekildedir. : Davacıların özel toptancı halinde faaliyet yürüttükleri ve faaliyetlerin icrası sırasında davalının sistemlerini kullandıkları sabittir. Davalı bunun karşılığında davacılara fatura tanzim etmiş ve dosya kapsamında ki bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacılar bu faturaları – ticari defterlerine usulüne uygun şekilde işlemişlerdir. Davalının davacıları hizmet sunduğu, taraf delilleri ve karşılıklı beyanlar ile ortadadır. Her ne kadar taraflar arasında buna ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmasa da davalının düzenlediği faturaları defterlerine işleyen davacıların bu bedeli kabul ettiği de sarihtir. Davalının da arasında bulunduğu bir. kısım dava dışı malikler tarafından müvekkil aleyhine ödedikleri faturalara ilişkin sebepsiz zenginleşme sebebiyle iadesine ilişkin bir önce ki maddede de belirtilen dava açılmıştır. Fakat açılan dava incelenerek reddedilmiştir. Açılan söz konusu dava … 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasında görülmüştür. Davalı yanın … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas : … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esaş sayılt dosyalarına yapmış olduğu itirazlar tarafımıza tebliğ edilmediğinden dolayı işbu davayı açma süremiz başlamamıştır. Bu yönde yapılabilecek itirazları kabul etmediğimizi şimdiden bildiriyoruz. Davalı yanın haksız ve dayanaksız olarak yapmış olduğu itirazların reddi ile belirtilen takiplerin devamına karar verilmesi gerekmektedir, Tarafımızca itirazın iptaline ilişkin açtığımız işbu davadan önce ara buluculuğa başvurulmuş – olup anlaşamama seklinde düzenlenen son oturum — tutanağı dilekçemiz ekinde sunulmuştur. İş bu anlaşmama tutanağı elektronik ortamda taraf vekilleri ve ara bulucu tarafından imzalarmıştır. Davamızın kabulü ile Davalının … 32. fcra Müdürlüğü’nün … Esas, … 32. İcra Müdürlüğü’nün …Esaş sayılı dosyalarına yapmış olduğu haksız ve dayanaksız itirazların kaldırılması ile takiplerin devamına, Davalırın 420’den aşağı ollmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini…”talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkilimiz şirket her türlü paketlenmis gıda ürünlerinin, yaş sebze meyve, bakliyat, et ve süt mamüllerinin, Türkiye genelinde satısını, pazarlamasını ve dağıtımını yapmak amacı ile kurulmuştur. Davacının dava dilekçesinde bahsettiği özel toptancı hali, gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan toptancı hallerini, sistem ise bakanlık bünyesinde elektronik ortamda kurulan ve internet tabanlı çalışan merkezi hal kayıt sistemini ifade etmektedir.
Bir gerçek veya tüzel kişiliğin toptan meyve ve sebze satışı yapabilen bir tüccar olabilmesi için bu kişinin bir hal içerisinde dükkanının bulunması gerekmektedir. Bu durumu ortaya koyar sıfat işlem tablosu dilekçemiz ekinde sayın Mahkemeye ibraz edilmektedir. (Ek-1-Sıfat işlem tablosu) Bu amaçla müvekkil de, dava dışı dükkan sahibinden davaya konu yerdeki dükkanı hal içi dükkan olması sebebi ile kiralamıştır. Müvekkilimizin kiraladığı bu dükkanın bulunduğu yerde başkaca onlarca dükkan maliki bulunmaktadır. Bununla birlikte davacı, dükkan malikleri ile anlaşarak burayı hal olarak tahsis etmiştir. Müvekkilimizin de, bahse konu yeri kiralamasının asıl sebebi zaten oranın hal vasfına sahip olmuş olmasıdır ve bu özelliği nedeni ile söz konusu dükkanı kiralamıştır. Bu şekilde müvekkilimiz toptan sebze ve meyve satışı yapabilecektir. Müvekkilimiz bu amaca hizmet edecek olan hal içerisindeki dükkanı kiralayabilmek için, halin etrafında bulunan emsal dükkanlara ilişkin kira bedellerinin çok çok üzerinde bir kira ödemesi yapmıştır. Zira, bu dükkanın sahip olduğu hal içi olma özelliği nedeni ile müvekkilimiz mesleğini icra edebilecektir.
3-Davacının davasına konu ettiği ve kendi sunmuş olduğu bir hizmetmiş gibi sayın Mahkemeye yansıttığı Hal Kayıt Sistemi, sebze ve meyve ticaretinin (alım, satım, devir, sevkiyat) elektronik ortamda merkezi bir sistemde kayıt altına alınmasına yönelik T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından kurulmuş merkezi bir sistemdir. İfademizden de anlaşılacağı gibi, bu sistemi kuran, yöneten, işleyişini sağlayan davacı değil bizatihi T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’dır. Bu noktada önemle belirtmek isteriz ki Bakanlık, bu kayıt sistemine kaydolmak, kayıt sisteminden faydalanmak ve sisteme giriş yapmak gibi akla gelebilecek hiçbir işlem için tüccarlardan herhangi bir hizmet bedeli tahsil etmemektedir. Bu sistem tamami ile kamunun sağlığını korumak ve ürünlerin takibini sağlamak maksadı ile Bakanlık tarafından kamu yararına geliştirilmiş bir sistemdir. Bu noktada davacı tarafın, bu sisteme ilişkin olarak masraf yaptığı ve bunun bir maliyeti olduğuna ilişkin beyanları tamamen gerçek dışıdır.Yine davacı taraf, kamu hizmeti ifa etmediğini ve kâr elde etme amacı ile kurulmuş özel birkuruluş olduğunu beyan etmiştir. Davacının kâr elde etmek maksadı ile kurulmuş bir kuruluş oldupunda bir şüphe bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı taraf diğer bütün toptancı hallerinde olduğu gibi kazancını rüsumlerden elde etmektedir. Bu noktada zaten, davacının özel hal işletmeciliği nedeni ile elde ettiği kazancı mevcuttur. Fakat huzurda bulunan dava ile davacı taraf, devletin zorunlu tuttuğu ve bila bedel verdiği bir hizmeti de kendisi veriyormuş gibi faturalandırmaya çalışmaktadır. Müvekkilimizin hal içerisinde bir dükkanda faaliyet göstermesi ile birlikte, ilgili Bakanlık müvekkilimizi sisteme dahil etmiş ve bunun için ne davacıdan ne de davalıdan bir hizmet bedeli tahsil edilmemiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde müvekkilimizin daha evvel bu türden bir hizmet bedelini kendilerine ödediğini, bu durumun da aralarında akdi bir ilişki olduğunu gösterdiğini ifade etmiştir. Davacı tarafın söz konusu beyanı tamamen gerçek dışıdır. Müvekkilimiz şimdiye kadar davacı tarafa, hal kayıt sistemi nedeni ile herhangi bir ödeme yapmamıştır. Davacı beyanlarının tam aksine, davacı tarafından davaya konu varlığı iddia edilen alacak nedeni ile şirketimize kesilmiş faturalar, bizatihi davacı şirkete iade edilmiştir. Yine aynı hususa ilişkin olarak, … 31. Noterliği marifeti ile davacı şirkete gönderilen … yevmiye no.lu, … tarihli ihtarname ile hal kayıt sistemi kullanımı nedeni ile müvekkilimiz aleyhine kesilmiş olan faturaların herhangi bir hizmet veya alım satım akdine dayanmadığı açıklaması ile faturaların iade edildiği bildirilmiştir. (Ek-2- … 31. Noterliği’nin … yevmiye no.lu, … tarihli ihtarnamesi) Şu durumda davacı tarafın, daha önce ödeme yapıldığı ve yapılan ödemeye bağlı olarak taraflar arasında bu türden bir hizmetin alımına ilişkin akdi ilişki bulunduğuna dair açıklamalar tamamen gerçek dışıdır. Kaldı ki, müvekkilimizin davacının işlettiği hal içerisindeki dükkana ait kira başlangıç tarihi
01.12.2017’dir. (Ek-3-Kira sözleşmesi) Davacının müvekkilimize hitaben hal kayıt sistemine ilişkin olarak kestiği ilk fatura tarihi 2020 yılı Ocak ayıdır. Yani, davacı taraf, iddia ettiği alacağa ilişkin olarak , müvekkilimizin kira başlangıcından 25 ay sonra böyle bir alacak iddia ve talep etmeye başlamıştır. Bu durum da, taraflar arasında bu hususa ilişkin akdi bir ilişki olmadığını, tamami ile davacı tarafın tek taraflı afaki bir kararı neticesinde böyle bir tahsilat yapmayı amaçladığını ortaya koymaktadır.
Yine davacı taraf dava dilekçesinde, aralarında davalı müvekkilimizin de olduğu dükkan sahipleri tarafından … 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından kendileri aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açıldığını ve fakat taraflar arasında her ne kadar yazılı bir sözleşme bulunmasa da faturaların, sebepsiz zenginlemeyi iddia eden taraf ticari defterlerine işlenmiş olması sebebi ile bu bedellerin kabul edilmiş sayıldığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verildiği beyan edilmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki, müvekkilimiz şirket …l 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının tarafı değildir. Ayrıca müvekkilimiz şirket dükkan sahibi de olmayıp kiracı konumundadır. Yine yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, müvekkilimiz şirket, davaya konu alacağın varlığını kabul etmediğinden davacı tarafından kesilmiş faturaları da iade etmiştir. Bu bakımlardan, davacının bildirmiş olduğu … 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından verilen karar işbu dosya bakımından emsal olma vasfına haiz değildir.
Sayın Mahkeme’nin dikkatini çekmek istediğimiz bir diğer husus yukarıda da yer vermiş olduğumuz gibi davalı müvekkilimizin, hal içerisinde bir süre kullanmış olduğu dükkanda kiracı sıfatı ile bulunmasıdır. Yine, yukarıdaki beyanlarımızda belirtmiş olduğumuz üzere müvekkilimiz bu dükkanı, hal içi olması sebebi ile özel olarak kiralamış ve bu özelliği nedeni ile bahsi geçen dükkan için, çevrede bulunan hal dışı dükkanların kira bedellerinin iki üç katı kira ödemiştir. Şu durumda, dükkanın hal içi olmasından asıl olarak fayda sağlayan, dükkanı müvekkilimize kiralayan dükkan sahibidir. Yukarıda yapmış olduğumuz açıklamalar ışığında hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer davacı tarafın hal kayıt sistemi nedeni ile bir alacak hakkı olduğundan söz edilecekse, bu alacak hakkını kiracı olan müvekkilimize karşı değil, dükkanını bu özelliklerle kiralayan dükkan sahibine karşı ileri sürmesi gerekecektir.
İzah edilen tüm bu nedenlerle davanın esastan reddi gerekmektedir.
Davacı tarafın icra inkar tazminatı yönündeki taleplerinin de reddi gerekmektedir. Zira İcra İnkar Tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun, ödeme emri ile kendisinden istenilen alacak bakımından borçlu olduğunu bilmesi ve buna rağmen icra takibine kötü niyetli olarak itiraz etmiş olması, bu koşula bağlı olarak da alacağın likit olması gerekmektedir. Borçlu, alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya alacak kolayca hesap edebilecek durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa, alacağın likit olduğu kabul edilir. Halbu ki, davaya konu alacağın varlığı hususu herhangi bir belgeye ya da anlaşmaya veya herhangi bir kanun hükmüne dayanmamaktadır. Bununla birlikte davacının talep ettiği alacak miktarını neye göre ve ne şekilde hesapladığı da bilinmemektedir. Bu durumda, yargılamaya muhtaç davaya konu varlığı iddia edilen alacağın likit olduğundan söz edilemeyecektir. Her ne kadar, davaya konu edilen böyle bir alacak mevcut değil ise de aksi bir düşüncede dahi alacağın likid olmadığında bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu yönü ile davacı tarafın icra inkar tazminatı taleplerinin de reddine karar vermek gerekmektedir…” savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce …l 32.İcra Dairesinin …. takip sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; 5.000,00-TL asıl alacak,2020 yılı 7,8,9,10,11. aylara ait hizmet bedeli (İstenen Faiz: Yıllık Adi Kanuni Faiz) işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK.m.67 hükmü uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişiden alınan 27/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”Davacı tarafından düzenlenen faturanın Davacı taraf Yasal Defterlerinde yer aldığı, Davacı/ Davalı defterlerinin yasaların emrettiği şekilde tutulduğu, Faturalarla ilgili Mali idareye yapılması gereken bildirimlerin süresinde yapıldığı, Açılış ve kapanış kayıtlarının Kanun öngördüğü süreler içinde yapıldığı, Davacı/Davalı lehine delil olma kuvvetine sahip olduğu, Davacı Tarafın mali kayıtlarına göre 23.11.2020 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 13.950.- TL’a alacaklı olduğu. Davalı Tarafın mali kayıtlarına göre 23.11.2020 takip tarihi itibari ile davacı tarafa borcu olmadığı,Dava edildi; tarafından düzenlenen faturaların, Davalı tarafından işleme alınmadan iadeTaraflar arasında Ticari bir ilişkinin olmadığı…” rapor edilmiştir.
Malın teslimini veya hizmetin ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispatı için yeterli olmayıp, alacağın varlığının başka delillerle alacaklı tarafından ispatlanması gerekir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında her hangi bir hizmetin sunulduğunun kabul edilmediği, takibin faturadan kaynaklanıyor olması nedeniyle tarafların ticari defter ve kayıtlarının ispat hususunda önem arz ettiği, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen ve mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından düzenlenen takibe dayanak faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının hizmeti sunduğunun ispat edilememesi nedeniyle davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı, davacı tarafından yemin metni hazır edilerek davalıya yönelik yemşn teklifinde bulunulmuştur. Bu çerçevede, HMK’nın 225. ve devamı maddelerine uygun olarak, uyuşmazlığın konusuna ilişkin soruları içeren yemin metni 22.11.2022 tarihinde mahkememize sunulmuş; davalıya HMK’nın 228. maddesinde belirtilen açıklamaların ihtarını içerir şekilde davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı, yemin metnine konu hizmeti almadığı yönünde yemin etmesi karşısında, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 238,24-TL harçtan mahsup edilerek 58,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinden bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan masraf olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince dava değeri olan 13.950,00-TL üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin m.26 hükmüne göre Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair tarafların huzurunda miktar bakımından kesin olarak karar verildi. 11/04/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır