Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/414 E. 2022/796 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/414 Esas
KARAR NO : 2022/796

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“….Müvekkil, … Vergi Dairesi’ne … Vergi Kimlik numarası ile kayıtlı … adlı işyerinin sahibidir. Davalı … Ltd. Şti. tarafından davalı borçlu …Tic. Ltd. Şti. aleyhine … 30. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasından icra takibi başlatılmıştır. İcra dosyasından gönderilen ödeme emri, davalı/borçlu şirketin… adresine tebliğ edilerek kesinleştirilmiştir. Davalı/alacaklı … Ltd. Şti. tarafından takibinin kesinleşmesinden sonra 10.613,00 TL borçtan dolayı 27.11.2017 tarihinde davalı/borçlu … şirketi adresi yerine, müvekkil …’un … adresine gelinerek fiili haciz yapılmıştır. Haciz esnasında mağaza müdürü … tarafından haczedilen menkullerin …’a ait olduğu, borçlu şirket ile bir ilgisi bulunmadığı gerekçesi ile istihkak iddiasında bulunulmuştur. İstihkak nedeniyle haczedilen mahcuzlar …’ye yediemin olarak teslim edilmiştir. İstihkak iddiası üzerine İcra Müdürlüğü dosyasında İİK 99. madde uyarınca istihkak davası açmak üzerine takip alacaklısı/davalı … Şirketi’ne süre verilmiş ve bu şirket tarafından da … 3. İcra Hukuk Mahkemesinin… E. Sayılı dosyasından istihkak davası açılmıştır. Yapılan yargılamada, istihkak iddiasında bulunan …’nün yetkili olmaması nedeniyle usulüne uygun bir istihkak iddiası bulunmadığından 31.01.2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. İlk haczin yapıldığı 27.11.2017 tarihinden yaklaşık 4 yıl geçtikten sonra esas icra dosyası olan … 30. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından 21.443,00 TL alacaktan dolayı müvekkilin başka bir adresindeki … adresine “haczedilen mahcuzların muhafaza altına alınması ile bakiye alacak için ek haciz yapılmak üzere” hacze gelinmiştir. Bu haciz esnasında öncelikle 2017 yılında … adresinde haczedilen mahcuzlar için muhafaza; bakiye alacak için haciz işlemi tatbik edileceği bildirilmiştir. Müşterilerinin bulunduğu esnada davalı/icra dosyası alacaklı vekilinin haciz ve muhafazanın yapılmasında ısrar etmesi üzerine müvekkilin, ticari çevre ve faaliyet gösterdiği alan göz önüne alındığında ticari itibarının zedeleneceği ve telafisi imkansız zararlar doğuracağından usul ve yasaya aykırı olarak yapılan icra tehdidi, haciz ve muhafaza baskısı altında müvekkil;
16.11.2021 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde, müvekkil borçlu olmadığı halde, ödemeyi yapmasından sonra “İcra dosyasına 21.443,00 TL (Güncel kapak hesabı) borçlu tarafından yatırıldı.” demek suretiyle müvekkil borçlu olmadığı halde borçlu olarak yazılmıştır.
Müvekkilin yapmış olduğu ilk EFT işlemi her ne kadar hata nedeniyle iade edilmiş ise de, alacaklı vekilinin haciz tehdidinin devam etmesi nedeniyle 17.11.2021 Tarihinde tekrar icra dairesi banka hesabına yatırmak zorunda kalmıştır.
Yine aynı tutanağın altında müvekkil tarafından “Borçlu söz aldı. Borçlu olmadığım halde haciz baskısı altında bu ödemeyi yaptım. Her türlü yasal hakkımı saklı tutuyorum.” demek suretiyle haciz baskısı altında haksız olarak bu ödemeyi yapmak zorunda kaldığını haciz tutanağına yazdırmıştır.
Davalı/İcra Takip alacaklısı, daha önce haciz yapılıp kesinleşen menkulleri muhafaza altına almak ve/veya mahcuzların satışı yoluna giderek alacağını tahsil etme yoluna gitme yasal hakkına sahip iken, bakiye alacak için ek haciz yapma tehdidi altında dosya borcunun tamamı için müvekkilin ödeme yapmasını sağlamış ve müvekkil bu nedenle dosya borcunun tamamını yatırmak zorunda kalmıştır.
Müvekkil, işbu icra takibinde taraf olmadığı gibi, takip konusu ticari ilişkinin tarafı da değildir. Müvekkilin takip borçlusu şirket ile herhangi bir organik bağı olmadığı gibi buna ilişkin hiç bir delil de bulunmamaktadır.
İşbu haksız eylem neticesinde davalı/alacaklı … icra takip dosyası alacağını hukuka aykırı bir şekilde tahsil ettiğinden; davalı/borçlu …’in ise lehine olacak şekilde icra takip dosyası borcu sona erdiğinden her iki davalı da sebepsiz zenginleşmiş bulunmaktadır.
Davalı/Takip alacaklısı şirketin bu eylemi haksız eylem ( Haciz ) niteliğinde olduğundan, müvekkilin borçlu olmadığı bir icra dosyasında haciz baskısı altında ödemiş olduğu paranın iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Sebepsiz Zenginleşme davası açılmadan önce … Arabuluculuk Bürosunun …Büro Dosya Numarası, … Arabuluculuk Numarası ile zorunlu Arabuluculuğa başvurulmuştur. Arabulucu tarafından yapılan arabuluculuk sonucunda anlaşma sağlanamaması nedeniyle anlaşmaya varılamadığına ilişkin Son Tutanak düzenlenmiştir. Bu sebeplerle TBK md. 77 ve diğer ilgili maddeler uyarınca; müvekkilden haciz ve muhafaza baskısı altında haksız olarak alınan/müvekkil tarafından ödenen 21.443,00 TL’nin haklı bir sebep olmaksızın, müvekkilin malvarlığından veya emeğinden zenginleşen her iki davalıdan müşterek ve müteselsilsen (ödendiği gün olan) 17.11.2021 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte geri ödenmesi gerekmektedir. İşbu nedenle huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur. Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla haklı davamızın kabulü ile müvekkilin borçlu ve icra dosyası tarafı olmadığı halde, … 30. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından usul ve yasaya aykırı olarak yapılan haciz ve muhafaza baskısı altında müvekkilce ödenen 21.443,00 TL neticesinde sebepsiz zenginleşen davalılar tarafından işbu meblağın müştereken ve müteselsilen 17.11.2021 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkile geri ödenmesine, Müvekkil arabuluculuk sürecinde kendisini vekil ile temsi ettiğinden, arabuluculuk vekalet ücretinin davalıdan alınarak müvekkile verilmesine,
Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“…Davalı/Borçlu…Şti. aleyhine … 30. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Başlatılan bu icra takibinden … adresinde bulunan ve davalı/borçluya ait olan adrese hacze gidilmiş ve haciz esnasında davacı … çalışanı … istihkak iddiasında bulunarak haczedilen malların …’A ait olduğunu iddia etmiştir. Davacı borçlu tarafında istihkak iddiasında bulunulması nedeniyle süresi içerisinde … 3. İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas …Esas sayılı dosyasından istihkak davası açılmış ve “Somut olayda, 27/11/2017 tarihinde yapılan haciz işleminde, haciz yerinde bulunan …’ ün davalı-3. Şahıs şirkette genel müdür olduğunu,işyerinde haczedilen malların …’ e ait olduğunu bildirerek lehine istihkak iddiasında bulunmuştur., Vergi Dairesi ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları birlikte değerlendirildiğinde; Haciz yerinde istihkaka yönelik beyanda bulunanın, Davalı 3.şahsın ortağı olmadığı gibi herhangi bir şekilde yetkilisi olmadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda; istihkak iddiasında bulunması geçerli değildir. Dava doğrudan alacaklı tarafından açılmış olup, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre de hacizden sonraki süreçte süresi içerisinde geçerli bir istihkak iddiasında bulunulmamıştır. Dava konusu 27/11/2017 tarihli haciz nedeni ile İİK’nun 96/3.maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde istihkak iddiasında bulunulan şahıs lehine, şahıs tarafından veya vekili tarafından yapılmış usulüne uygun istihkak iddiası olmadığından, davanın ön koşul yokluğu nedeniyle, geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığından dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek davamızın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu nedenle usulüne uygun istihkak iddiası olmadığı bu hususta mahkeme kararı bulunduğundan tarafımızca yapılan istihkak haczinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. 16.11.2021 tarihinde ise ve davalı/borçluya ait olan … adresine hacze gidilmiş davalı/borçlunun … adresine taşındığı öğrenilmiş ve bildirilen adrese daha önce haczedilen menkulleri muhafaza altına almak amacıyla hacze gidilmiştir. Davacı tarafından dosya borcu tahsil edilmiştir.
Davacı yan dilekçesine borçlu olmadığı halde haciz baskısı altında ödeme yaptığını haciz tutanağına da beyan olarak geçildiğini beyan etmiştir. Davacı aleyhine istihkak haczi yapılmış olup borca yetecek miktarda menkuller haczedilmiştir. Davacı yan her ne kadar daha önce haciz yapılıp kesinleşen menkulleri muhafaza altına almak ve/veya mahcuzların satışı yoluna giderek tahsil etme yoluna gitme yasal hakkına sahip iken bakiye alacak için ek haciz yapma tehdidi altında dosya borcunun tamamı için ödeme yapılmasının sağlandığını beyan etmişse de 16.11.2021 tarihinde haczedilen menkuller muhafaza işlemi yapılmak üzere haciz mahaline gidilmiştir. Davacı yan haczedilen malların muhafaza altına alınmaması için ilgili icra dosyasına ödeme yaparak hacizleri kaldırmıştır. Yapılan haciz işlemi ve yapılan dosya tahsilatı geçerli bir istihkak iddiası bulunmaması ve bu hususta mahkeme kararının da bulunması nedeniyle hukuka uygun olup icra dosyasına yapılan ödeme doğrultusunda ödeme açıklamasına “… Esas İstihkaklı Menkuller İçin Borçluya Ödenmemesi Kaydıyla Şartlı Olarak Depo Teminatı” yazılmasının hukuken hiç bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Davacı yan dilekçesinde takip konusu ticari ilişkinin tarafı davalı/borçlu … ile aralarında herhangi bir organik bağ olmadığını beyan etmişse de borçlu/davalı şirketin yetkilisi ve ortağı …ile …’dur. Davacı …’da bu şahısların evladıdır.
Haciz mahalli olan mağaza, borçlu şirketin yetkilisi ve ortağı olan …’un oğlu … adına kayıtlıdır. …, borçlu şirket yetkilisi …’UN oğludur. Borçlu …Ltd. Şti. adına müvekkil şirket ile ilgili tüm işlemleri yapan …’dur. Müvekkil şirket ile borçlu şirket arasındaki tüm işlemleri …yapmıştır. Müvekkil şirket, borçlu şirket yetkilisi olarak sürekli olarak … ile muhatap olmuştur.
Haciz yapılan ve …’A ait olduğu iddia edilen iş yeri ile borçlu şirket adına kayıtlı olan mağaza birbirine çok yakındır. Her iki mağazanın iştigal alanı da tekstildir. … adına açılan iş yeri borçlu şirket adına kayıtlı olan mağaza batınca açılmıştır.
Davacı yan dilekçesinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası açmışsa icra dosyasında yapılan işlemler hukuka uygundur. Davacının dilekçesinde de belirtmiş olduğu üzere davacının istihkak iddiası reddedilmiş olup haczedilen mahcuzlar üzerindeki hacizler kesinleşmiş ve haczedilen mallar satış işlemine tabi tutulmuştur. Davacı borçlu haczedilen malların satış işlemine tabii tutulmaması amacıyla icra dosyasına ödeme yapmıştır. Bu nedenle usulün uygun geçerli bir istihkak iddiası bulunmaması ve bu hususta … 3. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas …Esas sayılı dosyası mahkeme kararının bulunması nedeniyle ‘sebepsiz zenginleşme’ iddiasıyla dava açılması mümkün olmayıp davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
davalı/borçlu şirket adına müvekkil şirket ile ilgili tüm işlemleri yapan şahsın … olması, …’UN borçlu şirket ortak ve yetkilisinin oğlu olması, borçlu şirkete ait mağaza kapandıktan sonra … adına batan mağazanın hemen yanında ve aynı iştigal konusu ile satış yapan yeni bir mağaza açılmış olması, davacı ile davalı/borçlu şirket arasında organik bağ bulunuyor olması, haczedilen mahcuzlara yönelik usulüne uygun istihkak iddiasının bulunmaması nedeniyle hukuka uygun şekilde haczedilmiş olması ve muhafaza yapmak üzere haciz mahaline gidildiğinde davacının kendi isteği ile ödemeyi yapmış olması nedeniyle icra dosyasına yapılan ödeme usul ve yasaya uygun bir ödeme olup sebepsiz zenginleşme koşulları bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekmektedir.
Davanın reddine,
Yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı-alacaklı üzerine yükletilmesine…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından borcu olmadığı halde davalı … Ltd. Şti.’nin … 30.İcra Dairesi’nin …E.sayılı dosyasındaki borcunu icra baskısı altında ödediğinden bahisle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebidir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, davacının tacir olması davayı ticari iş haline getirmez.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve her iki tarafın tacir olması gerekir.
HMK.nun 114.maddesi gereğince mahkemenin görevli bulunması dava şartı olup, HMK.nun 115.maddesi gereğince de davanın her aşamasında re’sen gözetilebileceğinden, mahkememizce yapılan araştırma neticesinde davacının tacir olmaması nedeni ile iş bu davanın tacirler arasında bir dava niteliğinde olmadığı, davacı tarafın icra takip dosyasında taraf olmadığı , davacı ve davalı arasında münhasıran ticari davanın söz konusu olmadığı ve genel hükümlere dayalı olarak açılan işbu davanın ticari bir dava sayılamayacağı gözetilerek mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK’nın 114/1-c. ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK’nın 20/1. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; davacı ve davalı … Tic. Ltd. Şti.vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/11/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza