Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/449 E. 2022/657 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/449 Esas
KARAR NO : 2022/657

DAVA : Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“…. Müvekkil şirket, uzun yıllar boyunca atık yağ işi ile meşgul olmuş … oalrak ticari hayatına devam etmiştir. Ticari faaliyetinin son dönemlerinde dış alacaklarını tahsil edemediğinden hissedarlar tarafından iş yeri faaliyeti (fabrika bazında) sona erdirilmiş, ofis düzeyinde çalışmaya başlamıştır. Tüm bu alacak tahsil eksikliğinden dolayı ofis kirası dahi ödenemez hale gelmiştir. Kalan son nakit sermayesini ise müvekkil, birkaç yıllık çalışmanın ardından pandemi sürecinin birikimi işletme giderini karşılamak için harcanmıştır. Müvekkilin adına araç ve (mirasen kalan ve aktif değeri olmayan tarlalar dışında) gayrimenkulü ve ayrıca geliri bulunmamaktadır. Bu sebeple yargılama giderlerini karşılayamayacak derecede yoksul durumda olduğundan adli yardım talebimizin kabulünü talep etmekteyiz. Müvekkil şirket, işletmesi ve üretim merkezi olarak kullandığı atık yağ tesisini davalılara satma konusunda anlaşmaya varmış, buna ilişkin aralarında protokol yapmıştır.
Davalı taraf, işyeri ve iş kolu hakkında bilgisiz olduklarından bir süre daha müvekkilin işlerine yardımcı olmasını, bu süre içinde kendine ait atık yağları bu tesiste arıtabileceği sözünü vermiştir.
Yine müvekkilim, tüm bilgi ve tecrübesini davalılara aktarmaya başlamış, ödeme vadelerini beklemeye başlamıştır. Bu sırada müvekkilin kendisine ait olan yaklaşık 20.000 litre atık yağı eskiden kendisine ait olan ve davalılara devir sözleşmesi ile sattığı işyerinde bulunan depolarda tutmuştur. Davalı tarafça bu atık yağların müvekkile ait olduğu da ekli tutanakta sabittir. Ödemelerinin bir kısmını yapan davalılar, müvekkilin kendilerine daha uzun süre rehberlik etmesi için olabildiğince ödemeyi geciktirmiş, müvekkili müşkül duruma sokmuştur. Ödemelerinin kalan bakiyesi olan 113.050 TL ve kesilecek demirbaş faturasının kdv bedeli olan 59.400 TL’yi ödemediklerinden dolayı davalı-borçlu ile temas kuran müvekkil, iş yerine alınmamaya başlanılmış, deposunda bulunan atık yağları talep ettiğinde ise davalılar tarafından tehdit edilmeye başlanılmıştır. Nitekim tüm bu süreçler sonucunda ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, … Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile kolluk kuvvetleri eşliğinde teslim edilmesine dair karar alınmış ve ilgili karar infaz edilmek üzere davalının iş yeri olan … adresine gidilmiştir.
İlgili iş yerinden alınan yaklaşık 20.000 litre atık yağ, yetkili ve lisanslı firma tarafından analiz edilmiş ise de depolardan çıkanın %97’si su, %3’ü ise tortu olarak belirlenmiştir. Müvekkilin ilgili davalılardan şikayetçi olmasına müteakip depolardaki yağlar lisansız ve el altından piyasaya sürülmüştür. (Bu hususa ilişkin suç duyurusu yapılmıştır.)
Yine ilgili davanın zorunlu arabuluculuğa tabii olmasından kaynaklı …. Arabulucuk Merkezine … esas numarası ile başvuru yapılmış, 15.03.2022 tarihinde anlaşamama tutanağı tutulmuştur. (Telekonferans yolu ile katılım sağlandığından ıslak imzalı suret bulunmamaktadır.) Davalı-borçlu tarafından yapılan itiraz tamamen icra takibini durdurmak, alacağın tahsilini sürüncemede bırakmak amaçlıdır. Borçlu tarafından mesnetsiz olarak yapılan itirazın iptali için huzurda ikame edilen davanın açılması zarureti hasıl olmuştur.
Yukarıda anlatıldığı üzere borca itirazın hukuki mesnetten yoksun olduğu aşikardır. Ayrıca son yasal değişiklik ile atık yağ toplama izni ağırlaştırılmış olup alt firmaların çoğu kapatılacaktır. Davalı-borçluda bu firmalardan biridir. Yargılama sonucunda mevcut olmayan bir şirket ile karşı karşıya kalılanabilir ve alacağın tahsili imkansız hale gelebilecek ihtimallerden biridir. Herhangi bir şekilde teminat altına alınmayan alacağımızın ileride tahsilinin sağlanabilinmesi açısından borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini arz ve talep etmekteyiz. Yukarıda anlatılan tüm hususlar ve Yargıtay İçtihatları gereği müvekkil şirkete karşı, davalı-borçlu tarafından yapılan mesnetsiz itirazın iptaline karar verilmesi gerekmektedir. fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla;
Öncelikle müvekkil hakkında adli yardım kararı verilerek mahkeme giderlerinin adli yardım ödeneğinden karşılanmasına,
Davalı yanca haksız bir şekilde el konulan ve teslim edilmeyen 20.000 litre atık yağın güncel değeri üzerinden hesaplanarak davalılardan tahsiline,
acilen ve evleviyetle İİK.nun ilgili maddeleri gereği uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesine, %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine,
yargılama gideri ve ücret-i vekaletin de karşı tarafa tahmiline…”karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekilinin cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“….Söz konusu davanın açılmasına sebep 20.000 litrelik yağın müvekkil … ile yakından uzaktan alakası bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu davanın müvekkil açısından tefrik edilerek reddine karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davacı şirket dava dilekçesinde 20.000 litrelik atık yağın … nezdinde bulunduğunu iddia edip müvekkil aleyhine dava açmışsa da, hem davacı vekilinin dava dilekçesinden hem de eklerinden görüleceği üzere …’ın 20.000 litre atık yağın emanet alınması, depo edilmesi ve davacıya teslimi konusunda hiçbir hukuki sorumluluğu bulunmadığı gibi, söz konusu olayla da yakından uzaktan alakası bulunmamaktadır. Davacının söz konusu iddialarının aksine, …’IN … Şirketi ile herhangi bir hukuki bağı bulunmamaktadır. Müvekkilinin davacı ile yapmış olduğu 15.06.2021 tarihli demirbaş satış protokolünün hem içeriğinde, hem de sözleşmeye ek 3.sayfasındaki demirbaş listesinde de görüleceği üzere herhangi bir şekilde davaya konu 20.000 litrelik atık yağın depo ve emanet edilmesinden bahsedilmemiştir. Keza dava dilekçesinde: “…Bu sırada müvekkilin kendisine ait olan yaklaşık 20.000 litre atık yağı eskiden kendisine ait olan ve davalılara devir sözleşmesi ile sattığı işyerinde bulunan depolarda tutmuştur. Davalı tarafça bu atık yağların müvekkile ait olduğu da ekli tutanakta sabittir. (27.08.2021 tarihli tutanak)” denilerek belirtilen söz konusu tutanak, … Şirketi ile davacı şirket arasındaki teslim tutanağından ibaret olup, yine müvekkil … ile hiçbir ilgi ve alakası bulunmamaktadır. Davacı, müvekkil …’a karşı art niyetli şekilde hareket ederek, gerçekle yakından uzaktan alakası olmayan iddialarıyla müvekkili haksız yere mahkeme önünde sorumlu tutmak istemektedir.
Somut olaydan da anlaşılacağı üzere, müvekkilin davacı ile tek bağlantısı “Demirbaş Devir Protokolü” üzerindendir. Bu sözleşmede yer alan şartları ise bu davanın konusu olmamakla birlikle müvekkil … eksiksiz yerine getirmiştir. Söz konusu “Demirbaş Devir Protokolü” ekte sunulmuştur ve sözleşmede işbu davaya konu sözde atık yağa ilişkin herhangi bir sorumluluk, mükellefiyet olmadığı gibi, atık yağa ilişkin hiçbir hüküm de bulunmamaktadır. Bu itibarla müvekkilin, işbu alacak davasında, davacı tarafla en ufak bir ilgisi olmaması nedeniyle herhangi bir şekilde davacı veya davalı sıfatı taşıması imkansızdır. Bu nedenlerle söz konusu davanın müvekkil açısından husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Kabul anlamına gelmemekle beraber işbu davanın konusu belirlenebilir niteliktedir. Bu nedenle söz konusu davada belirsiz alacak davası şartları oluşmamasına rağmen belirsiz olarak açılan işbu davanın reddi gerekmektedir. İşbu davanın 27.06.2022 tarihli tensip zaptında, arabuluculuk tutanklarının sunulması açısından davacı vekiline duruşma gününe kadar süre verilmiştir. Ancak HUAK’ın 18/A maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere Sayın Mahkemenizce davacıya dava dilekçesi sonrası arabuluculuk son tutanağının kanunda açıkça yazılı şekilde aslını veya arabulucu tarafından onaylı bir örneğini 1 hafta içinde sunması için süre verilmesi gerekirken, aylar sonraki duruşma gününe kadar süre verilmesi açık usuli bir hatadır ve bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde kanunda yazan tensip zaptının tebliğiyle başlayan 1 haftalık süre içinde tutanakları sunmayan davacının, arabulculuk tutanaklarını süresinde sunmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davacının işbu davasının husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekse de, davacı tarafından 27.08.2021 tarihli tutanağa dayalı olarak müvekkil ile aralarında Emanet Sözleşmesi olduğunu iddiasına konu tutanaklarda, ne müvekkilimizin adı geçmektedir ne de davacı ile davalı müvekkil arasındaki Demirbaş Satış Protokolünde dava konusu sözde atık yağa dair en ufak bir ifade geçmemektedir.
Davacının sunmuş olduğu dava dilekçesi ekinden de sunulan 27.08.2021 tarihli tutanağında hiçbir yerinde, müvekkil …’ın adına rastlanmadığı gibi, müvekkilin tutanakta adı geçen … Limited Şirketi isimli şirketle de hiçbir hukuki bağı söz konusu değildir. Ancak davacı tarafça akla hayale sığmayan bir biçimde müvekkili, emanet sözleşmesinden kaynaklı olarak alacak davasında taraf göstermesi ise açıkça husumet yokluğundan davanın reddi sebebidir.
Keza davacı tarafından dava dilekçesinin 4.maddesinde: “Müvekkilin ilgili davalılardan şikayetçi olmasına müteakip depolardaki yağlar lisansız ve el altından piyasaya sürülmüştür. (Bu hususa ilişkin suç duyurusu yapılmıştır.) ” denilmiştir. Ancak müvekkilin akla ziyan suç duyurusu hakkında ise 07.12.2021 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş olup, söz konusu karar kesinleşmiştir. Buradan da açıkça anlaşılacağı üzere, davacı taraf art niyetlidir ve sayın mahkemenize eksik bilgiler vererek müvekkili suçlu ve borçlu bir kimse olarak göstermeye çalışmaktadır.Keza söz konusu tutanağın ve bahse konu atık yağın müvekkil ile hiçbir ilgisi olmadığının kabulüyle, davacının dava dilekçesiyle sunmuş olduğu 27.08.2021 tarihli tutanakta şu ifadeler yer almaktadır: “…herhangi bir akaryakıt kaçakçılığı ve herhangi bir kaçak akaryakıta rastlanmamış olup…” denilmektedir. Bu nedenlerden de anlaşılacağı üzere davacı taraf, davaya konu mesele ile en ufak illiyet bağı bulunmayan müvekkilimi mahkeme önünde suçlu göstermek ve işbu dava üzerinden hukuka aykırı olarak kazanç elde etmek amacıyla hareket etmektedir. Husumet yokluğunun açık olduğu işbu davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davacının davasının hiçbir tarafını kabul etmemekle birlikte, davacı tarafından tamamının atık yağ olduğu iddia edilen sözde yağların, … İSİMLİ şirketin tanklarında tutulmadan önce herhangi bir numunesi alınmamıştır. söz konusu sıvının ne kadarının yağ veya su olduğuna dair dair hiçbir bilgi yoktur ve davacı tarafça ne tip bir sıvı bırakıldığına dair en ufak bir delil veya ispat yapılmamıştır. Daha sonra davacı tarafından, açıkça iftira atılarak haksız kazanç elde etmek amacıyla, sıvının tamamının atık yağ olduğu, ancak numunenin ise %97 su ve %3 tortu olduğu hususu ciddiyetten uzak ve ödemesi yapılarak özel şirketçe çıkarılmış, resmi olmayan çelişkili raporlardan ibaret iddialardır.Davacının işbu davasının husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini belirterek, davacı tarafından dava konusu sözde atık yağa ilişkin olarak yapılmış özel bir kurum tarafından çıkarılan rapora asla itibar edilmemesi gerekmektedir. Çünkü davaya konu sözde atık yağ, 25.10.2022 tarihinde …Limited Şirketi tarafından ekte sunulan tutanakta da görüleceği üzere davacı şirkete teslim edilmiştir.
Davacı taraf, yağlardan numune alarak hiçbir resmiyeti olmayan kuruluşlara göndermiştir. Ancak belirtmek gerekir ki, taraflar arasında zaten herhangi bir emanet sözleşmesi bulunmamakla birlikte, bu sözleşmeye konu olduğu iddia edilen sözde atık yağların,…’A bırakılırken herhangi bir numunesi alınmamıştır ve dahi davacı tarafça …’a bırakılırken tamamının atık yağ olduğuna dair en ufak bir bilgi, delil veya ispat yoktur. Ayrıca davacı tarafından sunulan polis tutanaklarında, … şirketindeki tanklarda yer alan sıvıya dair en ufak bir numune alınmamış, herhangi bir analiz sonucu çıkarılmamış, tartım fişi tutulmamış, söz konusu numuneler yediemine teslim edilmemiştir. Tüm bu usulsüzlüklere ve hukuken hiçbir bağlayıcılığı olmayan prosedürlere dayanarak tanklarda bulunan yağların tamamının atık yağ olduğu iddiası, gerçekten uzak, delilsiz ve ciddiyetsiz iddialardan ibarettir. Bu nedenlerle, … isimli şirket tanklarında bırakılmadan önce herhangi bir numunesi alınmamış olan, teslim edildiği iddia edilen ve sonra ise çoğunluğunun su olduğu iddia edilen ve zaten hiçbir resmiyet taşımayıp, açık aykırılıklar bulunan, özel kuruluşlarca para karşılığı düzenlenen davacı raporlarına itibar edilmemesi gerekmektedir.-öncelikle husumet yokluğu sebebiyle reddine, ayrıca belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağından hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine,
– aksi kanaatte olunması halindeyse açıklanan sebeplerden dolayı davanın esastan reddine karar verilmesine,
davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına…” karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arablucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekiline arabluculuk son tutanağı aslı veya aslı gibidir örneğini sunmak üzere kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği hususunun ihtarına karar verilmiş olup, yasal süresi içinde arabluculuk tutanağının dosyaya sunulmadığı anlaşılmış ve bu nedenle davanın esasına girilmeksizin usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan (harca esas değer olan) 1,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.04/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza