Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/447 E. 2022/867 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/447 Esas
KARAR NO :2022/867

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:20/06/2022
KARAR TARİHİ:06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “21.11.2021 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı ve … marka aracı ile … istikametinden İstanbul ili istikametine seyir halinde iken …’na geldiği esnada bulunduğu şerit üzerinde yer alan tahta takoz parçasına çarpması sonucunda tek araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. İşbu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Nitekim dilekçemiz ekinde sunulan kazaya ilişkin kaza tespit tutanağında da;”Kazanın oluşumunda; Yolun yapım, bakım ve işletilmesinden sorumlu kuruluş olan …’nın 2918 sayılı KTK m. 13 (Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakta yükümlüdür.) ihlal ettiğinden kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü …’nın herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.”şeklinde kazanın meydana gelmesindeki etkenler ve kusur durumu değerlendirilmiştir. Kaza neticesinde müvekkilin aracında ön sac tampon, ön amortisör, arka sac tampon ve koruma levhası gibi hayati önem taşıyan parçalar hasar görmüş ve söz konusu parçalarda değişim ve onarımlar yapılmıştır. Her ne kadar araçta onarım ve değişimler yapılmış olsa da müvekkilin kendi kusurundan kaynaklanmayan bir kaza nedeniyle aracında değer kaybı meydana gelmiş ve hak kaybına uğramıştır. Araçta meydana gelen onarım ve değişimler neticesinde meydana gelen değer kaybının tespit edilebilmesi için … ve Ticaret Limited Şirketi’ne başvurulmuş ve şirket tarafından hazırlanan 28.03.2022 tarihli raporda, müvekkilin aracında daha önce hasar kaydı bulunmadığı, aracın geçmişi ve kullanımı gibi unsurlar ile Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirme yapılmıştır…dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporu ve Teknik Üniversite heyet raporunda araçtaki değer kaybının tespiti, dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. El piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasında ki fark kriterine uyulmaksızın aracın yaşı, hasar durumu ve piyasa koşullarına göre genel bir niteleme yapılarak sağlanmıştır. Değer kaybı konusunda genel bir değerlendirme ile değer kaybının tespit olunduğu bilirkişi raporun dayalı olarak hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece aracın modeli, markası, özellikleri hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değer arasında ki farka göre değer kaybının yeniden hesaplanması gerekmektedir. (17.HD E.2015/11245-K:2016/1045) Bu kapsamda işbu rapora göre; Aracın günümüz şartları ile değerinin 618.513,00- TL olduğu, Aracın ikinci el piyasa rayicinin yetkili servislerden alınan piyasa bedeline göre ortalama 631.500,00-TL aralığında olduğu, İnternet sitesindeki ilanlara göre ise 642.000,00 TL olduğu, Alınan değerlendirmelere göre aracın kaza tarihindeki rayicinin 525.000,00 TL olduğu, Netice olarak araçta meydana gelen gerçek (reel) değer kaybının 50.000,00-TL olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda araçta meydana gelen değer kaybının tazmini için İstanbul Arabuluculuk Bürosu 2022/40861 dosya numarası ile davalı kuruma başvuru yapılmışsa da görüşmelerimiz “anlaşamama” ile sonuçlanmıştır. Araçta oluşan değer kaybının bedelinin, aracın kazadan önceki hali ile kazadan sonraki hasarlı hali arasında farkı gösteren piyasa araştırması yöntemine göre belirlenmesi gerekmektedir. Müvekkilin uğramış olduğu zararın tazmini için işbu davayı açma zorunluluğumuz doğmuştur.
Yukarıda açıkladığımız ve Sayın Mahkemenizce re’sen gözetilecek nedenlerle; dava dilekçemizin kabulü ile HMK 107. Madde kapsamında müvekkilin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1,00- TL maddi tazminatın (gerçek değer kaybı) temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline…” karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; “Her ne kadar trafik kazalarından kaynaklı tazminat talepli davaların genel mahkemelerde görüleceği düzenlenmişse de; gerek 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, gerekse de 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun ile genel mahkemelerin görev alanlarına istisnalar getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davanın asliye ticaret mahkemesinde değil; araç ruhsat durumu dikkate alınarak şahıs olan araç sahibi bilgileri uyarınca davanın tüketici mahkemesinde açılması gerekmektedir.
Şayet, davaya konu aracın ruhsat kaydının ticari araç kaydı olmadığının tespit edilmesi durumunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre söz konusu uyuşmazlık bir tüketici işlemi olacaktır, zira araç sürücüsü ücretli bir otoyoldan geçerek bir hizmet almakta ve karşılığında bir ücret ödemektedir bu nedenle huzurdaki uyuşmazlık bir tüketici işlemi olup, görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleridir. Bu nedenle davanın görevsizlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Keza geçiş ücretlerinden doğan alacaklara ilişkin, kaçak geçiş yapan şahıslara yönelik alacak davaları da tüketici mahkemelerinde görülmekte; yine geçiş cezalarına itirazlar da Tüketici Hakem Heyetlerinde görülmektedir.
Davacı taraf, dava dilekçesi kapsamında Müvekkil şirket tarafından KTK madde 13 hükmünün ihlal edildiği iddiası ile huzurdaki davayı ikame etmektedir. KTK madde 13 hükmü uyarınca ” Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür.” hükmü havidir. Müvekkil Şirket, … ve …’nun bakım ve işletme işlerinin tamamını ‘anahtar teslim’ şekilde müvekkil … A.Ş.’ ye bırakmıştır. … … ve Ticaret A.Ş. ise; teslim sözleşme ile üstlendiği işletme, bakım ve tamir hizmetlerini 25 Ağustos 2016 tarihli İşletme ve Bakım Sözleşmesi ile ANAHTAR TESLİM şekilde bir bütün olarak ayrı bir tüzel kişiliği haiz bulunan alt yüklenici firma … A.Ş. isimli şirkete, işletmeci sıfatıyla bırakmıştır. … A.Ş. İsimli şirket unvanı 01.12.2021 tarihi itibariyle değişmiştir. Şirket unvanı, Türk Ticaret Kanunu’na uygun olarak … VE BAKIM ANONİM ŞİRKETİ olarak değiştirilmiş olup, işbu unvan değişikliği işlemi 01.12.2021 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiştir. Tescil edilen ticaret unvanı ise 06.12.2021 tarih ve 10466 sayılı … Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmiştir ve buradan itibaren bu şirketten … VE BAKIM A.Ş. olarak anılacaktır. (EK-1: … Ticaret Sicil Gazetesi) (Bundan böyle “İşletmeci” olarak anılacaktır). Buna ilişkin İşletme ve Bakım Sözleşmesi 26.10.2021 tarihli dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemeniz’e ibraz edilmiştir. DAVACININ KUSUR DURUMUNUN VE KANUN İHLALİNİN OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
İşbu huzurdaki dava kapsamında davacıya ait dava dilekçesi incelendiğinde “21.11.2021 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı ve … marka aracı ile … istikametinden İstanbul ili istikametine seyir halinde iken …’na geldiği esnada bulunduğu şerit üzerinde yer alan tahta takoz parçasına çarpması sonucunda tek araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. ” ifadeleri ile Müvekkil şirket’e karşı asılsız iddiaları ile tam bir kusur ve sorumluluk atfedilme çabası güdülmektedir. Nitekim, davacı taraf güvenilirliği şüpheli olan ve özel bir şirket olan … ve Ticaret Limited Şirketi isimli şirketten alınmış olan ekspertiz raporuna dayanmak suretiyle davacının aracında kazadan evvel hasar bulunmadığı aracın geçmişi ve kullanımı gibi unsurlar ile değerlendirildiği, kendisini doğrudan doğruya kusursuz olarak nitelendirmekte ve güvenilirliği şüpheli olan ekspertiz raporundaki görüş ve kanaatlere dayanılmak suretiyle Müvekkil Şirket’in %100 kusuru bulunduğunu iddia ederek haksız çıkar elde etme çabasındadır. davacı tarafından dava dilekçesinin hukuki deliller başlığı altında belirtilen “Müvekkile ait … plakalı aracın onarımını yapan kasko şirketi … Sigorta A.Ş.’den açılan 40/… numaralı hasar dosyası” ifadelerinden kazaya konu olan … plakalı ve … marka aracın SİGORTALI OLDUĞU anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacı taraf her ne kadar Müvekkil Şirket’ten araçta oluşan hasar değer kaybını tazmin etme çabası içerisinde olsa da, önemle ifade edilmesi gerekmektedir ki, aracın Kasko poliçesine eklenen bir İMM klozu olup olmadığı, bu klozun değer kaybını kapsayıp kapsamadığı araştırılmalıdır. Nitekim, davacı tarafın belirtmiş olduğu ifadeden açıkça aracın kasko çerçevesinde onarımının gerçekleştirilmiş olduğu da açıkça anlaşılmaktadır. DAVACI, DAVASINI 1,00-TL OLARAK İKAME ETMİŞ OLUP, BU DURUM AÇIKÇA HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI TEŞKİL ETMEKTEDİR. Müvekkil Şirket açısından işbu davanın husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın, … VE BAKIM A.Ş.’ye İHBARINA,
Huzurdaki dosya kapsamında kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın uzman BİLİRKİŞİYE TEVDİİ EDİLMESİNE ,
Sayın Mahkemeniz aksi bir kanaatte ise Haksız davanın REDDİNE…” karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı adi ortaklığın işletim sorumluluğunda olduğu iddia edilen otoyolda meydana gelen kaza sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili talebine yöneliktir.
Her ne kadar trafik kazalarından kaynaklı tazminat talepli davaların genel mahkemelerde görüleceği düzenlenmişse de; gerek 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, gerekse de 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun ile genel mahkemelerin görev alanlarına istisnalar getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davanın asliye ticaret mahkemesinde değil; araç ruhsat durumu dikkate alınarak şahıs olan araç sahibi bilgileri uyarınca davanın tüketici mahkemesinde açılması gerekmektedir.
Şayet, davaya konu aracın ruhsat kaydının ticari araç kaydı olmadığının tespit edilmesi durumunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre söz konusu uyuşmazlık bir tüketici işlemi olacaktır, zira araç sürücüsü ücretli bir otoyoldan geçerek bir hizmet almakta ve karşılığında bir ücret ödemektedir davalının dava konusu işlemlerde tüketici konumunda olduğu ve bu durumda davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesi 2019/3261 Esas- 2020/58 Karar)
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 114 ve 115/2. Maddesine göre davanın usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza