Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/499 E. 2022/804 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/499 Esas
KARAR NO : 2022/804
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Keşidecisi … San Nak.ve Tic Ltd Şti’ye ait, … Bankası AŞ … şubesinin 30/08/2013 tarihli 5.400,00 TL bedelli çek … San ve Tic Ltd Şti namına düzenlendiğini, dava konusu çek davacı … …’ndan alışveriş neticesi teslim aldığını, ancak çek davacının zilyedi olduğu çok miktarda çek ile birlikte arabasından çalındığını, davacı ilk günden kolluk kuvetlerine başvuruda bulunduğunu ve çalınan çek ve bonoların listesini dosyaya bildirdiklerini, listede görüleceği üzere tüm çeklere birer portföy numarası verildiğini, …’e ait çekin portföy numarası ise 3962 olduğunu, portföy numaraları çeklerin sol alt köşelerine yazıldığını, davacının şikayeti sonucu halen savcılık soruşturmasının 2013/… soruşturma nolu dosya ile devam etmekte olduğunu, sözkonusu çeke ve çalınan diğer çeklere savcılık tarafından el koyma kararı verildiğini, ibraz edilen bankalara çekle beraber ibraz edenleri de kolluk kuvvetlerine bildirmeleri gerektiğini, dava konusu çeke el koyma kararını uygulamayan banka hakkında suç duyurusunda bulunulacağının açık olduğunu, davacı çalınan çekleri için … Asliye Ticaret Mahkemesinde çek iptali davası açtığını, dava … esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, çalınan çekler için ilanlar yapıldığını, ilana göre çeki elinde bulunduranlar iptal davası dosyasına tevdii etmek zorunda olduklarını, davalı Faktöring ise davaya müdahil olmadığı gibi çeki de dosyaya tevdii etmediğini, davacı, çeki … …ndan aldığında düzenlemiş olduğu çek kabul bodrosu dosyada ekli olduğunu, bordro numarası altında yazılı tarihe bakıldığında 10/12/2012 tarihinin görüldüğünü, ayrıca … … ile davacı arasında ticari alışverişin mevcut olduğu çeke istinaden yapılan alışverişe dair faturaların da mevcut olduğunu, davacının meşru hamil bulunduğunu, çekin davacıya iadesi gerektiğini, ayrıca çek üzerindeki ciroların sahte olduğunu düşündüklerini, Yargılama esnasında davalıların cevapları ve bilirkişi incelemesi ile bu hususun ispatlanabileceğini, … mezkur çeki icraya koyduğunu, çek alacağı ve ferilerinin tamamını keşideciden tahsil ettiğini, davacı ise halen alacağına uluşmadığını, bu nedenle çekin meşru hamiline iadesi, iadesi tahsilat nedeni ile mümkün olmadığından keşideciden tahsil edilen çek bedelinin davacıya iadesi gerektiğini, davalı çeki … İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyası ile icraya koyduğunu, üstelik çalıntı çek için ihtiyati haciz kararı alındığını ve keşidecinin tüm mal varlığına aşkın haciz uygulanmasının sağlandığını, sonuç olarak zilyedi davacı şirket olan ve hırsızlık konusu olan çekin davalılarda olduğundan, mezkur çekin veya tahsil olunmuş bedelinin davacıya istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalılardan … AŞ vekilinin yasal süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi sunduğu, diğer davalılar … Ltd Şti ve … San ve Tic Ltd Şti’nin yasal süresi içersinde davaya cevap dilekçesi sunmadıklarından HMK 128. Maddesi uyarınca Münkir Addedilmelerine karar verilmiştir.
CEVAP:
Davalı … AŞ vekilinin davaya cevap dilekçesi özetle; Davalı şirket ile faktoring müşterisi arasında imzalanan faktoring sözleşmesine istinaden faktoring müşterisinin fatura alacaklı temlik alınmış, sözkonusu temlik işlemine istinaden davacının lehtar olduğu ve cirolayıp elinden çıkardığı dava konusu çek teslim alındığını, davalı şirket … Faktoring AŞ dava konusu çekin iyi niyetli hamili konumunda bulunduğunu, davalı şirketin ödeme yasağı var olan çeke ilişkin olarak ihtiyati haciz işlemi yapmasına engel bir durumun sözkonusu olmadığını, davacılara karşı usul ve yasaya aykırı herhangi bir işlem yapılmadığını, dava dışı faktoring müşterisi … Ltd Şti ile … Ltd ŞTi arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan fatura alacağı davalı şirket tarafından temlik alındığını, sözkonusu temlik işlemine istinaden dava konusu çekler davalı şirkete verildiğini, dava konusu çeklerin dayanağı faturalar ticari ilişkinin varlığını teyit etmekte olduğunu, davalı şirket faktoring sözleşmesinde belirtilen usullere, ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun iyi niyetli bir biçimde alacağı temlik aldığını, asıl temlik alınan faturaya bağlanmış olan alacak olduğunu sonuç olarak davacının haksız hukuki dayanaktan yoksun iddia ve beyanlarının reddi ile davanın reddine yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın hamili olduğunu iddia ettiği çekin çalınmak sureti ile rızası dışında elinden çıktığı iddiası ile söz konusu çekin halen elinde bulundurduğu ileri sürülen … Faktoring AŞ.den ve diğer davalılardan istirdadına ilişkin istirdat davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 02/04/2015 tarihli 2014/… esas 2015/… karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir. İlgili mahkememiz kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23/02/2021 tarihli 2020/… esas 2021/… karar sayılı ilamıyla; “Dava, davacının hamili olduğu çekin, çalınması nedeniyle rızası dışında elinden çıktığı iddiasına dayalı bir istirdat davası niteliğinde olup yasal dayanağı 6102 sayılı TTK 792. maddesidir. İşbu davada davacı, çeki elinde bulunduran davalı faktoring şirketinin yürürlükteki mevzuat uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle ağır kusurlu sayılması gerektiğini ileri sürerek çekin iadesini yahut davalı yanca tahsil edilen bedelinin istirdadını talep etmekte olup davalı yan ise yapılan faktoring işleminde ve buna bağlı olarak dava konusu çekin edinilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını savunmaktadır.
Bilindiği üzere, yukarda anılan yasa maddesine dayalı davalarda ispat yükü davacı üzerinde olup davacı yan, öncelikle, dava konusu edilen çekin hamili iken rızası dışında elinden çıktığını ve hemen ardından da, davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlamalıdır.
Davacının, dava konusu çekin önceki hamili olduğu, çekin rızası dışında elinden çıktığı olguları dosya kapsamına sunulan delillerle kanıtlanmış olup bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkeme hükmünün, davalı yanca bu kabul bakımından temyiz edilmediği de gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümü, davalının çeki iktisabında kötüniyetli yahut ağır kusurlu olup olmadığının belirlenmesi ile mümkün olabilir.
Davalı şirket tarafından gerçekleştirilen faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesi, faktoring şirketinin, BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile yine BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamayacaklarını ve tahsilini üstlenemeyeceklerini öngörmektedir. Keza yine faktoring işlem tarihi itibariyle anılan kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan ve somut olaya da uygulanması gereken 10.10.2006 gün ve 26315 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan Yönetmeliğin 22. maddesinde de benzer bir hükme yer verildiği görülmekte olup uyuşmazlığın çözümünde mezkur mevzuat hükümleri yanında kanun uyarınca konuyla ilgili usul ve esasları belirlemekle yükümlendirilen BDDK’nın bu husustaki genelgelerinin ve bu arada 8.7.2010 tarihli genelgesinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Tüm bu mevzuat hükümlerinde öngörüldüğü üzere, faktoring şirketleri ancak sahih ve fatura ile tevsik olunan mal veya hizmet satışına dayalı olup alacakları devralabilirler. Bir başka söyleyiş- le, anılan hükümler gereğince, faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik olunması yeterli olmayıp faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılmasının öngörüldüğü açıktır. Nitekim, 6361 sayılı Kanun’a dayalı olarak 1.1.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 5., 6. ve 8. maddelerinde de yukarda belirtilen hususlar hakkında hükümler sevkedildiği, söz konusu hükümlerin yürürlükten kalkan bir önceki yönetmeliğe dayalı olarak çıkarılmış olan ve faktoring şirketlerinin uymakla yükümlü oldukları hususlara ilişkin 8.7.2010 tarihli genelgede belirtilen prensipleri geliştirerek pekiştirdiği görülmektedir. Faktoring şirketlerinin imtiyazlı kuruluşlar olduğu da gözetildiğinde, yukarda belirtilen usul-esaslar çerçevesinde bir inceleme-araştırma yapılmaksızın faktoring işlemi yapılması halinde, mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hasıl olacak sonuçlar bakımından ağır kusurlu kabul edilmeleri gerektiği izahtan varestedir.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, mahkemece yapılan inceleme hükme varmaya yeterli olmayıp, davalı faktoring şirketinin yukardaki usul ve esaslara uygun bir faktoring işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği, buna dayalı olarak çekin iktisabında ağır kusurlu sayılıp sayılmayacağı hususları üzerinde yeterince durulmadan, davacının bu yolda gösterdiği delillerin tümü toplanmadan, toplanan delillerin ise yukarda anılan hususlar çerçevesinde bir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın salt davalı faktoring şirketinin defter kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine dayalı olarak ve özellikle davacının kambiyo senedinden ötürü kendisine başvurulan kişi olmadığı, işbu davada davacı yanca ileri sürülen iddiaların ise davacı ile dava konusu çekin keşidecisi yahut önceki hamillerinden biri arasındaki ilişkiye dayalı def’i mahiyetinde bulunmadığı gözden kaçırılarak somut olaya uygun düşmeyen 6361 sayılı Kanun’un 9/3. maddesine dayalı hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulmasına, yargılamanın yeniden yapılması için mahkememize iadesine karar verilmiştir.
Her ne kadar, Mahkememizin 02/04/2015 tarihli 2014/636 esas 2015/219 karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkememizce uyulmasına karar verilen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23/02/2021 tarihli 2020/1945 esas 2021/1627 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, bozma öncesi yargılamada faktoring şirketinin defter kayıtlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmış ve davacının iddiasının ispatlanamadığına dair sonuca ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, davalıların cevap dilekçeleri ile 08.01.2015 tarihli Bilirkişi Raporu incelendiğinde, dava konusu çekin keşidecisi yahut önceki hamillerinden birbiri arasındaki ilişkiye dayalı def’ide bulunmadıkları; davalı faktoring şirketinin işlem yaptığı çekin hamilinin yasal hamil niteliğinde olup olmadığı konusundaki araştırmayı yeterli şekilde yapmadığı, Davalı … ile … arasında ticari ilişki bulunduğunun ortaya konulamadığı anlaşıldığından davanın kabulüyle … cra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyasıyla yapılan ödemenin iadesi amacıyla açılan istirdat talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın kabulüne, 5.400,00TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Faiz talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davanın istirdat davası olması nedeniyle bir örneğinin …. İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyasına gönderilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 368,87-TL harçtan peşin alınan 92,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 276,62-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 5.400,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı yargılama gideri 120,30-TL ilk harç ve masraflar, 1024,10-TL (posta/tebligat/bilirkişi) olmak üzere toplam 1.144,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı miktar bakımından kesin olarak karar verildi. 08/11/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza