Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/452 E. 2022/627 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/452 Esas
KARAR NO : 2022/627

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/02/2017
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkilimiz 09/03/2007 tarihinde davalı … nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde sakat kalmıştır. Müvekkilimiz yolcu konumunda olup kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Davacının HMK 107. Madde uyarınca belirlenecek geçici iş göremezliğe balı maddi tazminat, kalıcı meslekte kazanma gücü kaybına bağlı maddi tazminat, geçici ve tespit edilebilirse kalıcı bakıcı gideri ihtiyacına ilişkin maddi tazminat, SGK tarafından karşılanmayan tedavi yol yemek refakatçi ve sair tedaviye bağlı ek giderlerin maddi tazminat bulunmakla bu kalemler nedeniyle belirlenecek tazminat hakkımıza olay tarihi itibariyle ticari temerrüt avans faiziyle tahsil edilerek davacıya ödenmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin de tüm davalıya yükletilmesine karar verilmesini….”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“… plakalı araç, müvekkil şirket tarafından tanzim edilen, 15.02.2007-2008 vadeli … poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalıdır. Kaza tespit tutanağı ve diğer deliller tarafımıza tebliğ edilmemiş olup öncelikle davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerekmektedir. Davaya konu olay 09.03.2007 tarihinde meydana gelmiş olup, 5237 sayılı Tük Ceza Yasası’nın 66. maddesine göre zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiş olup, konu dava 10 yıl sonra ikame edilmiştir. Bu nedenle talep zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ederiz. Kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılmasını talep ederiz. İşletenin sorumluluğunu teminat altına alan müvekkil şirketin işletenin sorumluluğu bulunmaması karşısında sorumluluğu bulunmayacağı açıktır.
Aleyhimizde açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın esasına girildiği takdirde,
Davaya konu talebin zamanaşımına uğraması,
Sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle, Meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması nedeniyle reddine, Mahkeme Masraf ve Vekalet Ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini;
Aksi halde, davanın … ve …’ya ihbarına; Davacı yanın müterafik kusurunun nazara alınmasına, Celp edilmesi gereken delillerimizin toplanmasına, Kusur durumu ve zararın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına,
Her halde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini…”
GEREKÇE:
Dava, Trafik kazasından kaynaklanan ve sigorta sorumluluğuna dayalı geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı, bakıcı gideri ile SGK tarafından karşılanmayan tedavi yol, yemek, refakatçi vs tedaviye bağlı ek giderlerin tazmini davası mahiyetindedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 31/05/2022 tarih 2022/1263 esas 2022/1139 karar sayılı ilamı:
” Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir.
HMK’nın 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu ve bu hususun hukuki dinlenilme hakkı kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır.
Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür.
Mahkemece verilen nihai kararda maddi tazminat talebinin kabulüne dair gerekçe bulunmadığı, gerekçenin tashih kararı ile yazıldığı ancak hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar tashih ile düzeltilebilir hükmüne haiz HMK’nın 304. maddesi gereğince tashih kararı ile gerekçe yazılmasına yasal olanak bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle resen yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamanın devamı için yerel mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.” dosyanın tekrar yargılaması yapılması için mahkememize gönderilmiştir.
0/07/2018 tarihli bilirkişi kusur raporu özetle şöyledir:
“… Davalı …’ne sigortalı hususi otomobilin sürücüsü …’nun hatalı sevk ve idare biçiminin olayın meydana gelişinde Birinci derecede ve Tam (%100 ) etkili olduğuna…”dair görüş sunulmuştur.
03/10/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle şöyledir:
“….Tıbbi belgelerin incelenmesinden kişinin 09.03.2007 tarihinde geçirmiş olduğu araç içi trafik kazası yaralanmasına bağlı vücudunda; sağ gözünde ekimoz ve 4. lomber vertebrada (omurga) kompresyon(ezilme) kırığı meydana geldiği, nörodefisitin olmadığı, vertebra kırığı için korse kullandığının anlaşıldığı, Tarafımızdan 25.01.2019 tarihinde yapılan genel beden muayenesinde; gövdenin sağa lateral fleksiyon hareketinde belin sol tarafında ağrı mevcut olduğunun saptanmış olup, dış muayenede herhangi bir travmatik lezyon veya sekeli tespit edilmediği, … Hastanesi Beyin ye Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 06.09.2019 tarihli ve …sayılı Hofet Raporu’nda: kişinin yapılan fizik muayenesinde; sol bacak ekstansör 4/5, sol EHL 3/5, sol DF (dorsifleksiyon) 2/5, sol PF (planterfleksiyon) 2/5 olduğu, solda klonus görüldüğü, solda babinski pozitif (patolojik refleks) olduğu, DTR (derin tendon refleksi) alınamadığı, sol diz altında hipoestezinin (his kaybının) mevcut olduğu, 22/05/2019 tarihli MR incelemesinde lomber kesitlerin değerlendirilmesinde: L4 vertebrada daha belirgin olmak üzere L4 ve L5 vertebra üst plaklarda kronik fokal kompresyonlar izlendiği, L4-S1 intervertebral disklerde diskopatiye sekonder sinyal kayıpları izlendiği, sinir köklerinin doğal izlendiğinin raporlandığı, 23/05/2019 tarihli BT incelemesinde L4 ve L5 vertebra korpus anteriorunda V 25 altında yükseklik kaybına neden olan plak kompresyonu izlendiğinin belirtildiği, Kişinin 09.03.2007 tarihinde geçirdiği araç içi trafik kazası yaralanmasına bağlı vücudunda meydana gelen sağ gözdeki ekimoz ve lomber vertebra kompresyon kırığının birlikte tıbbi açıdan iyileşme süresinin; olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği ve bu süre zarfında kişinin %100 oranında geçici iş göremezlik ve başkasının bakımına muhtaç durumunun söz konusu olduğu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre (30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan); kişide 09.03.2007 tarihinde maruz kaldığı araç içi trafik kazası yaralanması sonucu vücudunda meydana gelen sol bacakta motor, refleks ve duyu kaybı, klonus varlığı ile MR’da mevcut L4 ve L5 vertebralarda kronik fokal kompresyon ve L4-S1 diskopati, BT’de mevcut L4 ve L5 vertebradaki ” 25 altında yükseklik kaybı birlikte değerlendirildiğinde; Tablo 1.1 Lomber omurganın özürlülük oranlarından; kategori IlI kapsamında olaya bağlı tüm vücut sürekli özür oranının »» 13 (onüç) olduğu, Kişide hali hazır durumu itibariyle tarafımızdan saptanan geçici iş göremezlik oranı-süresi, başkasının bakımına muhtaç olma süresi ve kişinin olaya bağlı sürekli özür oranı ile 09.03.2007 tarihinde geçirdiği araç içi trafik kazası yaralanması arasında doğrudan illiyet nedensellik) bağı bulunduğunu bildirir…” müşterek rapor sunulmuştur.
07/01/2022 tarihli bilirkişi raporu özetle şöyledir: “… Davacı adına hesaplanan toplam tazminatın 149.711,96 TL olduğu, söz konusu tutarın poliçe teminat üst limiti olan 60.000,00 TL’nin üstünde olduğu, davalı sigorta şirket sorumluluğunun poliçe teminat üst limiti olan 60.000,00 TL ile sınırlı olduğu, söz konusu tutara 25.10.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, Davacı adına hesaplanan Bakıcı Gideri hesabının 5.669,25 TL olduğu, Davacı adına hesaplanan ulaşım giderinin 300,00 TL olduğuna…”dair görüş sunulmuştur.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi özetle şöyledir:
“…Dava değerinin artırılması talebimizin kabulü ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL maddi tazminatın ve 25.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak, müvekkile ödenmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini…”
Yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, dava dışı üçüncü kişi … yönetimindeki … plakalı aracın davalı … tarafından kaza tarihinde sigorta edilmiş olduğu, davacının 09.03.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde yaralandığı anlaşılmaktadır. Davalı … tarafından, davacıda meydana gelen yaralanma ile kaza ve maluliyet oluşumu arasında illiyet bağı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, dosya kapsamında mevcut Adli Tıp Kurumu raporunda söz konusu maluliyet ve kaza arasında illiyet bağı bulunduğu bildirilmiş; mahkememizce bu kabulden ayrılmayı gerektirecek bir neden görülmemiştir. Buna ek olarak, söz konusu kazaya ilişkin ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açıldığı belirtilmiş ise de; ceza zamanaşımının hukuk mahkemelerindeki zamanaşımı süresini kısaltamayacağı, ancak zamanaşımı süresinin uzamasını sağlayabileceği hususu nazara alınarak bu yöndeki itiraz da yerinde görülmemiştir. Belirlenen maluliyet oranı doğrultusunda, yapılan aktüerya hesabında her ne kadar 149.711,96 TL tutarında bir hesaplama yapılmış ise de davalı … poliçe limiti kadar sorumlu olduğundan ve davacı tarafından da söz konusu limit ile sınırlı olarak talepte bulunulduğundan, sigortaya başvuru tarihine göre 25.10.2016 tarihi temerrüt başlangıcı esas alınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜNE, 60.000,00-TL maddi tazminatın 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 4.098,60-TL harçtan peşin alınan 252,77-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.845,83-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 9.600,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama gideri 284,17-TL ilk harç ve masraflar ile 3189,85-TL (posta/tebligat/bilirkişi ücreti/ ATK rapor bedeli) olmak üzere toplam 3.474,02-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/09/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza