Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/53 E. 2022/343 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/53 Esas
KARAR NO : 2022/343

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“…Davalı tarafından, müvekkil …’nın kızı … hakkında … 3. İcra Müdürlüğü …E. ve … 3. İcra Müdürlüğü … E. dosyaları ile icra takibine başlanılmıştır…. borçlu olduğu … 3. İcra Müdürlüğü … E. dosyasına ödeme yaparak dosyayı kapatmış, diğer … 3. İcra Müdürlüğü … E. Dosyası hakkında ise borçlu olmadığının tespiti için … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. … K. Sayılı ilamı ile dava açmış ve borçlu olmadığı mahkeme kararı ile tespit edilmiştir. Davalı/alacaklı taraf bu arada … 3. İcra Müdürlüğü … E. Dosyasından …’nın 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi bakımından müvekkil …’ya İİK 89/1’e göre haciz ihbarnamesi göndermiştir. Tebligatların tamamı usulüne aykırı olduğundan tebligatlar müvekkile hiç ulaşmamış ve akabinde müvekkile İİK 89/2 ve 89/3 gereği de usule aykırı tebligat gönderilip müvekkil … 3. İcra Müdürlüğü … E. dosyasına borçlu olarak kaydedilmiş bulunmaktadır. Gelinen bu aşamada müvekkil …’nın babasından kalma taşınmazının satışı için davalı/alacaklı taraf … 8. Sulh Huk. Mah…. E. Dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açmış olup taşınmazın satışı gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Sonuç olarak kısaca … 3. İcra Müdürlüğü … E. dosyasında asıl borçlu … dava açıp kazanmış ve kendisi borçtan kurtulmuş olmasına karşılık, müvekkil İlyas Balcı, …’nın İİK 89’e göre varsa alacağından dolayı dosya borçlusu olmasına karşılık müvekkil hakkında halen işlem yapılmakta ve taşınmazı satılmaya çalışılmaktadır. Davalının işlemleri bir çok noktadan usul ve yasaya aykırı olup kötü niyetlidir. Şöyle ki; Öncelikle müvekkil dosya borçlusu değildir. Müvekkilin kızı dosyanın borçlusudur. O da borçlu olmadığını mahkeme kararı ile tespit ettirmiş bulunmaktadır. Müvekkile İİK 89/1, 89/2, 89/3’e göre gönderilen tebligatların tamamı usulüne aykırıdır. Bu yönde öğrenme tarihinden itibaren derhal icra müdürlüğüne itirazda bulunulmuştur. Müvekkilin, kızı ile hiç bir ortak işi, iş hayatı bulunmamaktadır. Dolayısıyla …’nın, babası …’dan hiç bir hak ve alacağı bulunmamaktadır. Aksine müvekkilin, kızının maddi durumunun kötü olmasından kaynaklı, müvekkilin kızına vermiş olduğu borçlardan dolayı alacağı bulunmaktadır. Ayrıca …, müvekkilin kızı olup kızın babasından alacağı olması hayatın olağan akışına da aykırı bulunmaktadır. Davaya konu çek nedeniyle dosyanın esas borçlusu dahi mahkeme ilamı ile borçlu olmadığını tespit ettirmiş iken dosyayla ve olayla hiç ilgisi olmayan müvekkilin mağduriyetine sebep verilmemesi açısından, iş bu davanın açılması zorunluluğu doğmuştur. Davalı taraf müvekkilin babasından kalma taşınmazısın satışını talep etmiş olup dava … 8. Sulh Huk. Mah….E. dosyası ile devam etmekte ve dosyada kıymet takdir raporu da alınmış bulunmaktadır. Satış işleminin gerçekleşmesi halinde kişinin en temel haklarından olan mülkiyet hakkının zayi olacağından ve hakkın geri kazanımı önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya geri kazanımının gecikmesi sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmektedir. Borcu bulunmayan müvekkilimizin yargılamanın devamı sürecinde haklarının korunması açısından tedbir talep etmekteyiz. Tedbir talebimizin kabulüne karar verilerek, icra takibinin ve satış işlemlerinin teminatsız olarak durdurulmasına, … 3. İcra Müdürlüğü … E. ve … 8. Sulh Huk. Mah. … E. sayılı dosyasına müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ederiz. Yukarıda detaylıca açıklanan sebeplerle iş bu davanın açılması zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır. Mahkemenizden dava süresince tedbir talebimizin teminatsız olarak kabulüne, müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tesbiti ile davamızın kabulüne, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yukletilmesine karar verilmesini talep etmekteyiz. tedbir talebimizin teminatsız olarak kabulüne, icra takibinin ve satış işlemlerinin davacı müvekkil yönünden durdurulmasına, arz edilen nedenlerle … 3. İcra Müdürlüğü … E. nolu icra takibine konan çek nedeniyle müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tesbitine, davamızın kabulüne, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının haksız ve kötü niyetli davalıdan alınarak davacı müvekkile ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“… Müvekkil …, 05.07.2009 keşide tarihli ve 17.500,00 TL tutarındaki çeke istinaden borçlulardan … aleyhine … 3. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibine başlamıştır. İcra işlemlerinin yürütülmesi sırasında davacı …’ya İİK madde 89 gereğince birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderilmiştir. Davacıya sırasıyla 02.09.2010 ve 13.10.2010 tarihlerinde tebliğ olan birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı 7 günlük kanuni süre içinde itiraz edilmemesi üzerine, üçüncü haciz ihbarnamesi hazırlanmış ve işbu ihbarname 10.01.2011 tarihinde, usulüne uygun olarak davacıya tebliğ olmuştur. Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz edilmediği takdirde borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılacaktır. Bu durumda ise, davacının izleyebileceği yol; usulüne uygun tebliğ olan ihbarnamelere karşı menfi tespit davası açmaktır. Ancak somut olayda davacı, süresi içinde bu yükümlülüğünü de yerine getirmemiştir. üçüncü şahsa İİK 89/1-2 ihbarnameleriyle itirazda bulunması için süre tanınmakta, 89/3 ihbarnamesiyle ise menfi tespit davası açarak borcunun bulunmadığını kanıtlama imkanı verilmektedir. İşbu düzenlemeler ile getirilen menfi tespit davası açma hakkı, özel bir düzenleme olup kanunda belirtilen süre içinde kendisine tanınan itirazları öne sürmeyen üçüncü şahsın borçlu olduğu kesinleşmektedir. Üçüncü haciz ihbarnamesine karşı açılacak menfi tespit davasına tanınan 15 günlük süre, HAK DÜŞÜRÜCÜ nitelikte olduğundan, işbu sürenin geçirilmesinden sonra menfi tespit davasının açılmasının hiçbir hukuki değeri bulunmamaktadır.
aksi takdirde haciz ihbarnamelerine karşı menfi tespit davası açma hakkını kaybeden davacının açtığı dava, usulden reddedilecektir. İşbu nedenle her ne kadar davacı tarafından icra dosya borçlusu …’nın borcundan kurtulduğu ifade edilmişse de, İİK madde 89 ile dosyaya dahil edilen üçüncü şahsın menfi tespit davası açma hakkı bulunmamaktadır. İİK 89/3’teki düzenlemeye göre hak düşürücü süreden sonra açılan menfi tespit davasının usulen görülmeye devam etmesi mümkün olmayıp yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu görülecektir; davacı tarafa gönderilen haciz ihbarnameleri usulüne uygun yapılmış olmasına rağmen, davacı tarafça gerçeğe aykırı şekilde “…İİK 89/1, 89/2, 89/3’e göre gönderilen tebligatların tamamı usulüne aykırıdır…” şeklinde usulsüzlük iddiası ortaya atılmıştır. işbu iddia gerçeği yansıtmamakla beraber, bir an için değerlendirmeye alınacak olsa dahi; davacının usulsüz tebligat hususunda hiçbir işlem yapmadığı görülecektir.
tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı iik’nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikâyetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin 7 gün içinde şikâyette bulunması gereken davacı taraf, hiçbir şekilde bu durumu davaya konu etmemişken tebligatların kendisine tebliğinden 12 yıl geçmesinin akabinde işbu itirazda bulunması tamamen kötü niyetli olup huzurdaki davaya konu edilmesi mümkün değildir;
İİK madde 89/3 uyarınca 15 günlük hak düşürücü dava açma süresi içinde ikame edilmeyen davanın usulden reddine, süresinde menfi tespit davası açmayarak icra dosyasına borçlu olduğu hususu kesinleşen davacının, haksız ve mesnetsiz olarak ikame ettiği davasının esastan reddine, Davacı tarafın kötü niyetle ve haksız şekilde ikame ettiği davasının reddiyle, dava değerinin %20’si oranında tazminata mahkûm edilmesine, tüm yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini….”
GEREKÇE:
Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerinden kaynaklı menfi tespit davası istemine ilişkindir. Davalı, … 3. İcra Müdürlüğü … E. Dosyasından dava dışı üçüncü kişi olan borçlu …’nın 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için davacı …’ya İİK’nın 89/1. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi göndermiştir. Devamında ise 89/2-3. maddeleri uyarınca ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderilmiş ve sonrasında davacı anılan icra dosyasına borçlu olarak kaydedilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, huzurdaki davanın konusu, dava dışı takip borçlusu … ile davalı … arasındaki borcun varlığına ilişkin değildir. Dava, İİK’nın 89/1-2-3. Maddeleri uyarınca gönderilen haciz ihbarnameleri sonucu ortaya çıkan alacağa ilişkin üçüncü kişinin borçsuzluk tespiti istemi ile sınırlıdır. Davanın tarafları gerçek kişidir ve ticarilik unsuru taşımamaktadır. Her ne kadar, davacı taarfından asıl borçlu yönünden takip borcunun ödendiğine, davalı tarafından ise İİK’nın 89. maddesi uyarınca 15 günlük hak düşürücü sürede davanın açılmadığına dair ilk itirazlar ileri sürülmüş ise de bu hususların görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir.
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmış olup, TTK’da düzenlenmiş olan hususlardan doğan davalar mutlak ticari dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davalar nispi ticari dava olarak belirlenmiştir. Dava, İİK’nın 89. maddesine dayalı olarak açıldığından TTK’da düzenlenmediği, tarafların tacir olmadığı, takip alacaklısı ile takip dışı üçüncü kişi konumundaki iki gerçek arasındaki hukuki uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanı dışında kaldığı, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerince çözüme kavuşturulması gerektiği kanaatiyle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın usulden REDDİNE,
2- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep edilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına,
4- Yargılama giderlerinin görevli mahkemece esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.20/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza