Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/68 E. 2022/344 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/68 Esas
KARAR NO : 2022/344

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkil Şirket, uzun yıllardır, Davalı’nın da içerisinde bulunduğu geniş bir müşteri kitlesine işlevsel, yapısal ve estetik ölçütlere göre en uygun tasarımı sunmak için iç tasarım ve mimarlık hizmeti sunmaktadır. Bu kapsamda müşterilerin talep ve isteklerine uygun olarak, Müvekkil Şirket tarafından ortaya koyulan tasarımın ilk aşamalarından, etütlerden, uygulamaların bitimine kadarki tüm süreci uzun yıllardır alanında uzman profesyonel ekibiyle hayata geçirmektedir. Bu kapsamda, Müvekkil Şirket’in inşaat taahhüt işlerindeki güvenilirliğini ve kalitesini bilen …, Müvekkil Şirket ile 2019 Aralık ayında akdettiği bir Sözleşme ile (“Sözleşme”) birlikte aşağıda detaylıca açıklanacağı üzere Davalı’nın “…” adresinde bulunan Celal Ağa Konağı Hotel’in “1, 2, 3 ve 4. katları” ile Davalı tarafından belirtilen …’in farklı alanlarında, Davalı’nın talep ve isteklerine uygun olarak iç tasarım ve mimarlık hizmeti (“Proje”) sunmuştur. Aşağıda detaylıca açıklayacağımız ve Sayın Mahkemenize sunacağımız bilgi ve belgeler doğrultusunda Müvekkil Şirket’in Davalı’dan alacağı miktarın belirlenmesi, Müvekkil Şirket tarafından Davalı’nın talep etmiş olduğu ek işlere ilişkin olarak Müvekkil Şirket tarafından verilen hizmetin tespiti ile işbu miktara işleyecek faiz miktarının belirlenmesi doğrultusunda Müvekkil Şirket’in alacağının tüm fer’ileri ile birlikte TAHSİLİNE, Sayın Mahkemenizce karar verilmesini ve işbu belirsiz alacak davamızın KABULÜ yönünde hüküm kurulmasını saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Müvekkil Şirket Aralık 2019 tarihinde Davalı ile karşılıklı akdetmiş olduğu Proje belgeleri dahilinde (“Sözleşme”), Davalı’nın “…” adresinde bulunan …’in “1, 2, 3 ve 4. katları” ile Davalı tarafından belirtilen …’in farklı alanlarında, Davalı’nın talep ve isteklerine uygun olarak iç tasarım ve mimarlık hizmeti sunmuştur. İşbu Proje kapsamında Müvekkil Şirket ile Davalı arasında imzalanana mutabakat gereğince Proje’nin bedeli 2.500.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Proje sırasında kullanılacak tüm ekipmanlar, demirbaşlar, malzemeler ve maliyetleri Müvekkil Şirket tarafından Davalı’nın onayına sunulmuş, Davalı da yapmış olduğu inceleme ve değerlendirme neticesinde Proje’ye imzası ile onay vererek, Müvekkil Şirket’ten hizmet almaya başlamıştır. Bu doğrultuda, Müvekkil Şirket ile Davalı arasındaki ödeme düzenine ilişkin olarak da bir cari hesap tutulmuş, Davalı işin gidişatı ve hakedişe uygun olarak Müvekkil Şirket’e kısmi olarak gerçekleştirmeye başlamıştır. Ayrıca Davalı, Müvekkil Şirket’ten almış olduğu hizmetin kalitesinden memnun kaldığı için, Müvekkil Şirket ile başta anlaşmış olduğu …’inin ilk 4 katının yanı sıra farklı alanlarında da Müvekkil Şirket’ten iç tasarım ve mimarlık hizmeti almıştır. Ancak bu işler normal işleyişin üzerinde yeni bir maliyet hesaplaması ile Davalı’nın onayına sunulmuş, Davalı’da Müvekkil Şirket tarafından gerçekleştirilmesini talep etmiştir. Ancak, Müvekkil Şirket tarafından gerek Proje’nin taraflarca mutabakatlaşılan minvalde eksiksiz ve hasarsız bir şekilde teslim edilmesine ve Davalı’nın Müvekkil Şirket’ten talep ettiği tüm ek işler ile birlikte Müvekkil Şirket tarafından belirtilen süre içerisinde eksiksiz ve gereği gibi teslim edilmesine rağmen, Müvekkil Şirket’in hak ve alacakları ödenmemiştir. İşbu doğrultuda Müvekkil Şirket tarafından … 27. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Müvekkil Şirket, Davalı’ya bakiye borç ihtarında bulunmuştur. Ancak Davalı … 37. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Müvekkil Şirket’in talep etmiş olduğu bakiye borç ihtarına itiraz etmiş ve kendisinin alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Yukarıda detaylıca Sayın Mahkemenize sunmuş olduğumuz somut uyuşmazlığın özeti neticesinde aşağıda detaylıca hukuki olarak neticelendireceğimiz beyan ve açıklamalarımız doğrultusunda Müvekkil Şirket tarafından Proje kapsamında Davalı’ya verilen iç tasarım ve mimarlık hizmeti neticesinde, hizmet veren ve karşılığında ücret alan Müvekkil Şirket yerine Davalı’nın alacaklı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle, Müvekkil Şirket’in aşağıda detaylıca açıklayacağımız üzere, Proje kapsamında vermiş olduğu iç tasarım ve mimarlık hizmeti neticesinde Davalı’dan Proje kapsamında muaccel alacağı olduğu sabittir. İşbu kapsamda Sayın Mahkemenizce yapılacak detaylı inceleme ve değerlendirme neticesinde, yapılacak bilirkişi incelemesi, keşif ve yerinde inceleme sonucunda tespit edilecek miktarda Müvekkil Şirket’in alacağının faiz ve fer’ileri ile birlikte Sayın Mahkemenizce KABULÜNÜ saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Dava Konusu Uyuşmazlığa İlişkin Olarak Taraflar Arasında Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Süreci Tamamlanmıştır. Müvekkil Şirket, Davalı sıfatını haiz olan …Tic. A.Ş. Otelcilik aleyhine … arabuluculuk büro dosya numarası altında görülmekte olan dosya nezdinde 18.11.2021 tarihinde Davalı taraf ile bir araya gelmiştir. Müvekkil Şirket, işbu tarihte Davalı’ya karşı olan taleplerini dile getirmiş, taleplerin Davalı tarafça değerlendirilebilmesi amacıyla ikinci bir toplantı 25.11.2021 tarihine bırakılmıştır. 25.11.2021 tarihli toplantı da taraflar arasındaki uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak nihai bir karara varılamadığından, arabuluculuk toplantısı 03.12.2021 tarihine bırakılmıştır. 03.12.2021 tarihli toplantıda ise Müvekkil Şirket ve Davalı, işbu dava nezdinde söz konusu olan uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak son kez bir araya gelmiş, ancak Davalı Müvekkil Şirket’in taleplerine ilişkin olarak olumsuz cevap vermiştir. Bu kapsamda 18.11.2021 tarihinde …arabuluculuk büro dosya numarası altında başlatılan Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Süreci … arabuluculuk dosya numarası altında tarafların anlaşamaması neticesinde sona ermiştir. İşbu anlaşmama şeklinde düzenlenen Arabuluculuk Son Oturum Tutanağı’da olarak Sayın Mahkemenizin dikkatine işbu dilekçenin ekinde sunulmuştur. Bu doğrultuda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 5/A maddesinde düzenlenen “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı madde altında düzenlenen kapsam dahilinde Müvekkil Şirket, dava şartı arabuluculuk sürecine başvurmuş ve yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere taraflar arasında anlaşmama şeklinde işbu süreç sona ermiş, dava şartı yerine getirilmiştir. Somut Uyuşmazlıkta Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık 6502 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Ticari Bir İş Niteliğinde Olduğundan Görevli Mahkeme Ticaret Mahkemeleridir. Somut Uyuşmazlıkta Müvekkil Şirket Lehine Zamanaşımı Süresi Henüz Dolmadığından, Müvekkil Şirket’in Sözleşme’den Kaynaklı Alacağını Tahsiline Herhangi Bir Şekilde Halel Gelmemektedir. Yukarıda da Sayın Mahkemenize belirtmiş olduğumuz üzere, Sayın Mahkemeniz nezdinde gerçekleştirilecek defter incelemesi ve keşif doğrultusunda da açıkça görüleceği üzere, taraflar işin ilerleyişine bağlı olarak hakkediş şeklinde Davalı tarafından ödeme gerçekleştirilmektedir. Anack Proje teslim edilmiş olmasına rağmen, Davalı tüm hakedişleri ve fer’ilerini muaccel olmasına rağmen ödememiştir. Bu durumda Proje’nin bitmesi ile birlikte Davalı’nın Müvekkil Şirket’e ödemesi gerekli tüm tutarlar, muaccel olduğundan söz konusu alacaklar nezdinde temerrüt gerçekleşmiş, Davalı mütemerrit olmuştur. Nitekim yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, Müvekkil Şirket ile Davalı arasındaki anlaşmaya istinaden Proje Bedeli belirli olsa da Müvekkil Şirket’ten talep edilen ek işler ile Müvekkil Şirket’e ödenmeyen tutarlar nedeniyle Müvekkil Şirket’in alacak miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesi mümkün değildir. İşbu nedenle Müvekkil Şirket’in alacak miktarı, Sayın Mahkemenizce yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde kesin olarak belirlenebilecektir. Özetle, Müvekkil Şirket’in Davalı’dan Proje’ye dayalı olarak alacaklı olduğu tutarın tahsilinde herhangi bir kanuni engel veya zamanaşımı söz konusu değildir. Müvekkil Şirket’in Davalı’ya Yönelttiği Alacak Taleplerine İlişkin Olarak Taraflar Arasında Uyuşmazlığın Söz Konusu Olması ve Müvekkil Şirket Tarafından Davalı’nın Talepleri Doğrultusunda Verilen Hizmet Karşılığında Müvekkil Şirket’in Alacaklarının Ödenmemesi Nedeniyle Müvekkil Tarafından Talep Edilen Alacak Miktarı Net Olarak Belirlenememektedir. İşbu Nedenle Sayın Mahkemeniz Nezdinde Görülmekte Olan İşbu Dava Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılmıştır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, Müvekkil Şirket ile Davalı arasında imza edilen belgeler ile Davalı’nın Müvekkil Şirket’ten aşağıda detaylıca açıklanacağı üzere çeşitli tarihlerde ek hizmet talebinde bulunduğu Proje neticesinde, Müvekkil Şirket ile Davalı arasındaki alacak borç ilişkisinde, Müvekkil Şirket’in alacak miktarı net ve kesin olarak belirlenememektedir. Öyle ki, Müvekkil Şirket ile Davalı arasında gerçekleştirilmesi planlanan Proje kapsamında Müvekkil Şirket, Davalı’nın “…” adresinde bulunan …’in bazı katlarında ve Davalı tarafından belirtilen çeşitli yerlerinde iç tasarım ve mimarlık hizmeti sunmaktadır. Bu doğrultuda Müvekkil Şirket’in vermiş olduğu hizmet karşılığında hak etmiş olduğu ücret, taraflar arasındaki hakediş belirlemesine göre ödenmektedir. Ancak, Davalı işin başlangıcından belirli bir aşamasına kadar hakedişleri ödemesine rağmen, Müvekkil Şirket tarafından Davalı’nın tüm taleplerine uygun olarak Proje’nin ek talepler ile birlikte tamamlanmasına rağmen Davalı yapılması gerekli ödemeleri yapmamış, ayrıca Müvekkil Şirket ile anlaşmış olduğu hususlar dahilinde gerçekleştirilen Proje’nin gereği gibi teslim edilmediği iddiası ile Müvekkil Şirket’in Proje kapsamındaki muaccel alacaklarını ödememiştir. Müvekkil Şirket tarafından işin başlangıcında belirtilen Proje’nin detaylarına uygun olarak iç tasarım ve mimarlık hizmeti, Davalı’nın ek taleplerine de uygun olarak süresi içerisinde Davalı’ya eksiksiz olarak teslim edilmiş olup, işbu doğrultuda Davalı …’i hizmete açmış ve müşteri kabul etmeye başlamıştır. Dolayısıyla Müvekkil Şirket tarafından verilen hizmete yönelik olarak herhangi bir eksiklik söz konusu değildir. Ancak Davalı’nın da iddiaları doğrultusunda Müvekkil Şirket’in ek talepler ile birlikte hakedişi net ve kesin olarak belirlenememekte olup, Sayın Mahkemenizce görevlendirilecek bilirkişi heyeti vesilesiyle yapılacak keşif, yerinde inceleme ve defterler üzerindeki inceleme neticesinde Müvekkil Şirket’in alacak miktarı net ve kesin olarak belirlenebilecek olup, işbu nedenle Sayın Mahkemeniz nezdinde görülmekte olan işbu dava nezdindeki alacak taleplerimiz belirsiz alacak davasına konu edilmektedir. Müvekkil Şirket, Sayın Mahkemeniz huzurundaki bu davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacak miktarının ne olduğunu ancak yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile neticesinde ortaya çıkacağından bu aşamada Müvekkil Şirket’in alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün değildir. Müvekkil Şirket ile Davalı Arasında İmza Edilen Belgeler Dahilinde …’e ilişkin Müvekkil Şirket Tarafından İç Tasarım ve Mimarlık Hizmeti Verilen Proje Tamamlanmış ve Eksiksiz Şekilde Davalı’ya Teslim Edilmiştir. Yukarıda ve işbu dava dilekçesi eki içerisinde Sayın Mahkemenizin dikkatine sunmuş olduğumuz üzere, Müvekkil Şirket ile Davalı arasında imza edilen belgeler dahilinde …’e ilişkin Müvekkil Şirket’ten İç Tasarım ve Mimarlık Hizmeti almıştır. Bu kapsamda Müvekkil Şirket, 2020 yılı başında Davalı ile mutabık olduğu Proje için çalışmalara başlamış, Haziran 2020 tarihinde Proje kapsamında Davalı’nın talep ettiği tüm istekleri, Davalı’nın imza ettiği belgedeki ekipmanlar, eşyalar ve demirbaşlar ile süresi içerisinde usulüne uygun olarak, tam ve eksiksiz bir şekilde teslim etmiştir. Ayrıca Müvekkil Şirket tarafından verilen iç tasarım ve mimarlık hizmetinden memnun kalan Davalı, …’de gerçekleştirilen Proje’ye ek olarak yine …’in içerisinde farklı alanlarda iç tasarım ve mimarlık hizmeti almak üzere Müvekkil Şirket’ten talepte bulunmuş, Müvekkil Şirket’te bu talebe istinaden maliyetleri çıkartarak Davalı’nın onayına sunmuş, Davalı tarafından onay verilmesine müteakiben Müvekkil Şirket tarafından Proje’ye ek olarak talep edilen işler de gereği gibi tamamlanarak Davalı’ya teslim edilmiştir. Ancak Davalı iş kendisine teslim edilmesine rağmen, Müvekkil Şirket’e olan borcunu gereği gibi ifa etmemiş, Müvekkil Şirket alacağına kavuşamamıştır. Buna karşın Müvekkil Şirket belirleyebildiği alacağın bir kısmını Davalı’dan yazılı olarak yukarıda da belirtmiş olduğumuz ve Sayın Mahkemenize işbu dava dilekçesinin eki içerisinde sunmuş olduğumuz üzere talep etmiş, ancak Davalı hayatın olağan akışına aykırı olarak, Müvekkil Şirket’ten hizmet alan ve buna karşılık ödeme yükümlülüğü altında bulunmasına rağmen Müvekkil Şirket’ten alacaklı olduğunu iddia etmiştir. İşbu durumun Müvekkil Şirket tarafından kabulü mümkün değildir. Nitekim, Müvekkil Şirket hizmet veren statüsünde olmakla birlikte, Davalı’nın talep etmiş olduğu şekilde iç tasarım ve mimarlık hizmeti tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş ve Proje’yi tüm ek talepler ile birlikte Davalı’ya teslim etmiştir. İşbu halde Müvekkil Şirket’in alacaklı olduğu ortada olup, Davalı’nın Müvekkil Şirket’ten alacaklı olduğu yönündeki iddialar somut gerçeklikle bağdaşmamaktadır. Ek olarak, Sayın Mahkemenizce de görevlendirilecek bilirkişi heyeti marifetiyle yerinde yapılacak inceleme ve defter incelemesinde, Proje’nin ek talepler ile birlikte eksiksiz bir şekilde teslim edildiği ve Müvekkil Şirket’in alacaklı konumda olduğu ve bakiye borç miktarının muaccel olduğu açıkça görülecektir. Dahası Sayın Mahkemenize işbu dava dilekçesine ek olarak sunacağımız delil dilekçesi içerisinde sunulacak bilgi ve belgeler ışığında da Müvekkil Şirket’in Proje’ye başlamadan önce…’inin eski hali ve Proje bitiminden sonraki yeni halinin de görselleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, Müvekkil Şirket’in Proje ve ek taleplerini eksiksiz bir şekilde yerine getirerek teslim ettiği somut olarak ortaya koyulacaktır. Müvekkil Şirket, Proje kapsamında ve Davalı’nın Talep Ettiği Ek Talepler Neticesinde Davalı’nın Alacaklısı Konumundadır ve Alacak Müvekkil Şirket Tarafından Tahsil Edilememiştir. Sayın Mahkemenize yukarıda detaylıca açıklamış olduğumuz üzere, Müvekkil Şirket …dahilinde Davalı tarafından talep edilen ve Davalı’nın imzasıyla onay verdiği minvalde süresi içerisinde Proje’ye başlamış ve 2020 Haziran tarihinde Proje’yi tamamlayarak Davalı’ya eksiksiz ve tarafların mutabakatına uygun olarak teslim etmiştir. Proje kapsamında ödemelerin bir kısmı Davalı tarafından yapılmış olsa da, Davalı’nın Müvekkil Şirket’ten Proje’ye ek olarak talep ettiği işler nedeniyle yapılan ödemeler ve bakiye borç miktarı hesabı, Davalı tarafının da alacaklı olduğu iddiası nedeniyle kesin ve net olarak belirlenememektedir. Ancak Sayın Mahkemenizce de yapılacak inceleme ve değerlendirme, Sayın Mahkemenize bilahare sunacağımız delil dilekçesi içerisinde yer alan somut deliller ve Sayın Mahkemenizce takdir edilecek bilirkişi heyeti tarafından yapılacak yerinde inceleme ve defter incelemesi neticesinde Müvekkil Şirket’in Proje’yi tarafların mutabakatına uygun olarak teslim ettiği ve Müvekkil Şirket’in alacak miktarı açıkça ortaya konacaktır. İşbu nedenle fazlaya ilişkin tüm hak ve alacak talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00 TL’dir. Sayın Mahkemeniz tarafından yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde işbu alacak talebimizin Sayın Mahkemenizce KABULÜ yönünde karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. Borcun Davalı Tarafından Gereği Gibi İfa Edilmemesi Nedeniyle Müvekkil Şirket’in Uğradığı Tüm Zararların Davalı Tarafından Giderilmesi Gerekmektedir. Davalı’nın yukarıda da detaylı olarak Sayın Mahkemenize açıklamış olduğumuz üzere, Müvekkil Şirket’e yönelik gecikmiş ifası sebebiyle Müvekkil Şirket’in maruz kaldığı zararların da tazmini gerekmektedir. Müvekkil Şirket’in Davalı’yı birden çok kere çeşitli zamanlarda ifaya davet etmesine rağmen, herhangi bir girişimde bulunmayan ve Müvekkil Şirket tarafından Proje’nin tesliminin gerçekleşmesini takiben borcun ifasını yerine getirmemesi sebebiyle Müvekkil Şirket’in zarara uğramasına sebep olmuştur. Nitekim Davalı’nın ifada gecikme dolayısıyla Müvekkil Şirket’e uğrattığı zarara gecikme zararı, bu zararın giderimi için ödenmesi gereken tazminata ise gecikme tazminatı adı verilmektedir. Öyle ki, borcun ifasının zamanında gerçekleşmemesi nedeniyle Müvekkil Şirket’in kredi faizlerinin artması, kendisinin Sözleşme gereğince yapması gereken masrafların artması söz konusu olmuştur.borcun geç ifa edilmesinden dolayı Müvekkil Şirket’in uğradı zararın Davalı tarafından karşılanması gerektiği açıktır. Bu kapsamda Gecikme Tazminatı adı altında Müvekkil Şirket’in Sayın Mahkemenizce Proje’nin ek talepler ile birlikte Davalı’ya teslim edildiği tarihten bu yana Davalı tarafından Müvekkil Şirket’e yönelik borcun ifasının gerçekleşmemesinin de göz önünde bulundurulması sonucunda temerrütten dolayı oluşan zararları söz konusudur.
Bu doğrultuda, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla Davalı’nın temerrüdü nedeniyle Müvekkil şirket nezdinde oluşan gecikmelerin yarattığı (a) fiili zararların ve (b) borcun zamanında ifa edilmemesi nedeniyle söz konusu tutar üzerinden Müvekkil Şirket’in zararının giderilmesi gerekmektedir. İşbu nedenle fazlaya ilişkin Müvekkil Şirket’in tüm talep ve tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla gecikme tazminatı olarak 1.000,00 TL’nin Sayın Mahkemenizce yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde KABULÜNE karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemenizde görülmekte olan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak Sayın Mahkemenizce yapılacak inceleme ve değerlendirme, Sayın Mahkemenize bilahare sunacağımız delil dilekçesi içerisinde yer alan somut deliller ve Sayın Mahkemenizce takdir edilecek bilirkişi heyeti tarafından yapılacak yerinde inceleme ve defter incelemesi neticesinde Müvekkil Şirket’in Proje’yi tarafların mutabakatına uygun olarak teslim ettiğinin TESPİTİNE, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacak talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, Proje ve Davalı’nın ek talepleri neticesinde Müvekkil Şirket’e ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000,00 TL’nin Davalı’dan ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ve fer’ileri ile birlikte TAHSİLİNE ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla Davalı’nın temerrüdü nedeniyle Müvekkil Şirket nezdinde oluşan gecikmelerin yarattığı (a) fiili zararların ve (b) borcun zamanında ifa edilmemesi nedeniyle oluşan gecikme tazminatına karşılık olarak 1.000,00 TL’nin ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ile birlikte TAHSİLİNE karar verilmesini ve işbu dosya kapsamında Sayın Mahkemenize sunmuş olduğumuz bilgi ve belgeler ile Sayın Mahkemeniz tarafından re’sen göz önünde bulundurulacak sebepler neticesinde işbu belirsiz alacak taleplerimizin İPTALİNE karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Müvekkil Şirket’in fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak ve dava dilekçesi içerisinde belirtmiş olduğumuz taleplere de halel gelmemesi kaydıyla, arz etmiş olduğumuz maddi vakalar ve hukuki değerlendirmeler neticesinde, Sayın Mahkemenizin re’sen göz önünde bulunduracağı hususlar nazara alınarak;
Sayın Mahkemenize bilahare sunacağımız delil dilekçesi içerisinde yer alan somut deliller ve Sayın Mahkemenizce takdir edilecek bilirkişi heyeti tarafından yapılacak yerinde inceleme ve defter incelemesi neticesinde Müvekkil Şirket’in Proje’yi tarafların mutabakatına uygun olarak teslim ettiğinin TESPİTİNE,
Fazlaya ilişkin tüm hak ve alacak talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, Proje ve Davalı’nın ek talepleri neticesinde Müvekkil Şirket’e ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000,00 TL’nin Davalı’dan ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ve fer’ileri ile birlikte TAHSİLİNE.
Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla Davalı’nın temerrüdü nedeniyle Müvekkil Şirket nezdinde oluşan gecikmelerin yarattığı (a) fiili zararların ve (b) borcun zamanında ifa edilmemesi nedeniyle oluşan gecikme tazminatına karşılık olarak 1.000,00 TL’nin ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ile birlikte TAHSİLİNE,
Yargılama gideri, dava ve arabuluculuk vekalet ücretinin Davalı’ya yükletilmesine, karar verilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Dava dilekçesinin konu kısmı, netice-i talep kısmı ve vakıalar kısmı birbirinden farklıdır. ayrıca dava değeri de yazılmamıştır. huzurdaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dilekçenin konu kısmında, davacının, davalıdan alacaklı olduğu miktarın belirlenmesini, ek işlere ilişkin verilen mal ve hizmetlerin tespitini, tespit edilecek miktara işleyecek faiz miktarın belirlenmesini, bu doğrultuda alacaklarının tespitini ve tahsilini talep ettiğini belirtmiştir. Netice ve talep kısmında ise davacının projeyi taraf mutabakatına uygun olarak teslim ettiğinin tespitini, bakiye borç miktarına karşın ödenmeyen 10.000,00 TL’nin ticari işlerde uygulanacak temerrüt faizi ve ferileri ile birlikte tahsilini, temerrüt nedeniyle gecikmenin yarattığı fiili zararların ve borcun zamanında ifa edilmemesi sebebiyle oluşan gecikme tazminatına karşılık 1.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile tahsili talep edilmiştir. Bunların yanı sıra dilekçenin bir bölümünde de belirsiz alacak taleplerinin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Detaylıca açıkladığımız üzere Dava konusu, talep sonucu, vakıa ve açıklamalarla uygun değildir. İşbu farklılık sebebiyle davacı davasını aydınlatamamış vaziyettedir. Ayrıca dava değeri/ harca esas değer de belirtilmemiş olup dava dilekçesi bütünüyle eksiktir. Somutlaştırılmamış birbiriyle çelişkili ve uyumsuz pek çok talep ve açıklamadan oluşan işbu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu taleplere ilişkin arabuluculuk başvurusu yapılmamıştır. hal bu iken de davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerekmektedir. Davacı vekili her ne kadar dilekçesinde … Arabuluculuk Büro Dosya Numarası ile Arabuluculuk sürecinin tamamlandığından bahsetmişse de arabuluculuk son oturum tutanağı incelendiğinde de görülebileceği üzere Arabulucuk toplantısında ve son oturum tutanağında uyuşmazlık konusu ‘ Taraflar arasında akdedilen hakediş tablosuna dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacaklara ve fatura alacaklarına ilişkin ticari uyuşmazlık ‘ olarak belirtilmiş ve bu husus görüşülmüştür. Huzurdaki davada ise arabuluculuk toplantısında uyuşmazlık konusu edilmeyen, yapılan işlerin, bu işlerin tamamlandığının yapılan işe ilişkin alacak miktarının, uygulanacak faiz türünün , temerrüt sebebiyle şirketin uğradığı zararın tespiti ve tahsili ayrıca gecikme tazminatı talep edilmiştir. Davacının taleplerine ilişkin arabuluculuk görüşmeleri yapılmadığı açıktır hal bu iken de dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Kabul anlamına gelmemek şartıyla belirtmek gerekir ki, davacı taraf müvekkil şirketle 2019 yılında sözleşme yaptığını sözleşme bedeli olarak 2.500.000,00 TL kararlaştırıldığını, ek işler için yeni bir maliyet hesaplaması yapıldığını bunun onaya sunulduğunu ve onaylandığını , hak edişlerin bir kısmının ödendiğini fakat geri kalan kısmın ödenmediğini , bu durumun cari hesaplarla ve ticari/defter kayıtlarla açıkça tespit edilebileceğini belirtmiştir. Basiretli bir tacir olması beklenen, cari hesabı, ticari defter ve kayıtları bulunan, sözleşme ve maliyet hesabının yapılıp onaylandığını savunan davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır. Bir alacağı olduğunu iddia eden davacının alacak miktarını bilmediğinden bahsetmesi abesle iştigal olup usul ve yasalara aykırıdır. Davacı 15.09.2021 tarihinde … 27. noterliği aracılığıyla keşide etmiş olduğu … yevmiye numaralı ihtarnamede fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutmaksızın ve yine fazlaya ilişkin herhangi bir beyanda bulunmaksızın yalnızca ‘ Şirketimiz ile yürütmekte olduğunuz ticari iş ilişkisi gereği tutulan cari hesap uyarınca, 14.09.2021 tarihi itibariyle şirketinizin şirketimize 452.073,00 TL tutarında bakiye borçlu olduğu tespit edilmiştir. Cari hesaptan kaynaklanan 452.073,00 TL tutarındaki alacağımıza ilişkin olarak işbu ihtarname ile mütemerrit durumunuzun başladığını, alacağın 2 hafta içerisinde ödenmesini aksi takdirde cari hesaptan kaynaklanan alacak hakkında her türlü yasal yola başvurulacağını ihtar ederiz. ‘ denilmiştir. Bu suretle ve yine kabul anlamına gelmememek şartıyla şirket bünyesinde cari tutulduğu, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamasından da alacağını net olarak bildiği ortadadır. yine arabuluculuk toplantısındauyuşmazlık konusunun fatura alacağı ve cari hesap alacağı olarak belirtilmiş olması da alacağın belirsiz olmadığını ispatlar niteliktedir. Sayın mahkemenizin de malumu olduğu üzere, belirsiz alacak davası, davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması, alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda açılabilmektedir. İzah ettiğimiz ve davacının da ikrarıyla sabit olduğu üzere cari kayıtları, ticari defter/kayıtları davacı tarafta bulunmaktadır. Davacının bilgi ve belgeler elindeyken kendi bilmediği hususu bilirkişinin bileceğini farz etmesi hem basiretli bir tacir olmanın gereklerine hem ispat kurallarına hem de hayatın olağan akışına da aykırıdır. Davacının yeterli şekilde somutlaştırıp kendisinin bilgisinde dahi olmadığını belirttiği bir hususun mahkemece bilinmesini beklemenin de mümkün olmadığını, Özetle, davacı davanın miktarını bilmektedir, hal bu iken belirsiz alacak davası açılmasında hukuki bir yarar bulunmamaktadır. Alacak miktarı belli iken belirsiz alacak davası açılmasına kanun izin vermediğinden davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekmektedir. Aksi kabül, aslında açık olan talep sonucunun davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir. Bir an için davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edebileceği düşünülse dahi, dava basit yargılama usulüne göre görülmektedir. Yazılı yargılama usulünde iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı replik dilekçesinin verilmesine kadar gündeme gelmezken basit yargılama usulünde bu yasak dava açıldığı anda gündeme gelmektedir. Müddeabihin arttırılması ise, dava sonucunun değiştirilmesi anlamına geldiği için, basit yargılama usulünde, dava dilekçesinde belirtilen alacak meblağının bir daha arttırılması mümkün olmayacaktır. Belirsiz alacak davaları özellikle de müddeahibin her zaman arttırılabilmesi ve sınırsız olarak arttırılması amacıyla hukuk alanına getirilmiş bir dava türüdür. Belirsiz alacak davası olarak açılmış bir ticari davada, basit yargılama usulüne geçildiği anda, davacının, dava miktarını arttıramayacağı aşikardır. Dava dilekçesi dikkatli olarak incelendiğinde görülebileceği ve yukarıda da detaylı olarak açıkladığımız üzere davacı, bir yandan projeyi tarafların mutabakatına uygun olarak teslim ettiğinin tespitini, bir yandan alacak miktarının tespitini bir yandan yapmış olduğu ek işlerin tespitini, bir yandan faiz oranının tespitini bir yandan da bakiye borç miktarının ve zarar ile gecikme tazminatının tahsilini talep etmiştir. Davacının neyi teslim edip etmediğinin bilmemesi, bir kısım ödeme yapıldığını iddia etmesi fakat yapılan ödemelere ilişkin hiçbir dekont sunmaması bunun tespitini dahi bilirkişiden talep etmesi ve hatta konu kısmında faiz tespiti talep etmesi davanın somutlaştırılması yükümlülüğüne aykırıdır. Müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Davacının keşide etmiş olduğu … 27. Noterliği’nin … tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesine cevabi ihtarnamemizde de açıkça belirttiğimiz üzere müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. ( Ek-3 Cevabi İhtarnamemiz) Davacı ile bir sözleşme imzalanmışsa da davacı hiçbir şekilde sorumluluklarını yerine getirmemiş, işlerini yapacağını belirterek sürekli müvekkilden ekstra ücret talep etmiştir. Sözleşmeye aykırılıklardan ötürü müvekkil 657.553,00 TL fazla ödeme yapmak zorunda kalmıştır. ( İşbu hususa ilişkin talep ve dava haklarımız saklıdır. ) Hal bu iken de müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığı aksine borçlu olan tarafın, müvekkilden iş yapma bahanesiyle sürekli fazla para talep eden davacı olduğu ortadadır. Davacı tarafından müvekkil şirketin alacaklı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia edilmişse de hayatın olağan akışına aykırı bir durum bulunmamaktadır. Ticari defter ve kayıtların incelenmesi halinde bu husus görülebilecektir. davacıya yapılan ödemelere ilişkin çek fotokopileri de işbu dilekçemiz ekinde sunulacaktır.ayrıca belirtmek gerekir ki, davacı laden ve neudex olmak üzere iki şirketi olduğunu çeklerin iki ayrı şirkete yazılması gerektiğini belirtmiş ve müvekkilden bu suretle de fazla para almıştır. özetle davacı hiç iş yapmamasına rağmen müvekkil fazlasıyla ödeme yapmış olup asıl alacaklı olan müvekkil şirkettir. Davacının iddialarının tamamı soyut birbiriyle çelişkili ve hukuki dayanaktan yoksundur. Dava dilekçesi ekinde ne bir sözleşme, ne bir proje, ne bir cari hesap ne de başkaca bir delil sunulmamış, hiçbir iddia somutlaştırılmadığı gibi delillendirilmemiştir. Öyle ki, davacı ticari defter ve kayıtlarını delil olarak bile göstermemiştir. Ticaret mahkemesinde görülen bir davada davacının ticari defter ve kayıtlarını delil olarak göstermemesinin kabulü mümkün değildir. Davacının ticari defter ve kayıtlarını ileri sürmemesinin tek sebebinin müvekkil şirketten herhangi bir alacağı olmaması olduğu açıktır. Dava basit yargılama usulü ile görüldüğünden dava dilekçesi dışında sunulmuş/ sunulacak olan hiçbir evraka ve delile muvafakat etmediğimizi evleviyetle belirtmek isteriz. Dava dilekçesi incelendiğinde davacının yapmış olduğunu iddia ettiği işe ilişkin hiçbir detay vermediği sadece iç mimarlık hizmeti vermiş olduğunu belirttiği görülebilecektir. Yine yapmış olduğunu iddia ettiği ek işler için de farklı alanlarda çalışma yaptığını belirtmiş ama bu farklı alanların ne olduğunu ne gibi hizmetler yaptığını somutlaştırmamıştır. Somutlaştırma yapmadığı gibi bu hususların bir de yerinde inceleme ve keşif vasıtasıyla bilirkişi tarafından tespitini talep etmiştir. Davacı hem bir proje yaptığını, bu proje için 2.500.000,00 TL bedelle anlaşıldığını iddia etmekte hem de projeyi sunmamakta ve projeye dair herhangi bir açıklama yapmamaktadır. Tüm hususlar da haklılığımızı ve davacının aslında işlerini yapmadığını ispatlar niteliktir. Yukarıda da detaylı olarak belirttiğimiz üzere davacı kendisinden beklenen hiçbir işi eksiksiz şekilde ifa etmemiş, müvekkili sürekli oyalamıştır. Davacı hiçbir işini yapmazken müvekkilin davacı ile ek işler için mutabakat yaptığını belirtmesi her şeyden önce hayatın olağan akışına aykırıdır. Müvekkil tüm ödemelerini eksiksiz olarak ve hatta fazlasıyla ödemiştir. ek mutabak yapıldığı ve ödeme yapılmadığı hususu da bu çerçevede gerçeği yansıtmamaktadır. Konusu para borcu olan davada davacının fiili zarar ve gecikme tazminatına ilişkin talepleri de tarafımızca anlaşılamamış ve şaşkınlıkla karşılanmıştır. Davacı fiili zararının ve gecikme tazminatının kendisine ödenmesini talep etmiş ve dilekçesinde TBK hükümlerine atıfta bulunmuşsa da kabul anlamına gelmemek şartıyla belirtmek gerekir ki, davacının iddia ettiği ve müvekkil şirketten talep ettiği borç para borcudur. Para borcunda temerrüt normal temerrüt hükümlerinden farklı olup TBK’nın yanlış maddesine atıfta bulunmak suretiyle gecikme tazminatı ve zarar talep edilmesi usul ve yasalara aykırıdır. Zira para borçlarında gecikme tazminatı zaten temerrüt faizidir ve davalı da temerrüt faizi talep etmiştir. İşbu husus TBK madde 120’de açıkça düzenlenmiştir. Yukarıda arz ve izah edilen tüm sebeplerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini…”
GEREKÇE:
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir.
Arabuluculuk tutanağının incelenmesinde uyuşmazlığın “Taraflar arasında akdedilen hak ediş tablosuna dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacaklara ve fatura alacaklarına ilişkin ticari uyuşmazlık” olarak belirlendiği görülmektedir.
Dava dilekçesinin netice-i talep kısmında “Projenin tarafların mutabakatına uygun olarak teslim edildiğinin tespiti, ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000,00-TL’nin tahsili ve temerrüt nedeniyle fiili zararların ve gecikme tazminatının tahsili” taleplerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmeleri sırasında belirtilen uyuşmazlık konusu ile dava konusu birbirinden farklıdır. Nitekim, davalı tarafından da bu yönde itiraz mevcuttur. Mevcut bilgi ve belgeler ile dosya kapsamına yansıyan beyan ve dilekçeler birlikte değerledirildiğinde, dava konusu taleplerle ilgili zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği kanaatine ulaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın zorunlu arabuluculuk şartı yerine getirilmediğinden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 170,78TL harçtan düşümü ile bakiye 90,08TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/04/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza