Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/314 E. 2022/377 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/314 Esas
KARAR NO : 2022/377

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/08/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : 24/07/2018 günü davalı …’nin idaresinde olan ve diğer davalı …’a ait … sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın vatan caddesinde karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkillerinin babasına çarptığını ve müvekkillerin babasının hayatını kaybettiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, dava sonrasında müvekkillerinin büyük manevi çöküntüye maruz kaldıklarını, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını ancak mahkemece hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesi amacıyla hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı müvekkillerin için ayrı ayrı 50.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacıların karayolları trafik kanunu gereğince usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, cenaze ve defin masraflarının dolaylı zararlar olduğunu, trafik sigortası teminatı kapsamına germediğini, bu sebeple yapılan başvurunun reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur oranın tespitinin gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı davanın esastan ve esulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada müvekkillerine atfı kabil bir kusurun söz konusu olmadığını, kazada asli kusurun müteveffaya ait olduğunu, trafik kameraları, tanık beyanları ile müvekkiller tarafından kazanın oluşunu engelleyecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacıların maddi tazminat taleplerini somutlaştırmak zorunda olduklarını, bu sebeple maddi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, davalılardan …’nin aracın işleteni olmadığını, tüm bu sebeplerden dolayı görev itirazlarının kabulü ile görevsizlik karar verilerek davanın usulden ve esastan reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava , trafik kazasından kaynaklı olarak tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin 2019/437 Esas sayılı dosyasında davacı … , … ve … tarafından davalılar aleyhine dava açılmış, davacı …’a ilişkin dava 20/04/2022 tarihli celsede tefrik edilerek mahkememizin iş bu esasına kaydedilmiştir.
7101 sayılı kanun madde 61 uyarınca 13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.
Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken diğer bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
Dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp tamamlandıktan sonra yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Buna karşın, bir usul işlemine başlanmamış veya başlanmış olup da henüz tamamlanmamış ise yeni usul hükmü (veya kanunu) hemen yürürlüğe gireceğinden etkilenir. Çünkü, usule ilişkin kanunlar -tersine bir kural benimsenmediği takdirde- genel olarak hemen etkili olup uygulanırlar. O halde somut olayda, dava değeri nazara alındığında dava basit yargılama usulüne tabidir.
HMK 320/4 “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
HMK’nun 320/4 maddesinde belirtilen hal ve koşulların 15/03/2018 tarihinden sonra oluşması gerekir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle ;davacı … vekilinin 15/09/2021 tarihli celseye katılmadığı, mazerette bildirmemesi nedeniyle 15/09/2021 tarihli oturumunda dosyanın … yönünden 6100 sayılı yasanın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, davacı … vekilinin yenileme talebi üzerine davanın yenilendiği , yenileme tensip zaptı ve duruşma gününün davacı vekiline tebliğ edildiği ancak davacı … vekilinin mahkememizin 20/04/2022 tarihli oturumunda yapılan duruşmaya yine katılmadığı, mazeret dilekçeside sunmadığı, duruşmaya katılan bir kısım davalılar vekilinin de bu davacı açısından davayı takip etmeyeceklerini beyan ettiği anlaşılmakla davacı …’a ilişkin açılan ve taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150. Madde ve HMK 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Taraflarca İkinci kez takipsiz bırakılan davanın HMK 150. Madde ve HMK 320/4. Maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.27/04/2022

Katip
E-imza

Hakim
E-imza